Şimdi ben bu kpss işlerini bilmiyorum. Mezun olduğum ilk yıllarda girmişliğim vardı, herkes giriyordu, o zamanlar kpss'ye girmemek çok ayıptı, özellikle konu komşu aile akraba arasında.
Sonra ben de dedim ki memur olmak istemiyorum tüm gün masa başında hızlı yaşlanacağım o monotonlukta (evet burnum çok havadaydı). Bir süre üniversitede çalıştım sonra çevirmen oldum. Çevirmenlik işime geliyordu, hem home office çalışıyordum hem de akademik ilerleyebiliyordum.
Geçenlerde bir arkadaş benim yaşlarda (tamam ben ondan biraz daha yaşlı olabilirim) duydum ki hazırlandığını kimseye belli etmeden (en ufak bir planını bile davul zurna ile ilan eden beni şok etti bu tavrı) sessizce sınava girmiş (hem özel sektörde çalışıyor bu kadın hem de evli barklı) ve 90 üstü bir puanla Ankara merkez şahane bir yere atanmış, keyif keyif işine gidip geliyor.
Geçenlerde yolda gördüm ben bunu bir hırslandım bir hırslandım ama kendimi yiyeceğim böyle. (Memurluk hakkındaki görüşlerim özel sektörden sonra 180 derece değişti. Bu arada inat edip kpss kasan tüm arkadaşlarım da kimisi ikinci senede kimisi üçüncü senede kimisi onuncu senede atandı)
2026 yılında 39 olacağım eskiden duyardım 40 yaşında düz memurluk kazandı p3 diye. Biraz bakındım hala çift seneler p3 yaş sınırı aramıyor. (Bu konuda yanlışsam lütfen düzeltin uyarın da yol yakınken döneyim)
Çalışıyorum, açıktan ikinci bir üniversite okuyorum, yüksek lisans derken ortalık zaten karışık kpss sen bir dur diyorum, sonra ben bu sınava girip Ankara p3 giremezsem kendimi yer bitiririm diyorum.
İşte benim kafa bunlarla meşgul bu ara. Başlayacağım galiba. Sinsi gibi, kimseye demeden belli etmeden, kendimi yiyip bitirmeden, istediğim puanı alamasam da bu süreçte en kötü gk gy öğrenmiş olurum, fena mı olur. Kendimi geliştirmiş olurum adı üzerinde genel kültür genel yetenek.
İşte öyle canlar. 2 sene var daha demeyelim. Sinsi sinsi çalışmak bunu gerektirir. Başlayalım mı?