- 15 Mayıs 2008
- 4.690
- 0
Kundak zararlı mı?
Özellikle kalça çıkıklığı vakalarında kundak büyük ölçüde zarar verir. Kalça çıkıklığı olan bir bebekte kundak yapılmaması dahi yüzde 50 iyileşme sağlayacaktır. Ayrıca çocuğun kaslarının gelişimi için elleri ve ayaklarının serbest olması çok önemlidir.
Kundak konusunda bir diğer önemli husus da şu: Çocuk gazını hareket ederek çıkaracağı için kundak içindeki bebek hareketsiz kalıp gazını çıkaramamasıdır.
Yürüteçler zararlı mı?
Ne yararı ne de zararı vardır. Yürüteç çocuğun yürümeye başlama süresini kısaltmaz.
Çocuk yürümeye başladığında ortopedik ayakkabı giymesi şart mı?
Ortopedik ayakkabı, ortopedik özürlüler içindir. Normal bir çocuğun buna ihtiyacı yoktur. Çocuk ilk günlerde mümkün olduğunca parmak ucunda yürümeye teşvik edilmelidir. Çocuklar bu şekilde yürürlerse ayak kasları gelişecek ve düztaban olmayacaklardır. Ama erken ayakkabı giydirilirse çocuk tabanının üzerine basacaktır. Bu nedenle çocuğun ayağındaki hareket kabiliyetini azaltan sert ayakkabılar yeni yürüyenlerde çok sakıncalıdır. Mümkün olduğunca yalınayak veya ayağını rahatça hareket ettirebileceği yumuşak tabanlı ve kenarlı ayakkabılar tercih edilmelidir.
Düztabanlık ve taban düşüklüğü neden oluşur?
Genetik etkenler ve aşırı şişmanlık taban düşüklüğünün başlıca nedenidir.
Tuvalet eğitimi çocukta kaç yaşında yapılmadır?
Öncelikle 'tuvalet eğitimi' diye bir şey yoktur. Tuvalet eğitimi kedi-köpek yavrusuna yapılır. ınsanların çiş söyleme yeteneği genetiktir, kromozomlarında yazılıdır ve vakti geldiği zaman çocuk bu işi halledecektir. Herhangi bir şekilde eğitime gerek yoktur.
Eğer olsaydı bunun özel okulları, kursları ve hocaları olurdu. Alıştırmak, çişe tutmak, zorlamak, çocukta psikolojik bozukluklara dahi yol açabilir.
Öksürüğü, nezle ve gripte burun akıntısını durduran ilaçlar tarih oluyor. Savaştığı mikropları bu yolla atmaya çalışan vücudu engellemek, fayda değil zarar veriyor.
Öksürük, kusma, ishal ve ateş korkutucu mudur?
Bunların hepsi vücudun mikroplara karşı gösterdiği tepkilerdir. ınsanoğlu mikropları bilmediği zamanlarda bu belirtileri durdurarak tedavi yoluna gitmiştir. Eski çağlardaki doktorların üç tane ilacı vardır. Afyon, kokain ve kodein. Hastanın midesi ağrıyorsa, mide kanseri dahi olsa 15 damla afyonun alkolda erimiş hali verilir, kanser ağrısı şıp diye kesilirdi. O devrin şartlarında bu yapılacak en iyi şeydi. Adam sulh ve sükun içinde göçüp giderdi. Öksürük de aynı şekilde tedavi ediliyordu. Örneğin adam veremli, öksürükten uyuyamıyor, yiyemiyor. Bu durumda doktor kodeini, öksürük surubunu hastaya verirdi. Ama tedavi olmazdı. ışte tıp ilerlese de biz atalarımızdan gelme alışkanlıklardan vazgeçemiyoruz. Bu yüzden öksürüğü kesecek hernangi bir şurubu çocuğa içirmemek gerekiyor. Bilhassa balgamlı zatürree tipi öksürüklerde bu son derece zararlıdır. ıshal için de aynı şekilde.
Peki öksürüğe karşı nasıl bir tedavi uygulamak gerekiyor?
Öksürüğü, nezle ve gripte burun akıntısını durduran ilaçlar tarih oluyor. Savaştığı mikropları bu yolla atmaya çalışan vücudu engellemek, fayda değil zarar veriyor
Öksürüğü kesmeyin
Öksürük için karabiberli çorba, limonlu bal, zencefilli bal öneriliyor. Bunların ticari versiyonlarını da eczanelerden alabilirsiniz. Burada önemli olan zencefil, karabiber ve limondur. Söktürücü maddelerdir. Balsa çocuğun içmesini kolaylaştırır. Amaç öksürerek içeride mikrobu dışarıya çıkarmaktır.
Mide bulantısına nane-limon iyi gelir diyorlar doğru mu?
Mideye iyi gelen nane veya limon değil, sıcak veya ılık sudur. Ancak sıcak su tek başına pek hoş gelmeyeceği için içine birtakım aromatik otlar konur. Ne nanede, ne limon, ne de ıhlamurda bir mucize vardır.
Terlemek ateşi düşürür mü?
Vücudun ateşi yükseldikçe bağışıklık sistemi çalışır. Ateş kuru kuru çıkar terleyerek düşer. Terlemesi ateşin görevinin bittiğini gösterir. Hasta terlediği için iyileşmemiştir, hasta ateşi çıktığı için iyileşmiştir.
Burun akıntısını kesen şuruplar zararlı mı?
Nezlede, gripte akıntıyı kesen şuruplar son derece sakıncalıdır. O bölgeye bir virüs girmiştir. Vücut oradaki virüsü atmak için burnu akıtır.
Vitaminle boy uzatılabilir mi?
Çinko eksikliğine bağlı olarak gelişme bozuklukları olabilir, bu durum da et yiyemeyen fakir fukaralarda görülür. ıyi beslenen bir çocukta çinko eksikliği görülmez. Boy tamamiyle genetik hadisedir. Genetik olarak çocuk annesinden ve babasından aldığı özelliklerle uzun boylu veya kısa boylu
olur. Ama iyi beslenmeyle çocuğun boyu olabileceği en üst seviyesine ulaşır. ıyi beslenmezse alt sınırda kalır.
Aşı yapılan çocuk hiçbir şekilde hasta olmaz mı?
Bazı aşılar canlı aşılardır. Mesela kızamık aşısı aşağı yukarı en uzun bağışıklık sağlayan aşıdır. Tetanoz veya boğmaca aşısıysa ölü bakterilerden yapılır. O yüzden bunların tekrar tekrar yapılması gerekir. Tetanoz aşısı ilk başladığımız zaman bir veya iki ay arayla yapılır. Bir yıl sonra bir tane daha yapılır. Ondan sonra 4.5-5 yaş arasında bir kez daha yapılır. Çünkü aşı ölünce antikorlar da zayıflar.
Verem ve çiçek aşısı hücresel bağışıklıkla çalışır. Hücresel aşılar hiçbir zaman antikor yapmazlar.
Virüs aşılarının bir veya iki dozda yapılanları vardır. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşıları bir doz yapılır. Ancak şimdi bunların ikinci dozunun yapılması gerektiğiyle ilgili yazılar yayımlanmaya başladı. Çünkü ileri memleketlerde çocuk aşı olduktan sonra bir daha kızamık mikrobuyla karşılaşmaz. Ve zaman içinde aşıdan kazandığı bağışıklık yok oluyor. Ama bizim memleketimizide çocuk aşı olduktan sonra da kızamıklı biriyle karşılaştığı için tekrar aşı olmuş gibi olur. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi herkese kızamık aşısı yapıldığı zaman bizde de bu problem ortaya çıkacak.
Aşıdan alerji olur mu?
Çok nadir bir durumdur. Her aşının bir reaksiyonu var. Ateş, kırgınlık veya iğne yapılan yerde ağrı şeklinde kendini gösterir. Bu tepkilere en çok difteri, boğmaca, tetanozdan oluşan karma aşıda rastlarız. Aşıda görülen alerji, yumurta alerjisidir ve bu alerji de erişkinlerde görülür. Çocuklarda görülme sıklığı oldukça azdır. Bir yıl sonunda ilk antikorlar yitirilir
Aşı nedir?
Aşı zayıflatılmış bir mikrobun vücuda verilmesiyle vücutta antikorların oluşmasını sağlar. Antikorlar da vücudun askerleridir ve mikroplara karşı savaşı gerçekleştirir.
Çocuk doğduğu zaman ilk başta annesinin antikorlarını taşır. Anneden geçen pasif antikorlar çocuğu altı ay, hatta bir seneye kadar korur. Ama bir sene sonunda yıkılırlar. Antikorların bir kısmı da emzirme yoluyla anneden çocuğa geçer. Bunlar ağırlıklı olarak ishalden ve bazı kulak iltihaplarından koruyan yüzeysel antikorlardır.
Esas antikorların geçişi anne karnında kanla olur. Mesela anne karnında annenin geçirmiş olduğu kızamık antikorları bebeğe geçtiği için canlı bir aşı olan kızamık aşısının erken çağlarda yapılmaması lazımdır. Çünkü anneden geçen antikorlar bu aşıyı parçalar ve etkisini yok eder. Bu yüzden pek çok gelişmiş ülkede kızamık aşısı hiçbir zaman bir yaşından önce yapılmaz.
Aşı, gripten korur mu?
Grip pek çok virüsün yaptığı bir hastalık topluluğudur. Bu topluluk tasadece 'infülenza'nın aşısı vardır. Bu da en tehlikeli gruptur ve kendi aralarında şekil değiştirerek farklı bir yapıya bürünebilir. Aşı merkezinde bunların hepsinin suçlular gibi arşivleri mevcuttur. Kendi aralarında bir düzen içinde değişiklik gösterirler. Bu yüzden seneye hangi virüsün çıkacağı bellidir. Çocuk grip aşısı olduğunda esas komplikasyon yapan öldürücü 3'üncü tip gribe yakalanmaz. Yoksa basit, ağız, göz akıtan hapşırtan virüsleri kapar.
Aşı kartları önemli
Aşı yapılan müesseselerde aşının markası, seri numarası, son kullanma tarihi ve kimin yaptığının kaydı tutulmalıdır. Geçen yıl Hepatit A aşılarından bir kısmı bozuk çıktı. Aşılarının yeniden yapılması gerekti. Ama bunun için hangi hastaya hangi seri numaralı aşının yapıldığının bilinmesi gerekti. Biz kayıt tuttuğumuz için hastalarımızı bulduk. Pek çok müessese değil aşı kartı vermek aşının markasını bile yazmaz. Hele eczanede yapılanlar hiçbir kayda tabi değildir. Aşılar eczanede yapılsa bile aşı kartına mutlaka işlenmeli.
Antibiyotik kullanımı vücudumuzu hastalıklara daha açık hale getiriyor. Antibiyotik kullanmayan kişi, 100 bin basille tifo olurken, antibiyotik kullanan kişi beş basille bile hastalığa yakalanabiliyor
Bağışıklık sistemini koru!
Antibiyotik, insanın hastalıklar karşısında kazandığı önemli zaferlerden biri. Ancak Dünya Sağlık Örgütü'nün de dikkat çektiği gibi, aşırı antibiyotik kullanımı bu galibiyeti, mağlubiyete çevirebilir. Dr. Kadir Tuğcu, çocuk hastalıklarının doğası, önlenmesi ve antibiyotik tedavisi konusunda sorularımızı yanıtladı:
Suçiçeği aşısı pek tavsiye edilmiyor, neden böyle?
Son derece pahalı bir aşı olduğu için hastaların bir kısmı bu aşıyı yaptırmak istemiyor. Halk arasında 'Suçiçeği hafif bir hastalık, ne gerek var aşıya' şeklinde yorum yapılıyor. Oysa suçiçeği, hafif bir hastalık değil. Suçiçeği, çiçek hastalığına nazaran hafiftir. Çiçek ölümcüldür, ama su- çiçeği bu boyutlara ulaşmaz. Ancak suçiçeği, kızamıktan, kabakulaktan, kızamıkçıktan geri kalmaz. Hatta üçünün toplamından daha fazla komplikasyon yapar.
Aşı ne kadar zaman korur?
Her aşının koruyuculuk süresi farklı farklı. Bu süre bazen hayat boyu olabildiği gibi bazı aşılarda sınırlı. Örneğin grip aşısı sadece bir sene koruyucudur. Esasında grip aşısıyla kazanılan bağışıklık ömür boyu devam eder, fakat bu bir işe yaramaz. Çünkü grip virüsü ertesi yıl başka bir biçime bürünecektir.
'ıshalde antibiyotik vermeyin'
Antibiyotik kullanımı iddia edildiği gibi zararlı mı?
Antibiyotikler bakteriyel hastalıklar içindir. Virüsler üzerinde antibiyotiklerin hiçbir tesiri yoktur. Antibiyotikle kızamığı suçiçeğini, kabakulağı tedavi edemezsiniz. Nezleyi de tedavi edemezsiniz.
Ve eğer antibiyotik aldığınızda vücudunuzda oluşanları bir bilseniz hiç almazsınız. En basit şekliyle şöyle açıklayabilirim. Bir insanın tifo olabilmesi için 100 bin basil alması gerekir. Ancak bu kişi bir doz 'streptomisin' alırsa beş basille bile tifoya yakalanabilir. Yani antibiyotikler kişiyi başka hastalıklara karşı açık hale getirir.
Çünkü bizim bağırsaklarımızda hastalık önleyici bakteriler vardır. Antibiyotik bu bakterileri öldürür. En büyük hatalardan biri de ishal olanlara yüksek dozda kuvvetli antibiyotik verilmesidir. ıshal yapıcı mikrop, bağırsaktaki dışkının içindedir. Antibiyotik buraya kadar gidemez. Ancak damar ve kan yoluyla bağırsak cidarına kadar gelip buradaki yararlı mikropları öldürmeye başlar. Bunlar öldüğü zaman vücuttaki direnç kaybolur, hastalık yapıcı mikroplar vücudu işgal eder. Hasta daha kötü bir duruma gelir.
Denize giren çocuk sudan mikrop kaparak ishal olur mu?
Hayır. Çünkü insanda hastalık yapan mikropların hiçbiri deniz suyunda yaşayamaz. Bu durum mikrobiyoloji asistanlığım sırasında yaptığım bir deneyle de kanıtlanmıştır. 1975 yılında kolera salgını vardı. Biz ıstanbul'un plajlarından su topladık ve kolera mikrobu aradık. Ne kolera ne de tifo mikrobu bulduk. Sonra işi tersine çevirdik. Deniz suyunu laboratuvara getirdik ve içine biz mikrop koyduk. Bu mikrobun 15 dakika, bir saat, iki saat gibi aralıklarla tekrar geriye alarak çoğaltmayı denedik. 15 dakika sonra dahi deniz suyundan örnek aldığımızda koyduğumuz mikrobun yaşamadığını gördük. Tifo, kolera mikrobu deniz suyunda yaşamaz. Plajlarda kolibasili var, girmeyin deniliyor...
Kolibasili kirlenmeyi gösterir. Kolibasillerinin hepsi hastalık yapmaz. Sadece patojen kolibasilleri hastalık yapar. Ayrıca sıfır kolibasili bulunan bir deniz bulmanız imkânsızdır. Kolibasili balığın ve martının gübresinde de bulunur. Bir insanın tifo olabilmesi için 100 bin koli basili gerekir. Bunun için de litrelerce deniz veya havuz suyu içmeniz gerekir.
Sinek kovucu tabletler zararlı mı?
Bu ıspatlanmış değildir. Ayrıca bu maddeler sineği dahi öldürmez. Bu maddeler bir cins 'feromondur' yani haberleşme kokusudur. Sivrisinek bu kokuyu aldığı zaman en yakın satıha konar ve hareketsiz kalır. Koku kesildiği zaman da tekrar kaldığı yerden işine devam eder.
Vejetaryen beslenme zararlı mıdır?
Bilhassa büyüme çağında olan çocuklar asla vejetaryen olamaz. Çünkü hayvansal gıdalardan aldığınız maddeleri sebzelerden almak isterseniz miktar çok yükselir. Mesela günlük kalsiyum ihtiyacınızı brokoliden alabilirsiniz. Ama bunun için yaklaşık 2.5 kilo brokoli yemeniz gerekir.
Kulak ağrılarında ve şiddetli öksürükte antibiyotik kullanılmalı mı?
Kulak ağrısı mekanik bir olaydır. Burada mikrop üremesi başlangıç değil sonuçtur. Hasta çocuk nezle, grip geçirir ve östaki borusu kapanır. Orta kulakta yapılan gözyaşı benzeri sıvı akamayıp birikir, zara basınç yapmıştır. Zarın geçirgenliği bozulur veya delinir. Bunun sonucunda kulağa mikrop gider ve bu durağan haldeki suya yerleşir.
Burada koruyucu bir ilaç kullanılması yeterlidir. Esas olay östaki borusunun çalışır durumda ve açık kalmasını sağlamaktır. Ama ilerlemişse mikrobik hale gelmişse tabii ki antibiyotik verilir.
Aileler çocuklarının erken yaşta çocukluk dönemi hastalıklarını geçirmesini istiyor ve hasta çocuğun yanına özellikle götürerek, mikrobu almasını sağlıyor. Bu doğru mu?
Okula giden çocukların bazı hastalıkları erken yaşta geçirmesinde fayda vardır. Fakat virüslerin özel durumları olduğunu da unutmamak lazım.
Bir virüsün vücuda girebilmesi için vücutta başka bir virüsün bulunmaması gerekir. Mesela bir çocukta aynı anda hem kızamık hem suçiçeği görülmez. Çünkü vücuda ik giren virüs özel bir madde salgılayarak, ikinci türde bir virüsün vücuda girmesini önler. Bu nedenle çocuk nezle, grip geçiriyorsa, kızamık olan kardeşinin yanına yatırsanız dahi bu çocuk kızamık mikrobu kapmayacaktır.
Araçlarda çocuk koltukları gerekli
"Araçta bir kaza olduğunda en fazla çocuklar zarar görür. ABD'de sadece 2000 yılında beş yaşından küçük 2 bin çocuk otomobil kazalarında can verdi. Bunların yarısının emniyet kemeri kullanmadığı, diğer yarısının da kemerlerinin düzgün bağlanmadığı ortaya çıktı. Çocuklarla birlikte güvenli yolculuk için:
• Hiçbir çocuk 12 yaşına gelene dek ön koltuğa oturtulmamalı. Ön koltuğa oturan çocuklar öncelikle hava yastıklarından zarar görür.
• Bebek koltuğu asla ön koltuğa bağlanmamalı. Bebek ne kadar küçük olursa olsun 'ana kucağı' içinde arka koltuğa yerleştirilmeli.
Hava yastıklarına dikkat
• Hava yastığının çalışması önlenirse, çocuk ön koltuğa ana kucağı içinde oturabilir. Çocuğun ön koltuğa oturtulması eğer arka koltuk diğer küçük çocuklar tarafından işgal edilmişse mümkündür.
• Çocuklar bir yaşına gelene dek arka koltukta arkaya bakar şekilde otururlar. Eğer çocuk bebek koltuğuna sığmayacak kadar büyümüş ama emniyet kemeri takamayacak kadar da küçükse koltuk yükselticiler kullanılabilir. Altına minder veya özel koltuk yerleştirilir.
• Bebek koltukta, 40 derecelik açıyla oturtulmalıdır. Daha dik veya yatık olması sakıncalıdır.
• 20 kilonun üstü çocuklar, eğer ön koltukta oturacaksa koltuk mümkün olduğu kadar arkaya çekilmeli ve 45 derecelik açı oluşturulmalıdır.
'Ana kucak'larının içini doldurmayın'
• 'Ana kucak'larında çok büyük bir yanlış yapılır. 'Bunların içi çok çukur' diyerek içleri doldurulur. Oysa o çukurluk bebeği yandan gelecek darbelere karşı korumak için yapılmıştır. Oturulma şekli ve açısı patentlidir. Bizde anneanneler, babaanneler bebeğin altı yumuşak olsun diye bu koltuların içine bir şeyler koymaya bayılır. Oysa buna hiç gerek yoktur.
• Artık otomobiller, mini vanlar ve hafif kamyonlar zeminlerinde bebek koltuğunu sabitleme noktalarıyla piyasaya çıkıyor. Bu gibi emniyet sistemleriyle ilgili bilgiler, araçların kullanma kılavuzlarında ayrıntılı olarak anlatılıyor.
• Ülkemizde yapılan diğer bir yanlış da çocukların arkaya oturtulduktan sonra bağlanmamasıdır. Bu durum çocuğun öne oturtulması ile aynı şeydir. Çünkü ani bir fren sırasında, çocuk hızla ön cama doğru fırlayacaktır."
Özellikle kalça çıkıklığı vakalarında kundak büyük ölçüde zarar verir. Kalça çıkıklığı olan bir bebekte kundak yapılmaması dahi yüzde 50 iyileşme sağlayacaktır. Ayrıca çocuğun kaslarının gelişimi için elleri ve ayaklarının serbest olması çok önemlidir.
Kundak konusunda bir diğer önemli husus da şu: Çocuk gazını hareket ederek çıkaracağı için kundak içindeki bebek hareketsiz kalıp gazını çıkaramamasıdır.
Yürüteçler zararlı mı?
Ne yararı ne de zararı vardır. Yürüteç çocuğun yürümeye başlama süresini kısaltmaz.
Çocuk yürümeye başladığında ortopedik ayakkabı giymesi şart mı?
Ortopedik ayakkabı, ortopedik özürlüler içindir. Normal bir çocuğun buna ihtiyacı yoktur. Çocuk ilk günlerde mümkün olduğunca parmak ucunda yürümeye teşvik edilmelidir. Çocuklar bu şekilde yürürlerse ayak kasları gelişecek ve düztaban olmayacaklardır. Ama erken ayakkabı giydirilirse çocuk tabanının üzerine basacaktır. Bu nedenle çocuğun ayağındaki hareket kabiliyetini azaltan sert ayakkabılar yeni yürüyenlerde çok sakıncalıdır. Mümkün olduğunca yalınayak veya ayağını rahatça hareket ettirebileceği yumuşak tabanlı ve kenarlı ayakkabılar tercih edilmelidir.
Düztabanlık ve taban düşüklüğü neden oluşur?
Genetik etkenler ve aşırı şişmanlık taban düşüklüğünün başlıca nedenidir.
Tuvalet eğitimi çocukta kaç yaşında yapılmadır?
Öncelikle 'tuvalet eğitimi' diye bir şey yoktur. Tuvalet eğitimi kedi-köpek yavrusuna yapılır. ınsanların çiş söyleme yeteneği genetiktir, kromozomlarında yazılıdır ve vakti geldiği zaman çocuk bu işi halledecektir. Herhangi bir şekilde eğitime gerek yoktur.
Eğer olsaydı bunun özel okulları, kursları ve hocaları olurdu. Alıştırmak, çişe tutmak, zorlamak, çocukta psikolojik bozukluklara dahi yol açabilir.
Öksürüğü, nezle ve gripte burun akıntısını durduran ilaçlar tarih oluyor. Savaştığı mikropları bu yolla atmaya çalışan vücudu engellemek, fayda değil zarar veriyor.
Öksürük, kusma, ishal ve ateş korkutucu mudur?
Bunların hepsi vücudun mikroplara karşı gösterdiği tepkilerdir. ınsanoğlu mikropları bilmediği zamanlarda bu belirtileri durdurarak tedavi yoluna gitmiştir. Eski çağlardaki doktorların üç tane ilacı vardır. Afyon, kokain ve kodein. Hastanın midesi ağrıyorsa, mide kanseri dahi olsa 15 damla afyonun alkolda erimiş hali verilir, kanser ağrısı şıp diye kesilirdi. O devrin şartlarında bu yapılacak en iyi şeydi. Adam sulh ve sükun içinde göçüp giderdi. Öksürük de aynı şekilde tedavi ediliyordu. Örneğin adam veremli, öksürükten uyuyamıyor, yiyemiyor. Bu durumda doktor kodeini, öksürük surubunu hastaya verirdi. Ama tedavi olmazdı. ışte tıp ilerlese de biz atalarımızdan gelme alışkanlıklardan vazgeçemiyoruz. Bu yüzden öksürüğü kesecek hernangi bir şurubu çocuğa içirmemek gerekiyor. Bilhassa balgamlı zatürree tipi öksürüklerde bu son derece zararlıdır. ıshal için de aynı şekilde.
Peki öksürüğe karşı nasıl bir tedavi uygulamak gerekiyor?
Öksürüğü, nezle ve gripte burun akıntısını durduran ilaçlar tarih oluyor. Savaştığı mikropları bu yolla atmaya çalışan vücudu engellemek, fayda değil zarar veriyor
Öksürüğü kesmeyin
Öksürük için karabiberli çorba, limonlu bal, zencefilli bal öneriliyor. Bunların ticari versiyonlarını da eczanelerden alabilirsiniz. Burada önemli olan zencefil, karabiber ve limondur. Söktürücü maddelerdir. Balsa çocuğun içmesini kolaylaştırır. Amaç öksürerek içeride mikrobu dışarıya çıkarmaktır.
Mide bulantısına nane-limon iyi gelir diyorlar doğru mu?
Mideye iyi gelen nane veya limon değil, sıcak veya ılık sudur. Ancak sıcak su tek başına pek hoş gelmeyeceği için içine birtakım aromatik otlar konur. Ne nanede, ne limon, ne de ıhlamurda bir mucize vardır.
Terlemek ateşi düşürür mü?
Vücudun ateşi yükseldikçe bağışıklık sistemi çalışır. Ateş kuru kuru çıkar terleyerek düşer. Terlemesi ateşin görevinin bittiğini gösterir. Hasta terlediği için iyileşmemiştir, hasta ateşi çıktığı için iyileşmiştir.
Burun akıntısını kesen şuruplar zararlı mı?
Nezlede, gripte akıntıyı kesen şuruplar son derece sakıncalıdır. O bölgeye bir virüs girmiştir. Vücut oradaki virüsü atmak için burnu akıtır.
Vitaminle boy uzatılabilir mi?
Çinko eksikliğine bağlı olarak gelişme bozuklukları olabilir, bu durum da et yiyemeyen fakir fukaralarda görülür. ıyi beslenen bir çocukta çinko eksikliği görülmez. Boy tamamiyle genetik hadisedir. Genetik olarak çocuk annesinden ve babasından aldığı özelliklerle uzun boylu veya kısa boylu
olur. Ama iyi beslenmeyle çocuğun boyu olabileceği en üst seviyesine ulaşır. ıyi beslenmezse alt sınırda kalır.
Aşı yapılan çocuk hiçbir şekilde hasta olmaz mı?
Bazı aşılar canlı aşılardır. Mesela kızamık aşısı aşağı yukarı en uzun bağışıklık sağlayan aşıdır. Tetanoz veya boğmaca aşısıysa ölü bakterilerden yapılır. O yüzden bunların tekrar tekrar yapılması gerekir. Tetanoz aşısı ilk başladığımız zaman bir veya iki ay arayla yapılır. Bir yıl sonra bir tane daha yapılır. Ondan sonra 4.5-5 yaş arasında bir kez daha yapılır. Çünkü aşı ölünce antikorlar da zayıflar.
Verem ve çiçek aşısı hücresel bağışıklıkla çalışır. Hücresel aşılar hiçbir zaman antikor yapmazlar.
Virüs aşılarının bir veya iki dozda yapılanları vardır. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşıları bir doz yapılır. Ancak şimdi bunların ikinci dozunun yapılması gerektiğiyle ilgili yazılar yayımlanmaya başladı. Çünkü ileri memleketlerde çocuk aşı olduktan sonra bir daha kızamık mikrobuyla karşılaşmaz. Ve zaman içinde aşıdan kazandığı bağışıklık yok oluyor. Ama bizim memleketimizide çocuk aşı olduktan sonra da kızamıklı biriyle karşılaştığı için tekrar aşı olmuş gibi olur. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi herkese kızamık aşısı yapıldığı zaman bizde de bu problem ortaya çıkacak.
Aşıdan alerji olur mu?
Çok nadir bir durumdur. Her aşının bir reaksiyonu var. Ateş, kırgınlık veya iğne yapılan yerde ağrı şeklinde kendini gösterir. Bu tepkilere en çok difteri, boğmaca, tetanozdan oluşan karma aşıda rastlarız. Aşıda görülen alerji, yumurta alerjisidir ve bu alerji de erişkinlerde görülür. Çocuklarda görülme sıklığı oldukça azdır. Bir yıl sonunda ilk antikorlar yitirilir
Aşı nedir?
Aşı zayıflatılmış bir mikrobun vücuda verilmesiyle vücutta antikorların oluşmasını sağlar. Antikorlar da vücudun askerleridir ve mikroplara karşı savaşı gerçekleştirir.
Çocuk doğduğu zaman ilk başta annesinin antikorlarını taşır. Anneden geçen pasif antikorlar çocuğu altı ay, hatta bir seneye kadar korur. Ama bir sene sonunda yıkılırlar. Antikorların bir kısmı da emzirme yoluyla anneden çocuğa geçer. Bunlar ağırlıklı olarak ishalden ve bazı kulak iltihaplarından koruyan yüzeysel antikorlardır.
Esas antikorların geçişi anne karnında kanla olur. Mesela anne karnında annenin geçirmiş olduğu kızamık antikorları bebeğe geçtiği için canlı bir aşı olan kızamık aşısının erken çağlarda yapılmaması lazımdır. Çünkü anneden geçen antikorlar bu aşıyı parçalar ve etkisini yok eder. Bu yüzden pek çok gelişmiş ülkede kızamık aşısı hiçbir zaman bir yaşından önce yapılmaz.
Aşı, gripten korur mu?
Grip pek çok virüsün yaptığı bir hastalık topluluğudur. Bu topluluk tasadece 'infülenza'nın aşısı vardır. Bu da en tehlikeli gruptur ve kendi aralarında şekil değiştirerek farklı bir yapıya bürünebilir. Aşı merkezinde bunların hepsinin suçlular gibi arşivleri mevcuttur. Kendi aralarında bir düzen içinde değişiklik gösterirler. Bu yüzden seneye hangi virüsün çıkacağı bellidir. Çocuk grip aşısı olduğunda esas komplikasyon yapan öldürücü 3'üncü tip gribe yakalanmaz. Yoksa basit, ağız, göz akıtan hapşırtan virüsleri kapar.
Aşı kartları önemli
Aşı yapılan müesseselerde aşının markası, seri numarası, son kullanma tarihi ve kimin yaptığının kaydı tutulmalıdır. Geçen yıl Hepatit A aşılarından bir kısmı bozuk çıktı. Aşılarının yeniden yapılması gerekti. Ama bunun için hangi hastaya hangi seri numaralı aşının yapıldığının bilinmesi gerekti. Biz kayıt tuttuğumuz için hastalarımızı bulduk. Pek çok müessese değil aşı kartı vermek aşının markasını bile yazmaz. Hele eczanede yapılanlar hiçbir kayda tabi değildir. Aşılar eczanede yapılsa bile aşı kartına mutlaka işlenmeli.
Antibiyotik kullanımı vücudumuzu hastalıklara daha açık hale getiriyor. Antibiyotik kullanmayan kişi, 100 bin basille tifo olurken, antibiyotik kullanan kişi beş basille bile hastalığa yakalanabiliyor
Bağışıklık sistemini koru!
Antibiyotik, insanın hastalıklar karşısında kazandığı önemli zaferlerden biri. Ancak Dünya Sağlık Örgütü'nün de dikkat çektiği gibi, aşırı antibiyotik kullanımı bu galibiyeti, mağlubiyete çevirebilir. Dr. Kadir Tuğcu, çocuk hastalıklarının doğası, önlenmesi ve antibiyotik tedavisi konusunda sorularımızı yanıtladı:
Suçiçeği aşısı pek tavsiye edilmiyor, neden böyle?
Son derece pahalı bir aşı olduğu için hastaların bir kısmı bu aşıyı yaptırmak istemiyor. Halk arasında 'Suçiçeği hafif bir hastalık, ne gerek var aşıya' şeklinde yorum yapılıyor. Oysa suçiçeği, hafif bir hastalık değil. Suçiçeği, çiçek hastalığına nazaran hafiftir. Çiçek ölümcüldür, ama su- çiçeği bu boyutlara ulaşmaz. Ancak suçiçeği, kızamıktan, kabakulaktan, kızamıkçıktan geri kalmaz. Hatta üçünün toplamından daha fazla komplikasyon yapar.
Aşı ne kadar zaman korur?
Her aşının koruyuculuk süresi farklı farklı. Bu süre bazen hayat boyu olabildiği gibi bazı aşılarda sınırlı. Örneğin grip aşısı sadece bir sene koruyucudur. Esasında grip aşısıyla kazanılan bağışıklık ömür boyu devam eder, fakat bu bir işe yaramaz. Çünkü grip virüsü ertesi yıl başka bir biçime bürünecektir.
'ıshalde antibiyotik vermeyin'
Antibiyotik kullanımı iddia edildiği gibi zararlı mı?
Antibiyotikler bakteriyel hastalıklar içindir. Virüsler üzerinde antibiyotiklerin hiçbir tesiri yoktur. Antibiyotikle kızamığı suçiçeğini, kabakulağı tedavi edemezsiniz. Nezleyi de tedavi edemezsiniz.
Ve eğer antibiyotik aldığınızda vücudunuzda oluşanları bir bilseniz hiç almazsınız. En basit şekliyle şöyle açıklayabilirim. Bir insanın tifo olabilmesi için 100 bin basil alması gerekir. Ancak bu kişi bir doz 'streptomisin' alırsa beş basille bile tifoya yakalanabilir. Yani antibiyotikler kişiyi başka hastalıklara karşı açık hale getirir.
Çünkü bizim bağırsaklarımızda hastalık önleyici bakteriler vardır. Antibiyotik bu bakterileri öldürür. En büyük hatalardan biri de ishal olanlara yüksek dozda kuvvetli antibiyotik verilmesidir. ıshal yapıcı mikrop, bağırsaktaki dışkının içindedir. Antibiyotik buraya kadar gidemez. Ancak damar ve kan yoluyla bağırsak cidarına kadar gelip buradaki yararlı mikropları öldürmeye başlar. Bunlar öldüğü zaman vücuttaki direnç kaybolur, hastalık yapıcı mikroplar vücudu işgal eder. Hasta daha kötü bir duruma gelir.
Denize giren çocuk sudan mikrop kaparak ishal olur mu?
Hayır. Çünkü insanda hastalık yapan mikropların hiçbiri deniz suyunda yaşayamaz. Bu durum mikrobiyoloji asistanlığım sırasında yaptığım bir deneyle de kanıtlanmıştır. 1975 yılında kolera salgını vardı. Biz ıstanbul'un plajlarından su topladık ve kolera mikrobu aradık. Ne kolera ne de tifo mikrobu bulduk. Sonra işi tersine çevirdik. Deniz suyunu laboratuvara getirdik ve içine biz mikrop koyduk. Bu mikrobun 15 dakika, bir saat, iki saat gibi aralıklarla tekrar geriye alarak çoğaltmayı denedik. 15 dakika sonra dahi deniz suyundan örnek aldığımızda koyduğumuz mikrobun yaşamadığını gördük. Tifo, kolera mikrobu deniz suyunda yaşamaz. Plajlarda kolibasili var, girmeyin deniliyor...
Kolibasili kirlenmeyi gösterir. Kolibasillerinin hepsi hastalık yapmaz. Sadece patojen kolibasilleri hastalık yapar. Ayrıca sıfır kolibasili bulunan bir deniz bulmanız imkânsızdır. Kolibasili balığın ve martının gübresinde de bulunur. Bir insanın tifo olabilmesi için 100 bin koli basili gerekir. Bunun için de litrelerce deniz veya havuz suyu içmeniz gerekir.
Sinek kovucu tabletler zararlı mı?
Bu ıspatlanmış değildir. Ayrıca bu maddeler sineği dahi öldürmez. Bu maddeler bir cins 'feromondur' yani haberleşme kokusudur. Sivrisinek bu kokuyu aldığı zaman en yakın satıha konar ve hareketsiz kalır. Koku kesildiği zaman da tekrar kaldığı yerden işine devam eder.
Vejetaryen beslenme zararlı mıdır?
Bilhassa büyüme çağında olan çocuklar asla vejetaryen olamaz. Çünkü hayvansal gıdalardan aldığınız maddeleri sebzelerden almak isterseniz miktar çok yükselir. Mesela günlük kalsiyum ihtiyacınızı brokoliden alabilirsiniz. Ama bunun için yaklaşık 2.5 kilo brokoli yemeniz gerekir.
Kulak ağrılarında ve şiddetli öksürükte antibiyotik kullanılmalı mı?
Kulak ağrısı mekanik bir olaydır. Burada mikrop üremesi başlangıç değil sonuçtur. Hasta çocuk nezle, grip geçirir ve östaki borusu kapanır. Orta kulakta yapılan gözyaşı benzeri sıvı akamayıp birikir, zara basınç yapmıştır. Zarın geçirgenliği bozulur veya delinir. Bunun sonucunda kulağa mikrop gider ve bu durağan haldeki suya yerleşir.
Burada koruyucu bir ilaç kullanılması yeterlidir. Esas olay östaki borusunun çalışır durumda ve açık kalmasını sağlamaktır. Ama ilerlemişse mikrobik hale gelmişse tabii ki antibiyotik verilir.
Aileler çocuklarının erken yaşta çocukluk dönemi hastalıklarını geçirmesini istiyor ve hasta çocuğun yanına özellikle götürerek, mikrobu almasını sağlıyor. Bu doğru mu?
Okula giden çocukların bazı hastalıkları erken yaşta geçirmesinde fayda vardır. Fakat virüslerin özel durumları olduğunu da unutmamak lazım.
Bir virüsün vücuda girebilmesi için vücutta başka bir virüsün bulunmaması gerekir. Mesela bir çocukta aynı anda hem kızamık hem suçiçeği görülmez. Çünkü vücuda ik giren virüs özel bir madde salgılayarak, ikinci türde bir virüsün vücuda girmesini önler. Bu nedenle çocuk nezle, grip geçiriyorsa, kızamık olan kardeşinin yanına yatırsanız dahi bu çocuk kızamık mikrobu kapmayacaktır.
Araçlarda çocuk koltukları gerekli
"Araçta bir kaza olduğunda en fazla çocuklar zarar görür. ABD'de sadece 2000 yılında beş yaşından küçük 2 bin çocuk otomobil kazalarında can verdi. Bunların yarısının emniyet kemeri kullanmadığı, diğer yarısının da kemerlerinin düzgün bağlanmadığı ortaya çıktı. Çocuklarla birlikte güvenli yolculuk için:
• Hiçbir çocuk 12 yaşına gelene dek ön koltuğa oturtulmamalı. Ön koltuğa oturan çocuklar öncelikle hava yastıklarından zarar görür.
• Bebek koltuğu asla ön koltuğa bağlanmamalı. Bebek ne kadar küçük olursa olsun 'ana kucağı' içinde arka koltuğa yerleştirilmeli.
Hava yastıklarına dikkat
• Hava yastığının çalışması önlenirse, çocuk ön koltuğa ana kucağı içinde oturabilir. Çocuğun ön koltuğa oturtulması eğer arka koltuk diğer küçük çocuklar tarafından işgal edilmişse mümkündür.
• Çocuklar bir yaşına gelene dek arka koltukta arkaya bakar şekilde otururlar. Eğer çocuk bebek koltuğuna sığmayacak kadar büyümüş ama emniyet kemeri takamayacak kadar da küçükse koltuk yükselticiler kullanılabilir. Altına minder veya özel koltuk yerleştirilir.
• Bebek koltukta, 40 derecelik açıyla oturtulmalıdır. Daha dik veya yatık olması sakıncalıdır.
• 20 kilonun üstü çocuklar, eğer ön koltukta oturacaksa koltuk mümkün olduğu kadar arkaya çekilmeli ve 45 derecelik açı oluşturulmalıdır.
'Ana kucak'larının içini doldurmayın'
• 'Ana kucak'larında çok büyük bir yanlış yapılır. 'Bunların içi çok çukur' diyerek içleri doldurulur. Oysa o çukurluk bebeği yandan gelecek darbelere karşı korumak için yapılmıştır. Oturulma şekli ve açısı patentlidir. Bizde anneanneler, babaanneler bebeğin altı yumuşak olsun diye bu koltuların içine bir şeyler koymaya bayılır. Oysa buna hiç gerek yoktur.
• Artık otomobiller, mini vanlar ve hafif kamyonlar zeminlerinde bebek koltuğunu sabitleme noktalarıyla piyasaya çıkıyor. Bu gibi emniyet sistemleriyle ilgili bilgiler, araçların kullanma kılavuzlarında ayrıntılı olarak anlatılıyor.
• Ülkemizde yapılan diğer bir yanlış da çocukların arkaya oturtulduktan sonra bağlanmamasıdır. Bu durum çocuğun öne oturtulması ile aynı şeydir. Çünkü ani bir fren sırasında, çocuk hızla ön cama doğru fırlayacaktır."