2. Kadınlar!!!

Yüreğine, kalemine sağlık arkadaşım...
Duygularını çok güzel ifade etmişsin...
a.s.
 
"oğullarınızı ailevi ve toplumsal değerlerine, eşlerine değer veren erkekler olarak yetiştirmek için elinizden geleni yapın" demek isterim.
bir alkış da sana tuçecim

bu sözlere söylenecek söz bulamıyorum...dillerıne klavyene sağlık..
 
Ben affetmem..
Sen affetmezsin..
Ama affedenler var işte!
Şartlar,koşullar,çocuklar,aileler,maddiyat..
İstedikten sonra bahane o kadar çok ki..
Kendi yerime koymak bile midemi bulandırıyor böyle konularda açıkçası..
Yapamam,bana zerre kadar değer vermeyen bir adamı yatağıma alamam ben..
Almam bile demiyorum alamam,diyorum ya içim kaldırmaz artık..

arkadasım yüreğine sağlık..
ama bıde şu yönden bak annem bızım için katlandı!! ben herzaman anneme
senın mutsuzluklarının sebebı olarak görüyorum kendımı dıyorum..
bız olmasaydık belkı daha az katlanacaktı belkıde hiç katlanmayacaktı..
 
arkdaşlar konu neden din meselesine geldi anlamadım lütfen konuya gelinnn

Teşekkürler..

Arkadaşlar konuyu başka taraflara çekmeden özellikle dini değerlere dayandırmadan yorumlar yazınız lütfen..
Bunu niye istiyorum?

Konunun selamaeti için..Konuyu açan arkadaşımıza konuyu kapattırarak haksızlık yapmayalım lütfen...a.s
 
aynen bende bu konuya deyinmisdim bir sayfa önce
konuyu acan arkadasimizada hakksizlik etmiyelim okadar emek vermis saolsun yazik olur bence
 
ben 2. kadın darbesi yiyenlerdenim. Daha doğrusu eşinin ihanetine uğramış, çalışan ayakları üstünde duran bir bayanım. eşim kızını bahane ederek eski eşiyle birlikte yaşamaya başladı. eski eşe ne demeli, böyle bir hırs böyle bir yapışkanlık görmedim duymadım. benimle olan evliliğinden önceki nişanını bozmuş. eşim evlenmeden önce eski eşinden boşandıktan sonra bir kez nişanlandığını söylemişti ama sebep eski eşi ve kızı olduğunu eşim evi terkettikten sonra görümcemden öğrendim. kendime inanamadım. bu adamla evlenmekle şeytan üçgenine girmişimde haberim yokmuş. böylesi sıradışı insanlar banamı çatmıştı? oysaki ikinci evliliğim olduğu için tam bir yıl sorgulamış, düşünmüş taşınmıştım. evet aşkta vardı ama daha çok mantık üstüne oturtmuştum güya herşeyi....
o gittikten sonra hamile olduğumu öğrendim. kist nedeni ile bebeği aldıramadım. zamanında yuvasına sahip çıkamayan kadıncaaz biz evlendikten sonra kızını kullanarak başladı evliliğimizi kurcalamaya. evlenirken kimsesizim, kızım kontür v.s isteyince beni arar, eski eşim nankördü, görgüsüzdü v.s.... bubun gibi bir yığın sözler duymuştum eşimden. eskiden maddi ihtiyaçlar için aranan baba günün her saati aranır, haftada üç dört akşam dışarılarda buluşulur olmuştu. 9 ay sonunda hiç beklemediğim bir anda eşim evi terketti ve eski eşiyle yaşamaya başladı. çöküşümü, yaşadıklarımı anlatmam mümkün değil. kovalarca gözyaşları döktüm. bu adam benimle evlenmek için tam bir yıl dil döküp, evlenince kurbanlar kesmişti.
ya hamileliğim kabustu. doğurmak zorunda olduğum bebeğim. ya etraf.... en korkuncu buydu. insanlar ne der. hemen izne ayrıldım. kimselerle görüşmedim. üstelik yaşlı kaynanamda benimle beraberdi. ardından oğlunun yaptıklarına üzüntüden feci hastalandı. iki çaresiz kadın cehennemi yaşadık. bebeğimin doğumuna bir ay kala kaynanam vefat etti. gelinimi bir başına bırakamam diyip oğluna resti çekmişti. nur içinde yatsın. eşimin ailesi bana sahip çıktı. her zaman yanımda oldular ve eşimle görüşmeyi kestiler. kendi ailemde öyle sarmaladıki beni o kötü günleri sevdiklerimin sayesinde atlattım. sonuçta bebek doğduktan sonra eve döndü. tabi soyulmuş olarak. donuna kadar aldılar resmen. kabullendim çünkü ikinci evliliğimdi. çünkü bebeğimi babasız büyütmek istemedim.
ama gelin görün ki ben artık eski ben değilim. affettim ama meğer affedememişim. her an her dakika bana yaşattıklarını kabul edemiyorum. sahte gülüyorum, sahte seviyorum... malesef hayat sahte olmayı öğretti. tek gerçegim çocuklarım. onların dışında ki herşey suni... insanlara güvenim kalmadı.
maddi çıkarları uğruna ahlaktan nasibini almamış o kadın eşimle tam birbuçuk yıl nikahsız yaşadı. bu olayı anlattım çünkü biz kadınlar affetmek zorundayız. ama affetmenin bedeli hayatının sonuna kadar kendini cezalandırmaktan başka bir şey değil.
canım arkadaşım öyle güzel anlatmış ki 2. kadın olayını ağzına sağlık. bende yaşadıklarımı çağrıştırdı ve dökülüverdim...
 
Tabi bu 2.kadın konusunda farklı yönlerdende bakılabilir.Şimdi 2.kadın olduğunu bile bile ilişkiye devam edenlerde de var hata zaten en büyük hata onların bir de evli olup-olmadıklarını araştırmadan 2.kadın sıfatına düşenlerde de var hata.Erkektede var hata karısını aldatması zaten başlıca bir hata.İnsan ömür boyu birlikte olacağı aynı yastığa baş koyduğu insanı nasıl aldatır anlaşılır değil. Peki asıl EŞLERDE hiç mi hata yok ? Sadece suç 2.kadın ve erkekte mi ? Erkek evinde aradığını bulamıyorsa yani evinde huzur bulamıyorsa tabiki gözü dışarı kayacak. Yani kimse üstüne alınmasın ama bazen şahit olduğum birçok olay var onlardan bahsetmek istiyorum özellikle. Kadın adamı resmen "boğuyor!". Evet evet kullandığım terim hiçte ağır değil boğuyor. Erkekler doğası gereği kadınlardan daha özgürdür. Kocamı elimde tutacağım diye erkeği boğarsanız bir süre katlanır dişini sıkar ama sabrıda bir yere kadardır. Tabi ben demiyorumda sal çayıra mevlam kayıra..! Erkeği bu kadar özgürde bırakmayacaksın. Öyle ki bazı kadınlar kocalarının sinir olduğu birçok şeyi inadına yapmakta ısrarcılar yani en olmadık insanı bile bazen çileden çıkartabiliyorlar. İnsanın huzur bulduğu tek yer evidir. Sen kocanı huzurdan mahrum edersen kocandan olmayı göze alman gerek. Kimi zaman onu mutlu edecek değerli hissettirebilecek sürprizler yapacaksın. Sonra bir başka eksik evlenene kadar herşey iyi hoş bakımlıyız hoşuz evlendikten sonra kendimizi salıyoruz. Cazibemizi yitiyoruz doğal olarak erkeğin gözü yine etrafına kayıyor. O yüzden yeri geldiğinde kendini değiştireceksin kocanda sana baktığında bir değişiklik farkedecek ve hoşuna gidecek. Sonra bir diğer hata bazı kadınlarda alttan almayı bilmiyorlar. Yani bu alttan alma kendini ezdirme anlamına gelmiyor. Sadece bazı konularda alttan almayı bilmeliyiz unutmayalım ki yuvayı dişi kuş yapar. Bir de şu vardır: "Ben sana çocuk verdim senin bana yaptığına bak bana ilgi göstermiyorsun emeklerim haram olsun.." gibi diyaloglardır. Tamam çok güzel gerçekten bir erkeğe çocuk vermek kadar kutsal birşey yok şu hayatta.Sırf ona çocuk vermen bile sana bağlanması demek aslında.Ama sen çocuk vermişsinde adamı huzurundan etmişsin,yeri gelip diklenmişsin.. Bunları gözardı edemiyor. Yani kısacası ben burda bunları yazdım şöyle bir tepki almak istemiyorum. "Yaa ne yani şimdi bir de biz mi hatalı olduk? Saçımızı süpürge ettik. Adam gitti aldattı. Diğer kadın 2.kadın olduğunu bile bile yanlış yaptı." gibi sözlerle karşılaşmak istemiyorum. Sadece biraz empati yaptım. Erkekler zordur gerçekten ve kimileride nankördür. Ne yaparsanız yapın size ihanet ediyorsa bu nankörlüktür ve o adamı anca Allah'a havale edersin bir tek buna layıktır. Ama bazılarıda gerçekten çocuk gibidir. İlgi ister alaka ister değişiklik ister ve hani çocuklar bazen ben büyüdüm derler ya erkeklerde öyledir bazen büyüdüm derler o zaman bir süreliğine sıkmayacaksın evet büyüdün havasına sokacaksın. Kısacası hata tek 1 yada 2 kişide değil. Bir de dönüp kendimize bakmak gerek..

Hayır efendim eşlerde hata yok!!!
Her ne kadar kötü olursa olsun eş aldatılmayı hak etmez..
Adam gibi boşanma davasını açacak,yok kadın kabul etmiyormuş,tehdit ediyormuş..
Bu masalları çok dinledim ben..
Eninde sonunda biter davası sonra ne hali varsa görsün..
Varsayalım kadın adamı boğuyor,çok sıkıyor,aman Allahım ne yapsın adamceğiz hemen atılsın başka bir kadının kollarına di mi? Neden? Eşi hatalı,özgürlüğünü kısıtlıyor!
Ne güzel kılıflar,bahaneler..
Lütfen çevrenize bakınız.
Ne adamlar var,aile zoru ile evlendirilmiş,aşk nedir bilmemiş,ancak evine bir lokma ekmek fazla götürmek için çabalayan..Onlar neden hayatlarını sorgulamıyorlar?
 
Arkadaşlar!!
Sanırım anlatma yetersizliği yaşıyorum...
Konunun ana fikri, 2. kadınları yargılamak değil zaten!!

Yorumları okuduğumda; verilmek istenen mesajı göz ardı edip; ufak detayları masaya yatıran arkadaşlar görüyorum...

Konu tümüyle değerlendirilmeli!

Bazı arkadaşlar, erkeklerden çok, kadınların suçlandığına dair bir izlenime kapılmış...
Bazıları da; sadece aldatan kadınlar üzerinde yoğunlaştığımı düşünmüş...
Kimileri değer yargılarımızı, dine bağlamış...
Kimleri de; ayrıntıları ön plana çıkarmış...


Anlatılmak istenen şey; bunlar değil!

Bakın!
Bir aldatma olayında; kadın ve erkeğin suçu aynıdır... İki taraf da; bundan aynı ölçüde sorumludur...
Bir tarafı göz ardı edip de; diğer tarafa yüklenme gibi bir hataya düşemeyiz...

Şu bir gerçek ki; biz kadınlar, toplumun; merkeziyiz...
Bizler; gelecek nesilleri şekillendiren bir tohum görevi görüyoruz...

Bizim yetiştirdiğimiz çocukların ahlaki değerlerinin sağlam ya da bozuk olması ; tamamen bizim yetiştirme şeklimize bağlı...

Her kadın bir ressamdır; o büyük toplum tablosunu çizmede; her kadının paletinden izler vardır...2 kadınlara değinirken; erkekleri göz ardı etmiş değiliz...
Diyoruz ki; erkekleri de, kadınları da yetiştiren biz kadınlarız...

"Çocuklarınızı yetiştirirken dikkat edin!" derken, sadece kız çocuklarını kasdetmiş değiliz...
Çocuk kavramının içine, hem kız , hem erkek girer...

Her iki cinsi de, aynı sağlam iradeyle yetiştirmeliyiz ki; gelecekte Kimin elinin kimin cebinde olduğunu bilmediğimiz ahlaki bir çöküş yaşanmasın...


Bunun haricinde; internetin; bizler üzerindeki gücünü sorgulamalıyız...
Bu aldatma olaylarını sürekli konu malzemesi edinirsek; bize çok ters gelen şeyler; bir süre sonra, artık normal hale gelmeye başlayacak...
İşte en çok bundan korkmalıyız...
2. kadınları ele almamın sebebi de buydu...

Düşünün ki; cep telefonu, piyasaya ilk çıktığında, herkese yabancı bir kavramdı...
Doğru dürüst kullanmayı bilmiyorduk ilk başta...
Sadece, önemli meslek sahibi insanlarda bulunurdu... Herkesde bulunmazdı...

Ama zamanla; insanlarda bir kanıksama gelişti... İlk başlarda; yabancılık çekenler, zamanla alıştılar..
Kullanıcı sayısı git gide arttı... Hatta çocukların bile; son derece kolaylıkla kullandığı bir alet halini aldı...

Cep telefonu faydalı bir alet olduğu için; bu bizim yararımıza bir gelişmeydi (kısmen)...

Ama bir de; ele alınan konunun sürekli tekrarı halinde; insanların zamanla değer yargılarının kötü yönde etkileneceğini düşünün... Bunun zararlarını hiç bir şey telafi edemez...

Burada bir şeyi açıklığa kavuşturmam gerek:

Değer yargısı; dediğimiz kavram üç kısma ayrılır:

1- Kısa sürede; hatta gün içinde değişen değer yargıları : Mesela gün içinde beğenerek aldığımız bir eşyayı; akşam tekrar baktığınızda beğenmediğimizi düşündüğümüz oluyor...
Ya da; sabah canımız çikolata isterken, akşam; midemiz kaldırmıyor...
Bunlar da bir değer yargısıdır... Ama sonuçları sadece bizim anlık duygularımızı bağlar; ve bir zararı yoktur...

2- Uzun sürede; yıllar içinde değişen değer yargıları : Mesela, önceki senelerde yumurtanın zararlı olduğuna inanılırken; artık uzmanlar yumurtanın çok faydalı bir besin kaynağı olduğunu söylüyorlar ve insanların da görüşü bu yünde değişti...

İşte, uzun sürede değişen değer yargılarının içine; ahlaki değerler de giriyor...
Yani, sürekli önümüze sunulan bir kısım konular; zamanla bizim değer yargılarımızı değiştirme eğilimindedir...

3- Asla değişmeyecek olan, olduğu gibi kalan değer yargıları: Vatanın bölünmezliği, kutsallığı; Mısır halkının, firavunlara verdiği değer (yıkıma uğrayıncaya kadar); ya da annelik duygusu gibi...
Bu kimi insanda az, kimi insanda çok olabilir; ama kalıcıdır....


Rica ediyoruz : Lütfen sadece sadece kadınlara yüklendiğimiz düşünülmesin...
Biz erkekleri de en az kadınlar kadar suçlu buluyoruz.. Ama erkekleri de bir kadın yetiştiriyor diyoruz...
"Yetiştirdiklerinize dikkat edin." diyoruz...
İnternet gibi ortamlarda bu tarz konuların sıkça işlenmesi doğru değil diyoruz...
Ailelerimize sahip çıkalım diyoruz...

( Aileyi kutsal görmeyenler olabilir... Fakat bu düşünceyle şekillenen toplumların, ne kadar kısa sürede çöküş yaşadıklarını tarih bize defalarca göstermiştir. Bunun tartışmasını anlamsız buluyorum.. Biraz sosyoloji ve tarih kitaplarını incelediğimizde bunu açıkça görebiliriz... )


Birinci kadınlara gelince: Meşru bir iş yaptığı sürece; boşanmak isteyip istememesi beni bağlamaz...
Zaten, aldatılan kadınlardan; eşlerinin kendisini aldattığını bilenler olduğu gibi; bilmeyenler de çok fazla...
Ayrılmak isteyip istememek kişinin sadece aile içini ilgilendiren bir konu...
Burada kararı onlar verecektir....

Meşru bir iş yaptığı sürece; yaptığını sorgulama hakkım yoktur...

Amaaaa; gayri meşru yapılan her işi sorgulama hakkımı sonuna kadar kullanırım...
Sonuçları toplumu etkilediği için!!!...
 
İnsan namus ve ahlakı için yaşar..
bunların dengesini kaybeden insan hem kendine hemde topluma zarar verir..
hani diyoruzya kimse kimsenin namusuna ahlakına karışmaz..(intisnalar hariç)
işte sorun orda başlıyor.aman banene kendi hayatı kendi namusu kimle beraber olursa olsun diyoruz..zaten karışamıyoruz..buna ne toplum nede birey izin vermez..
.-------------
2.kadın olayında anlamadığım..
neden okadar bekar varken evli insanlar seçiliyor..
bazıları sonradan erkeğin evli olduğunu öğreniyor ama ..
aşk adı altına sığınarak hala bu ilişkiye devam ediyor..
tek suçlu burda 2.kadın değil tabiki ..
o halk arasında (erkek -adam)denilen kimseler suçlu..
ama neden kadınlar bu erkelerin oyununa geliyor..
neden kendini kullandıttırıyor..
hem ikinci kadınlar olarak toplumda başka gözle bakılıyorlar ..
hem aldatılıyorlar ...
hemde aldatılıyorlar..
hangi mantık sahibi bir insan kendini böğle bir iğrençlik ötesi duruma sokar..
-----------
aldatılan kadının durumu ise .
çoğunun ruhu bile duymuyor eşini çocuklarıyla evde bekliyor..
ama duyanlar ise ısrarla boşanmıyor..
tabiki kolay değil boşanmak..
heleki çocuklar varsa ..
ama zaten o evlilik bitmiş..
ahlaki değeri çökertilmiş erkek tarafından..
böğle bir yuvada ne huzur olur nede sağlıklı bir çocuk yetişir..
ve o erkekler hala devam eder bu yasak ilşkiye ..evde bekleyen karısı
ısrarla boşanmaz ve hayatını mahfeder..
adam akıllanmıyo işte ..
sürekli bu adiliği yapıyor ..
aklımın almadığı neden hala boşanmazlar..
tabiki dışardan söğlemisi kolay bize..
yuva yıkmak çok zor..
ama yuvaya kim değer veriyo ,sadece evde oturan kadın ..
kuş gibi çırpınıyor yuvam kurtulsun çocuklarım babasız kalmasın diye..
ama diğer taraftan pişkin erkek hala devam ediyo pişkinliğine..
olan kime oluyor o masum çocuklarla yuvası için savaşan kadınlara oluyor..
mantıklı düşünün ..böğle insanlara kendinizi ..ezdirtmeyin..siz hareminde evde bekleyen kadın (cepte dursun misali)..diğerleri ise gönül eğlencesi yahut gerçek bir sevgili..
böğle erkeleri affetmeyin..affettikçe gerisi gelecek ve hep ezilen ,üzülen ,yorulan siz olacaksınız..
erkeğe malesef hiç bişi olmuyo ...(çünki başka kadın gene onu kanatları altına alır)
Namus ve ahlaki değerini kaybetmiş insandan kimseye yarar gelmez .ister erkek olsun ister kadın..



 
Tabi bu 2.kadın konusunda farklı yönlerdende bakılabilir.Şimdi 2.kadın olduğunu bile bile ilişkiye devam edenlerde de var hata zaten en büyük hata onların bir de evli olup-olmadıklarını araştırmadan 2.kadın sıfatına düşenlerde de var hata.Erkektede var hata karısını aldatması zaten başlıca bir hata.İnsan ömür boyu birlikte olacağı aynı yastığa baş koyduğu insanı nasıl aldatır anlaşılır değil. Peki asıl EŞLERDE hiç mi hata yok ? Sadece suç 2.kadın ve erkekte mi ? Erkek evinde aradığını bulamıyorsa yani evinde huzur bulamıyorsa tabiki gözü dışarı kayacak. Yani kimse üstüne alınmasın ama bazen şahit olduğum birçok olay var onlardan bahsetmek istiyorum özellikle. Kadın adamı resmen "boğuyor!". Evet evet kullandığım terim hiçte ağır değil boğuyor. Erkekler doğası gereği kadınlardan daha özgürdür. Kocamı elimde tutacağım diye erkeği boğarsanız bir süre katlanır dişini sıkar ama sabrıda bir yere kadardır. Tabi ben demiyorumda sal çayıra mevlam kayıra..! Erkeği bu kadar özgürde bırakmayacaksın. Öyle ki bazı kadınlar kocalarının sinir olduğu birçok şeyi inadına yapmakta ısrarcılar yani en olmadık insanı bile bazen çileden çıkartabiliyorlar. İnsanın huzur bulduğu tek yer evidir. Sen kocanı huzurdan mahrum edersen kocandan olmayı göze alman gerek. Kimi zaman onu mutlu edecek değerli hissettirebilecek sürprizler yapacaksın. Sonra bir başka eksik evlenene kadar herşey iyi hoş bakımlıyız hoşuz evlendikten sonra kendimizi salıyoruz. Cazibemizi yitiyoruz doğal olarak erkeğin gözü yine etrafına kayıyor. O yüzden yeri geldiğinde kendini değiştireceksin kocanda sana baktığında bir değişiklik farkedecek ve hoşuna gidecek. Sonra bir diğer hata bazı kadınlarda alttan almayı bilmiyorlar. Yani bu alttan alma kendini ezdirme anlamına gelmiyor. Sadece bazı konularda alttan almayı bilmeliyiz unutmayalım ki yuvayı dişi kuş yapar. Bir de şu vardır: "Ben sana çocuk verdim senin bana yaptığına bak bana ilgi göstermiyorsun emeklerim haram olsun.." gibi diyaloglardır. Tamam çok güzel gerçekten bir erkeğe çocuk vermek kadar kutsal birşey yok şu hayatta.Sırf ona çocuk vermen bile sana bağlanması demek aslında.Ama sen çocuk vermişsinde adamı huzurundan etmişsin,yeri gelip diklenmişsin.. Bunları gözardı edemiyor. Yani kısacası ben burda bunları yazdım şöyle bir tepki almak istemiyorum. "Yaa ne yani şimdi bir de biz mi hatalı olduk? Saçımızı süpürge ettik. Adam gitti aldattı. Diğer kadın 2.kadın olduğunu bile bile yanlış yaptı." gibi sözlerle karşılaşmak istemiyorum. Sadece biraz empati yaptım. Erkekler zordur gerçekten ve kimileride nankördür. Ne yaparsanız yapın size ihanet ediyorsa bu nankörlüktür ve o adamı anca Allah'a havale edersin bir tek buna layıktır. Ama bazılarıda gerçekten çocuk gibidir. İlgi ister alaka ister değişiklik ister ve hani çocuklar bazen ben büyüdüm derler ya erkeklerde öyledir bazen büyüdüm derler o zaman bir süreliğine sıkmayacaksın evet büyüdün havasına sokacaksın. Kısacası hata tek 1 yada 2 kişide değil. Bir de dönüp kendimize bakmak gerek..


Sezinle biz; aynı pencereden bakmıyoruz... Onun için tekrar anlatma gereği duymuyorum...

İsterseniz tüm mesajlarımı yeniden okuyun...
Okumazsanız; bu görüşünüzde kalmaya devam edin lütfen!!!
 
Olaylara hep bir yönden bakan sabit bir bakış açısında olmadığım için bu konuda anlaşılamadığımı görüyorum, polemik yaratmak gibi bir derdim de yok, bu yüzden bu konu ile ilgili yazılarımı siliyorum, ahlak yapımda gayet düzgün, başka platformlarda paylaşımda olma dileğiyle...
 
Son düzenleme:
Hayır efendim eşlerde hata yok!!!
Her ne kadar kötü olursa olsun eş aldatılmayı hak etmez..
Adam gibi boşanma davasını açacak,yok kadın kabul etmiyormuş,tehdit ediyormuş..
Bu masalları çok dinledim ben..
Eninde sonunda biter davası sonra ne hali varsa görsün..
Varsayalım kadın adamı boğuyor,çok sıkıyor,aman Allahım ne yapsın adamceğiz hemen atılsın başka bir kadının kollarına di mi? Neden? Eşi hatalı,özgürlüğünü kısıtlıyor!
Ne güzel kılıflar,bahaneler..
Lütfen çevrenize bakınız.
Ne adamlar var,aile zoru ile evlendirilmiş,aşk nedir bilmemiş,ancak evine bir lokma ekmek fazla götürmek için çabalayan..Onlar neden hayatlarını sorgulamıyorlar?

Bu sizin düşünceniz ben erkeklerin tarafından olaya baktım.Bizim en büyük eksiliğimiz empati.. Adam boşanmak istiyor karısı istemiyor boşamayacağım seni göreceksin bilmem ne.Eğer biraz hukuklada ilginiz varsa bilirsiniz artık boşanmakta zorlaştı.Şiddetli geçimsizlik bir boşanma nedeni görünmüyor heleki eşlerden biri boşanmak istemiyorsa.Adam boşanma dileğini dile getirmiş,davayıda açmış ama sırf kadın yan çiziyor diye adam boşanamıyor o zaman aldatıyor.Ve çoğuda emin olun bu aldatılmaya göz yumuyor.Neden mi ? Sırf dul kadın gözüyle bakılmasın diye.Bu konuda o kadar geri kafalıyız ki dul kadınlara nedense kötü gözle bakıyoruz.Bence anlaşamayıp boşanmak kadar doğal birşey yok.Tekdüze düşünmeyin lütfen.
 
Görüşüme katılanlar olacağı gibi elbette katılmayanlar da olacaktır...
Bunun için tekrar tekrar anlatma gereği hissetmiyorum...

Çünkü zaten açıklamasını yaptığım şeyleri; yeniden açıklamanın gereği olmadığını düşünüyorum...

Mesajımdan; doğru anlamları çıkartan, iki kişi bile olsa benim için kafiidir!!!​
 
Sezinle biz; aynı pencereden bakmıyoruz... Onun için tekrar anlatma gereği duymuyorum...

İsterseniz tüm mesajlarımı yeniden okuyun...
Okumazsanız; bu görüşünüzde kalmaya devam edin lütfen!!!

Bakın ben burda ne 2.kadınları ne de erkekleri savunmuyorum. Ya da eşleri kötülemiyorum. Benim anlatmak istediklerim aldatılma nedenleridir bunlar gerçektir. Bunları gözardı edip kendimizi kandırsak ne olacak sanki..
 
Zaten asıl anlamadığım,bir kadın nasıl eşini aldatan adama ilgi duyar?
Adam yapabileceği en büyük hatayı yapmış bir zamanlar eşim,çocuğum dediğine..
Sonra aaaa sıkıldım deyip etrafı kolaçan eder..
Bu adamın nesi çeker bir kadını?
Bu adamdan ne hayır gelir?
 
Zaten asıl anlamadığım,bir kadın nasıl eşini aldatan adama ilgi duyar?
Adam yapabileceği en büyük hatayı yapmış bir zamanlar eşim,çocuğum dediğine..
Sonra aaaa sıkıldım deyip etrafı kolaçan eder..
Bu adamın nesi çeker bir kadını?
Bu adamdan ne hayır gelir?

Kimileri mecbur maddi durumundan ötürü boşanmamaya , kimileride sırf inat uğruna boşanmıyorlar..
 
i...

kız çocuklarını yuvayı diş kuş yapar zırvalıklarıyla büyütüp erkeğe sınırsız hakimiyet verirseniz ikinci kadınların ya da aldatılan kadınların önüne geçemezsiniz...

Yuvayı dişi kuş yapar doğru ve deneyimler sonucu söylenmiş bir sözdür. Çünkü erkeklere sınırsız hakimiyet vermesen de yapıları gereği bütünü görür, bizse ayrıntılara önem veririz. Örn: Uzağa gitmeye gerek yok. Şurda derdim var köşesinde yazılanların erkeklere siz de yazın deseler birini bile dert olarak görmeyeceklerine eminim. Akıllarına bile gelmez böyle dertler olabileceği.Evi biz yönlendirip çekip çevirmezsek erkeğin o kadar umrunda olmaz. Yuvayı ikimiz kurduk onun da görevi dersek hayal kurmuş oluruz bence. Dediğiniz gibi erkekler de vardır ama geneli değildir.
 
X