- Konu Sahibi marlasinger
- #1
Arkadaşlar merhaba, öncelikle başlıktaki kilo miktarı tamamiyle doğrudur. İlk olarak anlatmak istediğim nokta şu: Boyum 1.64 ve 2009 senesine kadar kilom hep 52-54 kilosu arasında değişmekteydi. Ancak 2009 senesinin sonları ve özellikle 2010'da çalışma hayatı ile beraber kilo alımım başladı. En son 2013 Mayıs ayında 66 kiloyu gördüm. İşte o an başımdan aşağı kaynar sular döküldü desem yalan olmaz. En son Ekim ayında ise 53 kg'mı gördüm.
Sabırsızlandığınızı biliyorum, başlıyorum anlatmaya: öncelikle bu tarihten sonra 'diyete başlıyorum' DEMEDİM! Ancak sanırım beynimin bir bölgesi gördüğü o sayıyı hazmedemedi. Ekim ayında 53 kiloya indiğimde anladım ki Haziran ayından beri zaten beynim kendi diyetini başlatmış. Yaşadığım durum şuydu, sabah normalde 5 dakika fazla uyumak adına yapmadığım kahvaltıyı, hafif ve doğal yiyeceklerle geçirmişim. Bunların içinde doğal (hepsi köylerden alınmış) bal, tere yağı, domates, bazen belki bir yumurta yiyen bir insan haline gelmişim. Tabii 'oh ne güzel bal-tereyağı' demeyin çünkü bunların hiç biri 2 dilim ekmeği geçmedi. Ha tabi şekersiz çayı da unutmamak gerek. Sonra işe gitmek için normalde hemen kapının önünden otobüse binen bir insanken iki durak önceye yürümeye başlamışım. Gelelim öğlen yemeğine, pek çok çalışan ve kilo vermek isteyen kadın için öğle yemeği zor bir iştir! Ben sadece öğle yemeğimden ekmeği çıkardım. Çorba, ana yemek bazen belki pilav... Derken akşam oldu ekmek yok! Sabah ne kadar ekmek yediysem yedim! Akşam kesinlikle çorba, ana yemek ama öyle vay efendim mantıymış, oturtmalarmış yok! Hani fasülye, türlü gibi yemekler, bu arada yemeğe sıvı yağ koymak yok! Sıvı yağ gerektiren, mesela soğanı kavurma esnasında olan gibi, domatesi rendeleyip onla kavurdum. Oldu mu? Oldu.. Yemek ardı 45 dakika sonra hemen hafif meyveler (hafiften kastım kalorisini bildiğim değil tokluk hissi yaratıp yemeğin üstüne ikinci bir öğün gibi hissetmediğim üzüm, mandalina gibi meyveler) yedim.
Evet geldik en can alıcı noktaya hayatımdan tamamen ama ciddi anlamda tamamen (arada bir kaçamak olsun filan yok!) akşam çayıyla beraber tüketilen cips, çikolata, bisküvi, kek gibi ürünleri çıkardım. Hani gerçekten tamamiyle!
Gördüğünüz gibi anlattığım hiçbir şey extra farklı bir olay değil ama inanın ki o bir iki ay geçtikten sonra (artık mideniz mi küçülüyor yoksa siz kilo verdiğinizi anlayınca mutluluktan mı yemiyorsunuz bilmiyorum) alışıyorsunuz. Bu süreçte spor yapmadım zaten gerçekten spor yapabilecek zamanı olmayanlardanım. Ama her iş için yürüdüm. Evimden merkezi bir yere gitmek 4-5 kmlik yol ve ben bu yolu yürüdüm. Yani işe giderken yürüyemediğim uzun yolu eğlenceye çıkarken yürüdüm.
Şimdi 40 beden giydiğim pantolonları birine verdim. Artık Large bluzlar değil small giyiyorum.
Bunları kimseye akıl vermek için söylemiyorum sadece ortalama bir yaşam tarzı ile kilo verebileceğinizi ve bu kiloda sabit kalabileceğinizi söylemek istiyorum. Ancak şunu da belirtmek istiyorum; spor yaparak kilo vermediğim için kilo verebilecek en kolay yerlerden verdim. Gözle görülür bir biçimde kollarım inceldi, sırtımdaki yağlar eridi ama zayıfken bile sorun olan bacak kısmım sadece 38 bedene inecek kadar inceldi ve halen daha az biraz göbeğim de mevcut. Eminim spor da yapabilseydim dengeli bir biçimde ve sorunlu bölgelerimi inceltebilirdim
Uzun lafın kısası can boğazdan gelir lafı doğru olabilir ama bunu dengeleyebilecek bir yaşam tarzını oluşturmak sizin elinizde...
Sabırsızlandığınızı biliyorum, başlıyorum anlatmaya: öncelikle bu tarihten sonra 'diyete başlıyorum' DEMEDİM! Ancak sanırım beynimin bir bölgesi gördüğü o sayıyı hazmedemedi. Ekim ayında 53 kiloya indiğimde anladım ki Haziran ayından beri zaten beynim kendi diyetini başlatmış. Yaşadığım durum şuydu, sabah normalde 5 dakika fazla uyumak adına yapmadığım kahvaltıyı, hafif ve doğal yiyeceklerle geçirmişim. Bunların içinde doğal (hepsi köylerden alınmış) bal, tere yağı, domates, bazen belki bir yumurta yiyen bir insan haline gelmişim. Tabii 'oh ne güzel bal-tereyağı' demeyin çünkü bunların hiç biri 2 dilim ekmeği geçmedi. Ha tabi şekersiz çayı da unutmamak gerek. Sonra işe gitmek için normalde hemen kapının önünden otobüse binen bir insanken iki durak önceye yürümeye başlamışım. Gelelim öğlen yemeğine, pek çok çalışan ve kilo vermek isteyen kadın için öğle yemeği zor bir iştir! Ben sadece öğle yemeğimden ekmeği çıkardım. Çorba, ana yemek bazen belki pilav... Derken akşam oldu ekmek yok! Sabah ne kadar ekmek yediysem yedim! Akşam kesinlikle çorba, ana yemek ama öyle vay efendim mantıymış, oturtmalarmış yok! Hani fasülye, türlü gibi yemekler, bu arada yemeğe sıvı yağ koymak yok! Sıvı yağ gerektiren, mesela soğanı kavurma esnasında olan gibi, domatesi rendeleyip onla kavurdum. Oldu mu? Oldu.. Yemek ardı 45 dakika sonra hemen hafif meyveler (hafiften kastım kalorisini bildiğim değil tokluk hissi yaratıp yemeğin üstüne ikinci bir öğün gibi hissetmediğim üzüm, mandalina gibi meyveler) yedim.
Evet geldik en can alıcı noktaya hayatımdan tamamen ama ciddi anlamda tamamen (arada bir kaçamak olsun filan yok!) akşam çayıyla beraber tüketilen cips, çikolata, bisküvi, kek gibi ürünleri çıkardım. Hani gerçekten tamamiyle!
Gördüğünüz gibi anlattığım hiçbir şey extra farklı bir olay değil ama inanın ki o bir iki ay geçtikten sonra (artık mideniz mi küçülüyor yoksa siz kilo verdiğinizi anlayınca mutluluktan mı yemiyorsunuz bilmiyorum) alışıyorsunuz. Bu süreçte spor yapmadım zaten gerçekten spor yapabilecek zamanı olmayanlardanım. Ama her iş için yürüdüm. Evimden merkezi bir yere gitmek 4-5 kmlik yol ve ben bu yolu yürüdüm. Yani işe giderken yürüyemediğim uzun yolu eğlenceye çıkarken yürüdüm.
Şimdi 40 beden giydiğim pantolonları birine verdim. Artık Large bluzlar değil small giyiyorum.
Bunları kimseye akıl vermek için söylemiyorum sadece ortalama bir yaşam tarzı ile kilo verebileceğinizi ve bu kiloda sabit kalabileceğinizi söylemek istiyorum. Ancak şunu da belirtmek istiyorum; spor yaparak kilo vermediğim için kilo verebilecek en kolay yerlerden verdim. Gözle görülür bir biçimde kollarım inceldi, sırtımdaki yağlar eridi ama zayıfken bile sorun olan bacak kısmım sadece 38 bedene inecek kadar inceldi ve halen daha az biraz göbeğim de mevcut. Eminim spor da yapabilseydim dengeli bir biçimde ve sorunlu bölgelerimi inceltebilirdim
Uzun lafın kısası can boğazdan gelir lafı doğru olabilir ama bunu dengeleyebilecek bir yaşam tarzını oluşturmak sizin elinizde...
