Bu nankörlükten ziyade iki yarı meselesi. Ben şuna çok inanıyorum her insanın bir yarısı var ve onu bulabilen gerçek mutluluğa erişiyor. Özünde iyi bir insan olabilir, dürüst olabilir ama sen onu iyi kötü odun kalas her haliyle içine sindiremiyorsan ya da o seni yağmurda iliklerine kadar ıslatacak kadar düşünemiyorsa bu işte bir yanlışlık var belli. Ben ve eşim üniversite döneminde tanıştık, istanbul ve kocaeli arası 5 sene mekik dokuduk. Bazen ayda 1 görüştük, bazen tren gelene kadar 5 dklık gar buluşması yaptık. O çiçek almayı sevmezdi ben ilk zamanlar beklerdim ama anladım ki o öyle biri değil sevdiğini sahiplenerek gösteriyor, bu beklentimden daha o ilk zamanlar vazgeçtim ama biliyordum ki o benim yarım. Çiçek almaması sevgililer gününü kutlamaması beni kırmıyordu çünkü onun bana verdiği değeri hayatımda kimse bana vermemişti, veremezdi de biliyordum. Bu yüzden çoğu şeyi içime atmaktansa arkama atıyorum bu da beni ona daha çok yaklaştırıyor, aynı şey onun için de geçerli tabi.