Dünya maalesef dış görünüş dünyası... Güzel bir fiziğin, güzel kıyafetlerin olmazsa ve bakımlı olmazsan kimse seni ciddiye almıyor. Güzel kıyafetler de zaten güzel fizik olmadan olmuyor. Bir kova dolusu karaktersiz insan sırf zayıf oldukları için kilolu insanlardan daha çok kıymet görüyor. Zaten kilolu insanlar pek kıymet göremiyor, acı ama gerçek.
Sadece giyim mağazası değil, hangi mağazaya giderseniz gidin; satıcının gözünde zayıf ve kilolu insanın yeri farklı. Çünkü zayıf insan kıyafeti ve bakımlı haliyle daha paralı duruyor.
Bir ortama girdiğinizde etrafınızdaki insanlara ve size olan davranışın ne kadar farklı olduğunu sürekli hissediyorsunuz. Heleki gençseniz... Etrafınızdaki yaşıtınız olan diğer insanlara gayet normal davranılıyor. Size ise 20 yaş büyükmüş gibi... Kıyafet, kişisel bakım, makyaj, kozmetik, aşk ilişkileri gibi konulardan bahsedildiği zaman fikrinizi almayı bırakın, kimse sizin yüzünüze bile bakmıyor. Onlara göre nasılsa giyinemiyorsunuz, makyaj ya da bakım yapsanız ne olacak? Hele bir sevgiliniz olma ihtimali, hiç yok.
En kolay saldırı yolu kilonuzdur. Alakasız bir konuda bile sizi sindirmek isteyen hemen kilonuzla ilgili laf söyler ya da dokundurma yapar. Yüzünüz istediği kadar güzel olsun, makyajınız şahane olsun, ortamın en çirkini olarak mimlenirsiniz. Küçümseyen bakışlarla karşılaşırsınız. Arkadaş buluşmalarına, partilere ve benzeri organizasyonlara yüksek ihtimal çağrılmazsınız.
Bu durumları değiştirme isteği genel olarak motivasyon sağlaması gereken olayların başında gelir...
Şimdi gelelim benim yaşadıklarıma...
Yaklaşık 9 yaşından beri şişman biri oldum. Çocukluğumda arkamdan "Şişko patates" diye şarkılar (!) söylenerek büyüdüm.
Lise 2. sınıfıma kadar her yıl başına 10 kilo aldım ve sonunda 15 yaşımda 88 kiloya kadar çıktım.
Bir gün sınıfta pek de hoşlanmadığım bir kız arkadaş kendince herkesi bir konuda örgütlemeye çalışıyor, her sıraya gelip oturanlarla konuşuyor. Benim arka sırama geldi ama ben dönüp dinlemedim. Sağolsun kendisi ciddiye alınmamışlığını bastırmak için bana şöyle dedi: "İyi, dönme arkanı, zaten o kilolarla istesen de dönemezsin." Bu konuşma ertesi derse de taşındı ve bir nedenden dolayı bütün sınıfa ve o an sınıfta olan öğretmene bana bu sözlerin söylendiğini kendi ağzımdan anlatmak zorunda kaldım. İşte ilk ciddi rejimim için beni gaza getiren olay buydu. 1 yılda 72.5 a düşmüştüm. Çok bir şey değildi belki ama benim için bir şeydi. Kilo verince, söz konusu kız da dahil olmak üzere herkesin bana karşı davranışının değiştiğini aslında üzülerek gözledim. Çok daha saygılı, çok daha samimi, çok daha iyi, çok daha konuşkan yaklaşıyorlardı.
Liseyi bitirdiğimde taşındık; arkadaşlarımdan ayrı olmamın ve ÖSS'ye hazırlanmamın etkisiyle tekrar 88'i buldum ve üniversiteye de o kiloyla başladım. O yıllarda alışverşe çıktığım bir gün... Bir pantolon deniyorum (48 beden), üstüme oldu ama içime sinmedi o yüzden aynanın karşında dönüp duruyorum. O sırada satıcıyla aramda geçen diyalog:
"Belini sardı mı?"
"Evet..."
"E daha ne istiyorsun?"
Tüm bu zamanlarda kilo vereceğime inanan ve bu konuda beni destekleyen, bana yardımcı olan bir şeyler ya da birileri hiç olmadı.
Şu an 24 yaşındayım. Boyum 1,66, kilom 69... O günlere oranla o kadar çok şey değişti ki... Tabi hala yeterli değil. Şimdilik hedefim 60 olmak. Beni motive eden olaylarsa karaktersiz ama benden zayıf olan insanların kendilerini benden bir adım önde görmeleri, ve kiloluyken kendimi yeterince modern hissedememem. Ama beni en çok motive eden erkek arkadaşım. 100 kiloya da çıksam, 55 e de insem sevgisinde bir değişiklik olmayacağını bilmek bana güven veriyor. Kilom konusunda ne kadar konuşsam beni dinler; bana moral verir, yol gösterir. O hayatıma girdiğinden beri 6 kilo verdim, biraz uzun bir zamanda vermiş oldum ama olsun :)
En büyük eksiğimiz genelde motivasyon oluyor. Etrafınızda size yakın olan, inanan ve sizi destekleyen bir kişi bile varsa ondan destek alıp ilerleyin derim. Anne-baba, kardeş, arkadaş, akraba, sevgili, komşu... Her kim olursa olsun ondan güç alın ve size köstek olacak kimseyle bu konudaki sorunlarınızı paylaşmayın. Etrafınızda böyle biri yoksa da kendinize tutunun. Sizi incitenlere karşı içinizde bir inat büyütün ve ona asılın. Hedefinize ulaştığınızda neler olabileceğini hayal edin ve yolculuğunuza başlayın.