Popüler Konu Z kuşağı kabusu ! Film ismi gibi oldu !

Ya cok tatli oluyorlar birseyler yaparken ama ben cinnet geciriyorum genelde
Cunku hicbir isi yapamiyorum , supurgeyi cikaricam mey mey diyor elimden aliyor , bugun utu yapiyordum gorunce kostu oyuncak itusunu aldi geldi , bana git git diyor o utuleyecekmis
Vileda yapicam elimden aliyor , kac kere kayip dustu gecen gun yaparken
Makyaj yapamaz oldum cunku cantayi gordugu gibi kapip kendi yapiyor
Bugun eski bir elbisemi denedim , şık bir elbise , sirf icine girip girmesigimi gormek icin
Beni elbiseyle gorunce kostu dolabindan en şık elbisesini aldi giydi ve tum gun oyle dolasti elbiseyi de mahvetti 😂😂
Kabus gibi
Bizim evde yemekleri esim yapar , ona hic yapmiyor bunlari, onunla mitfaga bile girmez ama ben ne yaparsam elimden aliyor

Allahımm birebir aynı şeyleri yaşıyorum ve sizi o kadar iyi anlıyorum ki... Ne makyaj yapmama, ne rahatça istediğimi giymeme, ne yüzüme krem sürmeme, ne bir iş yapmama izin veriyor.... Her şeye benden önce atlayıp kendisi yapmaya çalışıyor. Yaşam enerjimi aşağı çekiyor. Yahu takacağım küpeye kadar karar vermeye çalışıyor. Sinirden ağladığım çok olmuştur. Kırmak istemiyorum ama olmaz dedikçe anlatmaya çabaladıkça sürekli reddedip kendince bahaneler üretip aralıksız konuşarak onun istediğini yapmam gerektiğine beni ikna etmeye çalışıyor. Saçımı başımı yolasım geliyor çoğu zaman😬
 
Şunu kabul edelim ; Yeni neslin ciddi beslenme sorunu var. Köfteyle ömür mü geçer ?

Oynadığı oyun, teknoloji ile geçirdiği vakit cidden sorun değil. Hep derim, parmakları ile ekranı büyüten çocuklar bu ekranları tanımayan çocuklara göre daha başarılı olacaktır diye.
Maalesef benim çocuklar böyle ya köfte ya sucuk büyüğü ağzının tadını biliyor herşeyi yiyor ama 2012 li olan sadece tarhana çorbası tost-kofte çikolatalı ekmek le besleniyor peynir yemedi hiç daha

Höşmerim yiyordu içinde peynir olduğunu okuyunca onu da bıraktı ://
 
Maalesef benim çocuklar böyle ya köfte ya sucuk büyüğü ağzının tadını biliyor herşeyi yiyor ama 2012 li olan sadece tarhana çorbası tost-kofte çikolatalı ekmek le besleniyor peynir yemedi hiç daha

Höşmerim yiyordu içinde peynir olduğunu okuyunca onu da bıraktı ://

Dillerinin ucunda bir sensör var ben size diyim ...
 
Benim de tam olarak anlatmak istediğim buydu. Hemen hemen aynı şeyleri yaşıyorum. Siz siz olamıyorsunuz dediğim buydu. O kadar çok bütün alanlarımıza kendi istediği zaman istediği gibi hücum ediyor ki feleğimizi şaşırıyoruz. Ve kendime dönüp bakmayı geçtim sürekli onun karıştırdığı, dağıttığı veya devirdiği bir şeyi temizlemeye çalışırken bir bakıyorum o anda başka bir şey olmuş. Ve aralıksız konuşuyor.... Cevap verdiğinizdeyse aralıksız soru soruyor, yorum yapıyor ama laflar büyük büyük. Anlamayacağını zannettiğiniz bir şeyin alt metnini okuyor resmen. İçimden geçiripte ona söylemediğim şeyleri, tak diye bana söyleyiveriyor. Geçenlerde bir şeye çok sinirlendim sesimi yükseltmemek için sustum bir şey demedim. Etrafımda dolanırken beni biraz inceledi. “En iyisi ben içeri gideyim de şimdi sinirlenip seni kırmayayım. En iyisi bu durumda seni görmezden gelmek...” dedi. O anda kendime kahve dolduruyordum. Bir an dumur vaziyette durdum bi bakakaldım. Şok oldum çünkü hakikatten onu görmezden geleyim, sinirlenmeyeyim diye düşünüyordum.😂 ama bunu tak diye aklımdan geçtiği anda kelimelere dökmesine şok oldum. 😂 Kendi kendime hem gülüyorum hem sinirlenip sinirimi içime gömüyorum.🙈 Anlatılmaz yaşanır... Tek tek yazmaya bile üşeniyorum artık o kadar enerjimi tüketiyor... 🙈

Hissettiklerimi cok guzel ifade etmissiniz
Zaten benim derdim cocugumun boyle farkli olmasi degil , benim cok yorulmam

Az once yalvardim ona lutfen bana 5 dakika verir misin, kendimle 5 dakika kalmaya ihtiyacim var diye yalvardim resmen
Ya tuvalete giriyorum , pesimden geliyor ve makinaya camasir doldurup camasir yikiyor kafayi yiyorum artik , 5 dakika dur yahu 5 dakika
İsin kotusu esim de cok mudahil olamiyor , tum takintisi benimle , inanilmaz bir bag var aramizda , ben onu biraz gevsetmeye calisirsam cok asabilesiyor
Ne zaman yaptigi birseye hayir desem , odasina kosup kapiyi carpip kapinin arkasina oturup bagira cagira agliyor , cok caresiz ve tukenmis hissediyorum kendimi , bir yasayan anlar bu hissettiklerimi
 
Allahımm birebir aynı şeyleri yaşıyorum ve sizi o kadar iyi anlıyorum ki... Ne makyaj yapmama, ne rahatça istediğimi giymeme, ne yüzüme krem sürmeme, ne bir iş yapmama izin veriyor.... Her şeye benden önce atlayıp kendisi yapmaya çalışıyor. Yaşam enerjimi aşağı çekiyor. Yahu takacağım küpeye kadar karar vermeye çalışıyor. Sinirden ağladığım çok olmuştur. Kırmak istemiyorum ama olmaz dedikçe anlatmaya çabaladıkça sürekli reddedip kendince bahaneler üretip aralıksız konuşarak onun istediğini yapmam gerektiğine beni ikna etmeye çalışıyor. Saçımı başımı yolasım geliyor çoğu zaman😬
Ya cok korktum simdi
Sizinki 4.5 yasindaydi dimi?
Ben 3 den sonra duzelir diye umit ediyordum ama duzelmeyecek mi?
Aglamak istemiyorum
 
Kızım 2014lü çok şükür yazılan hiç bir olumsuzluğu yaşamıyoruz. Evde tv - tablet yok. Günde 3-5 video hakkı var telefon yada laptoptan. Kitapları seviyor. Şimdi herkesin çocuğuyla kıyaslayınca çok sönük kaldı bizimki ama dile ve resme acayip yetenekli birde aşırı sosyalleşme yanlısı bi çocuk.. folik asit içmedim ondan mı böyle sıradan oldu ki 🤣

Gayet olması gereken... Daha ne olması gerekiyor ki? Üstüne bir de evde hortum çıkarsa daha mı iyiydi? Ah bileydim hiç içer miydim o folikasitleri!🙈😂
 
LOL : League of Legends

bana göre dünyanın en aptal oyunu....
Bir an önce kurtarın o PVP oyunlarından 2 sene online oyun oynamış biri olarak diyorum bırakınca neredeyse 16 17 saatimi yani salak saçma zamanı ona harcadığımı fark ettim..
 
Hissettiklerimi cok guzel ifade etmissiniz
Zaten benim derdim cocugumun boyle farkli olmasi degil , benim cok yorulmam

Az once yalvardim ona lutfen bana 5 dakika verir misin, kendimle 5 dakika kalmaya ihtiyacim var diye yalvardim resmen
Ya tuvalete giriyorum , pesimden geliyor ve makinaya camasir doldurup camasir yikiyor kafayi yiyorum artik , 5 dakika dur yahu 5 dakika
İsin kotusu esim de cok mudahil olamiyor , tum takintisi benimle , inanilmaz bir bag var aramizda , ben onu biraz gevsetmeye calisirsam cok asabilesiyor
Ne zaman yaptigi birseye hayir desem , odasina kosup kapiyi carpip kapinin arkasina oturup bagira cagira agliyor , cok caresiz ve tukenmis hissediyorum kendimi , bir yasayan anlar bu hissettiklerimi



bir anımı daha izin veriseniz sizinle paylaşayım.

Yine bizim yan otele bir aile geldi, oğulları bizim çocuktan 4-5 ya küçük. Çocuk babasının epşinde dört dönüyor, bana şunu yapalım, baba bunu yapalım, baba bu ne ? , baba hadi denize gelelim.

her seferinde de babası şimdi olmaz, 10 dakika sonra, şimdi müsait değilim gibi cevaplar verdi.

Dayanamadım, baba ile bir türlü samimi oldum ve ona dedim ki ;

Bak bu günleri 2 -3 yıl sonra çok ararsın. Ne isterse yapın, onunla zaman geçir, dediklerini uygula, onu dinle....

2-3 yıl sonra bir daha yanına bile gelmeyecek bu abi öğütümü dinle dedim....

tamamda işte meşguldum vs vs vs


He bu arada ben zaman geçirdim de ne oldu herif gene uzaklaştı ya benden ......

olsun en azından ben onu dinledim onla vakit geçirdim...

Özetle bu kaçmak istediğiniz zamanları inanın ileride çok önemsemeyecek ve sahip olacaksınız.
 
Bir an önce kurtarın o PVP oyunlarından 2 sene online oyun oynamış biri olarak diyorum bırakınca neredeyse 16 17 saatimi yani salak saçma zamanı ona harcadığımı fark ettim..


4 saat uyusa 20 saatini bu oyunda geçiriyor. Bende oyun bağımlısıyım (kısmen) ama benim çizgilerim, sınırlarım var. Hatta dün başka bir konuda yazdım. Farm heroes saga oyununda 2.500. bölüme gelince bırakacağım diye. Tam tüm bölümleri bitiriyorum adamlar 15 bölüm ekliyor eeee yeter ama....

Bugün 2495. bölüme geçtim son 5 bölüm sonra daha da oynamam. ben bir işi başlattığımda o iş arka planda çalışırken, zaman geçirmek için oynuyordum. Şimdi Tablette, laptop ta ve telefonda kurulu....
 
bir anımı daha izin veriseniz sizinle paylaşayım.

Yine bizim yan otele bir aile geldi, oğulları bizim çocuktan 4-5 ya küçük. Çocuk babasının epşinde dört dönüyor, bana şunu yapalım, baba bunu yapalım, baba bu ne ? , baba hadi denize gelelim.

her seferinde de babası şimdi olmaz, 10 dakika sonra, şimdi müsait değilim gibi cevaplar verdi.

Dayanamadım, baba ile bir türlü samimi oldum ve ona dedim ki ;

Bak bu günleri 2 -3 yıl sonra çok ararsın. Ne isterse yapın, onunla zaman geçir, dediklerini uygula, onu dinle....

2-3 yıl sonra bir daha yanına bile gelmeyecek bu abi öğütümü dinle dedim....

tamamda işte meşguldum vs vs vs


He bu arada ben zaman geçirdim de ne oldu herif gene uzaklaştı ya benden ......

olsun en azından ben onu dinledim onla vakit geçirdim...

Kesinlikle haklisiniz ama ben 24 saat yapisik yasiyorum 😂
Sabah benimle beraber kalkiyor yataktan , gece benimle beraber yatiyor , ne uyku duzeni var ne baska birsey , oyun oynamadigimiz , beraber aktivite yapmadigimiz yada disarida olmadigimiz her an kucagimda , hatta su anda da kucagimda oturuyor
İsin kotusu benim bir cocugum daha var ve onunla da yeterince ilgilenemiyorum , para kazanmak icin iki ayri isim var ama onlarla da ilgilenemiyorum ve bu isler tek gecim kaynagimiz
Yani maalesef cozumumuz yok bizim , hayat onun etrafinda donuyor ve ben yakinda timarhanelik olacagim 😂😂
Bu arada krese gidiyordu , son bir aydir oraya bile gonderemiyoruz ortaligi yiktigi icin
 
bu babanıza söylemediğiniz bir cümle değil değil mi ?

: ) Gerçi kız çocuklarının babaları ile ilişkileri çok güzeldir.


aynen babamla aram cok iyidir kazen :) ben babasinin çay kaşığının sesini evin diğer ucundan duyup, kosup biten bardağı alip cayini sekerini koyup karistirip veren bi kizim :KK70: evlenene kadar da her aksam odalarina coreklenip uykum gelene kadar muhabbet eder tv lerinin kumandasi elimde istediğim seyi izler öyle giderdim odalarindan :) herşeyi de açık ve rahat bi sekilde konuşabiliriz çok şükür :)

benim savasim annemle :KK70:
 
Ohoooo o atarinin başından sıkıysa kalkma 🤣
Bizim zamanımızda pedagoji diye bir şey yoktu sekerim. Bugün ki bir kaç eksik tahtamı da o zamanın inatlasmalarina bağlayabilirsin 😅
Sonuç, kaçınma içgüdüsü.
Zarar görüyorsan yapma.

Böyle ornekler çok verebilirsin. Bizde de durum aynı, bazısı öyle böyle. her çocuk ayrı bir dünya.
Aslında bu konuda en güzel gözlemi eğitimciler yapar.
Ben kendi gözlemimi söyleyeyim, 5. Sınıfa gelmiş çocukların çok azı selamlaşmayı, hâl hatır sormayi biliyor.
Hatta bak daha abartıyorum, 18-20 ye gelmis genc,
Markette kasiyere teşekkür etmiyor.
Tezgâhtara, zahmet verdim, diyemiyor.
Türkçe de yazamıyorlar 😓
Internet turkcesi dediğim bir dili konuşuyorlar.
He sanma ki beklentim çok yüksek.
Binaenaleyh demesin. Çalıkuşu bilmesin.
Hatta ingilizce kelimeler de kullansın.
Vaktiyle avrupa yakasında oha falan olan kız karakteri vardı, insanlar nasıl eleştiriyordu, yozlastiriyor diye. Ki komedi dizisi, niye bu kadar ciddi yaklasildi bilmem.
Şimdi sitcom u her gün karşılaştığım gençler bizzatihi yaşıyor 🤣
Konuşuyorlar
Ama cümle yok cümle.
Şu çocukların önünden testi al, koy klasik sinav, kağıtla bakisirlar.

Sen bayramlaşmaya, Yada misafire hoşgeldine zorlanmamış yada zorlansa da yememiş bir çocuksun.
Ama sana da söylemişler.
Pas geçmemişler.
Bunu yaşama senaryon olmuş.
Artık bunu hiç yaşamıyorlar :)

Daha çocuklar küçük, dur daha neler göreceğiz.
Klasik ergen isyanları Yada içine kapanma durumları şimdiden kabulum.
Günde 16 saat bilgisayar da oynayabilir.
Ama nankör, şuursuz, istekleri bitmeyen, istekleri olmasına rağmen mutsuz, aslında ne istediğini de bilmeyen kararsız olurlarsa sanırım dedesine verip adam olunca geei alacagim 😅

Çok istisna olarak karşı karşıya geliyoruz ve aynı kuşaktanız Turuncu.
Annem deli gibi çocuk gelişimi konularına hakim bir kadındı, 8 sene çocuğu olmamış, çeşitli tedavilerin ardından ben dünyaya gelmişim ve ben de deneme tahtası oldum, tüm o 8 sene piyasada ne kadar kitap varsa çocuklar ile ilgili (Tabi bu zaman kadar çeşitli değildir) okumuş kadın. Bugünkü "Aman çocuğumun sağlığına zeval gelmesin, güzel beslensin, psikolojisi de iyi olsun" annelerinden biriydi ama o kadar kaptırdı ki, kendisi psikolojimi bozan bir etken olmayı, o bilgisi ile başardı. Bunu nasıl açıklayayım sana bilmiyorum, buralarda çeşit çeşit konu gelir önüme; bir anlattığım diğerini tutmaz gibi görünür; çünkü altı çok ayrıntılı bir durum.

Bilgi demek, daha çok sıkıntı, o sıkıntılı enerjinin çocuğa geçmesi demek benim gözlemlerim bu yönde; hatta bir çocuklu konuya şunu yazmışım bak:
Office; ben bunu bir başka açıdan daha düşünüyorum; bilgi beraberinde ağır bir sorumluluğu getiriyor. Çok klasik "Cahillik mutluluktur" olayı var ya aslında biraz o. Eski zamanların annelerine bakalım kuşak kuşak; bildikleri nelerdi? Dünyaya dair ne kadar neyi biliyorlardı-görüyorlardı? Çocuk gelişimi üzerine kaç farklı yöntem tanıyorlardı? Ya da atıyorum bir emzik varken, ikinci üçüncü dördüncü çeşit ve markası var mıydı? Yarar- zarar kısmına ne kadar hakimdiler? Ya da bilgi bu kadar kişinin fikri altında parçalara bölünmüş müydü, yoksa daha mı tekti?

Şimdi bir de bu bindi annelerin üzerine.
Aslında bildiğimiz kadar kontrolde çırpınırken gebertiyoruz kendi kendimizi. Bu da sevginin bencil kısmı zaten; o akışa bırakıvermeyi milyon çeşit içinde "Hangisinin akışında olmalı?" kısmını düşünürken kolay kolay başaramaz olduk ve bu da kendimizden çalmamızı daha çoğaltan bi etken oldu. Aslında bizim zamanımız en kendini süpürge etmeye meyilli halde.

Ne vardı misal; şekerli su; hiçbir itiraz yoktu; dayadılar geçtiler cokur cokur içtik.
Şimdi? Zararı biliniyor şekerin ve her bir yerden sağlıkla besleme için şekeri tutmaya çalışan anneler var, çocuğunu bunca reklam-sosyal medya- kıyas arasında en sağlıklı halde tutmaya çabalarken o şekeri yememesi için çocuğunun taklalara gelenleri var. Ben çocuğuma ilk çikolata-şekerini belki geçtiğimiz bir iki ay önce verdim ve o yerken yarı yarıya bir suçluluk duygusu ile canımı salladım, annemin böyle bir derdinin olmadığından eminim. :)

Şunu fark ettim ki biraz "Cahil" dediğimiz tarafa geçivermek gerekiyor. Biraz görmeyivermek, bilmeyivermek, amaaan demek gerekiyor. Aslında bu konu benim de kendimi törpülemeye çalıştığım tarafı hızlandıran ve bunda daha kararlı hale getiren bir konu oldu.

Bu kısmı da genel anlatıyorum;
Aynı eziyetli annelikten geçtiğim, kendime "Olmasa mıydı, çocuğum olmasa daha mı iyiydi, benden olmuyor galiba, hem kendimi hem çocuğumu yaktım... Eski günlerimi özledim" kısmında baya eşelendiğim için biliyorum bu anne modelini: "Tüm bilgilerin eşliğinde, mükemmel anne olma yolunda yorgun düşmüş, kendini daha neresinden feda edeceğini şaşmış-feda ettikçe bencilleşmiş, çocuğu için aklındaki doğruyu uygulama çabasında gerilmiş ve derin öfkelere gark olmuş-artık her şeyi işkenceye dönüşmüş, tahammülü tükenmiş, hep bir sorumluluğum var artık bittim ben diyerek belki %30 gitmesi gereken ve bu oranı da yavaş yavaş geri kazanılacak özgürlüğünün, kafasında %95ini yiyen, hayatını artık hep çocuğuna göre yaşamak zorunda olacağını düşünen, oysa çocuğunun da annesine göre rotalar çizeceği kısmını atlayan"

Kendimi iyice sıkıp çocuğumla o kısır döngüye girdiğimizi fark ettikten sonra (Kendi annem-yaşadıklarım-tahliller derken) yavaş yavaş değişme yoluna girdim. Hala arada gel-gitli hissederim ama o da durulacak, annem etkisi diyorum o. Çünkü beynimi her bir araya geldiğimizde güzel yıkar -bakamadın, öyle hasta olacak, öyle yapılmaz, şunu yedirmen lazımdı, bugün şununu yemedi, tamam yemeyiversin canım çocuk bu yemediği zaman olur ama yarın yedirmeye çalışalım, okula başlayınca ayy nasıl delirirsin kim bilir, şimdi gözünün önünde iyi günleri, bunun daha zoru var, ayrılacaksınız- falan fistan diyerekten.
Bunlar sürekli telaffuz edile edile sıkıldım "Kendileri büyüdükçe, dertleri de büyüyor" lafı aynı zamanda annemin en favorilerinden biridir. Ama şunu atlar: Kendileri büyüdükçe, dertleri de büyüyor, akılları da büyüyor, kendilerini savunma mekanızmaları da gelişiyor, hayatta kalmayı öğreniyorlar.

Kendi şartlarında artık dala tutunmayı öğrenmiş birinin altında durup ayaklarından destek olmaya gerek kalmayacağını, sadece bizim "Anne" olarak eskiden beridir bu koruma kollama sürekli çözme çabasında olmaya alışıp kendimizi çoğu kez gereksiz sıkacağımızı, çocuğun 6 yaşında-18 yaşındaki dertlerinin aynı oranda onun çözme kapasitesi dahilinde olduğunu kimse söylemiyor ama :) Biz kendimizi, içinde bulunduğumuz kültür sebebiyle belki, aşırı hırpalamaya çok müsaitiz.


Doğumdan sonra (Ki baya zorlu bir dönemdi oğlumun özel durumları sebebiyle ve annem faktörü altında) delirmelerde gezerken, buradan sevdiğim bir üye (Geldiysen okuduysan seviliyorsun bil. Sen de bilirsin bu üyeyi Office) "Yahu saldım çayıra Mevla'm kayıra tamaaam bu kadaar" demişti. O an sadece bunu duymam gerekiyordu. Sadece bunu. En uçtakinin (sıkıntının), öteki en ucunu düşünmeye ihtiyacım vardı (rahatı).
Bazen sadece bu gerekiyor, bazen sadece "Armut dibine düşer yeaa" gerekiyor, bazen "Boynuz kulağı geçer, amaan kendi halletsin" demek gerekiyor. Biz de ne dertlerden geçtik de hallettik, annelerimiz ne kadar doğruydular?

Çocuklarımızdan çok, bilgimizin ağırlığını taşımaya çalışıyoruz esas.
Benim zamanımıza dair gözlemim daha çok bu yönde.

Aslında aynı şeyi farklı yerlerden söylüyoruz belki de ama demek istediğim bu hal, anne-babanın elinde olan bir hal; çocuğunu bulmaca gibi ayıklayıp, otoriteyi gerekli noktada verince ki ben duyguların da açıkça konuşulmasından yanayım (Mesela bir yemeği yemediğinde ona neden yemiyorsun, yesen şöyle faydalı vb. diye öğüde bağlayacağımıza kendi duygularımızı açmayı doğru buluyorum; bu yemeğin tadına bakarsan ben çok mutlu olacağım vb. tarzı bir açıklamayı tercih ederim), çocuğa ve onun alanına saygılı davranınca; hop saygıyı kapıyorsun, hakkın olan ağırlığını alıyorsun ve seni-senin zamanını tanımak istiyor o çocuk. Biz kendimizi ilginç kılmadıkça, ezber anne baba oldukça çocuk bizi napsın Turuncum?

Benim en bildiğim örnek gözümün önündeki sıpam ve babası ile bana davranışı arasında dağlar kadar fark var. Bu anne-oğul, baba-oğul iletişimdeki gelişmenin bir parçası mıdır bilemeyeceğim ama babasına sıfır saygı, benim takdirimi kazanabilmek için ise pervane, çok da saygılı.
Nedenlerini açıklayayım sana;
Babası; bir olayda doğru düzgün açıklama yapma ihtiyacı hissetmez, çocuğu ara ara geçiştirdiği olur.
Ben, hiç geçiştirmem. Biriyle konuşurken bile dönerim "Oğlum biraz bekle, şu an konuşuyorum seni dinleyeceğim hemen" derim ve evet, konuşmamı kısa keser söz verdiğim gibi hemen kendisine dönerim.
Babası; kendi eğlencesine daha düşkündür, çocukla oynarken çocuk o oyundan keyif almamaya başladığında babası keyifle devam eder, oğluna takılmayı seviyor, arada gıcık ederek filan takılıyor.
Ben, çocuğun eğlencesini ön planda tutarken, kendi alanımı da korurum.
Vb. çok örnek verebilirim sıkmayayım işte özetle babası çocuğa saygı duymadığı için saygısını kazanamadı, ikinci seçenek de çocuk üzerine korku salarak saygısını kazanmak ki buna zaten ben izin vermem, hah bizim dönemde bu yapılırdı ama bana yapılmadı, annem denedi sökmedi ters tepti iletişimimizi bitirdi.
Ben elimden geldiğince bir dengede götürüyorum, seçtiği yemeği kendisine yaptırdım, tabi tamamen bırakarak değil; benim kontrolümde ve o yemeği yedi oğlum çünkü kendisi yaptı. Bunu 3 yaşında yaptırabiliyorum belki 10 yaşında yaptıramayacağım ama o zaman da başka bir yöntem keşfedeceğim ihtiyacına yönelik. Benim bu mesafeli samimiyetim, o saygı bozulmadığı ve ben bir miktar gizemli kalabildiğim müddetçe (Yani yerimde saymadığım, onunla birlikte keşfettiğim ilgi alanlarımın devamı gelip dikkatini çektiğim müddetçe diyeyim) sorun yaşayacağımı zannetmiyorum, ergenliğinden de hiç korkmuyorum. Rahatım ya, ekstra rahatım nedendir bilinmez :KK70: :KK70:
 
Ekmeğin üzerine salça sürülür onu yerdik. Şimdi arada canım çektimi kendime yapıyorum, adama soruyorum

- salçalı ekmek yer misin ?
- baba sen iyi misin ? Salçalı ekmek yenir mi ?

O anda işte burnundan sokasım geliyor salçayı, ketçap yiyorsun da diyemiyorum zira o tür ambalaja girmiş ürünler ile de arası yok !



Tamam da bizim canımız yok mu ? Tamam kendime aldım, biz yaşayamadık ki çocukluğumuzu, yoktu ki böyle uçan kaçan şeyler. Evde 4 vitrinde bana özel klasik arabaların koleksiyonu, 1 adet drone(hemde en gelişmişinden) var. Daha sayamayacağım niceleri. Tamam kendime almış olabilirim ama ulen velet bir merak et te al eline, kır dök nerdeeee ?



Sosyalleşme konusunda Allahtan iyi durumdayız, sebebi de satranç diye düşünüyorum, zira elini uzatıp maç çncesi başarılar dilemesi, maç bitince birbirlerini tebrik etmeleri vs çok katkısı oldu satrancın bize.

Hatta burada yan otelde yeni evli bir çift gelmişti balayına. Bizim ki izlemek izin izin alıp yanlarına oturdu. 10 dakika sonra oraya uğradığımda damada sen bu işi bilmiyorsun eşin daha iyi oynuyor dedi. kıza da maç yapalım teklifi sundu. Sana mı kaldı len kimin daha iyi oynadığı adam balayında eşine jest yapıyor belki...


Bu arada bir mesaj daha vardı kaçırdım kimin yazdığını ama şunu anlamıştım ; neden notları denetimde kullanıyorsunuz diye.

Bu konuda fikrimi daha önce yazmıştım tekrar yazayım. Ders notları asla birinci derece etken değil desem yalan olur. Fakat her çocuğun okuması zorunlu değil. Bunu da hep savunurum.

Benle balığa gelir, balık yakalarsak süper ama yakalayamaz isek hemen gelir sorusu ne zaman döneceğiz ? kahveye de gelir benle ama satranç oynayacak biri yoksa baba artık dönelim.



Yine hangi mesajdı kaçırdım ; Sen İTÜ'yü kazanırken dershaneye mi gittin ?Etüd eğitimi mi aldın ki derslerinde başarılı çocuğu neden etüde yollarsın denmiş. 2. dönem etüdü bıraktı, etüdü kendi istemişti önce zira arkadaşları etüde gidiyordu.

Her istediğini yapıyor olabilir misin?
Etüd dese etüd, tatil dese tatil, telefon dese telefon?
Rusvet işini sevmem ama bir şeylere ulaşabilmesi bir seyler yapmasi gerekiyor.
Kaç tane mesajında onu aldım bunu aldım yazıyor. Niye ki?


Hâli vakti yerinde bir ailede büyüdüm. şöyle soyleyeyim, babamin araba koleksiyonu falan var. Ortaokulda bilindik bir kolejdeydim.
Değil 1, bin ayakkabı alacak gücü de vardı babamın. O zaman çok ağlamıştım şu nike in kramponları vardı ondan almak için.
Ama ihtiyacımdan fazlasını sırf arkadaşlarımın 10ar ciftten fazla ayakkkabisi var diye almadılar.
Ama futbola başlarsam alabileceğimi söyledi,😅
Bir kaç sene beklediğimi hatirliyorum bu Doğum günü olmadı diğer karne hediyesi diye.
Ciks..
Ay nasıl içine oturmuş. 20 yıl oldu 🤣
 
X