Merhaba,
Bir süredir kk daki bazı formları takip ediyorum. Bu formdaki arkadaşlara yakınlık hissettim ve katılmak istedim. Öncelikle takip edebildiğim kadarıyla Aysevi, Yosunn ve Bemindeolacak arkadaşların olumsuz sonuçlarına çok üzüldüm, geçmiş olsun.
Ben 35 yaşındayım henüz çocuğum yok. Benim çocuk yapamama sorunum sizinkinden biraz farklı. Çok uzun süredir psikiyatrik ilaçlar kullanıyorum. Geçen kasım ayında çocuk istediğim için kendi kendime ilaçlarımı kestim ve hamile kaldım. Ancak çok geçmeden ataklarım başladı ve sonunda hastanelik oldum, tabii çocuğu aldılar ve hemen ilaçlara başladılar (hem de daha çok sayıda ve daha yüksek dozlarda ilaçlar
( ) En kötü olduğum bir aylık dönem biraz bulanık, yani çok kendimde değildim. Şimdi daha iyiyim ama neden dayanamadım neden başaramadım diye düşünmeden edemiyorum ve çok üzülüyorum. Doktoruma çocuğum olmasını çok isteğimi söyledim. Kendisi genel olarak ilaçları bırakmanın uygun olmadığını ama çok istediğim için denenebileceğini, ilk 3 ay kesinlikle ilaç kullandırmadıklarını (o dönemde kötüleşirsem elektro şok uygulaması yapılacağını) daha sonraki aylarda güvenilirliği bilinmemekle birlikte ilaç kullanılabileceğini söyledi. Ama ben kesinlikle ilaç kullanmam dedim, ya kendim dayanırım ya da başka bir yol bulurum (evlatlık, taşıyıcı anne vb...) dedim. Önümüzdeki ekimde ilaçları bırakıp yeniden deneyeceğim bakalım nasıl olacak. İşte benim hikayem de bu.
Geçmiş sayfalardan Aysevinin bir sürü kedisi olduğunu öğrendim. Çok hoşuma gitti. Turbicenin kedi almak istediğini söylemesinden sonra da evde evcil hayvan beslemek konusunda bayağı yazışmalar olmuş. Ben apartman dairesinde oturuyorum, evde 3 kedim ve bir köpeğim var. Aslında daha önce müstakil evdeydik ama köpeğim trafik kazası geçirdi ve arka ayakları felç oldu. Müstakil ev hem pahalı hem de kışın çok soğuk olduğu için ve köpeğim artık bahçede yaşayamayacağı için apartmana taşındık. Müstakil evdeyken kedilerim sokağa çıkıp geliyordu ama şimdi 4. kattayız ve böyle bir imkan yok ve maalesef evde sıkılıyorlar. Müstakil evdeyken 7 kedim vardı fakat maalesef 4ü kayboldu (Daha sonra 2 sinin ölüm haberini aldık birine araba çarpmış birininde köpek saldırısına uğradığını tahmin ediyoruz. Diğer ikisine ne olduğunu bilmiyoruz ama büyük ihtimalle onların da başına bişeyler gelmiştir). İşte sokağa çıkabilir olunca başlarına bişeyler geliyo, evdeyken güvendeler ama sıkılıyorlar. Aysevi sen kedini sokağa tasmayla mı çıkarıyorsun? Ben tasma işini denedim ama hiç hoşlanmadılar
Hatta tasmadan kurtulup kaçtı biri çok zor yakaladık.
İlaçları ne zaman bırakmayayı deneyeceğim belli olmadan önce yaşım da ilerlediği için yumurtalık rezervi konusunu araştırmaya başlamıştım. Doktor sitesinde bir soruya Prof. Dr. Kutay BİBEROĞLU'nun verdiği yanıt çok ilgimi çekmişti. Bunu
tüp bebek merkezlerinin başarı oranlarını %70 lerde olduğunu söyledikleri ve sizin de yaşayarak bu yüzdelerin gerçek olmadığını düşündüğünüz için paylaşmak istedim.
""SORU: merhaba ,
Bir hastanın sorunsuna verdiğiniz cevap ilgimi çekti . amh değeri 0,1 olan birine tüp bebek değil normal yolla hamile kalma şansının daha yüksek oldugunu yazışsınız. ben 2 aydır dhea kullandım adetın 2. gunu yapılan testler sonucu e2 75 fsh 5 ve amh değerım 3 ay önce 0,2 idi. bir çok doktora gittim tüm doktorlar normal şartlarda imkansız belki tüp bebek şansı olabilceğinin bilgisini verdiler.bu ay tüp bebek için tedaviye başladık ilk beş gün gonal f 450 menopur 150 ve günlük 1*1 femera kullanıp kontrol olacağım . acaba bu dozla benım değerlerim için normal mi ? ve bu değelere yakın olup hamile kalan örnekler va mı acaba .
CEVAP: Yaşınız, gebeliği deneme süreniz, neden gebe kalamadığınızı araştırmak için yapılan test sonuçlarınız, verilecek kararda etkili olacaktır. Sorun e-posta ile çözülecek kadar basit değildir. Yumurta sayısının azlığı eğer gebeliği engelliyorsa, tüp bebekle de gebeliği engelleyecektir çünki sadece yumurta sayısı değil, yumurtanın döllenme kapasitesi iyi değildir. Aksine normal şartlarda yumurta sayısı az bile olsa insan beyni, mevcut yumurtaların içinden en iyisini seçme yetisine sahipken aynı zamanda erkek sperm hücresi de ancak en güçlü olanı ile yumurtayı dölleyebilirken tüp bebekte verilen ilaçlarla bu olanak ortadan kalkmaktadır. Yani tüp bebekte verilen çok yüksek dozdaki hormonlar, yumurtaların içinden seçimi gelişgüzel yapar. Keza sperminde gelişigüzel birkaç tanesi ile dölendirme gerçekleştirilir. Bu nedenledir ki doğal yolla bir ay içindeki gebelik oranı, tüp bebekle elde edilecekten daha yüksektir.
Sonuç olarak, yumurta az ise bile, en az 6 aydır gebeliği deniyor ve gebelik olmuyorsa, ortada gebeliği engelliyen bir neden bulunmuşsa, yapılacak şey engelin tedavi ile ortadan kaldırılmasıdır. Ama hiç bir engel bulunamamışsa yada engel düzeltilemeyecek bir sorunsa (gerçekten ayrıntılı inceleme yapılmış olmak şartıyla) o zaman mecburen tüp bebeğe, düşük şansı göze alarak başvurmak gerekir.""
Aslında normal yolla gebe kalmanın olasılığı bile ilk ay denemesinde %20, 6 aylık düzenli ilişki sonrası %50-60. Normal gebelik için yumurtlama gününün tuttuğunu, spermlerin yumurtaya ulaşabildiğini düşünsek de ilk ay denemesinin oranı en fazla %30-40 lara çıkar. Bu merkezler nasıl %70 oranını veriyorlar ben anlayamadım. Aslında bu fikrimi yazarken biraz tereddüt ettim, sizlerde umutsuzluk yaratabileceğini düşündüğüm için. Ama amacım kesinlikle bu değil, sadece bu merkezlerin umut tacirliği yapmalarına kızdığım ve sizlerin de merkezlerin verdikleri oranlara bir açıklama bulmaya çalıştığınızı gördüğüm için düşüncemi söylemek istedim. Belki eksik bildiğim birşeyler vardır tabii.
Ben de yumurtalık rezervimin ne durumda olduğunu anlamak için çeşitli tüp bebek merkezlerinde muayene oldum. 2 kez AMH testi yaptırdım. İlk sonuç 1.3 ve 1 ay sonra ikinci sonuç 1.9 du (Testleri aynı laboratuarda yaptırdım). Ancak yabancı sitelerde okuduğum kadarıyla 1 aylık süre içinde bu iki sonuç arasında bu kadar fark olması imkansız ve bu değerin zaman içinde artması da imkansız. Laboratuarların güvenilirliği konusunda kafamda soru işaretleri oluştu (Testleri yaptırdığım laboratuar Ankaranın bilinen laboratuarlarından biri). Bunun yanında Türkiye'deki doktorlar sonuç 1'in altında değilse iyi sayıyorlar ama Amerika'daki tüp bebek merkezlerinin sitelerinde verilen bilgilere baktığımda 2.2 nin altının düşük olduğunu söylüyorlar ve 35 yaş için AMH alt sınırı olarak 2 verilmiş. Şimdi kime inanmalı?
Çok uzun olacak ama uzun süredir okuduğum için söylemek istediklerim birikti. Aysevi evlat edinmek için sıraya girmene çok sevindim. Ben evlat edinenlerin forumunu da takip ediyorum, orayı da çok seviyorum büyük heyecanlarla çocuklarını bekliyorlar. Evlat edinmeyi düşünüp acaba sevebilir miyim, o beni sever mi, gün gelir de beni bırakıp gider mi gibi sorular olan arkadaşlar için evlat edinenler forumundan bir alıntı yapmak istedim.
""Heidiankara; güzel arkadaşım çok az da olsa önceden kaygu duyman çok doğal ama biyolojik annesi ile çok az da olsa görüşmüş biri olarak sana hislerimi anlatmak isterim ki ilerde yavrun için sen ne anlama geleceksin biraz daha bilgi sahibi ol...
beni taşıyan insanla birkaç defa görüştüm. size yemin ederim sokaktaki herhangibir insandan biriydi benim için. çok denesem de hiçbir anlam yükleyemedim kendisine. benim doğmamam ve karnının belli olmaması için yaptıklarını hiç anlatmıyım en güzeli. şuanda bile insanlara onun beni terk ettiğini söylediğimde benden duygulanmamı bekleyen bakışları ile karşılaşıyorum. neden duygulanayım ki. prensesler gibi bakan bir babanem bir de dedem vardı. maddi anlamda sıkıntılarımız olsa da kıt kanaat geçinsek te duygusal anlamda hiçbir boşluğum olmadı ki benim. babanemin hasta olduğum zamanlarda çektiği nazlarım, dedemin beni kapılarda karşılaması... hiç unutmuyorum deprem olmuştu. üniversiteye gittiğim yıllar. dedem kapımda dikilmiş beni kurtaracak. kendini unutmuş durumda. ilkokul ikinci sınıfa giderken gözümün kaptığı enfeksiyon yüzünden 1 hafta hastanede yatışım. babanemin başımda beklemesi... dedemin hastane bekçilerini atlatıp her gece evet hergece bana oyuncaklarla gelmesi... ikisinin de hayatlarını bana adamaları. babanem hamileliğimin ilk haftalarında düşük tehlikem olduğu için doktor yatış verdiğinde aynı günün gecesi izmirden yollara düştü- bu anlattığım insan 70 yaşının üstünde- uzun süre bana baktı yerimden kıpırdatmadı. doğum yaklaştığında hastaneye yatmam gerekti oruç ağzı ile başımda bekledi. gece hiç uyumadan yanımda oldu. hayatını izmirde bırakıp oğluma bakmaya geldi. daha ne diyim ki... çoğu öz anne bu kadar fedakarlık yapar mı bir düşünün? benim için o iki insanın anlamı kelimelerle ifade edilmez ki gözlerim doluyor şuanda bile.
çok yazdım gene sanırım... sözün özü sarın sarmalayın bebişlerinizi.... kokunuzla sevginizle büyütün yeter... her daim sizi bilsin yaşasın... gerisi o kadar anlamsızlaşıyor ki zaten ""
Şimdili bu kadar hoşçakalın :)