Valla çevremde neredeyse herkesin çocuğu var, o yüzden haddinden fazla gözlem yapmış biri olarak diyebilirim ki, çocuğa on kere hayır deyip onbirincide 'evet' diyen anneler hep çocuklarının söz dinlememesinden yakınıyor. Aynı skinner'in fare deneyi gibi, çocuklara 'yeterince bunaltirsan,sınırlarını zorlarsan herşeye izin veririm' mesajı verdiklerinin farkında degiller.
Aynı şekilde çocuklara bağırmak, sonra bağırdığı için bir anda asiri iyi davranmak,sonra tekrar bağırmk...bu da çok yapılan bir hata. Böyle böyle mal ediyorlar çocukları:) sonra nerede ne tepki vereceğini bilmeyen çocuklar... Çocuğa bagirirsan o da tepkisini bağırarak öğrenir. Bağırıp pişman olup aşırı iyi davranırsan nerede ne yapacağını bilemez. Kötü bir şey yapınca bagiriliyor ama hemen ardından vicdan azabıyla ödül geliyor. Yani çocuk bundan ne anlamalı??? Dengesiz çocuk yetiştirmemek için bundan da kacman lazım. Nasıl sinirlensen de patronuna ani tepki veremiyorsun, Cocuguna da vermemelisin.
Sonraaaaa çocuğa seçme imkanı vermemek. Ağzına zorla yemek tikistirmak, zorla o bayram o kıyafeti giydirmek,zorla derse oturtturmak evden çıkarken seninle gelmeye zorlamak,zorla annesiyle telefonda görüntülü konuşturmak,zorla 'seni seviyorum' dedirtmek, halanin dayının opmesine zorla izin vermek... Bunların hepsi çocuğun kendi fikrine sahip çıkmasına engel olan şeyler. Bugün neyi giyeceğini secemeyen çocuk yarın hayatina alacağı insanı da secemez, ezik bir şey olur çıkar
Sonra çocuğa sussun diye teelfon vermek, her an TV izletmek, sen TV izlerken çocuğun da orada olup duyması...hem video ve tvdeki şiddet sahneleri,gereksiz /çocuğun duymaması görmemesi gerekenler çok fazla . Misal izlediğiniz salak romantik komedide kızı kaçırırlar,bölüm sonunda kaslı adam onu bulur,kurtarır. Ama bu çocukta 'ya beni de kaçırırlarsa, ya annemi de kaçırırlarsa' korkusu oluşturabilir. Sonra 'niye bir anda bizle yatmaya basladi, niye tek basina tuvalete gitmeye korkar oldu'
Yani bir düşün,niye acaba?
Ayrıca TV -videolar devamlı hareket halinde. Hele reklamlar. Yani anında sahne değişiyor,herşey hareket ediyor,her an bir konuşma..önce buna alistiriyorlar cocuklari, sonra 'dikkat dağınıklığı var. Birşeye konsantre olamıyor, bir oyunla beş dakika oynamiyor' e ne güzelim. Çocuk mu sence problemli yoksa senin anneliğin mi???
Ayrıca anneleri. Bebek kanali-cocuk kanalı dedikleri saçma şeyler reklamla dönüyor. Öyle güzel işliyor ki beyinlerine, ne işe yaradığını bilmediği oyuncakları istiyor çocuklar. Olmadığında yoksunluk hissediyorlar. Oysa sen onu sussun diye TV karsisina koymasan o reklamı görmeyecek ve 'action maaaaaan, doğuran baby' diye ağlamayacak. Sen de sırf lisanslı diye salak salak oyuncaklara yüzlerce lira dokmeyeceksin. Ayrıca senin değil TVnin büyüttüğü çocuk bugün jeepli barby isteyecek, ergenlikte iPhone isteyecek. Yani böyle tüketim toplumunun göbeğine atıyor anne çocuğunu, üç beş saat sessizlik uğruna.
Ayrıca yıllar önce bizimle yaşayan bir çocuk vardı, bir gun calliu izlerken farkettik ki çocuğun küsünce arkasını dönüp ellerini birleştirdigi ve 'hih' dediği hareket bildiğin calliu. Çocuk izlemiş,örnek almış. Canı sıkıldıkça öyle küsüyor
yani çok teklikeli bir şey aslında,Tv'de neyi örnek alacağı belli değil. Çocuğunun rol modeli ne bilmiyrosun bile...mesela benim çok saçma bir düşüncem ipek ongun'un bir genç kızın gizli defteri serisinde Sirma'nin ağzından çıkanlarla aynı. Ama o kadar benimsemisim ki, ben de böyle düşünüyorum. Aslında acaba ben de öyle düşündüğümden mi yoksa ergenlik yıllarında okuyup empati kurdugumdan mi?? Çocuğunu TV yetistirirse hangi it kopukla,hangi simarikla ozdeslestirir kendini,Allah bilir.
Sonraaaaa... Çocuğa uygun oyuncaklar almama da var. Sık sık oyuncakçı gezerim, gerçekten hiç yarari olmayan plastiklerden geçilmiyor
Öyle bir LEGO ki,bir parçası başka legoya uymuyor. Yani bu plastiği alana kadar, ahsap bloklar al, çocuk bugün araba yapsın yarın ev,hayal gücünü kullansın. Yani öyle süslü ki oyuncak bebekler çocuk kendi bebegini 'miş gibi' göremiyor. Hayal gucu gelişemiyor. Her şey o kadar net ve açık ki...ve her şey o kadar tek kullanımlık ki...hayal gücü olmayan,doyumsuz çocuklar yetişiyor...
Sonraaa bir de madalyonun diğer tarafı var (ki en yakınımda bu da mevcut) Çocuğuna karşı aşırı hassas,kitaplarda yazdığı gibi tane tane konusan, ağlarken bile tane tane derdini ve neden kirildigini konuşabilen çocuk yetiştiren, her konuda onu da dahil edip her konuda fikri önemsenen , anaokul çağına kadar asla TV izlememiş, rafine şeker vs sağlıksız hiç bir şey yememiş..
Ama ben böyle cam fanusu da hiç doğru bulmuyorum. Çünkü çocuklar zorba yaratıklar. Sen ve yakın cevren ne kadar dikkat etsen de sectigin kelimelere,sen Dili kullanmamaya , o çocuk elbette sosyallesip vahsi dogaya katılacak. Bu kadar steril yetiştirilen çocuk savunma mekanizması geliştiremez. Yani istenmediği tepkilerle, bazen onu üzecek şeylerle hiç karşılaşmadan ilkokula başlayan cocuğun şokunu düşününce ben endişeleniyorum açıkçası. Küçük küçük her duyguyu tatmalı ki insan savunma mekanizması geliştirmeli. Parkta reddedilmeli en basitinden ,annesi hemen 'gel madem biz de beraber oynayalim' dememeli. Ki çocuk reddedilme duygusuyla tanissin,kendince bir tepki oluştursun. Böylece ilerleyen yıllarda bu duyguyla çok dhaa rahat baş eder...
Ayşe kulin'in hayat hikayelerini yazdigi bir seri var. Aslında büyük büyük dedesinden baslayip kendi 40 yasina kadar uzanan bir seri. Ailesi o kadar düzgün insanlardan oluşuyor ki. Ailesinde kadınlar değer görüyor, karşılıklı saygı var, en önemlisi sadakat var. Yani kadin bu kültürün içine doğuyor. El bebek gül bebek buyuyor. Ama iki kocasıyla da ikişer çocuğu varken boşanıyor. Bunun da sebebini son kitabında şeye bağlıyor, ben öyle düzgün bir aileye sahiptim ki insanların ne kadar kötü olabileceğini bilemedim. Böyle steril bir ailede büyüyünce belki çok insan için normal olan şeyler bile ona fazla gelmiş. Aynı şekilde hayatında bol bol kazık yemiş çünkü kendi steril çevresinde herkes iyi ve düzgün olduğu için insanların bile bile kötülük yapacağı gerçeğinden uzak Büyümus. Yani bence bu da kötü.
İyi ya da kötü,insanlar tüm duygularını çocukken yaşayabilmeli. Aşırı steril, fanusta bir yaşam belki güzel gibi görünebilir ama fanustan çıkar çıkmaz daha kolay kirilmani sağlayabilir....
Yani biraz denge meselesi.
Zor bir süreç... Ha bana sorarsan etrafımdaki kimsenin anneliği beş kuruş etmez
Ama aslaaaa karışmam kimseye, eleştiride de bulunmam çünkü bana ne? 'cocuga küstüm sana deme,sonra insanlar kümesin diye istemediği şeyi yapar' diyene de 'ha tamam' diyorum, dikkat ediyorum, 'oglan cips istiyor,tabağa koysana bir paket' diyene de 'ha tamam' diyorum