Popüler Konu Verimli Rutin

Elecda sen çok özel bir insansın. İyi ki varsın :) eşin ve kızın çok şanslı
Vaktin olursa eşlerle iletişim konusu üzerinde de bilgi verir misin ? Aslında çocuk yetiştirirken eşlerin uyumu da önemli mutlu ortamlarda büyüyen çocuklar daha güvenli büyüyorlar. Bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum . En başında sevgi geliyor sanırım. Sende tecrübelerini paylaşır mısın:)
 
Merhaba
Bugun ipek hanimdan ilk kargom geldi
Kargo sureci brz gergin gecti, biraz bekledim ama urunler neredeyse sorunsuz
Cheryy domates koy biberi erik ic bakla izmir tulum eski kasar kalamata ve kirma zeytin eriste aldim.
Cheryy domates basarili, daha leziz ve etli geldi.
Koy biberinin cok daha tazesini yiyebiliyorum bir daha almam cunku koyluler pazara toplayip getiriyor taptaze oluyor.
Erik te normal, ben cok daha iyilerine ulasabiliyorum. Calistigim ilce tarimda cok basarili brz sansliyim.
Ic bakla kutuda kuflenmis ve cogu bos cikti, bugun ilce pazarinda koylu kadinlardan yari fiyatina aldim ve tek pismanligim bu aslinda.
Amaaa o peynirler nedir nasil bsydir?
Allahim eridim bittim cok tesekkur ederim cok guzel daha cok almadigima pisman oldum ilk isim ramazan icin siparis vermek.
Eriste de sapsari cok guzel. Diger makarnalarini ve mantisinida alicam en kisa zamanda. Bu grupta market defteri kapandi
Zeytini annem sevdi ama ben artik zeytin sevmedigime kanaat getirdim ve cabalamaktan vazgectim :KK70: :KK70:
Birde toz baharatlarimi alirim market urunu istemiyorum.
Peynirler buz kalibi ile gelmis ama birinde kuflenme baslamis yapabilecegim bsy varmi bu tarz durumlarla karsilastinmi?
Cok tesekkur ederim, benim icin cok degisik bir tecrube oldu
Ürünleri beğenmene sevindim. Ben Ankara'da hiçbir şekilde temiz tarım ürünlerine ulaşamadığım için çiftlikten gelen herşeyi beğeniyorum:)
Ben peynir olarak ezine veya basma tulum peynir söylüyorum. Vakumlu paketlerde geliyor. Şimdiye kadar küflenme ile ilgili bir durum yaşamadım. Yalnız peynirleri çabuk tüketmek gerekiyor. Açıldıktan sonra fazla dayanmıyorlar. Bu nedenle az almak daha mantıklı bence.
 
Elecda doğal ürünlerden bahseder misin :)aslında benim de istediğim bu neler yapılabilir ? Bu konuda kendimi geliştirmek istiyorum cilt için en iyisi doğal ürünler nerden başlamam gerektiğini bilmiyorum
Kendim yapma işlerine hiç girmedim, girmeye de pek niyetim yok:) Genelde internet üzerinden doğal cilt bakımı ürünleri üretenleri bulup, ürünlerini deniyorum. Fayda sağladığım bir üretici olursa paylaşırım.
 
Ürünleri beğenmene sevindim. Ben Ankara'da hiçbir şekilde temiz tarım ürünlerine ulaşamadığım için çiftlikten gelen herşeyi beğeniyorum:)
Ben peynir olarak ezine veya basma tulum peynir söylüyorum. Vakumlu paketlerde geliyor. Şimdiye kadar küflenme ile ilgili bir durum yaşamadım. Yalnız peynirleri çabuk tüketmek gerekiyor. Açıldıktan sonra fazla dayanmıyorlar. Bu nedenle az almak daha mantıklı bence.



Evet az aldım, ama ztn kalabalığız kahvaltı severiz yenir hele böylesi ayıla bayıla yenir ay tadı damağımda kaldı.
Ama tavırları hoşuma gitti, özellikle ödeme almadan göndermeleri çok güzel, o güven insanı rahatlatıyor.
 
Selamlar,
Geçen ay okuduğum "Çalışan Anne ve Çocuk" kitabını özetlemeyi nihayet bugün başardım:) Kitabın altını çizdiğim ve bence önemli olan kısımlarını paylaşıyorum. İtalik olarak yazdığım kısımlar benim kendi yorumlarım:) Faydalı olması dileğiyle...
 
ÇALIŞAN ANNE VE ÇOCUK (Dr. Binnur YAPRAK)

Eğer Ben Engellemezsem: Birey Merkezli psikolojik danışma yaklaşımını geliştiren Rogers, insan gelişiminin şu 4 cümle ile özetlenebileceğini söylüyor.

  • Eğer insanların işine karışmazsam, onlar kendi başlarının çaresine bakarlar.

  • Eğer insanlara hükmetmezsem, onlar kendilerini idare ederler.

  • Eğer insanlara öğüt vermezsem, onlar kendilerini geliştirirler.

  • Eğer insanları zorlamazsam, onlar kendileri olurlar.
Benim bu dört maddeden anladığım şey, çocuğunun işine karışma, kendi yapmasına fırsat ver, ona hükmetme, kararları onun adına verme, ona nasihat verme bırak hayatı deneyimleyerek öğrensin, onu bir şey olmaya zorlama, ne ise o olmasına destek ol.

Sevme Sanatı: Evimizi sevgi yuvası haline getirmek için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Eşimizi, çocuğumuzu sevmek için bilinçli mesai harcamak gerekiyor.

Mesela ben bu ay, bu konuda bilinçli bir çaba sarf etmeye başladım. Sabahları eşimi tekrar öperek uyandırmaya, işten geldiğinde karşılamaya ve sarılıp öpmeye yeniden başladım. Bunlar çocuktan önce yaptığım ancak, çocuktan sonra ihmal ettiğim davranışlardı. Her gün tekrarlamak için özen gösteriyorum.

Kızımı da sabahları yanına yatıp, sarılarak öpüp koklayarak uyandırıyorum. Yatakta öpmeli, koklaşmalı 10-15 dk geçiriyoruz. Bunun için kendimi de kızımı da 15 dk erken uyandırmaya başladım. Kızımı kreşten almaya gittiğimde ilk işim kızıma sarılıp, “ Seni çok özledim” demek oluyor. Akşam yatarken de mutlaka öpüp “Seni çok seviyorum canım kızım, iyi ki benim kızımsın” diyorum.

Anne Baba Olmak: Kitapta bu konuda şöyle güzel bir kısım var. “Anne-baba olmak, insanda var olan biyolojik bir yeterliliktir. Ama iyi anne-baba olmak öğrenilmesi gereken bir durumdur. Bu bir meslek ya da beceri olarak düşünülebilir. Yeni bir meslek ya da beceri edinmek, uzun bir eğitimi, bilimsel ilkelerle çalışmayı, zaman ve enerji harcamayı gerektirmektedir.”

Ben hamileliğimden itibaren bu sürece bu bakış açısıyla yaklaştım. Annelik, ulvi, kutsal bir anda bize gelen bir durum değil, bir çeşit meslek ve uzmanlık alanı. Çocuk yetiştirmek son derece değerli bir iş, zira hem bir insan hem de topluma bir vatandaş yetiştiriyoruz. Dolayısıyla kendimizi yetiştirmek bu konuda çok önemli.

Çevreye Rağmen Çevreyle Beraber Yaşayabilmek: Akılcı duygusal terapiyi geliştiren A. Ellis akılcı insanın haklarını listelemiş.

  • Kendi davranışınız hakkında açıklama yapmama ve mazeret göstermeme hakkınız

  • Diğer kişilerin sorunlarına çözüm arama ya da aramama hakkınız

  • Kişisel görevlerinizi değiştirme hakkınız

  • Hata yapma ve hataların sorumluluğunu alma hakkınız

  • “Bilmiyorum” ve “Anlamadım” deme hakkınız

  • “Beni ilgilendirmiyor” deme hakkınız

  • Sosyalleşmek uğruna kendinizi sevdirmek için çaba göstermeme hakkınız var.
Bence her biri tek tek üzerinde düşünülmesi ve içselleştirilmesi gereken maddeler. Toplum tarafından bilinçaltımıza yüklenen “ayıp olur” ruhsal yükünde kurtulabilmemiz için önce bunların hakkımız olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Aynı maddeler bence ebeveynlik için de uygulanabilir. Çocuğa açıklama yapmadan direkt “Hayır” deme, hata yapma, sorduklarına bilmiyorum deme hakkımız var. Hepimiz insanız, toleransımızın düşük olduğu ve çocuğumuza sesimizi yükselttiğimiz zamanlar olabilir. Bu normaldir. Ancak sakinleştikten sonra yaptığımız hatanın sorumluluğunu alarak “Az önce sana bağırdığım için özür dilerim” demek gerekir.

Yaşamımızın Kontrolü Kimde?: Genellikle yaptığımız şeyler “gerektiği için” değil, biz yapmayı tercih ettiğimiz için yaptıklarımızdır. Yaşamda yapmamız “gereken” şeylerin sayısı son derece sınırlıdır. Çoğu kez şunu/bunu yapmam gerekir derken, aslında “Yapmak İstiyorum” deriz. Siz de isteklerinizi ve tercihlerinizi “zorunluluk” haline dönüştürmeyin.

Annelerin genellikle gün içerisinde yapılacakların içerisinde bunalıp, robot haline dönüştüklerinden şikayet ettikleri görüyoruz. Gün içerisinde yapılacaklara “gereken “ yerine bugün “yapmak istediklerim” şeklinde bakarsak, bu ruhsal sıkıntı halinden kurtulabileceğimizi düşünüyorum.

Annenin Çalışmasının Yararları: Sevgili hanımlar, çalışan bir anne olarak işinizi sevmeniz, çocuğunuzu daha az sevdiğiniz anlamına gelmez. Çalışmak zorunda olmanız ya da hoşlandığınız için çalışmanız ( ya da her ikisi birden) çocuğunuzu ihmal etmenizi gerektirmez. Önemli olan “anne olarak” sağlıklı bir tutumu benimsemenizdir. Çalışan anne olmanız, anne olma rolünü iyi oynamanızı engellemez. Bunun tersinden söylersek iyi anne olanların, çalışmayan kadınlar arasından çıktığımı kanıtlayan hiç bir araştırma yoktur.

İyi anne olmak ile çalışmak arasında ters orantılı bir ilişki yoktur. Doğru orantılı bir ilişki de yoktur. Araya pek çok değişken girmektedir. Önemli olan anne-babalığı öğrenmektir.

  • Çalıştığınız için çocuğunuza karşı “suçluluk” duymayın. Vicdan azabından kurtulun. Bu duygu kendinize ve çocuğunuza bir haksızlık olur.

  • Çalışmak “iyi anne olma”ya engel değildir. Siz anneliği öğrenip uygulamak için çaba harcayın. Böylece vicdan azabı yerine vicdan huzuru sağlayabilirsiniz!
Psikolog Hoffman’ın 369 aile üzerinde yaptığı araştırma, çalışan annelerin çocuklar üzerindeki etkilerinin daha pozitif olduğunu ve çalışmayan annelere göre çocukları ile ilişkinin daha sıcak ve daha duygusal olduğunu göstermiştir. Annenin çalışmasının bir başka olumlu etkisi de babaların da çocuğun bakım ve sorumluluğunu kısmen de olsa almasıdır. Böylece çocuğun baba ile ilişkisi de yeterli ve olumlu olabilmektedir.

Araştırmalar çocuğun kişilik gelişimi üzerinde annenin çalışıp çalışmamasının değil, anne-babanın çocuk yetiştirme tutumlarının etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışan annelerin sağlıklı tutum benimseme oranı daha yüksektir. Çünkü çalışan annelerin eğitim düzeyi, kendini geliştirme çabası ve bilinçlenme düzeyi daha yeterlidir.

Çalışan bir anne olarak, yukarıdaki satırları yazdığı için Binnur Hanım’a müteşekkirim. Kitap da sadece doktor unvanını kullanmış olmasına rağmen, kendisi profesör ve işinin uzmanı.

Kronos mu? Kairos mu? (Çocukla geçirilen zamanın uzunlu mu kalitesi mi önemli?): Bağlanma kuramına göre, anne-çocuk ilişkisinde karşılıklı duyarlılık ve güven, çocuğun bir başkasına bağlanmasının temellerini oluşturur. Sonraki yaşamında akran ilişkilerinde sosyal ve duygusal bağlananın söz konusu olacağı beraberliklerde (arkadaşlık, evlilik gibi) ortaya koyacağı tutumu etkiler.

Bu görüşü savunanlar, çalışan annelerin çocuklarından uzakta geçirdikleri saatler arttıkça bu ilişkinin sağlıklı gelişmesinin riske edildiğini ileri sürerler. Oldukça mantıklı gelen bu açıklama araştırmalar ile test edildiğinde doğrulanmamıştır!

Sonuçlar göstermiştir ki, çalışmanın ve çocuğundan ayrı geçirilen saatlerin artmasına bağlı olarak anne-çocuk etkileşiminin azalmasının “bedel”i beklenildiği gibi yüksek değildir.

  • Çocukla geçirilen sürenin uzunluğu değil, kalitesi önemlidir. Yani, gerçekten annenin evde kaldığı süre çocuğu ile birlikte, oyun oynayarak, ilgilenerek, sağlıklı iletişime girilerek geçirilemiyorsa olumlu hanesine yazılabilecek bir puan kazandırmıyor annelere.

  • Annenin çocuğu ile birlikte geçirdiği süre arttıkça kalitesi azalmakta. Yani anne “bunalmakta” ve bunun da çocuğa olumlu değil, olumsuz etkisi olmakta. Bu yüzden ev hanımları çocukları ile birlikte aynı mekanda olsalar da onlarla pek birlikte vakit geçirmeye katlanamıyorlar.
Buradan Adem Güneş’e selam olsun:) Yazdığı kitaplarda o kadar çok annenin çalışmaması gerektiğini, çalışırsa güvenli bağlanmanın oluşmayacağını ve anne evde çocuğundan bunalıyorsa annenin psikolojik problemi olduğu mesajını veriyor ki, otomatikman insan kendinde bir problem olduğunu, yetersiz bir anne olduğunu kabul ediyor ve vicdan azabı ve suçluluk duygusunun içinde kayboluyor. Sayesinde bu yazdıklarımın tamamını ben de yeni anne olduğum dönemde hissettim. Sonrasında ise durumu kabullenip, işten arta kalan zamanda olabileceğim en iyi anne olmak için gayret etmeye karar verdim. Şimdi bu satırları okuduğumda kendimi ne kadar gereksiz yere hırpaladığımı fark ediyorum.

Dikkat Radar Var: Aslında sorun annenin çalışması değil, çalışmasının onun yaşamına getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlardır. İş yükü fazla olan, işyerinde stres yaşayan, üstlendiği rolleri uzlaştıramayan, evliliğinde sorunlar olan, ailede farklı güçlüklerle iç içe olan annelerin çalışmasının gerek kendisine, gerekse çocuğuna olumsuz etki yapacağını söylemek de kehanet olmaz!

Çocuğunu başkalarına bırakmaktan dolayı biraz kaygı ve rahatsızlık duyan anneleri bu duygu iş dışında çocuğuna daha çok vakit ayırmaya ve onunla birlikte olduğu zamanı daha kaliteli kullanmaya güdülüyor. Böylece az kaygı çok yarar getiriyor.

Ancak kaygı düzeyinin yükselmesi, annenin vicdan azabı içerisinde kıvranması çocuk ile sağlıklı ilişki kurmasını engelliyor. Çünkü kaygının etkisiyle suçluluk duygusundan kurtulmak için anne, çocuğuna “aşırı iyi”, “fazla koruyucu” ve “sürekli denetleme gereksinimi duyma” gibi tutumlar ortaya koyuyor ve bu da çocuğun gelişimini olumsuz etkiliyor. Çocuk anneye bağımlı bir yapı geliştirebiliyor, kendi bireyselliğini oluşturamıyor ya da annenin vicdan azabını “sömürebiliyor”.


Anne Mutluysa Çocuk Mutludur: Eğer çocuğun bakım biçimi düzenli ve kaliteliyse annenin çalışıyor olması onun gelişimini olumsuz etkilemiyor. Ancak annenin yaşamından hoşnut olup olmaması ile çocuğun durumu arasında yakın bir ilişki var. Dışarıda çalışsın ya da çalışmasın, eğer anne psikolojik ve fiziksel olarak yorgunsa-zaten ikisi genellikle birliktedir-onun bu durumu çocuğa mutlaka yansımaktadır.


Bebeğime Kim Bakacak: Araştırma bulguları kadının çocuk sahibi olduktan sonra kariyerinden vazgeçmesinin çok sağlıklı bir karar olmadığını gösteriyor.

  • Bebeğin bakımının aile büyükleri veya yakın akrabalar tarafından dönüşümlü olarak paylaşılması sağlıklı bir çözüm değildir.

  • Çocuğun bakımının ilk 1-1,5 yıl kendi evinde olması daha uygundur.

  • Eğer bakıcı veya büyükanne bakacaksa yatılı değil, gündüz kalması tercih edilmelidir. Böylece anne bebek ile akşamları daha çok ilgilenme fırsatı bulabilir ve aile baş başa yaşamlarını sürdürebilir.
En Önemli Ayrıcalık: Anne Olmak: Çocuğunuza bakın, sarılın, koklayın, onunla söyleşin ve onu bol bol öpün. Böyle bir varlığa sahip olduğunuz için çok şanslı olduğunuzu sakın unutmayın. Bir ayrıcalığa sahip olduğunuzu düşünün. Evet bunun bir bedeli var. Bedeli olması onun değerini arttırıyor zaten.

Anne, Beni Seviyor musun?: “ Ben yolumu kaybettiğimde bir çocuğun gözlerine bakarım. Çünkü bir çocuğun yetişkinlere öğretebileceği üç şey vardır: Nedensiz mutlu olmaları, her zaman kendilerini meşgul edecek bir iş bulabilmeleri ve elde etmek istediklerini var gücüyle dayatmaları” Paulo Coelho.

Çocuk Yetiştirmede Sekiz Kritik Beceri: Çocuk eğitim uzmanı Galinsky’nin özellikle çalışan annelere yönelik temel bazı stratejiler öneriyor.

  • Çocuğunuza onu sevdiğinizi ve onun sizin için önemli olduğunu hissettirin. Bunu sadece sözle değil, her davranışınızla, ona yönelik tutumunuzla onun algılamasını sağlayın.

  • Çocuğunuzu dinleyin, onun sorularına, verdiği ipuçlarına yanıt verin.

  • Çocuğunuzu olduğu gibi koşulsuz olarak kabul edin.

  • Ona güçlü değerler kazandırın.

  • Yapıcı disiplin kullanın.

  • Çocuğunuzla düzenli ve törensel eylemler oluşturun.

  • Çocuğunuzun eğitiminin bir parçası olun.

  • Size gereksinim duyduğunda, çocuğunuz için onun yanında olun. (Küsmeyin, cezalandırmak için sevginizden yoksun bırakmayın, çaresiz durumlarda desteğinizi çekmeyin. Çocukta sorun gibi görünen davranışların onun bir gereksinimi olduğunu anlamamıza yarayan ipuçları olduğunu unutmayın.
 
Elecda benim senden ricam bu konuyu görsellerle destekler misin ? Daha önce ki paylaşımlarına bakmıştım özellikle yatak odana bayıldım. Ornek yapılabilir salonlar paylaşırsan sevinirim :)
Bu benim şu an araştırdığım bir konu değil canım yaklaşık 2-3 yıl sonra salonu yenileyeceğiz.
 
Sevgili electa gene çok bilgilendirici mesajların notların var.. Tşkler. OTUZ MİLYON KELİME Okudugum ve çok faydalı buldugum bu kitabı seninde okumanı tavsiye ederim..(0- 3 yas cocugu olan)
 
ÇALIŞAN ANNE VE ÇOCUK (Dr. Binnur YAPRAK)

Eğer Ben Engellemezsem: Birey Merkezli psikolojik danışma yaklaşımını geliştiren Rogers, insan gelişiminin şu 4 cümle ile özetlenebileceğini söylüyor.

  • Eğer insanların işine karışmazsam, onlar kendi başlarının çaresine bakarlar.

  • Eğer insanlara hükmetmezsem, onlar kendilerini idare ederler.

  • Eğer insanlara öğüt vermezsem, onlar kendilerini geliştirirler.

  • Eğer insanları zorlamazsam, onlar kendileri olurlar.
Benim bu dört maddeden anladığım şey, çocuğunun işine karışma, kendi yapmasına fırsat ver, ona hükmetme, kararları onun adına verme, ona nasihat verme bırak hayatı deneyimleyerek öğrensin, onu bir şey olmaya zorlama, ne ise o olmasına destek ol.

Sevme Sanatı: Evimizi sevgi yuvası haline getirmek için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Eşimizi, çocuğumuzu sevmek için bilinçli mesai harcamak gerekiyor.

Mesela ben bu ay, bu konuda bilinçli bir çaba sarf etmeye başladım. Sabahları eşimi tekrar öperek uyandırmaya, işten geldiğinde karşılamaya ve sarılıp öpmeye yeniden başladım. Bunlar çocuktan önce yaptığım ancak, çocuktan sonra ihmal ettiğim davranışlardı. Her gün tekrarlamak için özen gösteriyorum.

Kızımı da sabahları yanına yatıp, sarılarak öpüp koklayarak uyandırıyorum. Yatakta öpmeli, koklaşmalı 10-15 dk geçiriyoruz. Bunun için kendimi de kızımı da 15 dk erken uyandırmaya başladım. Kızımı kreşten almaya gittiğimde ilk işim kızıma sarılıp, “ Seni çok özledim” demek oluyor. Akşam yatarken de mutlaka öpüp “Seni çok seviyorum canım kızım, iyi ki benim kızımsın” diyorum.

Anne Baba Olmak: Kitapta bu konuda şöyle güzel bir kısım var. “Anne-baba olmak, insanda var olan biyolojik bir yeterliliktir. Ama iyi anne-baba olmak öğrenilmesi gereken bir durumdur. Bu bir meslek ya da beceri olarak düşünülebilir. Yeni bir meslek ya da beceri edinmek, uzun bir eğitimi, bilimsel ilkelerle çalışmayı, zaman ve enerji harcamayı gerektirmektedir.”

Ben hamileliğimden itibaren bu sürece bu bakış açısıyla yaklaştım. Annelik, ulvi, kutsal bir anda bize gelen bir durum değil, bir çeşit meslek ve uzmanlık alanı. Çocuk yetiştirmek son derece değerli bir iş, zira hem bir insan hem de topluma bir vatandaş yetiştiriyoruz. Dolayısıyla kendimizi yetiştirmek bu konuda çok önemli.

Çevreye Rağmen Çevreyle Beraber Yaşayabilmek: Akılcı duygusal terapiyi geliştiren A. Ellis akılcı insanın haklarını listelemiş.

  • Kendi davranışınız hakkında açıklama yapmama ve mazeret göstermeme hakkınız

  • Diğer kişilerin sorunlarına çözüm arama ya da aramama hakkınız

  • Kişisel görevlerinizi değiştirme hakkınız

  • Hata yapma ve hataların sorumluluğunu alma hakkınız

  • “Bilmiyorum” ve “Anlamadım” deme hakkınız

  • “Beni ilgilendirmiyor” deme hakkınız

  • Sosyalleşmek uğruna kendinizi sevdirmek için çaba göstermeme hakkınız var.
Bence her biri tek tek üzerinde düşünülmesi ve içselleştirilmesi gereken maddeler. Toplum tarafından bilinçaltımıza yüklenen “ayıp olur” ruhsal yükünde kurtulabilmemiz için önce bunların hakkımız olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Aynı maddeler bence ebeveynlik için de uygulanabilir. Çocuğa açıklama yapmadan direkt “Hayır” deme, hata yapma, sorduklarına bilmiyorum deme hakkımız var. Hepimiz insanız, toleransımızın düşük olduğu ve çocuğumuza sesimizi yükselttiğimiz zamanlar olabilir. Bu normaldir. Ancak sakinleştikten sonra yaptığımız hatanın sorumluluğunu alarak “Az önce sana bağırdığım için özür dilerim” demek gerekir.

Yaşamımızın Kontrolü Kimde?: Genellikle yaptığımız şeyler “gerektiği için” değil, biz yapmayı tercih ettiğimiz için yaptıklarımızdır. Yaşamda yapmamız “gereken” şeylerin sayısı son derece sınırlıdır. Çoğu kez şunu/bunu yapmam gerekir derken, aslında “Yapmak İstiyorum” deriz. Siz de isteklerinizi ve tercihlerinizi “zorunluluk” haline dönüştürmeyin.

Annelerin genellikle gün içerisinde yapılacakların içerisinde bunalıp, robot haline dönüştüklerinden şikayet ettikleri görüyoruz. Gün içerisinde yapılacaklara “gereken “ yerine bugün “yapmak istediklerim” şeklinde bakarsak, bu ruhsal sıkıntı halinden kurtulabileceğimizi düşünüyorum.

Annenin Çalışmasının Yararları: Sevgili hanımlar, çalışan bir anne olarak işinizi sevmeniz, çocuğunuzu daha az sevdiğiniz anlamına gelmez. Çalışmak zorunda olmanız ya da hoşlandığınız için çalışmanız ( ya da her ikisi birden) çocuğunuzu ihmal etmenizi gerektirmez. Önemli olan “anne olarak” sağlıklı bir tutumu benimsemenizdir. Çalışan anne olmanız, anne olma rolünü iyi oynamanızı engellemez. Bunun tersinden söylersek iyi anne olanların, çalışmayan kadınlar arasından çıktığımı kanıtlayan hiç bir araştırma yoktur.

İyi anne olmak ile çalışmak arasında ters orantılı bir ilişki yoktur. Doğru orantılı bir ilişki de yoktur. Araya pek çok değişken girmektedir. Önemli olan anne-babalığı öğrenmektir.

  • Çalıştığınız için çocuğunuza karşı “suçluluk” duymayın. Vicdan azabından kurtulun. Bu duygu kendinize ve çocuğunuza bir haksızlık olur.

  • Çalışmak “iyi anne olma”ya engel değildir. Siz anneliği öğrenip uygulamak için çaba harcayın. Böylece vicdan azabı yerine vicdan huzuru sağlayabilirsiniz!
Psikolog Hoffman’ın 369 aile üzerinde yaptığı araştırma, çalışan annelerin çocuklar üzerindeki etkilerinin daha pozitif olduğunu ve çalışmayan annelere göre çocukları ile ilişkinin daha sıcak ve daha duygusal olduğunu göstermiştir. Annenin çalışmasının bir başka olumlu etkisi de babaların da çocuğun bakım ve sorumluluğunu kısmen de olsa almasıdır. Böylece çocuğun baba ile ilişkisi de yeterli ve olumlu olabilmektedir.

Araştırmalar çocuğun kişilik gelişimi üzerinde annenin çalışıp çalışmamasının değil, anne-babanın çocuk yetiştirme tutumlarının etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışan annelerin sağlıklı tutum benimseme oranı daha yüksektir. Çünkü çalışan annelerin eğitim düzeyi, kendini geliştirme çabası ve bilinçlenme düzeyi daha yeterlidir.

Çalışan bir anne olarak, yukarıdaki satırları yazdığı için Binnur Hanım’a müteşekkirim. Kitap da sadece doktor unvanını kullanmış olmasına rağmen, kendisi profesör ve işinin uzmanı.

Kronos mu? Kairos mu? (Çocukla geçirilen zamanın uzunlu mu kalitesi mi önemli?): Bağlanma kuramına göre, anne-çocuk ilişkisinde karşılıklı duyarlılık ve güven, çocuğun bir başkasına bağlanmasının temellerini oluşturur. Sonraki yaşamında akran ilişkilerinde sosyal ve duygusal bağlananın söz konusu olacağı beraberliklerde (arkadaşlık, evlilik gibi) ortaya koyacağı tutumu etkiler.

Bu görüşü savunanlar, çalışan annelerin çocuklarından uzakta geçirdikleri saatler arttıkça bu ilişkinin sağlıklı gelişmesinin riske edildiğini ileri sürerler. Oldukça mantıklı gelen bu açıklama araştırmalar ile test edildiğinde doğrulanmamıştır!

Sonuçlar göstermiştir ki, çalışmanın ve çocuğundan ayrı geçirilen saatlerin artmasına bağlı olarak anne-çocuk etkileşiminin azalmasının “bedel”i beklenildiği gibi yüksek değildir.

  • Çocukla geçirilen sürenin uzunluğu değil, kalitesi önemlidir. Yani, gerçekten annenin evde kaldığı süre çocuğu ile birlikte, oyun oynayarak, ilgilenerek, sağlıklı iletişime girilerek geçirilemiyorsa olumlu hanesine yazılabilecek bir puan kazandırmıyor annelere.

  • Annenin çocuğu ile birlikte geçirdiği süre arttıkça kalitesi azalmakta. Yani anne “bunalmakta” ve bunun da çocuğa olumlu değil, olumsuz etkisi olmakta. Bu yüzden ev hanımları çocukları ile birlikte aynı mekanda olsalar da onlarla pek birlikte vakit geçirmeye katlanamıyorlar.
Buradan Adem Güneş’e selam olsun:) Yazdığı kitaplarda o kadar çok annenin çalışmaması gerektiğini, çalışırsa güvenli bağlanmanın oluşmayacağını ve anne evde çocuğundan bunalıyorsa annenin psikolojik problemi olduğu mesajını veriyor ki, otomatikman insan kendinde bir problem olduğunu, yetersiz bir anne olduğunu kabul ediyor ve vicdan azabı ve suçluluk duygusunun içinde kayboluyor. Sayesinde bu yazdıklarımın tamamını ben de yeni anne olduğum dönemde hissettim. Sonrasında ise durumu kabullenip, işten arta kalan zamanda olabileceğim en iyi anne olmak için gayret etmeye karar verdim. Şimdi bu satırları okuduğumda kendimi ne kadar gereksiz yere hırpaladığımı fark ediyorum.

Dikkat Radar Var: Aslında sorun annenin çalışması değil, çalışmasının onun yaşamına getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlardır. İş yükü fazla olan, işyerinde stres yaşayan, üstlendiği rolleri uzlaştıramayan, evliliğinde sorunlar olan, ailede farklı güçlüklerle iç içe olan annelerin çalışmasının gerek kendisine, gerekse çocuğuna olumsuz etki yapacağını söylemek de kehanet olmaz!

Çocuğunu başkalarına bırakmaktan dolayı biraz kaygı ve rahatsızlık duyan anneleri bu duygu iş dışında çocuğuna daha çok vakit ayırmaya ve onunla birlikte olduğu zamanı daha kaliteli kullanmaya güdülüyor. Böylece az kaygı çok yarar getiriyor.

Ancak kaygı düzeyinin yükselmesi, annenin vicdan azabı içerisinde kıvranması çocuk ile sağlıklı ilişki kurmasını engelliyor. Çünkü kaygının etkisiyle suçluluk duygusundan kurtulmak için anne, çocuğuna “aşırı iyi”, “fazla koruyucu” ve “sürekli denetleme gereksinimi duyma” gibi tutumlar ortaya koyuyor ve bu da çocuğun gelişimini olumsuz etkiliyor. Çocuk anneye bağımlı bir yapı geliştirebiliyor, kendi bireyselliğini oluşturamıyor ya da annenin vicdan azabını “sömürebiliyor”.


Anne Mutluysa Çocuk Mutludur: Eğer çocuğun bakım biçimi düzenli ve kaliteliyse annenin çalışıyor olması onun gelişimini olumsuz etkilemiyor. Ancak annenin yaşamından hoşnut olup olmaması ile çocuğun durumu arasında yakın bir ilişki var. Dışarıda çalışsın ya da çalışmasın, eğer anne psikolojik ve fiziksel olarak yorgunsa-zaten ikisi genellikle birliktedir-onun bu durumu çocuğa mutlaka yansımaktadır.


Bebeğime Kim Bakacak: Araştırma bulguları kadının çocuk sahibi olduktan sonra kariyerinden vazgeçmesinin çok sağlıklı bir karar olmadığını gösteriyor.

  • Bebeğin bakımının aile büyükleri veya yakın akrabalar tarafından dönüşümlü olarak paylaşılması sağlıklı bir çözüm değildir.

  • Çocuğun bakımının ilk 1-1,5 yıl kendi evinde olması daha uygundur.

  • Eğer bakıcı veya büyükanne bakacaksa yatılı değil, gündüz kalması tercih edilmelidir. Böylece anne bebek ile akşamları daha çok ilgilenme fırsatı bulabilir ve aile baş başa yaşamlarını sürdürebilir.
En Önemli Ayrıcalık: Anne Olmak: Çocuğunuza bakın, sarılın, koklayın, onunla söyleşin ve onu bol bol öpün. Böyle bir varlığa sahip olduğunuz için çok şanslı olduğunuzu sakın unutmayın. Bir ayrıcalığa sahip olduğunuzu düşünün. Evet bunun bir bedeli var. Bedeli olması onun değerini arttırıyor zaten.

Anne, Beni Seviyor musun?: “ Ben yolumu kaybettiğimde bir çocuğun gözlerine bakarım. Çünkü bir çocuğun yetişkinlere öğretebileceği üç şey vardır: Nedensiz mutlu olmaları, her zaman kendilerini meşgul edecek bir iş bulabilmeleri ve elde etmek istediklerini var gücüyle dayatmaları” Paulo Coelho.

Çocuk Yetiştirmede Sekiz Kritik Beceri: Çocuk eğitim uzmanı Galinsky’nin özellikle çalışan annelere yönelik temel bazı stratejiler öneriyor.

  • Çocuğunuza onu sevdiğinizi ve onun sizin için önemli olduğunu hissettirin. Bunu sadece sözle değil, her davranışınızla, ona yönelik tutumunuzla onun algılamasını sağlayın.

  • Çocuğunuzu dinleyin, onun sorularına, verdiği ipuçlarına yanıt verin.

  • Çocuğunuzu olduğu gibi koşulsuz olarak kabul edin.

  • Ona güçlü değerler kazandırın.

  • Yapıcı disiplin kullanın.

  • Çocuğunuzla düzenli ve törensel eylemler oluşturun.

  • Çocuğunuzun eğitiminin bir parçası olun.

  • Size gereksinim duyduğunda, çocuğunuz için onun yanında olun. (Küsmeyin, cezalandırmak için sevginizden yoksun bırakmayın, çaresiz durumlarda desteğinizi çekmeyin. Çocukta sorun gibi görünen davranışların onun bir gereksinimi olduğunu anlamamıza yarayan ipuçları olduğunu unutmayın.

Evde okumak için çıktı alıcam.
Eline sağlık çok güzel bir yazı olmuş yine :)
 
Elecda sen çok özel bir insansın. İyi ki varsın :) eşin ve kızın çok şanslı
Vaktin olursa eşlerle iletişim konusu üzerinde de bilgi verir misin ? Aslında çocuk yetiştirirken eşlerin uyumu da önemli mutlu ortamlarda büyüyen çocuklar daha güvenli büyüyorlar. Bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum . En başında sevgi geliyor sanırım. Sende tecrübelerini paylaşır mısın:)
Bak senin için şu an okuduğum kitapta ne buldum:)
 

Eklentiler

  • IMG_3255.JPG
    IMG_3255.JPG
    50,5 KB · Görüntüleme: 348
ÇALIŞAN ANNE VE ÇOCUK (Dr. Binnur YAPRAK)

Eğer Ben Engellemezsem: Birey Merkezli psikolojik danışma yaklaşımını geliştiren Rogers, insan gelişiminin şu 4 cümle ile özetlenebileceğini söylüyor.

  • Eğer insanların işine karışmazsam, onlar kendi başlarının çaresine bakarlar.

  • Eğer insanlara hükmetmezsem, onlar kendilerini idare ederler.

  • Eğer insanlara öğüt vermezsem, onlar kendilerini geliştirirler.

  • Eğer insanları zorlamazsam, onlar kendileri olurlar.
Benim bu dört maddeden anladığım şey, çocuğunun işine karışma, kendi yapmasına fırsat ver, ona hükmetme, kararları onun adına verme, ona nasihat verme bırak hayatı deneyimleyerek öğrensin, onu bir şey olmaya zorlama, ne ise o olmasına destek ol.

Sevme Sanatı: Evimizi sevgi yuvası haline getirmek için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Eşimizi, çocuğumuzu sevmek için bilinçli mesai harcamak gerekiyor.

Mesela ben bu ay, bu konuda bilinçli bir çaba sarf etmeye başladım. Sabahları eşimi tekrar öperek uyandırmaya, işten geldiğinde karşılamaya ve sarılıp öpmeye yeniden başladım. Bunlar çocuktan önce yaptığım ancak, çocuktan sonra ihmal ettiğim davranışlardı. Her gün tekrarlamak için özen gösteriyorum.

Kızımı da sabahları yanına yatıp, sarılarak öpüp koklayarak uyandırıyorum. Yatakta öpmeli, koklaşmalı 10-15 dk geçiriyoruz. Bunun için kendimi de kızımı da 15 dk erken uyandırmaya başladım. Kızımı kreşten almaya gittiğimde ilk işim kızıma sarılıp, “ Seni çok özledim” demek oluyor. Akşam yatarken de mutlaka öpüp “Seni çok seviyorum canım kızım, iyi ki benim kızımsın” diyorum.

Anne Baba Olmak: Kitapta bu konuda şöyle güzel bir kısım var. “Anne-baba olmak, insanda var olan biyolojik bir yeterliliktir. Ama iyi anne-baba olmak öğrenilmesi gereken bir durumdur. Bu bir meslek ya da beceri olarak düşünülebilir. Yeni bir meslek ya da beceri edinmek, uzun bir eğitimi, bilimsel ilkelerle çalışmayı, zaman ve enerji harcamayı gerektirmektedir.”

Ben hamileliğimden itibaren bu sürece bu bakış açısıyla yaklaştım. Annelik, ulvi, kutsal bir anda bize gelen bir durum değil, bir çeşit meslek ve uzmanlık alanı. Çocuk yetiştirmek son derece değerli bir iş, zira hem bir insan hem de topluma bir vatandaş yetiştiriyoruz. Dolayısıyla kendimizi yetiştirmek bu konuda çok önemli.

Çevreye Rağmen Çevreyle Beraber Yaşayabilmek: Akılcı duygusal terapiyi geliştiren A. Ellis akılcı insanın haklarını listelemiş.

  • Kendi davranışınız hakkında açıklama yapmama ve mazeret göstermeme hakkınız

  • Diğer kişilerin sorunlarına çözüm arama ya da aramama hakkınız

  • Kişisel görevlerinizi değiştirme hakkınız

  • Hata yapma ve hataların sorumluluğunu alma hakkınız

  • “Bilmiyorum” ve “Anlamadım” deme hakkınız

  • “Beni ilgilendirmiyor” deme hakkınız

  • Sosyalleşmek uğruna kendinizi sevdirmek için çaba göstermeme hakkınız var.
Bence her biri tek tek üzerinde düşünülmesi ve içselleştirilmesi gereken maddeler. Toplum tarafından bilinçaltımıza yüklenen “ayıp olur” ruhsal yükünde kurtulabilmemiz için önce bunların hakkımız olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Aynı maddeler bence ebeveynlik için de uygulanabilir. Çocuğa açıklama yapmadan direkt “Hayır” deme, hata yapma, sorduklarına bilmiyorum deme hakkımız var. Hepimiz insanız, toleransımızın düşük olduğu ve çocuğumuza sesimizi yükselttiğimiz zamanlar olabilir. Bu normaldir. Ancak sakinleştikten sonra yaptığımız hatanın sorumluluğunu alarak “Az önce sana bağırdığım için özür dilerim” demek gerekir.

Yaşamımızın Kontrolü Kimde?: Genellikle yaptığımız şeyler “gerektiği için” değil, biz yapmayı tercih ettiğimiz için yaptıklarımızdır. Yaşamda yapmamız “gereken” şeylerin sayısı son derece sınırlıdır. Çoğu kez şunu/bunu yapmam gerekir derken, aslında “Yapmak İstiyorum” deriz. Siz de isteklerinizi ve tercihlerinizi “zorunluluk” haline dönüştürmeyin.

Annelerin genellikle gün içerisinde yapılacakların içerisinde bunalıp, robot haline dönüştüklerinden şikayet ettikleri görüyoruz. Gün içerisinde yapılacaklara “gereken “ yerine bugün “yapmak istediklerim” şeklinde bakarsak, bu ruhsal sıkıntı halinden kurtulabileceğimizi düşünüyorum.

Annenin Çalışmasının Yararları: Sevgili hanımlar, çalışan bir anne olarak işinizi sevmeniz, çocuğunuzu daha az sevdiğiniz anlamına gelmez. Çalışmak zorunda olmanız ya da hoşlandığınız için çalışmanız ( ya da her ikisi birden) çocuğunuzu ihmal etmenizi gerektirmez. Önemli olan “anne olarak” sağlıklı bir tutumu benimsemenizdir. Çalışan anne olmanız, anne olma rolünü iyi oynamanızı engellemez. Bunun tersinden söylersek iyi anne olanların, çalışmayan kadınlar arasından çıktığımı kanıtlayan hiç bir araştırma yoktur.

İyi anne olmak ile çalışmak arasında ters orantılı bir ilişki yoktur. Doğru orantılı bir ilişki de yoktur. Araya pek çok değişken girmektedir. Önemli olan anne-babalığı öğrenmektir.

  • Çalıştığınız için çocuğunuza karşı “suçluluk” duymayın. Vicdan azabından kurtulun. Bu duygu kendinize ve çocuğunuza bir haksızlık olur.

  • Çalışmak “iyi anne olma”ya engel değildir. Siz anneliği öğrenip uygulamak için çaba harcayın. Böylece vicdan azabı yerine vicdan huzuru sağlayabilirsiniz!
Psikolog Hoffman’ın 369 aile üzerinde yaptığı araştırma, çalışan annelerin çocuklar üzerindeki etkilerinin daha pozitif olduğunu ve çalışmayan annelere göre çocukları ile ilişkinin daha sıcak ve daha duygusal olduğunu göstermiştir. Annenin çalışmasının bir başka olumlu etkisi de babaların da çocuğun bakım ve sorumluluğunu kısmen de olsa almasıdır. Böylece çocuğun baba ile ilişkisi de yeterli ve olumlu olabilmektedir.

Araştırmalar çocuğun kişilik gelişimi üzerinde annenin çalışıp çalışmamasının değil, anne-babanın çocuk yetiştirme tutumlarının etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışan annelerin sağlıklı tutum benimseme oranı daha yüksektir. Çünkü çalışan annelerin eğitim düzeyi, kendini geliştirme çabası ve bilinçlenme düzeyi daha yeterlidir.

Çalışan bir anne olarak, yukarıdaki satırları yazdığı için Binnur Hanım’a müteşekkirim. Kitap da sadece doktor unvanını kullanmış olmasına rağmen, kendisi profesör ve işinin uzmanı.

Kronos mu? Kairos mu? (Çocukla geçirilen zamanın uzunlu mu kalitesi mi önemli?): Bağlanma kuramına göre, anne-çocuk ilişkisinde karşılıklı duyarlılık ve güven, çocuğun bir başkasına bağlanmasının temellerini oluşturur. Sonraki yaşamında akran ilişkilerinde sosyal ve duygusal bağlananın söz konusu olacağı beraberliklerde (arkadaşlık, evlilik gibi) ortaya koyacağı tutumu etkiler.

Bu görüşü savunanlar, çalışan annelerin çocuklarından uzakta geçirdikleri saatler arttıkça bu ilişkinin sağlıklı gelişmesinin riske edildiğini ileri sürerler. Oldukça mantıklı gelen bu açıklama araştırmalar ile test edildiğinde doğrulanmamıştır!

Sonuçlar göstermiştir ki, çalışmanın ve çocuğundan ayrı geçirilen saatlerin artmasına bağlı olarak anne-çocuk etkileşiminin azalmasının “bedel”i beklenildiği gibi yüksek değildir.

  • Çocukla geçirilen sürenin uzunluğu değil, kalitesi önemlidir. Yani, gerçekten annenin evde kaldığı süre çocuğu ile birlikte, oyun oynayarak, ilgilenerek, sağlıklı iletişime girilerek geçirilemiyorsa olumlu hanesine yazılabilecek bir puan kazandırmıyor annelere.

  • Annenin çocuğu ile birlikte geçirdiği süre arttıkça kalitesi azalmakta. Yani anne “bunalmakta” ve bunun da çocuğa olumlu değil, olumsuz etkisi olmakta. Bu yüzden ev hanımları çocukları ile birlikte aynı mekanda olsalar da onlarla pek birlikte vakit geçirmeye katlanamıyorlar.
Buradan Adem Güneş’e selam olsun:) Yazdığı kitaplarda o kadar çok annenin çalışmaması gerektiğini, çalışırsa güvenli bağlanmanın oluşmayacağını ve anne evde çocuğundan bunalıyorsa annenin psikolojik problemi olduğu mesajını veriyor ki, otomatikman insan kendinde bir problem olduğunu, yetersiz bir anne olduğunu kabul ediyor ve vicdan azabı ve suçluluk duygusunun içinde kayboluyor. Sayesinde bu yazdıklarımın tamamını ben de yeni anne olduğum dönemde hissettim. Sonrasında ise durumu kabullenip, işten arta kalan zamanda olabileceğim en iyi anne olmak için gayret etmeye karar verdim. Şimdi bu satırları okuduğumda kendimi ne kadar gereksiz yere hırpaladığımı fark ediyorum.

Dikkat Radar Var: Aslında sorun annenin çalışması değil, çalışmasının onun yaşamına getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlardır. İş yükü fazla olan, işyerinde stres yaşayan, üstlendiği rolleri uzlaştıramayan, evliliğinde sorunlar olan, ailede farklı güçlüklerle iç içe olan annelerin çalışmasının gerek kendisine, gerekse çocuğuna olumsuz etki yapacağını söylemek de kehanet olmaz!

Çocuğunu başkalarına bırakmaktan dolayı biraz kaygı ve rahatsızlık duyan anneleri bu duygu iş dışında çocuğuna daha çok vakit ayırmaya ve onunla birlikte olduğu zamanı daha kaliteli kullanmaya güdülüyor. Böylece az kaygı çok yarar getiriyor.

Ancak kaygı düzeyinin yükselmesi, annenin vicdan azabı içerisinde kıvranması çocuk ile sağlıklı ilişki kurmasını engelliyor. Çünkü kaygının etkisiyle suçluluk duygusundan kurtulmak için anne, çocuğuna “aşırı iyi”, “fazla koruyucu” ve “sürekli denetleme gereksinimi duyma” gibi tutumlar ortaya koyuyor ve bu da çocuğun gelişimini olumsuz etkiliyor. Çocuk anneye bağımlı bir yapı geliştirebiliyor, kendi bireyselliğini oluşturamıyor ya da annenin vicdan azabını “sömürebiliyor”.


Anne Mutluysa Çocuk Mutludur: Eğer çocuğun bakım biçimi düzenli ve kaliteliyse annenin çalışıyor olması onun gelişimini olumsuz etkilemiyor. Ancak annenin yaşamından hoşnut olup olmaması ile çocuğun durumu arasında yakın bir ilişki var. Dışarıda çalışsın ya da çalışmasın, eğer anne psikolojik ve fiziksel olarak yorgunsa-zaten ikisi genellikle birliktedir-onun bu durumu çocuğa mutlaka yansımaktadır.


Bebeğime Kim Bakacak: Araştırma bulguları kadının çocuk sahibi olduktan sonra kariyerinden vazgeçmesinin çok sağlıklı bir karar olmadığını gösteriyor.

  • Bebeğin bakımının aile büyükleri veya yakın akrabalar tarafından dönüşümlü olarak paylaşılması sağlıklı bir çözüm değildir.

  • Çocuğun bakımının ilk 1-1,5 yıl kendi evinde olması daha uygundur.

  • Eğer bakıcı veya büyükanne bakacaksa yatılı değil, gündüz kalması tercih edilmelidir. Böylece anne bebek ile akşamları daha çok ilgilenme fırsatı bulabilir ve aile baş başa yaşamlarını sürdürebilir.
En Önemli Ayrıcalık: Anne Olmak: Çocuğunuza bakın, sarılın, koklayın, onunla söyleşin ve onu bol bol öpün. Böyle bir varlığa sahip olduğunuz için çok şanslı olduğunuzu sakın unutmayın. Bir ayrıcalığa sahip olduğunuzu düşünün. Evet bunun bir bedeli var. Bedeli olması onun değerini arttırıyor zaten.

Anne, Beni Seviyor musun?: “ Ben yolumu kaybettiğimde bir çocuğun gözlerine bakarım. Çünkü bir çocuğun yetişkinlere öğretebileceği üç şey vardır: Nedensiz mutlu olmaları, her zaman kendilerini meşgul edecek bir iş bulabilmeleri ve elde etmek istediklerini var gücüyle dayatmaları” Paulo Coelho.

Çocuk Yetiştirmede Sekiz Kritik Beceri: Çocuk eğitim uzmanı Galinsky’nin özellikle çalışan annelere yönelik temel bazı stratejiler öneriyor.

  • Çocuğunuza onu sevdiğinizi ve onun sizin için önemli olduğunu hissettirin. Bunu sadece sözle değil, her davranışınızla, ona yönelik tutumunuzla onun algılamasını sağlayın.

  • Çocuğunuzu dinleyin, onun sorularına, verdiği ipuçlarına yanıt verin.

  • Çocuğunuzu olduğu gibi koşulsuz olarak kabul edin.

  • Ona güçlü değerler kazandırın.

  • Yapıcı disiplin kullanın.

  • Çocuğunuzla düzenli ve törensel eylemler oluşturun.

  • Çocuğunuzun eğitiminin bir parçası olun.

  • Size gereksinim duyduğunda, çocuğunuz için onun yanında olun. (Küsmeyin, cezalandırmak için sevginizden yoksun bırakmayın, çaresiz durumlarda desteğinizi çekmeyin. Çocukta sorun gibi görünen davranışların onun bir gereksinimi olduğunu anlamamıza yarayan ipuçları olduğunu unutmayın.


sen cansın :)
balsın ..
kralsı kardeşim...
 
X