Ben aslında oralara yerleşirdim öğretmenliğe devam etseydim. Hem benim iş değiştirmem hem de eşimin orada iş imkanı olmaması sebebiyle ayrıldık.
Düşünsene elecda benim evimin arka bahçesindeki ağaçta sincap yaşıyordu :)
Ön camdan baktığımda karşı komşum ineklerdi
Yemyeşil iklimi güzel, huzur dolu bir yerdi.
Perşembe günleri pazarı olurdu pazarı ilçedeki tüm hoparlörlerden yayınlanan pazar duası ile açalardı
Pazarımız hayırlı olsun falan
herkes dururdu o sırada yollardayken dua ederdik :)
İlk duyduğumda şok olmuştum ne oluyor diye
Şimdi de hayalim balıkesir e döndüğümde körfeze doğru olan ilçelerden birinde küçük bir zeytin bahçesi ve ev sahibi olup işe oradan gidip gelmek...
Tam bir köy hayatı bana uygun değil, biraz konfor arıyorum açıkçası. Ama çocuğum ağaçlara falan tırmanarak büyüsün isterim.
Kendi memleketimde küçük bir konteynr ve zeytin tarlamız vardı. Yazları 3-5 günlüğüne giderdik her hafta. Kendi domates fidelerimiz vardı hemen 3-5 tane
Biber soğan falan
tarlalarda kardeşimle çamur oynardım
İncir ağacına babam oturabilmem için tahtalardan bi koltuk gibi bişey yapmıştı
Kitabımı alıp tahtıma kurulurdum. Rüzgar estikçe o ağaç sallanırdı o yazın sıcağında nasıl güzeldi. Kendi arı kovanlarımız vardı.
Sonra komşu tarlamızda zeytin sulamak için dinamo (belki adı başka bişeydir suyu pompalayan alet ama biz dinamo derdik) çalışınca hemen koşardım su içmeye. O su öyle soğuk öyle lezzetli olurdu ki. Uçurtmamı alırdım akşamüstleri uçururdum. Sonra taaa uzakta başka bi tarlaya düşerdi uçurtma kurtarmaya giderdik :)
Akşamları yıldızları izlerdik... Çok güzel anılarım oldu, tekrar yaşamak isterim böyle şeyler. Şu an yaşadığımız alanlar bana çok yapay geliyor artık.