Popüler Konu Verimli Rutin

Gardırop

Gardırobumuz hayatımızda en fazla yer kaplayan ve sadeleştirilmeye en çok ihtiyaç olan alanlardan biri. Ben kendi sadeleşme sürecimi adımlar ile detaylı bir şekilde paylaşmak istiyorum.

  1. Tarzını Belirle: Benim bu işe başlamadan önce, beraber alışverişe çıktığım arkadaşın ya da satış elemanının gazına gelip hiç tarzım olmayan şeyleri aldığım ve bir kere bile kullanmadan vermişliğim çoktur. Bu nedenle gardırop karışıklığını önlemek için öncelikle kafa karışıklığına son vermem gerektiğini fark ettim.

    Bir kağıt kalem alıp, kendimle ilgili aklıma gelen ilk sıfatları yazdım. Sonrasında nasıl bir gardırobum olsaydı hem rahat eder hem de tam istediğim gibi görünürüm sorusunun cevabını aradım ve tarzımı özetleyen bir kaç sıfat belirledim. Benim tarzım; sade, iddiadan uzak, uyumlu, rahat spor-klasik karışımı bir tarz. Ayrıca az ve şık aksesuar kullanmayı seviyorum. Tarzımı belirledikten sonra internette bu tarza uyan kombinleri, hoşuma giden parçaların ekran görüntülerini aldım.



  2. Renk Analizi: Hangi renklerin bana yakıştığı ve hangilerini kesinlikle kullanmamam gerektiği konusundaki şüphelerimi gidermek üzere bir uzman ile görüştüm ve benim renk analizim yapıldı. Bunun için hizmet almadan , gün ışığında bir sandalyeye oturup, renklerin yüzünüze etkisini inceleyerek kendiniz de karar verebilirsiniz. İlkbahar Kadını, Yaz Kadını, Son Bahar Kadını ve Kış Kadını olmak üzere 4 ana kategori var. Yapılan renk analizine göre ben kış kadınıyım. Analiz sonucuna göre,Parlak/Net/Canlı/Soğuk/ mavi-pembe alt tonlu, koyu renkler bana yakışıyor. Solgun renklerden, sıcak (sarısı baskın) renklerden ve mat malzemelerden kaçınmam gerekiyor. Aksesuarlarda lame rengi kullanmam gerekiyor.


Bu renk analizi çok iyiymiş
Bunu yapan uzmanları nereden bulabiliriz ve ücretleri ortalama ne kadar ?

Yıllar geçtikçe rengimizde bir değişiklik olur muymuş yoksa sabit mi ?

Daha önceki yıllarda rengimi biliyordum , şuan ise değiştiğini düşünüyorum ama yeni rengimin ne olduğuunu anlamaya henüz vakit ayırmadım ..

Ekstra bir soru : En çok hangi mevsimi seviyorsun ?
 
Bu renk analizi çok iyiymiş
Bunu yapan uzmanları nereden bulabiliriz ve ücretleri ortalama ne kadar ?

Yıllar geçtikçe rengimizde bir değişiklik olur muymuş yoksa sabit mi ?

Daha önceki yıllarda rengimi biliyordum , şuan ise değiştiğini düşünüyorum ama yeni rengimin ne olduğuunu anlamaya henüz vakit ayırmadım ..

Ekstra bir soru : En çok hangi mevsimi seviyorsun ?
Ben İstanbul'da Oya Komar'a yaptırmıştım. İletişim bilgilerine internetten ulaşabilirsin. Fiyatı hatırlamıyorum çok uzun zaman oldu. Saç rengini falan değiştirmezsen renklerimiz değişmez diye düşünüyorum. 4 mevsim şeklinde ayrılıyor renkler.
Ben en çok ilkbaharı severim ama renk analizinde kış kadını çıktım.
 
Sevgili elecda elecda ,
Aslında bu ikinci mesajım ama ilk mesajım dikkatinizden kaçtığı için özellikle etiketledim:KK48:
Sayfayı çok ama çok beğendim ve bir şevkle okumaya başladım. Ama sonra ne olduysa koptum (çok değil 5-10 günlük bir durum sanırım). İşte benim sorunum da bu: istikrarsızlık... bir şeyleri devam ettirmede problem yaşıyorum hep inişli çıkışlıyım, bu bir karakter şekli mi yoksa alışkanlık mı bilmiyorum. Bu zinciri nasıl kıracağımı da bilmiyorum. Her başa dönüşümde hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaşıyorum.
 
İlk sayfaya döndüm , okudukça fikirlerimi yazmak istiyorum

10 dakika ara kısmıyla ilgili
Ben lise dönemindeyapıyordum ( ortaokul da olabilir , ortaokul ve liseyi aynı okulda okuduğum için tam başlangıç kısmını kestiremiyorum , 5. sınıftan sonra anadolu lisesi sınavına girenler kimler ? Yaşıtlarımı göreyim :halay: ) .

Okurken: Saat başında derse oturup 45 geçe bırakır , 15 dk da da su içer birşeyler atıştırır camdan ya da balkondan bakar tuvalete giderdim

İş yaparken de 55 dk iş 5 dk mola , o 5 dk yine su , tuvalet , derin nefes alıp verme ve rahatşama şeklinde geçer.

Kitap okurken de aynı yöntem çok etkili ..


Ben böyle bir yöntemin varlığını bilmeden kendi kendime bu yöntemi bulup geliştirmiştim , aklın yolu bir :KK9:
Uzun dediğiniz meaajınızı bir çırpıda okudum. Özünüze dönme hikayeniz çok güzel, takdir ettim doğrusu. Pek çok insan battı balık yan gider psikolojisinde. Azminiz için tebrik ederim:KK200:
Ve evet beşinci sınıftan sonra Anadolu lisesine girip yedi yıl okuyanlardanım:KK48: beni geçmişe götürdünüz.
Elecda ile birlikte sizi de takipteyim:super:
 
Ara sıra küçük öyküler, makalemsi şeyler yazıyorum. Geçen yıl çocuklar ile ilgili yazdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.


İÇİMDEN GEÇEN

Kızımla evimizin yakınlarındaki parka gitmek üzere yola çıkıyoruz. İçinde yedek kıyafet, şapka, hırka, su, ıslak mendil, yara bandı, muz, ördekler için bayat ekmek ve kediler için süt olan kocaman bir anne çantası ile birlikte parka vardığımızda daha başlamadan bitmiş vaziyetteyim. Boş bir bank bulup oturuyorum ve izliyorum olanı biteni.

İşte orada, merdivenlerin başında 2 yaşlarında bir kız. Bir süre merdivenlerden koşarak çıkan diğer diğerlerini izledikten sonra bir cesaret atıyor ilk adımını. Düşmediği için mutlu ve etrafına bakınıyor gururla. Tam ikinci adımını atacakken annesi geliyor ve kaldırıyor onu. Merdivenlerin en tepesine koyuyor. Kısa bir şaşkınlık anından sonra ağlamaya başlıyor ve kaydıraktan kaymak yerine başladığı yere geri dönmeye çalışıyor. Anne, anlamsız bir ifadeyle bakıyor. Zaferini çaldın sen onun! Kendi yapabilme ihtimalini aldın elinden, ona ağlıyor. Kim kolayca elde ettiği şeylerden mutluluk duyar ki... Senin için en değerli sonuç, en çok gayret ettiklerinin sonunda elde edilense, bu durum onun için neden farklı olsun ki?

Az ileride başka bir anne, herkesin ortasında çocuğunu tehdit ederek azarlıyor. Korkutarak terbiye ettiğin, itaat ve uyum elde etmek için tehdit ettiğin evladın var ya, kocaman bir adam ya da kadın olduğunda bile kendisini yeterince korkutan kişilere ya itaat edecek ya da isyan edecek. Çünkü çocuk zihninin savunması yoktur. Video kasete benzer. 7 yaşına kadar ne kaydedersen sonra onu izlersin. Küçük düşürülürse, kendini küçümser, suçlanırsa kendini suçlar, ona değersiz davranılırsa hayat boyu kendini değersiz hisseder. Acı çeken acı çektirmeyi öğrenir. Yanlış yaptıkça doğruyu bulur ve hayatı öğrenir. Görevin ise ona sadece rehberlik etmektir. Yol göstericilik esnasında onu incitir, küçük düşürür, “Ben sana demedim mi” dersen, yanlışı görse bile kendi kişiliğini korumak için, senin gösterdiğin yola girmeyecektir. Sonra da hiç sözümü dinlemiyor, diye yakınır durursun etrafına.

Bir baba çarpıyor gözüme. Oğlu kaydıraktan kayar, kendini paralarcasına “Baba bak...” diye bağırırken, gözlerini telefondan kaldırmayan bir adam. Bilmeni isterim ki, saygılı davranmadığın birinden saygı beklemen çok anlamsız olacak çünkü çocukların bir şeyi öğrenmesi için deneyimlemesi gerekir. Anne-babaya saygısızlık genellikle anne-babanın saygınlığını yitirdiği durumlarda ortaya çıkar. Ayrıca güya zaman ayırmış ve onu parka getirmişsin. Kendini ve etrafındakileri kandırabilirsin ama oğlun o zamanın kendine ait olmadığı hisseder. Bugün ona ayırmadığın o zaman, ileride sizi ayırır.

Yanıma bir anne ve kızı oturuyorlar. Üstüne şu hırkayı giymeden oynayamazsın, diyor anne. Kız “Giymeyeceğim işte” diye bağırarak kaçıyor. Kadın bana dönüp kızım çok inatçı, diyor. Diyorum ki içimden, inatlaşmak için iki kişi gereklidir.

Kızım su içmek için yanıma geldiğinde, bir köpek de usulca yanaşıyor banka. Bu sırada başka bir minik, annesinin elinden kurtularak köpeğe doğru koşmaya başlıyor. Annenin bağrışını duyuyorum. “Sakın o pis köpeğe dokunma” diye. Bir an duraksıyor, soran gözlere bakıyor bana. Ben kızıma dönüp “Sevebilirsin” diyorum. Kafamı kaldırmıyorum, çünkü o annenin bana nasıl baktığını çok iyi biliyorum. Kızıma köpeğe biraz süt vermesini söylüyorum. Çocuğunu çekiştirerek ve söylenerek uzaklaşıyor yanımızdan. Dünya sadece bize ait değil sevgili anne ve sen sorumlusun aslında karnı acıkıp sana doğru gelen o köpekten. Evladına merhameti öğretmesi gereken de sensin. Köpekleri taşlamayan, karınca yuvasına basmayan, çiçekleri ezmeyen bir evlat yetiştiremedikten sonra, a’yı bilmiş b’yi öğrenmiş ne önemi var? Ördekleri de besledikten sonra, evimize doğru yola çıkıyoruz, her seferinde nasıl bir anne olmamam gerektiğini öğrenerek…

Siz...siz ne güzel bir insansınız....

.demiştim ortak düşüncelere sahibim diye...yine,,,,yine..
Çok...çok iyi geldiniz bana...yalnız olmadığını bilmek ne güzel bir duygu..düşüncelerimden hislerimden bir ben daha var olduğunu bilmek..
Çok teşekkür ederim...İyi ki var mışsınız...İyi ki var sınız.hep buradayım...Lütfen yazmaya devam ediniz..
Sevgi ile........
 
Sevgili elecda elecda ,
Aslında bu ikinci mesajım ama ilk mesajım dikkatinizden kaçtığı için özellikle etiketledim:KK48:
Sayfayı çok ama çok beğendim ve bir şevkle okumaya başladım. Ama sonra ne olduysa koptum (çok değil 5-10 günlük bir durum sanırım). İşte benim sorunum da bu: istikrarsızlık... bir şeyleri devam ettirmede problem yaşıyorum hep inişli çıkışlıyım, bu bir karakter şekli mi yoksa alışkanlık mı bilmiyorum. Bu zinciri nasıl kıracağımı da bilmiyorum. Her başa dönüşümde hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaşıyorum.
Çok özür dilerim o_O
Başka bir arkadaş da benzer birşey yazmıştı. Adem Güneş bir yazısında bebekken anne ile güvenli bağlanamayanlar, yetişkinlik dönemine geldiklerinde rutini sürdürmede ve istikrarda problem yaşarlar diye yazmıştı. Siz de sorun bu mu veya başka bir şey mi, bunun öncelikle farkına varmanız ve adını koymanız gerekiyor. Sorunu tanımladıktan sonra ancak çözüm safhasına geçilebilir.
 
Siz...siz ne güzel bir insansınız....

.demiştim ortak düşüncelere sahibim diye...yine,,,,yine..
Çok...çok iyi geldiniz bana...yalnız olmadığını bilmek ne güzel bir duygu..düşüncelerimden hislerimden bir ben daha var olduğunu bilmek..
Çok teşekkür ederim...İyi ki var mışsınız...İyi ki var sınız.hep buradayım...Lütfen yazmaya devam ediniz..
Sevgi ile........
Güzel mesajınız için çok teşekkür ederim. Benzer insanlar birbirini bir şekilde buluyor. Sevgiler
 
Diğer topiğe yazdım, buraya da ekleyeyım...

Günaydın, geçen hafta mutfak dolaplarımı elden geçirdim. 3 poşet kullanmadığım kap kaçağı verdim. Çok sade ve düzenli dolabım var artık. Hatta bır ıkı parça atılacak tabak var ama henüz yerine koyabileceğim şeyleri almadım. Düz beyaz porselenlerden istiyorum. 6 tane, içine de küçük beyaz porselen çorba kasesi. Böylece sofraya hem çorbalarını hem de yemeklerini tek tabakta servis edip kalk -oturdan kurtulacağımı umut ediyorum: )

Giymediğim yada giyip vucut yapıma uygun olmayan 4-5 kazağı hafta sonu attım. Bir hırka attım ki teee kaç yıllık.
Şimdi kıyafet olarak 4-5 gömlek, 2 hırka, 3 boğazlı kazak, 3 kot ve 3 kumaş pantalonum var. Kışlık 1 kaşe, 1 kaban, 2 trençkot farklı renklerde, 1 kot montum, 1 yağmurluğum(atılacak o da) var. 1 bot, 1 tam 1 yarım çizme, 1 de kumaş pantolonlar ile giydiğim yarım siyah botum var.

Bu kış kıyafet anlamında hiçbirşey almayı düşünmüyorum. Bir ara hırka alsam mı dedim ama bir lacivert bir de hardal rengi hırkam ile bu kışı geçirebilirim. Gerek yok bence almaya.

Almanın sonu yok onu anladım...

Ev eşyalarına gelince. Portmanto yaptırdım, güzel kullanışlı, çok şükür tıkış tıkış dolu değil. Düzenli oldu. Çocukların odasını ayırmıştım, yavaş yavaş tamamladım eksiklerini. Sadece avizeleri kaldı. Bu kış halletmeyi düşünüyorum onu da. Düzenli oldu odaları, etrafta dağınıklık yok ve dolapları sade ve düzenli.

Yatak odası aldım geçen yaz, hoşuma giden country tarzı model. Abajur, avize ve tül fon perdem eksik. Bu kış yavaş yavaş halledeceğim onları da. Acele etmeden, ucuza kaçmadan. Aklıma yatan modeli alacağım inş.

salona henüz başlamadım. Alacağım model ve şekil filan aklımda beğendim ama borçla almak istemediğimden biraz birikim yapmak istiyorum salon için. En az 10000 lira lazım. Ama acelem yok: )
Mutfak ile ilgili bir iki değişiklik işim var, onlar için de 10000 lira lazım. Ama borçla yapmak istemiyorum. Bakalım nasıl olacak.

Çocuklarıma yatırım yapıyorum, ders+aktivite gibi şeyler. Bol bol kitap okuyoruz onlarla. Yüzme dersinde bacak kasları güçleniyor diye mutlu oluyorum: ) okuduğumuz şeyler hakkında yorumlar yapıyoruz, merak duygularını tetikleyecek konular atıyorum ortaya. Araştırmalarını istiyorum. Onlar araştırdıkça ben mutlu oluyorum...

Benden bu kadar. Velhasıl kelam almak yerine, gezmeyi-okumayı seçiyoruz. Almak istediğim şeylerde de almış olmak için almak yerine beni mutlu edecek olanı, kaliteli olanı seçiyorum...
 
Çok özür dilerim o_O
Başka bir arkadaş da benzer birşey yazmıştı. Adem Güneş bir yazısında bebekken anne ile güvenli bağlanamayanlar, yetişkinlik dönemine geldiklerinde rutini sürdürmede ve istikrarda problem yaşarlar diye yazmıştı. Siz de sorun bu mu veya başka bir şey mi, bunun öncelikle farkına varmanız ve adını koymanız gerekiyor. Sorunu tanımladıktan sonra ancak çözüm safhasına geçilebilir.
Estağfurullah. Özür dilemeniz için değil de pat diye konuya dahil olmuş gibi görünmemek için o açıklamayı yaptım:)
Evet o paylaşımı hatırlıyorum dikkatimi çekmişti. Ama bebeklik dönemimde annemle güvenli bağ kurup kurmadığımı nasıl tespit edebilirim ki?
 
Diğer topiğe yazdım, buraya da ekleyeyım...

Günaydın, geçen hafta mutfak dolaplarımı elden geçirdim. 3 poşet kullanmadığım kap kaçağı verdim. Çok sade ve düzenli dolabım var artık. Hatta bır ıkı parça atılacak tabak var ama henüz yerine koyabileceğim şeyleri almadım. Düz beyaz porselenlerden istiyorum. 6 tane, içine de küçük beyaz porselen çorba kasesi. Böylece sofraya hem çorbalarını hem de yemeklerini tek tabakta servis edip kalk -oturdan kurtulacağımı umut ediyorum: )

Giymediğim yada giyip vucut yapıma uygun olmayan 4-5 kazağı hafta sonu attım. Bir hırka attım ki teee kaç yıllık.
Şimdi kıyafet olarak 4-5 gömlek, 2 hırka, 3 boğazlı kazak, 3 kot ve 3 kumaş pantalonum var. Kışlık 1 kaşe, 1 kaban, 2 trençkot farklı renklerde, 1 kot montum, 1 yağmurluğum(atılacak o da) var. 1 bot, 1 tam 1 yarım çizme, 1 de kumaş pantolonlar ile giydiğim yarım siyah botum var.

Bu kış kıyafet anlamında hiçbirşey almayı düşünmüyorum. Bir ara hırka alsam mı dedim ama bir lacivert bir de hardal rengi hırkam ile bu kışı geçirebilirim. Gerek yok bence almaya.

Almanın sonu yok onu anladım...

Ev eşyalarına gelince. Portmanto yaptırdım, güzel kullanışlı, çok şükür tıkış tıkış dolu değil. Düzenli oldu. Çocukların odasını ayırmıştım, yavaş yavaş tamamladım eksiklerini. Sadece avizeleri kaldı. Bu kış halletmeyi düşünüyorum onu da. Düzenli oldu odaları, etrafta dağınıklık yok ve dolapları sade ve düzenli.

Yatak odası aldım geçen yaz, hoşuma giden country tarzı model. Abajur, avize ve tül fon perdem eksik. Bu kış yavaş yavaş halledeceğim onları da. Acele etmeden, ucuza kaçmadan. Aklıma yatan modeli alacağım inş.

salona henüz başlamadım. Alacağım model ve şekil filan aklımda beğendim ama borçla almak istemediğimden biraz birikim yapmak istiyorum salon için. En az 10000 lira lazım. Ama acelem yok: )
Mutfak ile ilgili bir iki değişiklik işim var, onlar için de 10000 lira lazım. Ama borçla yapmak istemiyorum. Bakalım nasıl olacak.

Çocuklarıma yatırım yapıyorum, ders+aktivite gibi şeyler. Bol bol kitap okuyoruz onlarla. Yüzme dersinde bacak kasları güçleniyor diye mutlu oluyorum: ) okuduğumuz şeyler hakkında yorumlar yapıyoruz, merak duygularını tetikleyecek konular atıyorum ortaya. Araştırmalarını istiyorum. Onlar araştırdıkça ben mutlu oluyorum...

Benden bu kadar. Velhasıl kelam almak yerine, gezmeyi-okumayı seçiyoruz. Almak istediğim şeylerde de almış olmak için almak yerine beni mutlu edecek olanı, kaliteli olanı seçiyorum...
Bence oldun sen:KK50:
 
Estağfurullah. Özür dilemeniz için değil de pat diye konuya dahil olmuş gibi görünmemek için o açıklamayı yaptım:)
Evet o paylaşımı hatırlıyorum dikkatimi çekmişti. Ama bebeklik dönemimde annemle güvenli bağ kurup kurmadığımı nasıl tespit edebilirim ki?
Çocuklukta aranız nasıldı? Ergenlik dönemini nasıl geçirdiniz? Şu an annenize güveniyor musunuz? Onu suçladığınız konular var mı gibi soruları kendinize sormanız gerekiyor.
 
Çocuklukta aranız nasıldı? Ergenlik dönemini nasıl geçirdiniz? Şu an annenize güveniyor musunuz? Onu suçladığınız konular var mı gibi soruları kendinize sormanız gerekiyor.
Bu soruların hepsinin yanıtı olumlu. Ama şöyle bir durum vardı: babam çok baskındı, annem pasif kalırdı çok zaman, annemin görevlerini de o üstlenirdi. Acaba bu durum annemle bağımı zedelemiş olabilir mi ki? Annem dünyanın en iyisi insanıdır benim gözümde, o kadar eminim ondan. Ama anne-çocuk ilişkimiz eksik mi kaldı bilemedim şimdi...
 
Çocuğuma iyi bir anne olmaya çalışırken, kadınlığımı, insanlığımı unutmamak için kendimi beslemeye, kendime bakmaya, hayata sıkı sıkı tutunup, kürekleri çekmeye devam ediyorum. Hayattaki ana hedefim “Daha az tüketmek. Daha mutlu yaşamak.” olarak özetlenebilir. Bu hedefi gerçekleştirmek için günlük rutinimde, aşağıda belirttiğim konu başlıklarında kendimi geliştirmeye, yeni şeyler öğrenmeye ve bu öğrendiklerimi uygulamaya gayret ediyorum.
  • Sağlıklı Yaşam

  • Mümkün Olduğunca İyi Annelik

  • Düzenli ve Sade Bir Ev

  • İyi Görünmek

  • Verimli İş Hayatı

  • Para Yönetimi

  • Toplumsal Fayda
Burada paylaşacaklarım, bu hedeflere ulaşma yolculuğumun, 34 yılda öğrendiğim ve deneyimlediğim şeylerin bir dökümü. Ayrıca bir şeylerin konsantrasyonumu bozmasına izin vermeden “bugün”ü üretken, amaçlarım doğrultusunda ve keyifli geçirmek için gün içerisinde yaptıklarım.

Sadece gündelik hayatlarımızın değil, dünyanın da gidişatı gösteriyor ki sorgulamadan kabul ettiğimiz doğrular, belki de sandığımız kadar doğru değil. Doğrunun ve yanlışın ötesinde başka türlü bir şey isteyenler için temiz bir sayfa açabilmek umuduyla...


tam aradığım sayfa
içimden geçen cümleler sizin kaleminizden dökülmüş...
merablar :)
aynı hedef ve hayallerde olan bir kayacans ben...
 
Giyinme ve Makyaj

Kahvaltıdan sonra işe uygun giyinme kısmı başlıyor. Geçen yıla kadar dolabın karşısına geçip boş boş yığınla kıyafetime bakıp, giyecek hiçbir şeyim olmadığına karar verirdim. Elim sürekli aynı kıyafetlere gider, hızlıca bir şeyleri kombinleyerek evden çıkardım.

2016 yılı içerisinde bu konuda epey çaba sarf ettim ve şu an 5 dakika içerisinde kıyafetime karar verip, hazırlanabilir duruma geldim. Bu konuda yaptıklarımı ayrıca detaylı olarak yazacağım.

detaylı versiyonu kaçıncı sayfada acaba?
 
X