Popüler Konu Verimli Rutin

IMG_2326.JPG
 
Şu an üstte fotoğrafını eklediğim kitabı okuyorum. Sosyal Becerileri karegorilere ayırıp, bunları çocuğa nasıl kazandıracağımız konusunda tavsiyeler ve oyun önerileri veren bir kitap. Ben beğendim. Tavsiye ederim.
 
Geçen yıl kızımın kreşindeyken herkesin kendi çocuğuna bir mektup yazmasını istemişlerdi. Kızıma yazdığım ilk mektubu burada paylaşmak istiyorum.

Canım Kızıma,

Bu akşam seninle okuduğumuz “3 Kedi 1 Dilek” kitabındaki Piti, arkadaşlarından sonsuza kadar ayrılmamayı dilerken, ben de aynı dileği kalbimden geçirdim. Hayatıma dahil olduğunu öğrendiğim günden bu yana beni o kadar mutlu ettin ki umarım sen de hayat boyu mutlu olursun.

Bir çocuk doğduğunda bir anne doğarmış... Annelik o kadar garip birşey ki, bebeğinin varlığını öğrendiğin an, içine yerleşen derin bir korku ile başlıyor ve sanırım ölene kadar da bu korku devam ediyor. Zor bir şey anne olmak... En son ne zaman kesintisiz uyuduğumu hatırlamıyorum mesela. Kendine ait 10 dakika zamana hasret kalıyor insan. Ama senin bir gülüşün, günün bütün sıkıntılarını alıp götürüyor.

Epictetus der ki “Bir insanın anavatanı çocukluğudur”. Güzel bir çocukluk yaşamanı, yıllar sonra bu zamanları, mutlu ve eğlenceli olarak hatırlanmanı sağlamaya çalışıyorum. Geçen gün ben, oyuncak arabanın parçalarını birleştirmeye uğraşırken “İyi ki benim annemsin” dedin. O kadar mutlu oldum ki... İyi bir anne miyim bilmiyorum. Zaten iyi bir anne olup olmadığımı ileride sen bana söyleyeceksin. Bildiğim tek şey, çok gayret ettiğim... Bakmaya, ilgilenmeye, oynamaya, öğretmeye, göstermeye ve dinlemeye çalışıyorum.

Seni, güzel kızım, prensesim gibi sıfatlar ile sevmemeye gayret ediyorum. İyi kapli, güleryüzlü kızım diye seviyorum, sen bu sıfatların güzellikten daha değerli olduğunu hissederek büyü diye.

Sen yere düştüğünde seni kaldırmıyorum. Hayatta bir sürü kez düşeceksin, yaralar da açılacak. Düştüğünde kimseden yardım beklemeden ayağa kalk, dersini al ve yoluna devam et diye.

Seni her ay kitapçıya götürüyorum. Bir kitap sen seçiyorsun, bir tane de senin için ben seçiyorum. Hayatında kitap kokusu hiçbir zaman eksik olmasın diye.

Bazı haftasonları evimize yakın bir göle gidiyoruz. Oradaki ördekleri, kuşları, köpekleri besliyorsun. Seni sokakta gördüğümüz her hayvanı sevmeye yönlendiriyorum, hayvanlardan korkmamayı ve merhameti öğren diye.

Yaşadığın her şeyi detaylı anlatmanı sağlamaya çalışıyorum. Olayları anlatırken duygularını da tanımlamanı istiyorum, duygularını tanımlayabilen ve ifade edebilen bir insan ol diye.

Senden akademik bir başarı ya da parlak bir meslek seçimi beklemiyorum. Kendi yeteneklerin doğrultusunda olabileceğinin en iyisini olmana yardım etmek için senin yanında olacağım.

Güvenilir, duyarlı, nazik, merhametli, kendine güvenen bir insan olmanı diliyorum. Bunu sağlayabilmek için ben de bu sıfatları hakedecek şekilde davranmaya çalışıyorum. Biliyorum ki sen, söylediklerimden değil, davranışlarımdan öğreniyorsun. Ben seni iyi yetiştirebilmek için kendimi yetiştirmeye çalışıyorum.

İyi bir rehber olabilmek için elimden gelen tüm gayreti göstereceğime dair sana ve kendime söz veriyorum.

Sevgilerle.



Annen

Çok duygulandım Sevgili elecda elecda
Ne güzelsin.

Ben de oğluma doğduğundan beri hatıralar yazıyorum. Onun ve bizim için önemli anları.
Mektup ise her yaş için bir tane düşünmüştüm.

Senden alacağım ne çok şey var. Mesela Nermin Yıldırım elimdeki üç kitap biter bitmez temin edeceğim.

Sevgiler...
 
Çok duygulandım Sevgili elecda elecda
Ne güzelsin.

Ben de oğluma doğduğundan beri hatıralar yazıyorum. Onun ve bizim için önemli anları.
Mektup ise her yaş için bir tane düşünmüştüm.

Senden alacağım ne çok şey var. Mesela Nermin Yıldırım elimdeki üç kitap biter bitmez temin edeceğim.

Sevgiler...
Güzel mesajın için çok teşekkür ederim canım. Nermin Yıldırım'ı senin de seveceğini tahmin ediyorum. Uzun süredir bu kadar iyi bir roman yazarına denk gelmemiştim.
 
Ara sıra küçük öyküler, makalemsi şeyler yazıyorum. Geçen yıl çocuklar ile ilgili yazdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.


İÇİMDEN GEÇEN

Kızımla evimizin yakınlarındaki parka gitmek üzere yola çıkıyoruz. İçinde yedek kıyafet, şapka, hırka, su, ıslak mendil, yara bandı, muz, ördekler için bayat ekmek ve kediler için süt olan kocaman bir anne çantası ile birlikte parka vardığımızda daha başlamadan bitmiş vaziyetteyim. Boş bir bank bulup oturuyorum ve izliyorum olanı biteni.

İşte orada, merdivenlerin başında 2 yaşlarında bir kız. Bir süre merdivenlerden koşarak çıkan diğer diğerlerini izledikten sonra bir cesaret atıyor ilk adımını. Düşmediği için mutlu ve etrafına bakınıyor gururla. Tam ikinci adımını atacakken annesi geliyor ve kaldırıyor onu. Merdivenlerin en tepesine koyuyor. Kısa bir şaşkınlık anından sonra ağlamaya başlıyor ve kaydıraktan kaymak yerine başladığı yere geri dönmeye çalışıyor. Anne, anlamsız bir ifadeyle bakıyor. Zaferini çaldın sen onun! Kendi yapabilme ihtimalini aldın elinden, ona ağlıyor. Kim kolayca elde ettiği şeylerden mutluluk duyar ki... Senin için en değerli sonuç, en çok gayret ettiklerinin sonunda elde edilense, bu durum onun için neden farklı olsun ki?

Az ileride başka bir anne, herkesin ortasında çocuğunu tehdit ederek azarlıyor. Korkutarak terbiye ettiğin, itaat ve uyum elde etmek için tehdit ettiğin evladın var ya, kocaman bir adam ya da kadın olduğunda bile kendisini yeterince korkutan kişilere ya itaat edecek ya da isyan edecek. Çünkü çocuk zihninin savunması yoktur. Video kasete benzer. 7 yaşına kadar ne kaydedersen sonra onu izlersin. Küçük düşürülürse, kendini küçümser, suçlanırsa kendini suçlar, ona değersiz davranılırsa hayat boyu kendini değersiz hisseder. Acı çeken acı çektirmeyi öğrenir. Yanlış yaptıkça doğruyu bulur ve hayatı öğrenir. Görevin ise ona sadece rehberlik etmektir. Yol göstericilik esnasında onu incitir, küçük düşürür, “Ben sana demedim mi” dersen, yanlışı görse bile kendi kişiliğini korumak için, senin gösterdiğin yola girmeyecektir. Sonra da hiç sözümü dinlemiyor, diye yakınır durursun etrafına.

Bir baba çarpıyor gözüme. Oğlu kaydıraktan kayar, kendini paralarcasına “Baba bak...” diye bağırırken, gözlerini telefondan kaldırmayan bir adam. Bilmeni isterim ki, saygılı davranmadığın birinden saygı beklemen çok anlamsız olacak çünkü çocukların bir şeyi öğrenmesi için deneyimlemesi gerekir. Anne-babaya saygısızlık genellikle anne-babanın saygınlığını yitirdiği durumlarda ortaya çıkar. Ayrıca güya zaman ayırmış ve onu parka getirmişsin. Kendini ve etrafındakileri kandırabilirsin ama oğlun o zamanın kendine ait olmadığı hisseder. Bugün ona ayırmadığın o zaman, ileride sizi ayırır.

Yanıma bir anne ve kızı oturuyorlar. Üstüne şu hırkayı giymeden oynayamazsın, diyor anne. Kız “Giymeyeceğim işte” diye bağırarak kaçıyor. Kadın bana dönüp kızım çok inatçı, diyor. Diyorum ki içimden, inatlaşmak için iki kişi gereklidir.

Kızım su içmek için yanıma geldiğinde, bir köpek de usulca yanaşıyor banka. Bu sırada başka bir minik, annesinin elinden kurtularak köpeğe doğru koşmaya başlıyor. Annenin bağrışını duyuyorum. “Sakın o pis köpeğe dokunma” diye. Bir an duraksıyor, soran gözlere bakıyor bana. Ben kızıma dönüp “Sevebilirsin” diyorum. Kafamı kaldırmıyorum, çünkü o annenin bana nasıl baktığını çok iyi biliyorum. Kızıma köpeğe biraz süt vermesini söylüyorum. Çocuğunu çekiştirerek ve söylenerek uzaklaşıyor yanımızdan. Dünya sadece bize ait değil sevgili anne ve sen sorumlusun aslında karnı acıkıp sana doğru gelen o köpekten. Evladına merhameti öğretmesi gereken de sensin. Köpekleri taşlamayan, karınca yuvasına basmayan, çiçekleri ezmeyen bir evlat yetiştiremedikten sonra, a’yı bilmiş b’yi öğrenmiş ne önemi var? Ördekleri de besledikten sonra, evimize doğru yola çıkıyoruz, her seferinde nasıl bir anne olmamam gerektiğini öğrenerek…
 
Bu yazıyı Oyuncu Anne'den kopyalayıp, telefonumun notlar bölümüne eklemiştim. Küçğk bebeği olanlar için oyun önerileri içeriyor.

Bebek Oyunları

Benim bir küçük bebeğim olsaydı;
Ona her gün masaj yapardım, ten teması kurar ve güzel sözler söylerdim. Renkli, eline sığacak kadar ama ağzına atamayacağı kadar toplardan alırdım. Bir karton kutunun üzerine delikler açar, o deliklere topları tutup sokmasını sağlardım. Bir duvardan diğerine bant çeker, bebeğimin bantın yapışkan tarafına topları yapıştırmasını izlerdim. Islanmasından korkmazdım. Önüne bir leğen su koyar, şıp şıp oynatırdım. Oyuncaklarını suyun içine atmasını, yüzüne su sıçramasını, elleriyle suya vurmasını, suyun içinden oyuncaklar yakalamasını izlerdim. Bir çorabın ucuna çan gibi, zil gibi ses çıkartan bir şeyler dikerdim. Bebeğim yatıp da ayaklarını havaya kaldırıp tepiştiğinde çıkan seslere şaşırmasını izlerdim. Odanın güneş vuran yerine, parlak kağıtlar koyardım. Hani böyle güneş vurunca parlayan ve renk değiştiren kağıtlardan. Birlikte bu görsel şöleni izlerdik. Farklı dokulardaki kumaşlardan bir kumaş kartelası yapardım. Kadife, fitilli, saten, ipek, keten kumaş… Bu kumaşlara dokunmasını sağlardım. Hışır hışır ses çıkartan poşetleri eline vermek tehlikeli olacağından, bu poşetleri kumaşların ya da çorabın içine koyar, ağzını diker ve kendi doku oyuncaklarını yapardım. Bir başka çorabın içine nohut, bir başkasının içine pirinç doldurup diker ve çeşitlendirirdim. Buzdan korkmazdım. Eline buz küpleri verip, soğuğu hissetmesini sağlardım. Hele oyun hamurundan hiç korkmazdım. Zararlı olabilir diye kaygım varsa, evde kendim yapardım oyun hamurunu. Masanın etrafından rengarenk kurdelalar sarkıtıp masanın altında oynatır, rengarenk kurdelaları yakalayıp bırakmasını izlerdim. Yere bir battineye serer, battaniyenin altına da üzerine basınca ses çıkartan oyuncaklardan koyardım. Birlikte emekler, sesleri bulunca birlikte şaşırırdık. Bir kumaşın üzerine bir sürü fermuar diker, o fermuarları açıp kapatmasını öğretirdim. Onu bir kutunun, bir leğenin içine oturtup evin içinde gezdirirdim. Her gün mutlaka sokağa çıkartır hava aldırırdım, kışın bile…
Ne kadar çok şey görse, ne kadar farklı tat tatsa, ne kadar farklı nesneye dokunsa, ne kadar farklı müzik işitse kardır diye düşünürdüm.
 
Öfke Nöbetleri
Kızım anlamsız öfke nöbetlerine kapılınca veya saçma sapan şeyler için tutturunca sakinliğimi koruyabilmek için geliştirdiğim kendimi telkin etme yöntemlerim:
  1. İşyerinde Patronumun saçma sapan tüm davranışlarını tolere edebiliyorum. Ona bağırıp çağıramıyor, tehdit edemiyor ve hönküremiyorum. Peki benim kızım patronumdan daha az mı değerli ki kızıma bunları yapmayı kendime hak görüyorum?
  2. Daha 4 yaşındaki bir çocuktan, 30 yaşındaki insan gibi davranmasını bekliyorsam problem çocukta değil, benim beklentilerimdedir.
  3. Kızım iyice saçmaladığında, evlat katili olmama ramak kala "Bugüne Şükür" cümlesini içimden hiç durmadan tekrarlıyorum. Benim için sihirli bir cümle bu. Aklıma hasta çocuğunun başında çaresizce bekleyen anneler geliyor ve duygu durumum hemen değişiyor.
  4. Ağzımdan kötü birşey çıkacağını hissettiysem "Şu an kızgınım, sonra konuşalım" diyerek kendimi tuvalete kitliyorum:) Elimi yüzümü yıkıyorum bir kendime geliyorum. Söylemediklerim için kendimi tebrik ediyorum:))
  5. İnsanların yanında kriz çıkardıysa mutlaka "Gel seninle içerde bir konuşalım" diyerek kızımı alıp çıkıyorum. Toplum içerisinde tüm dikkatlerin bize dönmesi beni geriyor, daha agresif tepkiler vermeme sebep oluyor. Durumdan vazife çıkaran insanlar fütursuzca kızımı uyarmaya ve bana akıl vermeye başlıyor. İş iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Evde akrabalar bile olsa kızımı alıp arka odaya gidiyorum. İnsanların yanında çocuğumu uyarmıyorum.
  6. Krizler kriz anında çözülmüyor. Bu nedenle o an sadece krizi atlatıp, temel problemi ve vermek istediğim mesajı gece yatarken anlattığım masalların içine dahil ediyorum. Mesela oyuncaklarını paylaşmayan bir yavru kedinin nasıl yalnız kalıp, sıkıldığını sonrasında yaptığı yanlışı fark edip oyuncaklarını paylaştığında arkadaşları ile çok eğlendiğini anlatan bir masal uyduruyorum:)
 
Son olarak, çocuğun en önemli tekamül araçlarından biri, yaradanın bize emaneti ve evimize gelmiş aziz bir misafir olduğunu unutmayalım.
0-6 yaş çocuğun karakterinin %80inin oluştuğu bir dönem olup anneler bu dönemin baş karakteridir.
Bir insanın hayatına sağlayacağımız faydanın verebileceğimiz zararın farkında, elinden geleni yapmış olmanın huzurunda anneler olmamız dileğiyle...
 
Kendim için balık yağı yerine krill oil kullanıyorum. Balık yağına nazaran, w-3 değerleri daha yüksek.

Probiyotik olarak resimdeki NBL gold ve baksoyu dönüşümlü kullanıyorum. Oğlum için de bigflor ve biogaia yı kullanıyorum.

Çinko da doktorun verdiği zinobest.

Nefes egzersizlerim de şöyle;

Ayakta, bacaklar omuz hizasında açılacak. Baş, omuz,akciğer, diyafram nefesi şeklinde ilerliyorum.
1) Normal nefes al ver. ( nefes al 10 sn bekle ve 15 sn de ver) ( her biri 10 ar kez veya 20)
2) Nefes alırken omuzları kaldır, verirken indir. Süreler aynı.
3) Nefes al, göğüs kafesini maksimum genişlet, nefes ver. Sonuncu da rezervuar nefesi de ver. ( nefesi verdikten sonra akciğerin depoladığı bir miktar hava daha var, tekrar nefes almadan yine nefes verilecek.)
4) Diyafram nefesi. ( nefes alırken kolları kaldırıyoruz , verirken indirip ortada buluşturuyoruz :)) )

En son da rahatlama.

Buna zamanımın durumuna göre esneme hareketlerini de ekliyorum tabi.

Aaa bu arada, en yakın arkadaşım Ümitköy tarafında aletli pilates merkezi açtı. Eğer düşünürsen, aklında olsun.

Eğer Ankara ya yerleşirsek, daimi üyesi olacağım kendisinin :)

arkadaşlar. benim bulunduğum yerde eczanede doğal destek ürünleri satılmıyor. ancak siparişle geliyor ve çok uzun surede geliyor. hem de internetten bakıyorum daha uyguna denk geliyor ama almaya hiç cesaret edemedim. şöyle bildiğiniz güvenilir siteler var mı vitamin desteklerini balık yağını fln almak için :) elecda elecda msf2407 msf2407
 
arkadaşlar. benim bulunduğum yerde eczanede doğal destek ürünleri satılmıyor. ancak siparişle geliyor ve çok uzun surede geliyor. hem de internetten bakıyorum daha uyguna denk geliyor ama almaya hiç cesaret edemedim. şöyle bildiğiniz güvenilir siteler var mı vitamin desteklerini balık yağını fln almak için :) elecda elecda msf2407 msf2407
Botanik ecza sitesinden daha önce alışveriş yaptım. Güvenilir bir sitedir.
 
Para Yönetimi
Özlem Denizmen'nin "Cebinde Mucize Yarat" kitabı ile benim para yönetimi konusundaki çalışmalarım başladı. Kitabın başında "Para Sizin İçin Ne Anlama Geliyor?" "Bugüne Kadar Yaşadığım Önemli ve Temel Taşlar Nelerdi? Bunlarda paranın rolü neydi? sorularına cevap aramak gerektiği yazıyor.
Ben kendiminkini, bu sürecin başındayken çıkartmıştım. Paylaşıyorum.


PARA BENİM İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?


  • Para benim için kendini güvende hissetmek anlamına geliyor. Borçlu olduğumda ya da hesabımda para olmadığında huzursuz ve mutsuz hissediyorum.

  • İyi kazanıyorum, ancak parayı yönetemediğim için, sürekli kredi kartı borcu ile karşı karşıya kalıyorum. Annem düşünmeden harcayan biriydi ve sürekli borç içindeydi. Onun gibi davranıyorum. Bunun önüne geçmem gerekiyor.

  • Harcama anında kendimi kaybediyorum, almam gereken şey çok acilmiş hissiyatı yaratıyorum ve hemen alıyorum.

BUGÜNE KADAR YAŞADIĞIM ÖNEMLİ VE TEMEL HAYAT TAŞLARI NELERDİ? BUNLAR HAYATIMI NASIL ŞEKİLLENDENDİRDİ?

  • ÜNİVERİSTE: Üniversiteyi kazanıp, Eskişehir’den İstanbul’a taşındım. Yurtta kalırken dayılarım ekstra para göndermesine ve burs almama rağmen, geçinmeyi başaramadım.
  • İLK EVE ÇIKMA: Yurttan eve çıkmak hayatımda yaptığım en önemli hatalardan biriydi. Yurtta kalırken yönetemediğim para ile evi çeviremedim ve gittikçe borca battım. Kenarda param olmadığı ve borcum olduğu için bulduğum ilk işe girmek zorunda kaldım. Ayrılmak istediğim halde yine param olmadığı için işten ayrılamadım.
  • EVLİLİK: Evlenmeden önce eşim ile oturup, bütçemizi yol haritamızı konuşmadığımız için fuzuli bir sürü harcama yaptık, yüksek kirası olan bir eve çıktık. Gelen altınlar borca gitti, evliliğimizin ilk zamanları bol bol borç ödemekle geçti.
  • ARABA: Arabayı daha 7000 tl borcumuz varken sıfır peşinatla aldık. Acemi olmamıza rağmen sıfır araba aldık ve arabanın borcu da bizi çok zorladı.
  • AİLEM: Ailem için çok harcama yaptık. Acil durum paramız olmadığı için de sürekli ihtiyaç kredisi veya elden borç ile hallettik. Bu durum bizi daha çok batağa sürükledi.
  • İŞ: İş değişikliği ile gelir seviyem bir hayli yükseldi. 5 yıl oldu, ancak fuzuli masraflardan kaynaklı bir birikim sağlayamadık.
  • ÇOCUK: Kızımız doğumundan önce de çok fazla fuzuli masraf yaptık. Doğum izni döneminde maaş kaybım, çok ciddi olduğu için borçlandık.

 
Para Yönetimi
Özlem Denizmen'nin "Cebinde Mucize Yarat" kitabı ile benim para yönetimi konusundaki çalışmalarım başladı. Kitabın başında "Para Sizin İçin Ne Anlama Geliyor?" "Bugüne Kadar Yaşadığım Önemli ve Temel Taşlar Nelerdi? Bunlarda paranın rolü neydi? sorularına cevap aramak gerektiği yazıyor.
Ben kendiminkini, bu sürecin başındayken çıkartmıştım. Paylaşıyorum.


PARA BENİM İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?


  • Para benim için kendini güvende hissetmek anlamına geliyor. Borçlu olduğumda ya da hesabımda para olmadığında huzursuz ve mutsuz hissediyorum.

  • İyi kazanıyorum, ancak parayı yönetemediğim için, sürekli kredi kartı borcu ile karşı karşıya kalıyorum. Annem düşünmeden harcayan biriydi ve sürekli borç içindeydi. Onun gibi davranıyorum. Bunun önüne geçmem gerekiyor.

  • Harcama anında kendimi kaybediyorum, almam gereken şey çok acilmiş hissiyatı yaratıyorum ve hemen alıyorum.

BUGÜNE KADAR YAŞADIĞIM ÖNEMLİ VE TEMEL HAYAT TAŞLARI NELERDİ? BUNLAR HAYATIMI NASIL ŞEKİLLENDENDİRDİ?

  • ÜNİVERİSTE: Üniversiteyi kazanıp, Eskişehir’den İstanbul’a taşındım. Yurtta kalırken dayılarım ekstra para göndermesine ve burs almama rağmen, geçinmeyi başaramadım.
  • İLK EVE ÇIKMA: Yurttan eve çıkmak hayatımda yaptığım en önemli hatalardan biriydi. Yurtta kalırken yönetemediğim para ile evi çeviremedim ve gittikçe borca battım. Kenarda param olmadığı ve borcum olduğu için bulduğum ilk işe girmek zorunda kaldım. Ayrılmak istediğim halde yine param olmadığı için işten ayrılamadım.
  • EVLİLİK: Evlenmeden önce eşim ile oturup, bütçemizi yol haritamızı konuşmadığımız için fuzuli bir sürü harcama yaptık, yüksek kirası olan bir eve çıktık. Gelen altınlar borca gitti, evliliğimizin ilk zamanları bol bol borç ödemekle geçti.
  • ARABA: Arabayı daha 7000 tl borcumuz varken sıfır peşinatla aldık. Acemi olmamıza rağmen sıfır araba aldık ve arabanın borcu da bizi çok zorladı.
  • AİLEM: Ailem için çok harcama yaptık. Acil durum paramız olmadığı için de sürekli ihtiyaç kredisi veya elden borç ile hallettik. Bu durum bizi daha çok batağa sürükledi.
  • İŞ: İş değişikliği ile gelir seviyem bir hayli yükseldi. 5 yıl oldu, ancak fuzuli masraflardan kaynaklı bir birikim sağlayamadık.
  • ÇOCUK: Kızımız doğumundan önce de çok fazla fuzuli masraf yaptık. Doğum izni döneminde maaş kaybım, çok ciddi olduğu için borçlandık.


ben mi yazdım bunu diye düşündüm biran :)
bitecek o borçlar yapıcak birşey yok
Allahın izniyle su akar yolunu bulur gereksiz harcamalarımı bayaa azalttım çok şükür
 
arkadaşlar. benim bulunduğum yerde eczanede doğal destek ürünleri satılmıyor. ancak siparişle geliyor ve çok uzun surede geliyor. hem de internetten bakıyorum daha uyguna denk geliyor ama almaya hiç cesaret edemedim. şöyle bildiğiniz güvenilir siteler var mı vitamin desteklerini balık yağını fln almak için :) elecda elecda msf2407 msf2407

Kırmızıbeyaz eczane, turuncu kasa, botanik ecza
 
Öfke Nöbetleri
Kızım anlamsız öfke nöbetlerine kapılınca veya saçma sapan şeyler için tutturunca sakinliğimi koruyabilmek için geliştirdiğim kendimi telkin etme yöntemlerim:
  1. İşyerinde Patronumun saçma sapan tüm davranışlarını tolere edebiliyorum. Ona bağırıp çağıramıyor, tehdit edemiyor ve hönküremiyorum. Peki benim kızım patronumdan daha az mı değerli ki kızıma bunları yapmayı kendime hak görüyorum?
  2. Daha 4 yaşındaki bir çocuktan, 30 yaşındaki insan gibi davranmasını bekliyorsam problem çocukta değil, benim beklentilerimdedir.
  3. Kızım iyice saçmaladığında, evlat katili olmama ramak kala "Bugüne Şükür" cümlesini içimden hiç durmadan tekrarlıyorum. Benim için sihirli bir cümle bu. Aklıma hasta çocuğunun başında çaresizce bekleyen anneler geliyor ve duygu durumum hemen değişiyor.
  4. Ağzımdan kötü birşey çıkacağını hissettiysem "Şu an kızgınım, sonra konuşalım" diyerek kendimi tuvalete kitliyorum:) Elimi yüzümü yıkıyorum bir kendime geliyorum. Söylemediklerim için kendimi tebrik ediyorum:))
  5. İnsanların yanında kriz çıkardıysa mutlaka "Gel seninle içerde bir konuşalım" diyerek kızımı alıp çıkıyorum. Toplum içerisinde tüm dikkatlerin bize dönmesi beni geriyor, daha agresif tepkiler vermeme sebep oluyor. Durumdan vazife çıkaran insanlar fütursuzca kızımı uyarmaya ve bana akıl vermeye başlıyor. İş iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Evde akrabalar bile olsa kızımı alıp arka odaya gidiyorum. İnsanların yanında çocuğumu uyarmıyorum.
  6. Krizler kriz anında çözülmüyor. Bu nedenle o an sadece krizi atlatıp, temel problemi ve vermek istediğim mesajı gece yatarken anlattığım masalların içine dahil ediyorum. Mesela oyuncaklarını paylaşmayan bir yavru kedinin nasıl yalnız kalıp, sıkıldığını sonrasında yaptığı yanlışı fark edip oyuncaklarını paylaştığında arkadaşları ile çok eğlendiğini anlatan bir masal uyduruyorum:)
İdolümsün, Harika bi annesin, aslında her şeyden önce güzel bi insansın. Umarım ben de senin gibi bi anne olabilirim. İyi ki yazıyorsun...
 
ben mi yazdım bunu diye düşündüm biran :)
bitecek o borçlar yapıcak birşey yok
Allahın izniyle su akar yolunu bulur gereksiz harcamalarımı bayaa azalttım çok şükür
Ben de epey yol aldım ama henüz istediğim noktaya gelemedim. Harcamalarını nasıl azalttığını paylaşır mısın?
 
Bu yazıyı Oyuncu Anne'den kopyalayıp, telefonumun notlar bölümüne eklemiştim. Küçğk bebeği olanlar için oyun önerileri içeriyor.

Bebek Oyunları

Benim bir küçük bebeğim olsaydı;
Ona her gün masaj yapardım, ten teması kurar ve güzel sözler söylerdim. Renkli, eline sığacak kadar ama ağzına atamayacağı kadar toplardan alırdım. Bir karton kutunun üzerine delikler açar, o deliklere topları tutup sokmasını sağlardım. Bir duvardan diğerine bant çeker, bebeğimin bantın yapışkan tarafına topları yapıştırmasını izlerdim. Islanmasından korkmazdım. Önüne bir leğen su koyar, şıp şıp oynatırdım. Oyuncaklarını suyun içine atmasını, yüzüne su sıçramasını, elleriyle suya vurmasını, suyun içinden oyuncaklar yakalamasını izlerdim. Bir çorabın ucuna çan gibi, zil gibi ses çıkartan bir şeyler dikerdim. Bebeğim yatıp da ayaklarını havaya kaldırıp tepiştiğinde çıkan seslere şaşırmasını izlerdim. Odanın güneş vuran yerine, parlak kağıtlar koyardım. Hani böyle güneş vurunca parlayan ve renk değiştiren kağıtlardan. Birlikte bu görsel şöleni izlerdik. Farklı dokulardaki kumaşlardan bir kumaş kartelası yapardım. Kadife, fitilli, saten, ipek, keten kumaş… Bu kumaşlara dokunmasını sağlardım. Hışır hışır ses çıkartan poşetleri eline vermek tehlikeli olacağından, bu poşetleri kumaşların ya da çorabın içine koyar, ağzını diker ve kendi doku oyuncaklarını yapardım. Bir başka çorabın içine nohut, bir başkasının içine pirinç doldurup diker ve çeşitlendirirdim. Buzdan korkmazdım. Eline buz küpleri verip, soğuğu hissetmesini sağlardım. Hele oyun hamurundan hiç korkmazdım. Zararlı olabilir diye kaygım varsa, evde kendim yapardım oyun hamurunu. Masanın etrafından rengarenk kurdelalar sarkıtıp masanın altında oynatır, rengarenk kurdelaları yakalayıp bırakmasını izlerdim. Yere bir battineye serer, battaniyenin altına da üzerine basınca ses çıkartan oyuncaklardan koyardım. Birlikte emekler, sesleri bulunca birlikte şaşırırdık. Bir kumaşın üzerine bir sürü fermuar diker, o fermuarları açıp kapatmasını öğretirdim. Onu bir kutunun, bir leğenin içine oturtup evin içinde gezdirirdim. Her gün mutlaka sokağa çıkartır hava aldırırdım, kışın bile…
Ne kadar çok şey görse, ne kadar farklı tat tatsa, ne kadar farklı nesneye dokunsa, ne kadar farklı müzik işitse kardır diye düşünürdüm.
Bu çok iyi oldu teşekkürler :)
 
Para Yönetimi
Özlem Denizmen'nin "Cebinde Mucize Yarat" kitabı ile benim para yönetimi konusundaki çalışmalarım başladı. Kitabın başında "Para Sizin İçin Ne Anlama Geliyor?" "Bugüne Kadar Yaşadığım Önemli ve Temel Taşlar Nelerdi? Bunlarda paranın rolü neydi? sorularına cevap aramak gerektiği yazıyor.
Ben kendiminkini, bu sürecin başındayken çıkartmıştım. Paylaşıyorum.


PARA BENİM İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?


  • Para benim için kendini güvende hissetmek anlamına geliyor. Borçlu olduğumda ya da hesabımda para olmadığında huzursuz ve mutsuz hissediyorum.

  • İyi kazanıyorum, ancak parayı yönetemediğim için, sürekli kredi kartı borcu ile karşı karşıya kalıyorum. Annem düşünmeden harcayan biriydi ve sürekli borç içindeydi. Onun gibi davranıyorum. Bunun önüne geçmem gerekiyor.

  • Harcama anında kendimi kaybediyorum, almam gereken şey çok acilmiş hissiyatı yaratıyorum ve hemen alıyorum.

BUGÜNE KADAR YAŞADIĞIM ÖNEMLİ VE TEMEL HAYAT TAŞLARI NELERDİ? BUNLAR HAYATIMI NASIL ŞEKİLLENDENDİRDİ?

  • ÜNİVERİSTE: Üniversiteyi kazanıp, Eskişehir’den İstanbul’a taşındım. Yurtta kalırken dayılarım ekstra para göndermesine ve burs almama rağmen, geçinmeyi başaramadım.
  • İLK EVE ÇIKMA: Yurttan eve çıkmak hayatımda yaptığım en önemli hatalardan biriydi. Yurtta kalırken yönetemediğim para ile evi çeviremedim ve gittikçe borca battım. Kenarda param olmadığı ve borcum olduğu için bulduğum ilk işe girmek zorunda kaldım. Ayrılmak istediğim halde yine param olmadığı için işten ayrılamadım.
  • EVLİLİK: Evlenmeden önce eşim ile oturup, bütçemizi yol haritamızı konuşmadığımız için fuzuli bir sürü harcama yaptık, yüksek kirası olan bir eve çıktık. Gelen altınlar borca gitti, evliliğimizin ilk zamanları bol bol borç ödemekle geçti.
  • ARABA: Arabayı daha 7000 tl borcumuz varken sıfır peşinatla aldık. Acemi olmamıza rağmen sıfır araba aldık ve arabanın borcu da bizi çok zorladı.
  • AİLEM: Ailem için çok harcama yaptık. Acil durum paramız olmadığı için de sürekli ihtiyaç kredisi veya elden borç ile hallettik. Bu durum bizi daha çok batağa sürükledi.
  • İŞ: İş değişikliği ile gelir seviyem bir hayli yükseldi. 5 yıl oldu, ancak fuzuli masraflardan kaynaklı bir birikim sağlayamadık.
  • ÇOCUK: Kızımız doğumundan önce de çok fazla fuzuli masraf yaptık. Doğum izni döneminde maaş kaybım, çok ciddi olduğu için borçlandık.

Seninki para yönetimi değil yönetememe olmuş resmen bir zamanlar :KK66:
 
Ben de epey yol aldım ama henüz istediğim noktaya gelemedim. Harcamalarını nasıl azalttığını paylaşır mısın?
Bana sormamışsın ama ben de azalttım :) eskiden bir dünya marka çanta, ayakkabı, kıyafet, parfüm alırdım artık hiç yanından bile geçmiyorum. 10 parfüme ne gerek var al iki tane kullan dedim kendi kendime. Sandaletlerim o kadar çok ki ayıklayıp verdiğim halde sanki bir ömür yetecek bana :)) eskiden gözüm doymuyordu şimdi gözüm yoruluyor. Aslında sen de evini oldukça sadeleştirmişsin, yani sıkıntın bundan kaynaklı değil sanırım. En çok neye harcama yapıyorsun ve bu ne kadar gerekli? Kısmalı mısın ya da ne kadar kısabilirsin? Eminim liste yapmışsındır gene yap. Zaman zaman yenilemek gerekiyor çünkü insan çok değişken ve fikirler de değişiyor. Bir de aylık mutlaka kenara koyacağın birikimin olsun ki sanırım bunu da diğer topikten hatırladığım kadarıyla yapıyorsun.
Ben de yeni birşey deneyimliyorum. Bebişlerle beraber ben de ücretsiz izine çıktım şimdi ilk defa maaşım yok ve bununla nasıl başedeceğimi düşünüyorum. Yani eşimin maaşı, kira geliri falan var ama bu başka bişey. Yıllardır bana özel yatan bir miktar artık yok. Kendime özel harcamalarım dibe inecek aslında heyecanlanıyorum çünkü bununla nasıl başedeceğimi öğreneceğim :KK66:
 
X