Popüler Konu Verimli Rutin

Sesli güldüm elecda elecda
Bizde örümcek adam , batman , hulk konuşturuyoruz
Benimde hayalimde puzzle seven , boyama seven bir çocuk hayali vardı
Boyama yaparken bile konuş anne diyor
Benimki bir de konuşturduklarımı beğenmiyor, “Hayır öyle demeyecekti” diye bağırıp ağlamaya başlıyor. “Kızım nerden bilebilirim ne söylememi istediğini” diyorum. Bu seferde “Annesin sen bileceksin tabi” diyor:işsiz:
Bazen de şunu desin bunu desin şeklinde benim tüm konuşturmalarımı yönlendiriyor. :ruh:
 
elecda elecda merhaba sizi yeni keşfettim. Yazdiklariniz ise mükemmel. Fakat son yazınızdski şu kısmı anlayamadım.
Ciddi Olarak Azaltılacaklar: Gluten, ekmek ve unlu mamuller, suyun dışındaki içecekler, süt ürünleri
Süt ürünlerini hep daha fazla tüketmemiz önerilirken bunu okuyunca çok şaşırdım. Belli bir sebebi var mı acaba?
Öncelikle hoş geldiniz:KK50:
Kitabın yazarları Amerikan olduğu için yoğurt ve peynir pek tüketmiyorlar diye tahmin ediyorum. Sütü, süt olarak tüketmenin faydalı olmadığına, aksine demir eksikliği ve laktozdan kaynaklı birtakım sıkıntılara sebep olduğunu okumuştum ben de. Kitapta “Doğada insan dışında hiç bir canlı başka bir canlının sütünü içmez” diyor
 
Bu adamların konuşmalarını da dinledim, bloglarını da okudum, belgesellerini de izledim. Kitapta da benzer şeylerden bahsettikleri için okumamıştım.
Benim de evimde 1. Sınıftan üniversiteye kadar karnelerim, bazı başarı ve sınav sonuç belgeleri falan duruyor. Şimdiye kadar neden fotoğraflarını çekip gerisini atmaya cesaret edemedim bilmiyorum. Babam saklamış ve bana verdi, şu an benim evimde fazlalık yapıyorlar
Belki ilk karnemi saklayabilirim. Ama gerisi fotoğraflanıp arşivlenebilir. Zaten açıp incelediğim yok ki.
Ben bir anı kutusu oluşturdum. Benim için çok özel şeyleri koymaya gayret ediyorum. Sen de böyle bir kutu yapıp ilk karneni koyabilirsin bence. Gerisinin de fotoğraflarını çekip saklarsın.
Bu arada üniversite diplomam hariç eğitim hayatıma dair hiç birşeyimi saklamadığımı fark ettim şu ano_O
 
Çok oyuncakları olmalı mı elecda?
Oyuncakların gelişim için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hem fiziksel gelişim, hem hayal gücü falan. Ama miktarı ne olmalı, her oyuncak aynı anda çocuk için ulaşılabilir olmalı mı, sıkılır mı, tatminsiz olur mu? Bunları bilmiyorum mesela. Bunu bi erken çocukluk eğitimi uzmanına danışacağım. Ama deneyimlerinden yola çıkarsak ne dersin?
Kesinlikle çok oyuncağı olmamalı. Bu konu net. Çünkü hem dikkat dağınıklığına hem de doyumsuzluğa sebep oluyor. Alacağın oyuncakların çocuğun hayal gücünü geliştirmeye yönelik olmasına dikkat etmek gerekir. Plastik ve elektronik oyuncaklar sıkıntı mesela. Çocuk onlarla oyun kuramıyor çünkü oyuncak herşeyi kendi yapıyor.
Zaten ilk bir sene çıngırak, ağzına sokamayacağı ancak elinde tutamayacağı büyüklükte toplar ve dokun hisset kitapları yeterli bence.
 
Beslenme şu an benim için sıkıntılı bir durum haline geldi. Hamilelikten önce sağlıklı gıdalara yönelmeye başlamıştım. Paketli işlenmiş ürünleri uzun zamandır çok çok sınırlandırdım. Gofretler, cipsler abur cuburlar hayatımda yok. Ama benim derdim hamur işi ve gluten. Gluten özellikle bağırsaklarımda (ibs rahatsızlığım var) sıkıntıya yol açıyor ama dönem dönem kısıtlasam da şu an önüne geçemiyorum. Kuruyemiş, meyve, yulaf tüketsem de açlığımı bastıramıyorum.
48 kilo ile hamileliğe başladım ve 10 kilo kadar belki biraz daha fazla aldım. Bu da beni üzüyor.
Kırmızı et, yumurta, Süt ve süt ürünleri temel yaşam kaynağım gibi. Canım sürekli ekmek arasına bol miktarda peynir istiyor :KK70:
Öğle yemeklerinde ekmek yemiyorum. Sabahları 1-2 dilimi geçmiyorum. Ama kaçırınca da oturup 1 ekmek bile tüketecek kadar gözüm dönüyor.

Bugün miladım olsun güzel besleneyim. Motive oldum şu an :) yapabilirim
Bence 10 kilo gayet iyi. Benim doktorum 14 kg’a kadar alabilirsin demişti.
Ekmek yerine çiğ yer fıstığını tavsiye ederim. Benim de sürekli ekmeğe yönelme eğilimim vardı. Ekmek yerine bir avuç fıstık yiyince epey tok tutuyor ve beni sakinleştiriyor:) Bir dene istersen. Ben cevizhane web sayfasından sipariş ediyorum.
 
Benzer bir durumu ben de yaşadım. Annem ve babam iki sene arayla vefat etti ve büyüdüğüm ev tüm eşyaları ile kaldı. Bütün eşyalarda ailecek geçirdiğimiz anılar olduğu için bende de ilk etapta bu evi bu şekilde muhafaza etmeliyim diye düşündüm.

Sonrasında o evde annem ve babam için okutacağım mevlüt öncesinde temizliğe tanımadığım bir bayanı çağırdım. Sohbet ederken babasının evinin yandığından, bütün eşyalarının gittiğinden bahsetti.
Kızkardeşim ile paylaştığımız odada da ranzalı bir genç odası takımı vardı. Kendi kızlarına da böyle bir takım almak istediğini söyledi. O evde yaşadığımı zannettiği için art niyeti yoktu.

Mevlüt bittikten sonra kendisini çağırdım. Evin anahtarını verdim. Durumu anlattım. Bütün ev eşyalarını alıp götürmesini, genç odasını kızlarına diğer eşyaları da babasına götürmesini söyledim. Çok ağladı ve çok dua etti... Ben o evden sadece bir anneme bir tane de babama ait kol saati alıp çıktım. Sonrasında da evi sattım. O evdeki bütün yaşanmışlıklar en ufak detayına kadar aklımda hala.
Allah rahmet eylesin ikisine de... çok üzüldüm.
ben senin kadar güçlü değilim kesinlikle. çocukluğumu ve gençliğimi geçirdiğim evi müteahhide verdi annemler. yerine yenisi yapıldı. hala içim sızlıyor inanır mısın... sanki diyorum geçmişimin bir belgesi yok. realite o değil farkındayım ama iç sesim susmuyor...
 
Öncelikle hoş geldiniz:KK50:
Kitabın yazarları Amerikan olduğu için yoğurt ve peynir pek tüketmiyorlar diye tahmin ediyorum. Sütü, süt olarak tüketmenin faydalı olmadığına, aksine demir eksikliği ve laktozdan kaynaklı birtakım sıkıntılara sebep olduğunu okumuştum ben de. Kitapta “Doğada insan dışında hiç bir canlı başka bir canlının sütünü içmez” diyor
aynı şeyleri ve fazlasını ben de farklı bir çok kaynaktan okudum. kandaki kalsiyumun artması, damarlarda ve eklemlerde kireçlenme vb... peynir için de farklı yorumlar gelmekte son zamanlarda. peynir bağımlılığı gibi...
sütü mümkün olduğunca yoğurt ve sütlü tatlılar halinde tüketmek en iyisi diye düşünüyorum. peynir konusunda azalttım ama hala benim için kahvaltı o demek ve vazgeçemiyorum.
 
Benimki bir de konuşturduklarımı beğenmiyor, “Hayır öyle demeyecekti” diye bağırıp ağlamaya başlıyor. “Kızım nerden bilebilirim ne söylememi istediğini” diyorum. Bu seferde “Annesin sen bileceksin tabi” diyor:işsiz:
Bazen de şunu desin bunu desin şeklinde benim tüm konuşturmalarımı yönlendiriyor. :ruh:

Bizde her konuşma sonrasında illa ki dövüştürüyoruz karakterleri
Ne kadar özverili olmaya çalışsam da erkek çocuk doğasında var şiddet veya boğuşma güreşme eğilimi
Bende dikkatini başka şeylere çekmeye çalışıyorum
Ama karakterler favorimiz
 
Koştur koştur güne başlamak çok yorucu ve sıkıntı yaratan bir durum. Yarım saat erken kalkmaya gayret etsen inanki ruh halin çok değişir.
Benim kızım da kreşte kahvaltı yapıyor ama ailecek sofraya sabahları beraber oturalım, güne beraber başlıyalım diye sabahları kahvaltı yapıyoruz. Sonra kızım gidip bir de okulda yiyor:)
Canım topiğini yeni keşfettim henüz onlu sayfalardayım, hepsini okuyup aranızda olacağım. Eline sağlık cok faydalı oluyor okuduklarım.
Kahvaltı konusunda doğruyu yapıyorsun. Kreşe ilk çocuğumu götürdüğümde Çocuk Gelişişmi Eğitimi mezunu ve tecrübeli olan okul müdürü 'Biz okulda kahvaltı veriyoruz ama ileriki dönemlerde çocuğunuz okula gitmeden önce kahvaltı yapmak zorunda kalacak, siz evden çıkmadan önce kahvaltı yapılır mesajını çocuğunuza vermek için veya alıştırmak için 1 bardak süt dahi olsa çocuğunuza içirin' demişti. Çok faydasını gördüm. Şimdi ortaokul ve ilk okula giden çocuklarımda kahvaltı yapmamak gibi bir problemim yok. 6,30 da kalkılıyor ve muhakkak kahvaltı yapılıyor.
 
Bu ayrım gerçekten önemli. Mesela iş yerinde birinden rahatsız oluyor ve kendi içimde onu eleştirmeye başlıyorsam, hemen dur diyorum. Onun davranışları benim etki alanım içerisinde değil, dolayısıyla enerjimi bu konuda tüketmemeliyim. Ama o kişiye karşı olan duygularımı yönetmek benim etki alanımda. O zaman o kişinin benim duygu durumumu etkilememesini sağlayabilirim.
Bu durum benim enerjimi o kadar sömürüyor ki. Son zamanlarda farkettim ki hayatım, içimden birilerini eleştirmek ve gıcık olmakla geçiyor. Bu eleştiriler de benim hayatımı etkileyen şeyler değil aslında. Mesela iş arkadaşımın iki yüzlülüğünü eleştirip duruyorum kafamda ama banane dimi? Veya eltimin sürekli eşini eleştirmesine acayip gıcığım. Benimle ilişkisinde problem olmayan insanlar bunlar. Ama yanlış davranışlarının kafamda çok yer işgal etmesine engel olamıyorum.
Hatta her dönemim birine acayip gıcık olarak geçiyor ve bu kişiler hep değişiyor.:eek:
Bu problemimi yeni farkettim. Çözmek için uğraşacağım. Senin yazdığın çözümü de uygulamak isterim. Başka bir tavsiyen var mı elecda?
 
Bu adamların konuşmalarını da dinledim, bloglarını da okudum, belgesellerini de izledim. Kitapta da benzer şeylerden bahsettikleri için okumamıştım.
Benim de evimde 1. Sınıftan üniversiteye kadar karnelerim, bazı başarı ve sınav sonuç belgeleri falan duruyor. Şimdiye kadar neden fotoğraflarını çekip gerisini atmaya cesaret edemedim bilmiyorum. Babam saklamış ve bana verdi, şu an benim evimde fazlalık yapıyorlar
Belki ilk karnemi saklayabilirim. Ama gerisi fotoğraflanıp arşivlenebilir. Zaten açıp incelediğim yok ki.
Ben şöyle bir hinlik yaptım. Oldum olası evimde kalabalığı sevmeyen bir insanım. O yüzden çocukluktan kalan özel hatıra olarak sakladıklarım annemin evinde durmakta. Annem al götür dese de kesinlikle almıyorum. 18 yaşında evden ayrıldım ve evlenene kadar ablamla yaşadım. Evlenirken ıvır zıvır, atamadığım hatıra niteliğindeki eşyaları bi poşete koydum ve ablamın evinde bıraktım. Hala ordalar.

Şunu merak ettim aslında. Minimalizm bu konuda ne der? Onları da elden çıkarmalı mıyım? Benim evimde olmasa bile bana bir yük mü bunlar?
 
Ben bir anı kutusu oluşturdum. Benim için çok özel şeyleri koymaya gayret ediyorum. Sen de böyle bir kutu yapıp ilk karneni koyabilirsin bence. Gerisinin de fotoğraflarını çekip saklarsın.
Bu arada üniversite diplomam hariç eğitim hayatıma dair hiç birşeyimi saklamadığımı fark ettim şu ano_O


kesinlikle bunu deneyeceğim.
benim bayağı her şeyim duruyor ya. bazı eşyalara bu kadar tutunup kalmamızı anlamıyorum.
her sene 2 karneden yaklaşık 30 karne falan var. her okul kademesinden bir tane saklayayım bari :)


Kesinlikle çok oyuncağı olmamalı. Bu konu net. Çünkü hem dikkat dağınıklığına hem de doyumsuzluğa sebep oluyor. Alacağın oyuncakların çocuğun hayal gücünü geliştirmeye yönelik olmasına dikkat etmek gerekir. Plastik ve elektronik oyuncaklar sıkıntı mesela. Çocuk onlarla oyun kuramıyor çünkü oyuncak herşeyi kendi yapıyor.
Zaten ilk bir sene çıngırak, ağzına sokamayacağı ancak elinde tutamayacağı büyüklükte toplar ve dokun hisset kitapları yeterli bence.

hiç sevmiyorum şu tuşlarına basınca konuşan oyuncakları falan.
bi tane büyük fil şeklinde çıngıraklı bi oyuncak aldım. şu an zaten tek o var, bir de oyun halısındaki oyuncaklar. haşır huşur ses çıkarıyorlar dokununca, ayna gibi bi oyuncak var. bunlar kafi sanırım şimdilik.
kitaplar konusunda çok heyecanlıyım. kendi küçüklüğümden kalma eğitici kitaplarım var 18 ay+ için uygun yazıyor üstümde. annem babam bana okurdu ve ezbere bilirdim o setteki tüm kitapları.
kitaplarla ne kadar erken tanışırsa o kadar mutlu olurum :)


Bence 10 kilo gayet iyi. Benim doktorum 14 kg’a kadar alabilirsin demişti.
Ekmek yerine çiğ yer fıstığını tavsiye ederim. Benim de sürekli ekmeğe yönelme eğilimim vardı. Ekmek yerine bir avuç fıstık yiyince epey tok tutuyor ve beni sakinleştiriyor:) Bir dene istersen. Ben cevizhane web sayfasından sipariş ediyorum.

çiğ yer fıstığını hiç denemedim, sabah işyerinin yemekhanesine kahvaltı için geldim. küçük bir parça tepsi böreği vardı. onu alınca ekmek ve tereyağdan feragat ettim. biraz zor oldu gözüm kaldı ama :KK70: domates, peynir, haşlanmış yumurta, biber, yeşil zeytin yiyince yetti aslında. şimdi de öğle yemeğine gideceğim. şekerpare varmış tatlı olarak, 1 tanesini yiyip bırakmayı düşünüyorum
 
Ben şöyle bir hinlik yaptım. Oldum olası evimde kalabalığı sevmeyen bir insanım. O yüzden çocukluktan kalan özel hatıra olarak sakladıklarım annemin evinde durmakta. Annem al götür dese de kesinlikle almıyorum. 18 yaşında evden ayrıldım ve evlenene kadar ablamla yaşadım. Evlenirken ıvır zıvır, atamadığım hatıra niteliğindeki eşyaları bi poşete koydum ve ablamın evinde bıraktım. Hala ordalar.

Şunu merak ettim aslında. Minimalizm bu konuda ne der? Onları da elden çıkarmalı mıyım? Benim evimde olmasa bile bana bir yük mü bunlar?

onları da atmalısınız başkasının evini depo olarak kullanmanız bu akıma ters :)
belgeselde bu sizin durumdan bahsediyor.
aslında yine vazgeçemiyorsunuz çünkü o eşyalarla olan bağınızı koparabilmiş değilsiniz.
 
Allah rahmet eylesin ikisine de... çok üzüldüm.
ben senin kadar güçlü değilim kesinlikle. çocukluğumu ve gençliğimi geçirdiğim evi müteahhide verdi annemler. yerine yenisi yapıldı. hala içim sızlıyor inanır mısın... sanki diyorum geçmişimin bir belgesi yok. realite o değil farkındayım ama iç sesim susmuyor...
Ben eşyalara bağlı değilimdir ama çocukluğumun geçtiği evlere duygusal olarak çok bağlıyım. Ama hem kendi evimiz, hem babaannemlerin evi hem de anneannemlerin evi geçen sene yıkıldı. Tüm çocukluğumu kaybettim gibi hissediyorum, bazen ağlıyorum ve sık sık o üç evi rüyamda görüyorum.
 
Günaydın kızlar
Hasta olunca ne plan kalıyor bende ne de enerjim oluyor
hasta olmayı sevmiyorum
ya bu topikte tam enerji bulmuşken birinin hasta oldum demesini sindiremedim ve hemen bir el atayım dedim:))

Hastalanmayın Kızlar
Kendinize iyi bakın
Evet ben de hastalanıyorum ama sanırım 'Sağlıklı İyileşme'nin çaresini buldum.

Öncelikle kendimden biraz bahsedeyim. 7 yaş ikiz ve 10 yaşlarında olan toplam 3 çocuk annesiyim. Bu topikte olduğuma göre bazı arayışlar içindeyim. İkiz çocuklarım doğduktan sonra tamamen evde sıkıldığım, depresyona girdiğim için işe başladım. Bunda sosyalleşmenin tek yolu olarak çalışmayı görmem, yarım gün çalışacak olmam ve bakıcıma güvenmem rol oynadı.
Aslında işler pek de istediğim gibi gitmedi. Yani kötü sartların içinden en az kötü olanları kendime seçmek zorunda kaldım diyebilirim.
Çocuklarım çok hastalandılar, Sürekli ateş, öksürük,bademcik ve antibiyotik kullanmak zorunda olamak gibi bir kısır döngüye girdim.
Eşim hekim olduğu için antibiyotik yazdırmak gibi bir zorluğumuz da yoktu ve nasıl olsa hastalanacaklar ihtiyaç olursa kullanırız diye 1 şişe antibiyotigi yedekte saklıyorduk. Bir dönem sonra depo antibiyotikler e geçtik, serum serum serum bıktım artık. İşi bıraktıktan sonra şu hastalık ve antibiyotik işine el atayım dedim. Bu arada 5 yaşına gelmiş ufaklıklar ve geçmişleri yılda ortalama 3er defa antibiyotik kullanarak geçmiş.
Önceleri sarımsak kullandım. İlk boğaz ağrısı olduğunda bölüp çiğ olarak yutturmak ve bunu 2-3 gün devam ettirmek iyi geldi. Yalnız bu büyük oğlumda uygulanabildi, küçükler ya sarımsağı sevmedi ya da yutamadı. Hastalık 3. güne falan girdikten sonra da geç kalmış oluyordum.

Sonra nereden buldum hatırlamıyorum ama 'zencefil+zerdeçal+karabiber' üçlüsünü
keşfettim. Acayip bir iyileştirici bunlar.

Benim çocuklarım pek çorba içmez , bal yemezler eger bu ikisini yeselerdi bunlara ekleyerek yedirirdim.
Ama pes etmedim en sevdikleri şeyin içine yani fırında tavuk-patates in içine eklemeye başladım.
Aslında bu karışım köri adlı baharat karışımında var ve tavuğa çok yakışıyor. Bizimkilere 2 gün arka arkaya bu karışımlı tavuk ve patatesi yediriyorum bu esnada ateşleri düşsün ve ağrı olmasın diye ağrı kesici veriyorum. İnanın en kötü ihtimalle 3. gün iyileşiyorlar!
En son çocuklar 2,5 yıl önce antibiyotik içtiler, siz düşünün artık. Ne bademcikler ne öksürükler ne kulak ağrıları atlattık bu karışımla. Önceki 5 yıldaki sicilimize rağmen biz antibiyotiksiz iyileşebiliyoruz. Şiddetle tavsiye ediyorum.

Bir ufak öneri de acil durumlarda bu karışım yapılamıyorsa sadece 1/8 çay kaşığı kadar zencefil in bile yedirilmesinin (balla/sütle vs ) faydalı olduğunu tecrübe ettim. Artık çocuklar öyle ikna oldular ki sağlıklı bunu yiyin dediğimde itiraz eden çocuklar hastalandıkları zaman uykudan zencefiiiil diye uyanıyorlar, kendileri teklif ediyorlar zencefil yemeyi:)
 
onları da atmalısınız başkasının evini depo olarak kullanmanız bu akıma ters :)
belgeselde bu sizin durumdan bahsediyor.
aslında yine vazgeçemiyorsunuz çünkü o eşyalarla olan bağınızı koparabilmiş değilsiniz.
Çok bişey yok aslında yaaaa. Birer poşet ancak vardır:KK17:
Önerinizi değerlendireceğim. Ama önce hazmetmem gerek:))))
 
Çok bişey yok aslında yaaaa. Birer poşet ancak vardır:KK17:
Önerinizi değerlendireceğim. Ama önce hazmetmem gerek:))))
Şöyle düşünelim
O paketlere gidip o zamandan sonra bakmadınız bile di mi?
Onların içinden ayıklayın bence, gerçekten sizi mutlu eden, bağınız olan eşyaları alın kendi evinize getirin
Gerisine veda etmemiz lazım. Fotoğraflayıp dijital ortamda saklamak daha mantıklı
 
Allah rahmet eylesin ikisine de... çok üzüldüm.
ben senin kadar güçlü değilim kesinlikle. çocukluğumu ve gençliğimi geçirdiğim evi müteahhide verdi annemler. yerine yenisi yapıldı. hala içim sızlıyor inanır mısın... sanki diyorum geçmişimin bir belgesi yok. realite o değil farkındayım ama iç sesim susmuyor...
Bunun nedenini bir çözmeye çalışmalısınız. Ben mesela özellikle bazı konularda kızıma çok öfkelendiğimi ve bunu kontrol edemediğimi fark ettim. Burada benim böyle hissetmeme sebep olan hangi yaşanmışlık? diye epey sorguladım. Bazılarının cevaplarını buldum, bazılarınınkini hala arıyorum ancak bulduğum cevaplar beni oldukça şaşırttı. Ben ne zaman cevaba ulaştım o zaman o konuya yaklaşımım da değişti. Samimiyetle sorun kendinize, açın içinizdeki sandık odasını bakalım neler çıkacak. Merak etmeyin bir süre sonra iç sesiniz sizi yanıtlayacaktır.
 
aynı şeyleri ve fazlasını ben de farklı bir çok kaynaktan okudum. kandaki kalsiyumun artması, damarlarda ve eklemlerde kireçlenme vb... peynir için de farklı yorumlar gelmekte son zamanlarda. peynir bağımlılığı gibi...
sütü mümkün olduğunca yoğurt ve sütlü tatlılar halinde tüketmek en iyisi diye düşünüyorum. peynir konusunda azalttım ama hala benim için kahvaltı o demek ve vazgeçemiyorum.
Peynir ben de seviyorum ve hayatımdan çıkartmayı düşünmem ancak ne zaman aüt içsem midem rahatsızlanıyor.
 
Bizde her konuşma sonrasında illa ki dövüştürüyoruz karakterleri
Ne kadar özverili olmaya çalışsam da erkek çocuk doğasında var şiddet veya boğuşma güreşme eğilimi
Bende dikkatini başka şeylere çekmeye çalışıyorum
Ama karakterler favorimiz
Erkek çocuklarında var o durum gerçekten. Eve ne zaman kızımın bir erkek arkadaşı gelse dinazor olup kızımı yemeye çalışıyor yahu:KK57:
 
X