- 24 Ağustos 2009
- 1.972
- 10
- 48
Tüberküloz yada verem hastalığı tüberküloz basili veya koch basili denilen bir mikrobun solunum yollarıyla akciğerlere yerleşmesi neticesinde ortaya çıkar.Sıklıkla akciğerleri etkilemekle beraber daha sonra buradan kan yoluyla yayılarak böbrekleri,karaciğeri,barsakları ve beyni tutma ihtimali vardır.
Bu mikrop genelde bağışıklık sistemi zayıf,beslenme yetersizliği olan kişileri daha çok etkiler.Bununla beraber genel ekonomik durumu iyi,beslenme sorunu olmayan kişileri de tutması mümkündür. Sosyo ekonomik düzeyi düşük ve fakir toplumlarda çok etkili ve çok ciddi bir sağlık problemi oluşturur.1940'lı 50'li yıllarda tüberkiloz ilaçları henüz bulunmamışken ülkemizin çok ciddi bir sağlık problemiydi. Zamanla çok iyi bir sağlık örgütlenmesi ve verem savaş üniteleri kurularak ülkemizde bu sorun hemen hemen çözülmüşken son yıllarda tekrar hortlamaya başlamıştır.Ekonomik şartların bozuk olması ülkemizde iyi beslenemeyen hijyen şartları kötü olan kesimlerde ciddi sağlık problemi olmaya başlamıştır.Bu yüzden ciddi olarak yeni baştan mücadele edilmesi gereken bir hastalık olarak ele alınması gerekmektedir.
VEREM HASTALIĞININ BULGULARI NELERDİR?
Hastalarda geçmeyen inatçı öksürük,gece terlemesi,kilo kaybı ve bazen kanlı balgam görülür.Böyle hastalar bize başvurduğunda çekilen röntgen,yapılan kan ve balgam tahlilleri ile akciğer tüberkilozu teşhisi konur.Fakat bazen hafif vakalarda teşhis koyma zorluğu mevcuttur.Eğer tüberküloz akciğer dışındaki organlara örneğin karın zarına,böbreklere,karaciğere veya lenf bezlerine etki yapmışsa şikayetler bu organlara yönelik olur ve teşhis çok daha zor ve doktoru uğraştırıcıdır.Çoğu kez biopsi alınarak teşhis konulabilir.Yine verem hastalığı kemikleri özellikle belimizdeki zincir kemiğini(vertebra) etkileyerek 'pot hastalığı' denilen kemik tüberkülozuna neden olur.Lenf bezlerini tutan tüberküloza halk arasında 'köstebek hastalığı' denir ve Anadolu'da çok yaygın kullanılan bir terimdir.Akciğerleri tutan tüberkülozda akciğerin belirli bir bölgesinde 'kavern' ismi verilen kistler görülebilir.Yine akciğer zarı su toplayabilir.Halk arasında özellikle yaşılılarda ço k kullanılan sulu zatürre sözcüğü burdan gelmektedir. Tüberküloz mikrobu oksijeni çok seven bir mikrop olduğu için akciğer dokusunu çok sever ve tıpkı bir güvenin bir yünü yemesi gibi akciğer dokusunu yemeye ve eritmeye başlar.Buna bağlı ve tedavisiz vakalarda akciğerler de doku harabiyeti,kavern dediğimiz keseler ve akciğer dokusunda su meydana getirebilir.
Verem tedavisinde etkili ilaçlar bulunmadan önce öldürücü bir hastalık olarak bilinirmiş.Bunun etkisi hala toplumda devam etmektedir. Günümüzde çok etkili ve veremi %100 tedavi edici ilaçlar mevcuttur.Bu nedenle geçmişte çok korkulan bu hastalık artık kolayca tedavi edilebilmektedir.Fakat hastalık hakkında halkımız yeterince bilgi sahibi olmadığı için,biz bir hastaya tüberküloz yada verem teşhisi koyduğu muzda gerek hastanın kendisinde gerekse çevresinde bir panik havası görüyoruz.Halk arasında vereme 'ince hastalık' denirmiş.Hatta eski türk filmlerinde izlediğimiz kadarıyla verem teşhisi konan birine kanserli yada cüzzamlı bir hasta muamelesi yapılırmış.Belkide bundan ötürü halk arasında veremin hala tedavisinin çok zor bir hastalık olduğunu inanan çoktur.Oysa günümüz modern tıbbında doğru ve erken hekime ulaşmak tüberkülozu tamamen tedavisi mümkün bir hastalık kılmıştır. Tek önemli nokta hastanın tedaviye uyum sorunudur. Tüberküloz tedavisi 6-9 ay kadar sürdüğü için hastanın her gün düzenli ilaç alması gerekmektedir.Fakat çoğu hasta ilaçlarını unutmakta veya ihmal etmektedir.Tüberküloz mikrobu böyle oluncada ilaçlara karşı direnç kazanabilmektedir.Bu nedenle böyle hastaların tedavisi sorun olmaktadır.Günümüzdeki tüberküloz tedavisinin en önemli konusu budur.Tüberküloz ilaçlarının bazılarına karşı direnç olayı gelişmeye başlamıştır.Bu nedenle tedaviye dirençli hastalarda tüberküloz mikrobunun hangi ilaçlara dirençli olup olmadığının testi yapılıp öyle tedavi verilmektedir.İşin can alıcı noktası budur.Hasta uyumu ,düzenli ve disiplinli ilaç kullanmak hem hastanın bireysel tedavisi hemde ilaçlara karşı direnç gelişiminin önlenmesi toplum sağlığı açısından işin olmazsa olmazıdır.
Tüberküloz ilaçları vücudumuzda karaciğerimize,gözümüze, böbreğimize ve sinir sistemimize yan etki potansiyeli olan ilaçlar olduğu için tedavinin ehil ellerde iyi bir takip laboratuar parametrelerinin sık sık kontrolü ve akciğer filmi takibi ile olur.
TÜBERKÜLOZ TEDAVİSİ NASIL OLMALIDIR?
Yukarıda bahsettiğim gibi önce hastalığın doğru tanısı gerekir.Tüberküloz en sık akciğeri tutar.Akciğer tüberkülozunu teşhis etmek daha kolaydır.Fakat diğer organları tuttuğu zaman tanı ve tedavi biraz daha farklı ve güç olabilmektedir.Tedavide en önemli şeyin hasta ile hekim arasındaki disiplinli,güvene dayalı ilişkinin ve hastanın tedaviye uyumunun olduğunu tekrar söylemek istiyorum.Tüberküloz tedavisinde kullanılan majör ve minör diye tabir edilen yaklaşık 10 a yakın etkili ve modern ilaçlar olduğunu belirtmek istiyorum.Doktorunuz bu ilaçları hastalığınızın şiddeti ve tutulduğu organa göre düzenler. Hastanın yapması gereken doktorun söylediklerine mutlak uymak ve mutlaka kontrollerine düzenli olarak gitmesidir.İlaçlar yan etki yaparsa yada ilaçlara direnç söz konusu ise doktorunuz uygun değişiklikleri ve kombinasyonları uygular.Ayrıca hastanın beslenmesine ve hijyenine dikkat etmesi ve istirahat etmesi önemlidir.Kesinlikle sigara içilmemelidir. Sigara içmek tedavinin başarısını olumsuz etkiler.Eğer evde 1 kişi tüberküloz olduysa diğerlerininde taramadan geçirilmesi uygun olur.
Günümüzde iyi bir tedavi ve doktor tavsiyesiyle tüberküloz başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.sosyo-ekonomik durumu düşük toplumların hastalığı olduğu için ülkemiz zenginleştikçe ve sağlık sistemi yaygın ve kolay ulaşılabilir oldukça tüberkülozun da görülme sıklığı iyice azalacaktır.Şu anda ülkemiz için tehdit oluşturan ciddi bir hastalık konumdadır.Hepimizin hijyen ve sağlık kurallarına dikkat etmememiz,beslenme ve istirahat olayına önem vermemiz gereklidir. Yeni doğan çocuklarımıza tüberküloz aşısı yaptırmayı ihmal etmemeiz ve unutmamamız gerekir.Günümüzde tüberküloz artık korkulacak bir hastalık değil,fakat ciddiye alınacak bir hastalıktır.Asla ihmal edilmemeli ve hafife alınmamalıdır.
//onbakay.googlepages.com
Bu mikrop genelde bağışıklık sistemi zayıf,beslenme yetersizliği olan kişileri daha çok etkiler.Bununla beraber genel ekonomik durumu iyi,beslenme sorunu olmayan kişileri de tutması mümkündür. Sosyo ekonomik düzeyi düşük ve fakir toplumlarda çok etkili ve çok ciddi bir sağlık problemi oluşturur.1940'lı 50'li yıllarda tüberkiloz ilaçları henüz bulunmamışken ülkemizin çok ciddi bir sağlık problemiydi. Zamanla çok iyi bir sağlık örgütlenmesi ve verem savaş üniteleri kurularak ülkemizde bu sorun hemen hemen çözülmüşken son yıllarda tekrar hortlamaya başlamıştır.Ekonomik şartların bozuk olması ülkemizde iyi beslenemeyen hijyen şartları kötü olan kesimlerde ciddi sağlık problemi olmaya başlamıştır.Bu yüzden ciddi olarak yeni baştan mücadele edilmesi gereken bir hastalık olarak ele alınması gerekmektedir.
VEREM HASTALIĞININ BULGULARI NELERDİR?
Hastalarda geçmeyen inatçı öksürük,gece terlemesi,kilo kaybı ve bazen kanlı balgam görülür.Böyle hastalar bize başvurduğunda çekilen röntgen,yapılan kan ve balgam tahlilleri ile akciğer tüberkilozu teşhisi konur.Fakat bazen hafif vakalarda teşhis koyma zorluğu mevcuttur.Eğer tüberküloz akciğer dışındaki organlara örneğin karın zarına,böbreklere,karaciğere veya lenf bezlerine etki yapmışsa şikayetler bu organlara yönelik olur ve teşhis çok daha zor ve doktoru uğraştırıcıdır.Çoğu kez biopsi alınarak teşhis konulabilir.Yine verem hastalığı kemikleri özellikle belimizdeki zincir kemiğini(vertebra) etkileyerek 'pot hastalığı' denilen kemik tüberkülozuna neden olur.Lenf bezlerini tutan tüberküloza halk arasında 'köstebek hastalığı' denir ve Anadolu'da çok yaygın kullanılan bir terimdir.Akciğerleri tutan tüberkülozda akciğerin belirli bir bölgesinde 'kavern' ismi verilen kistler görülebilir.Yine akciğer zarı su toplayabilir.Halk arasında özellikle yaşılılarda ço k kullanılan sulu zatürre sözcüğü burdan gelmektedir. Tüberküloz mikrobu oksijeni çok seven bir mikrop olduğu için akciğer dokusunu çok sever ve tıpkı bir güvenin bir yünü yemesi gibi akciğer dokusunu yemeye ve eritmeye başlar.Buna bağlı ve tedavisiz vakalarda akciğerler de doku harabiyeti,kavern dediğimiz keseler ve akciğer dokusunda su meydana getirebilir.
Verem tedavisinde etkili ilaçlar bulunmadan önce öldürücü bir hastalık olarak bilinirmiş.Bunun etkisi hala toplumda devam etmektedir. Günümüzde çok etkili ve veremi %100 tedavi edici ilaçlar mevcuttur.Bu nedenle geçmişte çok korkulan bu hastalık artık kolayca tedavi edilebilmektedir.Fakat hastalık hakkında halkımız yeterince bilgi sahibi olmadığı için,biz bir hastaya tüberküloz yada verem teşhisi koyduğu muzda gerek hastanın kendisinde gerekse çevresinde bir panik havası görüyoruz.Halk arasında vereme 'ince hastalık' denirmiş.Hatta eski türk filmlerinde izlediğimiz kadarıyla verem teşhisi konan birine kanserli yada cüzzamlı bir hasta muamelesi yapılırmış.Belkide bundan ötürü halk arasında veremin hala tedavisinin çok zor bir hastalık olduğunu inanan çoktur.Oysa günümüz modern tıbbında doğru ve erken hekime ulaşmak tüberkülozu tamamen tedavisi mümkün bir hastalık kılmıştır. Tek önemli nokta hastanın tedaviye uyum sorunudur. Tüberküloz tedavisi 6-9 ay kadar sürdüğü için hastanın her gün düzenli ilaç alması gerekmektedir.Fakat çoğu hasta ilaçlarını unutmakta veya ihmal etmektedir.Tüberküloz mikrobu böyle oluncada ilaçlara karşı direnç kazanabilmektedir.Bu nedenle böyle hastaların tedavisi sorun olmaktadır.Günümüzdeki tüberküloz tedavisinin en önemli konusu budur.Tüberküloz ilaçlarının bazılarına karşı direnç olayı gelişmeye başlamıştır.Bu nedenle tedaviye dirençli hastalarda tüberküloz mikrobunun hangi ilaçlara dirençli olup olmadığının testi yapılıp öyle tedavi verilmektedir.İşin can alıcı noktası budur.Hasta uyumu ,düzenli ve disiplinli ilaç kullanmak hem hastanın bireysel tedavisi hemde ilaçlara karşı direnç gelişiminin önlenmesi toplum sağlığı açısından işin olmazsa olmazıdır.
Tüberküloz ilaçları vücudumuzda karaciğerimize,gözümüze, böbreğimize ve sinir sistemimize yan etki potansiyeli olan ilaçlar olduğu için tedavinin ehil ellerde iyi bir takip laboratuar parametrelerinin sık sık kontrolü ve akciğer filmi takibi ile olur.
TÜBERKÜLOZ TEDAVİSİ NASIL OLMALIDIR?
Yukarıda bahsettiğim gibi önce hastalığın doğru tanısı gerekir.Tüberküloz en sık akciğeri tutar.Akciğer tüberkülozunu teşhis etmek daha kolaydır.Fakat diğer organları tuttuğu zaman tanı ve tedavi biraz daha farklı ve güç olabilmektedir.Tedavide en önemli şeyin hasta ile hekim arasındaki disiplinli,güvene dayalı ilişkinin ve hastanın tedaviye uyumunun olduğunu tekrar söylemek istiyorum.Tüberküloz tedavisinde kullanılan majör ve minör diye tabir edilen yaklaşık 10 a yakın etkili ve modern ilaçlar olduğunu belirtmek istiyorum.Doktorunuz bu ilaçları hastalığınızın şiddeti ve tutulduğu organa göre düzenler. Hastanın yapması gereken doktorun söylediklerine mutlak uymak ve mutlaka kontrollerine düzenli olarak gitmesidir.İlaçlar yan etki yaparsa yada ilaçlara direnç söz konusu ise doktorunuz uygun değişiklikleri ve kombinasyonları uygular.Ayrıca hastanın beslenmesine ve hijyenine dikkat etmesi ve istirahat etmesi önemlidir.Kesinlikle sigara içilmemelidir. Sigara içmek tedavinin başarısını olumsuz etkiler.Eğer evde 1 kişi tüberküloz olduysa diğerlerininde taramadan geçirilmesi uygun olur.
Günümüzde iyi bir tedavi ve doktor tavsiyesiyle tüberküloz başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.sosyo-ekonomik durumu düşük toplumların hastalığı olduğu için ülkemiz zenginleştikçe ve sağlık sistemi yaygın ve kolay ulaşılabilir oldukça tüberkülozun da görülme sıklığı iyice azalacaktır.Şu anda ülkemiz için tehdit oluşturan ciddi bir hastalık konumdadır.Hepimizin hijyen ve sağlık kurallarına dikkat etmememiz,beslenme ve istirahat olayına önem vermemiz gereklidir. Yeni doğan çocuklarımıza tüberküloz aşısı yaptırmayı ihmal etmemeiz ve unutmamamız gerekir.Günümüzde tüberküloz artık korkulacak bir hastalık değil,fakat ciddiye alınacak bir hastalıktır.Asla ihmal edilmemeli ve hafife alınmamalıdır.
//onbakay.googlepages.com