- 24 Ekim 2017
- 378
- 188
Bunlar sizin varsayımlarınız. Bitkilerin bir çok şeye bildiğimiz anlamda tepki vermemesi ya da bildiğiniz anlamda acı çekmemesi onların acı çekmediğini göstermez. Kaçamadığı için hissetmesinin mümkün olamayacağı, hissetmenin kaçma refleksine bir koşut olduğu da bir savdır.Olada bilir. Ama olmaya da bilir. Daha kanıtlanamamış olması hissetmediğini göstermez. Bir çok bitkinin sevgiyi, müziği, enerjiyi hissettiğine dair yayınlar var.
Bu arada ben bitkiler de acı çekiyor onları da yemeyin o zaman diye bir savın peşinde değilim. Sizin de olmadığınızı düşünüyorum. Çünkü o zaman uyuşturucu iğneyle bayıltıp hayvanları kesmemiz vejateryenlerce sorun olmaması gerekirdi. Bu etik bir duruş.
Ölüm de yaşam da bizim bedenlerimizin üzerinde söz sahibi olmadığı gerçekler. Hayatın bir döngüsü var. Biz diğer canlılardan üstün değiliz. Akıştayız.Bilinci olmayan bir canlı için ölüm ne ifade eder?
Bu arada evet gidip bir danayı ya da tavuğu dişlemeyiz, çünkü insan ateşle ve aletlerle evrimleşmiştir zaten. Ayrıca insan daha çok diğer hayvanlardan arda kalan leşleri yemiştir. Bu da daha çok iç organlardır. Hatta frsatçı olduğu için çoğunlukla tuzak kurarak uçurumdan düşmelerini sağlarlar avlarının.
Etin yerine koyabileceğiniz bakliyat özellikle lektin açıcısından zararlarına bakabilirsiniz.
Tahıl için de bakabilirsiniz. Aynı şekilde soyanın östrojen hormonunu çok yükseltmesiyle ilgili yayınlara da bakabilirsiniz. Normal insanın diyetinde bunlar dozundadır. Ama vejateryen mecburen bunlara yüklenmek zorunda. İnsan hepçildir. Siz otçul olduğunu mu savunuyorsunuz? Evet et yemeden de yaşayabilir. Ama doğasına uygun değil ve şimdiki bilgilerimizle daha verimli değil. Eğer etik açıdan bunu yapıyorsa tabi ki saygı duyarım, duyarlı olmak iyi bir şey. Keşke böyle evrimleşmeseydik. Ancak daha sağlıklı olduğunu söylüyorsa tartışmalıyız bence.