B
busra_tuna
Ziyaretçi
-
- Konu Sahibi busra_tuna
- #1
Ümitleri tükettik. Umutlar çoktan uçtular. Son mektubumuz da ona idi zaten. Çok yalnız değiliz bir bakıma. Hani Allah’a mahsus ya. Her içkili durumda dil ucundan eksilmez. Göz bebeklerinin büyümesi gibi büyür, sende solan son akşamdır ve geri gelmez bir sabaha yakılan en kısa ağıttır ahlarım. Canım yanmışsa günlerden bir gün, bu kesin sendedir sebebim. Kül tablasında kendi kendine bitmiş bir izmarittir belki hayat. Belki de en zor anında sana uzanmış bir el kadar kısadır. Bir sarhoşun seni sevmesi, sarılması kadar can sıkıcı. Bir güzelin uzaklarından geçmesi ve onu tanıyamama ihtimalin kadar da basit. Her gün gibi başlayıp biten. Dağları evi bilen çobanın sövmesi gibi sevdim seni. Sense dağlara sövdün.
Birbirimizi kaybettik, olan başka bir şey yok. Kaderi hayatla özdeşleştirdik. Aslında birçok beyaz sayfa vardı da biz hepsini karaladık. Sen ellerinle benim gözlerimi kapıyordun ve ben mutluydum. Sonra birden çekip ellerini gösterdin gerçekleri. Kokunla sarhoş oldum. Kördüğüm oldum çözemedim çözülemedim. En kolay bulmacaydım belki. Sen aldırış etmedin. Çok kolay geldim sana belki de. Parmağını burnuna sokmuş bir çocuk gibi sevdalıydım ya hani. Ara da bul bakalım. Yerinde duran bir şey var mı?
Senin sözlerindi aşk. Bir tercüman bulamadım. Hızlı hızlı çevirdim sayfalarını. Hiç resim bulamadım bakacak. Şimdi ise bir o son bakışın., benim için son kare. O gün yumdum gözlerimi. Buğularımda senin adını yazdım. Yeryüzüne kattım yüzünü. Gökte senden eser yok. Uykum gibi ağır, ağır sözler kadar hafif dokundum tenine. Ten sürdüm eline. Rengim de sen oldun renksizliğim de. Uzun kara bir çocuğum aşka düşmüş. Uyandım ve kendime bir baktım ki bu bir düşmüş. Son yudumu ağızda çalkalanmış şarap gibi içtim seni. Kokun gitmiyor burnumdan. Şimdi acıyor ağzımın içi.
Yanıyorum. Yanmam bir şey değil seni de yakacağım. Omzumda yatan sendin. Bir yanımın yarısı. Sana diye gece nöbetlerine durdum. Her söz edene seni sordum. Her vazgeçişimde geri dönüşüm oldun. Bir cesaretim, sen cesaretsiz, ben hükümlü, sen saç akım. Dağ beyazım, kor sıcağım. Her yudumun bir kış günü. Senle mi aradım? Sende mi? Bulamadım. Bir tilkinin kuyruğunu sevdim, sense avcıya kaçtın. Döndün dolaştın.
Dar ağacı uzak değil. Kefenler dar geldi. Ben gittim. Nefeslerim uzun aralıklı. Göğsüm balon. Halen aradığım belki çok uzak değil. Belki yanlış yerlerdeyim. Belki de yerlerdeyim. Apaçık gülümsüyorsun. Bana koyan sensizlik değil, insansızlık. Sen de gittin. Uğurlar olsun. Ben seni damlayamayan gözyaşımın renginde sevdim. Onun kadar şeffaf olamadım. Ama kabul et sen de onun kadar renkli değildin. Sen çizmeye çalıştın gökkuşağını bense renklendirmeye çalıştım inan. Ama rengini bilemedim.
Sahte sonların başlangıcında doğdu güneş. Acılar içinden geçtik, içimizde idi acı. Resmettik içimizdekileri, adını da hayat koyduk. Kaderdi ilham kaynağımız. Birbirimizin gözlerine baktık. En derine yola çıktık. Küçük öpücükleri sevdik, en masumunu. Sözlerimiz üzerine inşa ettik aşkımızı, en sağlam temel gördük dürüstlüğü. Güzellik umrumuzdaydı, ayrılık ufkumuzda. Hayatı doldurmaya çalıştık, hayat boşaldı. Her figüre zamansız yorumlarda bulunduk. Fincanı kırdık. Birbirimizi kırdık, sonsuz sevdik, sonunu düşünmeden, gururu elimizden düşürmeden… Ayrıldık… :a015:
Birbirimizi kaybettik, olan başka bir şey yok. Kaderi hayatla özdeşleştirdik. Aslında birçok beyaz sayfa vardı da biz hepsini karaladık. Sen ellerinle benim gözlerimi kapıyordun ve ben mutluydum. Sonra birden çekip ellerini gösterdin gerçekleri. Kokunla sarhoş oldum. Kördüğüm oldum çözemedim çözülemedim. En kolay bulmacaydım belki. Sen aldırış etmedin. Çok kolay geldim sana belki de. Parmağını burnuna sokmuş bir çocuk gibi sevdalıydım ya hani. Ara da bul bakalım. Yerinde duran bir şey var mı?
Senin sözlerindi aşk. Bir tercüman bulamadım. Hızlı hızlı çevirdim sayfalarını. Hiç resim bulamadım bakacak. Şimdi ise bir o son bakışın., benim için son kare. O gün yumdum gözlerimi. Buğularımda senin adını yazdım. Yeryüzüne kattım yüzünü. Gökte senden eser yok. Uykum gibi ağır, ağır sözler kadar hafif dokundum tenine. Ten sürdüm eline. Rengim de sen oldun renksizliğim de. Uzun kara bir çocuğum aşka düşmüş. Uyandım ve kendime bir baktım ki bu bir düşmüş. Son yudumu ağızda çalkalanmış şarap gibi içtim seni. Kokun gitmiyor burnumdan. Şimdi acıyor ağzımın içi.
Yanıyorum. Yanmam bir şey değil seni de yakacağım. Omzumda yatan sendin. Bir yanımın yarısı. Sana diye gece nöbetlerine durdum. Her söz edene seni sordum. Her vazgeçişimde geri dönüşüm oldun. Bir cesaretim, sen cesaretsiz, ben hükümlü, sen saç akım. Dağ beyazım, kor sıcağım. Her yudumun bir kış günü. Senle mi aradım? Sende mi? Bulamadım. Bir tilkinin kuyruğunu sevdim, sense avcıya kaçtın. Döndün dolaştın.
Dar ağacı uzak değil. Kefenler dar geldi. Ben gittim. Nefeslerim uzun aralıklı. Göğsüm balon. Halen aradığım belki çok uzak değil. Belki yanlış yerlerdeyim. Belki de yerlerdeyim. Apaçık gülümsüyorsun. Bana koyan sensizlik değil, insansızlık. Sen de gittin. Uğurlar olsun. Ben seni damlayamayan gözyaşımın renginde sevdim. Onun kadar şeffaf olamadım. Ama kabul et sen de onun kadar renkli değildin. Sen çizmeye çalıştın gökkuşağını bense renklendirmeye çalıştım inan. Ama rengini bilemedim.
Sahte sonların başlangıcında doğdu güneş. Acılar içinden geçtik, içimizde idi acı. Resmettik içimizdekileri, adını da hayat koyduk. Kaderdi ilham kaynağımız. Birbirimizin gözlerine baktık. En derine yola çıktık. Küçük öpücükleri sevdik, en masumunu. Sözlerimiz üzerine inşa ettik aşkımızı, en sağlam temel gördük dürüstlüğü. Güzellik umrumuzdaydı, ayrılık ufkumuzda. Hayatı doldurmaya çalıştık, hayat boşaldı. Her figüre zamansız yorumlarda bulunduk. Fincanı kırdık. Birbirimizi kırdık, sonsuz sevdik, sonunu düşünmeden, gururu elimizden düşürmeden… Ayrıldık… :a015: