Türkiye'de en fazla yoksul İstanbul'da

katikula

Guru
Kayıtlı Üye
15 Eylül 2008
34.740
12.319
298
İstanbul


Türkiye'de en fazla yoksulun İstanbul'da olduğu belirlendi
Resmi verilere göre Türkiye'de en çok yoksul nüfusun yaşadığı şehir, diğer bütün alanlarda olduğu gibi İstanbul. En yüksek yoksulluk oranı da yüzde 15,3’e çıkıyor.
Diyarbakır, Şanlıurfa il grubunda ise aylık yoksulluk sınırı 222 liraya kadar düşüyor. En yüksek gelir adaletsizliği de Erzurum, Erzincan, Bayburt’ta.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2014 yılıyla ilgili “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması Bölgesel Sonuçları”nı dün açıkladı. Sonuçlar, Türkiye'deki gelir dağılımı göstermesi açısından da dikkat çekici.

1,5 milyon yoksul yaşıyor

Resmi verilere göre Türkiye’de en çok yoksul 1 milyon 491 bin kişiye İstanbul’da yaşıyor. İstanbul’u 591 bin yoksulla Ankara ve 576 bin yoksulla İzmir izliyor.

En az yoksul ise 63 bin kişiyle Zonguldak, Karabük, Bartın il grubunda. Bu il grubunu da 66 bin kişiyle Kastamonu, Çankırı, Sinop, 134 bin kişiyle Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir izliyor.

Yoksulun ‘iyi’si Ankara’da

En yüksek yoksulluk oranının olduğu il grubu ise yüzde 15,3 ile Erzurum, Erzincan, Bayburt. Bu il grubunu yüzde 14,4 ile İzmir izledi. En düşük yoksulluk oranı da yüzde 6,3 ile Zonguldak, Karabük, Bartın’da. Bu il grubunu da yüzde 6,8 ile Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak izliyor. Türkiye geneli yoksulluk oranı ise yüzde 15. Yoksulların durumuna gelir açısından bakınca, en kötü durumdaki il grubunun Diyarbakır, Şanlıurfa olduğu ortaya çıktı. Bu il grubunda yoksulun en yüksek aylık geliri ortalama 222 lira. Bu gelir Ankara’da 625 lira, İstanbul’da 609 liraya çıkıyor. Türkiye ortalaması ise 463 lira.




Bayburt’da hiç adalet yok

Ayrıca gelir dağılımını gösteren Gini Katsayısı’na, il grupları açısından bakınca, en kötü durumdaki yer 0,413 puanla Erzurum, Erzincan, Bayburt. Gini Katsayısı Şanlıurfa, Diyarbakır’da 0,412 puan. En iyi durumdaki il grubu ise 0,304 puanla Zonguldak, Karabük, Bartın’da. İkinci sırada 0,308 puanla Tekirdağ, Edirne, Kırklareli var. Gini Katsayısı Ankara’da 0,389, İzmir’de 0,382, İstanbul’da ise 0,367 puan.

Zonguldak OECD'de gibi

Bu katsayının küçülmesi gelir dağılım adaletinin arttığını gösteriyor. Bu kapsamda bakınca Zonguldak, Karabük, Bartın Türkiye’nin içinde bulunduğu OECD ülkelerinin ortalamasını yakalamış durumda. Gini Katsayısı’nın Türkiye ortalaması ise 0,391
puan.

En yüksek gelir Ankara’da

Türkiye’de ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 2014 yılında 14 bin 553 lira iken, bu rakamAnkara’da 20 bin 446 lira, İstanbul’da 19 bin 62 lira ve İzmir’de 16 bin 935 liraya çıkıyor. Aynı gelirin en düşük olduğu il grubu 7 bin 233 lirayla Mardin, Batman, Şırnak, Siirt. Bu grubu 7 bin 570 lirayla Şanlıurfa, Diyarbakır, 7 bin 901 lirayla Van, Muş, Bitlis, Hakkari izledi.

Akdeniz’de fark 7,4 kat

En yoksulla en zengin arasındaki gelir farkına bölgesel açıdan bakınca, en kötü durumun Akdeniz’de olduğu görülüyor. Bu bölgede en yoksulla en zengin arasındaki gelir farklı 7,4 kat. En iyi durumdaki bölge ise 4,9 kat ile Doğu Karadeniz. Bu fark İstanbul’da ise 6,1 kat oldu.

www.bugun.com.tr


http://www.bugun.com.tr/m/gundem/ankaradaki-otobus-faciasinin-ardindan-cifte-1858282.html
 
Bunun sebebi Anadolu'dan kente yapılan düzensiz göçtür. Insanlar iş bulma umuduyla geliyor ve sonuç ortada.. Her şeyimiz sıkıntıda ülke olarak. Eğitimden tutun da çarpık kentleşmeden ekonomiye kadar...
 
.tenekeyi altın suyuna batırmışlar, bize altın diye yutturuyorlarda yememmmmm. yiyenlere afiyet olsun. sakın bozdurmasınlar. bozdururlarsa şokkkkk:)
Neden öyle dedin ki şimdi?
Altın yoksa teneke çalsınlar deriz biz de
Sesten alası mı var?
Boş teneke çok ses çıkarır demiş Atalarımız sonuçta.
 
aynen keşke iş imkanları olsa da kimse istanbula göçmek durumunda bırakılmasa
 
aynen keşke iş imkanları olsa da kimse istanbula göçmek durumunda bırakılmasa
Inan ki yolculuk ederken bile emekçi insanların burada mutlu olmadıklarını dinleyip burada yaşamak zorunda bırakılmalarını dinlemek çok acı.
Ama napabilirsin ki?
Devlet politikası üretmekten çok tüketmeye meyilli bir ülke inşa etmek üstüne kurulu.
 
kızlar,altın çağı diye bi iddiam yok ama gelin bu olaya şu açıdan bakalım
kayınvalidem ve kayınpederim
erzurumun bilmem ne köyünde 4 çocuklu bi aile, zamanın şartları okula bile gidememişler okuma yazma yok, oturmuşlar düşünmüşler ya batıda bi şehre gidip çocukları okutacaklar, yada çocuklar orada çoban olacak. derken bursaya gelmişler iş imkanı var diye, e köylü giyimi, üstelik çarşaflı. ezilmişler, horlanmışlar, hakları yenmiş, sigorta hastanesine gidiyor doktor keyfi gelince bakıyor günlerce kuyrukta bekliyor, ilaç yazıyor ya para yok, ya ilaç yok. günlük çalışıp günlük harcıyorlar, başka gelir yok. en büyük çocukları liseden sonra başlıyor çalışmaya, ama olcak gibi değil fazla iş az maaş, yetinemiyor eve yetişemiyor. diyorki olmaz bu iş okumak lazım 4 yıllık güzel bi bölüm kazanıyor azim ediyor çünkü. neyse okul bitip memur oluyor hayatını kurtarıyor, sonra eşim burasada bulundukları kasabada anadolu lisesini kazanan tek öğrenci, ama gel görki elde yok avuçta yok tek defterle haloluyorda kitaplar pahalı, bitmeyen kitap kuyrukları, sırf ayakkabısı eski diye kitapçıda ezilmeler bilmem daha neler neler derken devlet desteği o bu, güzel bi üniversite güzel bi bölüm, yurt devlet yurdu, ailede liseye giden bi çocuk daha var ona zor yetiyor üniversitedekine mümkün değil, devlet burs veriyor şükür, bi taraftan çalışıyor falan. gel gelelim en küçük kardeş, oda anadolu lisesi, ama artık şartlar daha rahat, rahatla okuyabiliyor. şimdi üniversitede yine devlet yurdu yine devlet bursu.
kayınvalidemin dilinden anlatıyorum; hastayım, kar var, bursadayız ama kasabada hatta köyde denebilir, araba yok, kimi arıcan da gelcek, hasbel kader gittin hastaneye kuyruk biter muayene olabilirsen ne ala, olmadı ertesi güne kalır yine eziyet, ilaç desen hakgetire. doktor zaten önce kılık kıyafete bakıyor ona göre muamele ediyor. vay karafatma geçiyor diyorlar yolda, çarşaflı çünkü, tarla işine gider de mal sahibi mahsül verirse ne ala yoksa bulgura talim. oğlunun mezununa, yemin törenine utana sıkıla gidiyor, çünkü ezilmiş hep.
bunun gibi bi dünya olay.
bugün gel sor, çarşaflıyım diye kimse laf etmiyor, istediğim saatte hastaneye gidebiliyorum, ilaç desen bulunması kolay, ya ücretsiz yada çok ucuz. oğullarım okudu memur oldu ayın 15inde önceden hayal edemediği maaşı alıyorlar, bi ayakkabı hayali kuramayan çocuklar bugün son model araba alıyorlar, kümesten bozma evde 4 çocuk büyüten aile bugün toki de oturuyor.
bunu ajitasyon için yazmadım, Allah bugünümüzü aratmasın. şimdi sor onlara altın çağımı? pırlanta çağı diyor.
yani bu çağ işi kişiye göre değişiyor kızlar. bu insana ne anlatırsan anlat yaşadığını biliyor.
 
Sare Lavinya sare evet, eskilerin ne kadar zorluk yaşadığını ben de dinliyorum büyüklerden.
Hor görülme meselesine gelince bu ülkede hor görülmemiş insan yok ki Beyaz Türk diyeceklerimiz dışında.

Nasıl ki kayınvaliden çarşafı yüzünden hor görülmüş ise benim büyüklerim de Alevilikleri yüzünden hor görülmüş. Yaşadıkları film gibi.

Babaannem ve dedemin Erzincan'ın bir köyünden İstanbul'a yerleşme hikayeleri yürek burkucu. Sonra kendilerini toparlayıp bir yere gelmeleri takdire şayan. Çocuklarını okutup meslek sahibi yapmaları da keza öyle.

Gene o yokluk Zamanında çok insan yurtdışına çalışma para biriktirme umudu ike gidip çok zor şartlarda hayat sürmüşler, her ne kadar kabul etmesek de hor görülmüşler.

Bizim büyüklerimizin yaşadıkları Zamanlar ile şimdiki bu emperyalist dünyayı kıyas etmemiz mümkün mü sence?

Karne olayları, 2. Dünya savaşı çıkışlı bir dünya, darbe girişimleri, sağ sol kavgaları, hükümet devirmeler, idamlar...

Ama devir şu an çok başka. Tarlada pek çok alan ekilip biçilmiyor, alınan para cüzi rakam. Devlet kota koymuş bir sürü ekine. Eskiden sadece tarla ve mahsül ile, hayvan ile hayatını çekip çevirirken şimdi bunlar sadece ek gelir kaynağı olmuş.

Dışa bağımlı olmuşuz bir çok alanda.
Altın devrini yaşıyorsak neden köyler boş?
Neden hiçbir yer ekilip biçilmiyor?
Neden köylü aç?
Yoksulluk maaşı gibi hazıra dayalı geçici çözümler değil, kesin çözümler istiyoruz.
 
@HayyaL haklısın, ezilen hep tek taraf değil tabiki.
ben burda aaa bakın dün böyleydik bugün böyleyiz demek için anlatmadım, bana sorarsan ben dünde yokluk görmedim bugünde çok şükür. dünden beri altın çağı geyiği dönüyor ya ona ithafen yazdım. evet altın çağı ama kime göre neye göre yani. hatta mesajımda da belirttim altın çağı değil pırlanta çağı diyor bu anlattığım insanlar. yani bu durumu herkes kendine göre yontuyor, örnek veriyorum; sen bu iktidarla fakirleşmişsindir ondan kin beslersin, bi başkasıda bu iktidarla anlattığım tarzda olay yaşamıştır laf söyletmez.
şimdi gel gidelim kayınvalideme ne anlatırsan anlat, asla laf söyletmiyor, kendince haklı da. belki burda altın çağı yaşıyoruz diyen üyede benzer şeyi yaşamıştır.
 
Neden öyle dedin ki şimdi?
Altın yoksa teneke çalsınlar deriz biz de
Sesten alası mı var?
Boş teneke çok ses çıkarır demiş Atalarımız sonuçta.


sizin işiniz teneke tabak tencere çalmak bi bırakmadınız şu işleri...

tencere tavanız bitsin sizin havanız
 
Sare Lavinya elbette herkes kendine göre haklı ama ben de senin gibi bugüne kadar zorluk görmedim şükürler olsun.
Fakat çevremi görmeden edemem.
Tarlası vs olmayan, malı mülkü olmayan insanlar evet onlar zaten aç kesimmiş ama benim anlatmak istediğim üretimin bu altın çağdaki yeri.
Mahsül kısmında altın çağ yok (teyzemler dahil pek çok tanıdığım hala böyle geçimlerinin cüzi kısmını bununla sağlıyor, eskiden aldıkları para ile mülk alan kalanı ile de bütün kış geçinen insanlar şimdi kıt kanaat geçiniyorlar, hazırı tüketiyorlar, tarlaların çoğu da ekilip biçilmiyor zaten. Çünkü 5-6 tarlası olan bu insanlar sadece 2 Sini ekebiliyorlar kota sebebi ile.
Kulaktan dolma değil, birebir içinde olduğum durumlardan örnek veriyorum.
Gene bir üretim verisi olarak, tekstil işi yapan biri olarak şu an Türkiye'nin 1/3 ihracatını gerçekleştiren tekstil sektöründe yanlış devlet politikaları yüzünden batan, kapanan o kadar çok fabrika o kadar çok işletme var ki.
Dolayısı ile bu da pek çok işsiz demek.
Hem de kalifiyeli işsiz.
Böyle altın çağ olmaz üzgünüm, böyle pırlanta çağ da olmaz.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…