Türkiye Yasta ....

Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni 19 yıldır imzalamadı. Sözleşme hükümete ve işverene önemli sorumluluklar yüklüyor.
Türkiye hala Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni imzalamadı.

Sözleşme maden işletmesi sahiplerine ve hükümetlere önemli sorumluluklar getiriyor.

1995 tarihli sözleşmeyi 26 ülke imzaladı. 4 Haziran 2014'te Fas’ta, 19 Temmuz 2014'te de Rusya’da yürürlüğe girecek olan sözleşmeyi ise Türkiye imzalamıyor.

17 Mayıs 2010’da 30 maden işçisinin öldüğü Zonguldak’taki patlamanın ardından Türkiye ILO 176’yı yeniden gündemine almış ancak imzalamamıştı.

ILO 176'nın neden imzalanmadığı sorusu soru önergeleri ve Meclis kürsü konuşmalarında birçok defa hükümetin önüne geldi. En son 11 Ocak 2012'de Cumhuriyet Halk Partisi Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya da aynı soruyu yöneltmiş, Çalışma Bakanı Faruk Çelik şu cevabı vermişti:

“176 sayılı ILO sözleşmesi Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği ve Sondajla Maden Çıkarılan İşletmelerde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği incelendiğinde bahse konu sözleşme ile paralellik arz ettiği hatta çok daha kapsamlı hükümler içerdiği görülmektedir.”

Sözleşmede neler var?

* Sözleşmeyle işverenler kazaları önlemek için her türlü önlemi alma, işçileri bilgilendirme ve eğitme yükümlülüğü altında.

* İşverenler riski kaynağında bertaraf etmek, güvenli çalışma sistemleri tasarlamak, kaza riskleriyle ilgili işçileri bilgilendirmek ve kaza olduğunda gerekli tıbbi yardıma ulaşmalarını sağlamak zorunda.

* İşverenler sözleşmeyle kaza sonrasındaki sağlık ve kurtarma etkinliklerinin kalitesinden de sorumlu hala getiriliyor.

* Sözleşme, hükümetlereyse teknik kılavuzların hazırlanması, denetimlerin düzenlenmesi, denetimlere ilişkin gerekli yasal düzenlemelerin sağlaması ve kazaların etkili soruşturulması gibi yükümlülükler getiriyor.

* İşçilerin ve temsilcilerininse kazaları, riskli durumları bildirmek, güvenlik ve sağlıklarına ilişkin koşullara dair bilgi edinmek, güvenlik ve sağlık önlemlerinin karar süreçlerine katılmak gibi hakları ve yükümlülükleri var.

Sözleşmeyi imzalayan ülkeler şunlar:

Arnavutluk, Ermenistan, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Botsvana, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Almanya, İrlanda, Lübnan, Lüksemburg, Norveç, Peru, Filipinler, Polonya, Portekiz, Slovakya, Güney Afrika, İspanya, İsveç, Ukrayna, ABD, Zambiya, Zimbabve (EA)
 
Kaç tane ocak söndü kimbilir..15 yasındaki bir cocuk okul harçlıgını çıkartmak için o minik bedeniyle yerin altına iniyor..''Abi çizmeyi çıkartayımmı sedye kirlenmesin'' diyen kardeşimiz yüreğimi dağladı.. :14: Şimdi öyle yandıkki biz asla üşümeyiz hiçbir suda söndüremez yangınımızı..Ama bunu bile siyasete döken daha yerin altında şehitlerimiz varken bunu diyenlere ben bir şey demiyorum önce o bedenler çıkarılır sonra gereken yapılır suan elimizden gelen dua etmek sadece dua..
 
Başbakan açılış için 17 mayısta Malatyaya gelecekti eşimde sabah nöbetten çıkacaktı o gün eve gelmeyip görevine devam edecekti ama ben inşallah iptal olur gelmez dedim bugün iptal etmiş programını Allahım böyle olacağını bilsem der miydim hiç dünden beri ağlıyorum bu acı çok fazla sabır ver sen bize rabbim başıma ağrılar giriyor ağlamaktan içerdekiler sağ kurtulsun Allahım yalvarıyorum :50::14::14:
 
Inanan arkadaslar, ümitsizlik bir müslümanin asla düsmemesi gereken bir duygudur..
Inanamayan arkadaslar, oradan tüm insanlar cikarilmadikca, göcük altinda olanlarin yasiyor olma ihtimali hala var..
Lütfen dua edin..
Göcük altindakiler madenin alt kisimlarindalar, henüz yüzlercesine ulasilmadi..
Lütfen dua edin, odalarda olsunlar ve sag olarak cikarilsinlar..
Suan yapilacak en güzel seydir..
Eger "hepsi öldü" ümitsizligine düserseniz iste o zaman ölmemis olsalarda öldürmüs oluyoruz.

Lütfen MErhametlilerin en merhametlisi olan Allah tan yardim isteyelim... Odalara ulasmis olsunlar ve sag olarak kurtulsunlar..

Insanlarin dualari mutlaka karsilik bulur, belki istenilen sekilde degil ama Allah mutlaka her duaya cevap verendir..

canlı olma ihtimalleri yok neredeyse... benim Allah'tan yakararak istediğim şu hırsız, katil, vicdansız din sömürücüsü hükümetin başımızdan gitmesi ve en ağır cezaları çekmesi. başka yolu yok, ölümler devam edecek, "şehit oldu" diyip vicdanlarını rahatlatıp, 700 bin liralık saatlerle halk adamı rolleri kesmeye devam edecekler. en fenası da bunların başkanını peygamber belleyenler. tiksiniyorum hepsinden, insanlıktan çıkmışlar.
 
Yarın herkes siyah giysin'

DİSK-KESK-TMMOB ve TTB, tüm işçi sınıfını, emekçileri ve emek dostlarını, Soma’daki işçiler için ortak eylem yapmaya çağırdı; '15 Mayıs Perşembe tüm halkımızı siyah giyinmeye çağırıyoruz' denildi. Sabah saatlerinde Soma Holding önünde toplanan kalabalık ise plazanın boş olması dolayısıyla 19:00'da Beyoğlu tünelde eylem yapmak için sözleşerek olay yerinden ayrıldı.

14 Mayıs 2014 Çarşamba 14:47

yarin_herkes_siyah_giysin_h27885.jpg

DİSK’ten yapılan yazılı açıklamada, bugün ülkenin dört bir yanında ve işyerlerinde düzenlenen eylemlerin yaygınlaştırılacağı belirtilerek, “15 Mayıs 2014 Perşembe günü saat 09.00’da tüm Türkiye’de tüm işyerlerinde 3 dakikalık saygı duruşu yapılarak iş bırakacak ve illerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müdürlükleri önüne yürüyeceğiz. 15 Mayıs 2014 Perşembe günü tüm halkımızı siyah giyinmeye, siyah kurdeleler takmaya, evinin, işyerinin balkonuna, aracına siyah bezler asmaya çağırıyoruz” denildi.

Açıklamada, işçi sağlığı ve güvenliğinin tamamen bir maliyet unsuru olarak görüldüğü belirtilerek, “Maksimum kârı elde etmek için en acımasız üretim süreçlerinde çalışmak zorunda bırakılan Soma’daki yüzlerce işçi kardeşimiz başından beri ölüme terk edilmişlerdir. Özelleştirme, taşeronlaştırma politikalarını sürdürenler, maliyet düşürmek için işçilerin hayatına kast edenler, onlara cesaret verenler, daha önceki madenci katliamlarını sözleriyle ve icraatlarıyla aklayanlar, iş güvenliği yasasıyla işyerlerindeki denetimleri bile özelleştirenler Soma katliamının failidir ve hesap vermelidir” denildi.

DHA
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/yarin-herkes-siyah-giysin-h27885.html



sendikaların amacı insanlar öldükten sonra karalar bağlayıp yas tutmak değil, işçi güvenlikleri için ellerinden gelenden fazlasını yapmak. örgütlenmek. benim insan hayatı ucuz memleketimde kısayoldan para ve itibar kazanmak, statü elde etmek amacı ile sendiklaşılıyo. insanlar sendika pazarlarında koyun muamelesi görüyo. kim daha çok üyeye sahip diye insan kafası üzerinden hesap yapılıyo. yuh olsun böyle sendikalara
 
canlı olma ihtimalleri yok neredeyse... benim Allah'tan yakararak istediğim şu hırsız, katil, vicdansız din sömürücüsü hükümetin başımızdan gitmesi ve en ağır cezaları çekmesi. başka yolu yok, ölümler devam edecek, "şehit oldu" diyip vicdanlarını rahatlatıp, 700 bin liralık saatlerle halk adamı rolleri kesmeye devam edecekler. en fenası da bunların başkanını peygamber belleyenler. tiksiniyorum hepsinden, insanlıktan çıkmışlar.

Haklisiniz bende tiksiniyorum bazi insanlarin tavir, davranis ve vicdansizliklarindan..

Allah islah etsin islaha ihtiyaci olan herkesi insallahh..

Ben Göcük altindaki canlar icin dua etmeye ve inanan insanlardan dua istemeye devam ediyorum arkadaslar...

Rabbim yardimcilari olsun, insallah odalara ulasmislardir, insallah sag olarak kurtulurlar..
 
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Soma`da yaşanan ve 200`ün üzerinde maden emekçisinin ölümüne yol açan iş cinayeti üzerine 14 Mayıs 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.



BUGÜN MADEN EMEKÇİLERİNİN VE HEPİMİZİN KARA GÜNÜDÜR

Ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmelerine (TKİ) ait olan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen Manisa İli Soma İlçesi Eynez mevkiinde bulunan yeraltı kömür ocağında, 13 Mayıs 2014 Salı günü saat 15:00 civarında meydana gelen ocak yangını sonucu açığa çıkan karbon monoksit gazıyla zehirlenen, aralarında maden mühendisi meslektaşlarımızın da bulunduğu yüzlerce maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. Nasıl gerçekleştiği henüz bilinmemekle birlikte, böyle bir facianın bu havzada yaşanabileceği gerek Maden Mühendisleri Odası‘nca ve gerekse Birliğimiz tarafından daha önce kamuoyuyla paylaşılmıştır. Yine havzada yaşanan iş kazalarıyla ilgili Meclis‘e verilen araştırma önergesi geçtiğimiz ay AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir.

80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb neoliberal politikalar ve uygulamaları; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin misli olarak artmasına neden olmuştur. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir. Facia sonrası kurtarma operasyonunda ciddi bir organizasyon bozukluğu yaşanmış ve devlet sınıfta kalmıştır.

Karadon, Kozlu, Elbistan ve son olarak Soma‘da madende yaşanan iş cinayetleri, emekçilerin yaşamının piyasanın insafına bırakıldığının açık bir göstergesidir.

AKP Hükümeti, bugünlerde Meclis‘e sunacağı taşeron ve istihdam yasasıyla emeği daha da köleleştirmeye çalışmaktadır. Buradan bir kez daha uyarıyoruz.

İş cinayetlerini artıracak bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmeli ve yasa Meclis‘e getirilmemelidir.

-Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamalarına son verilmelidir.

Bu faciada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyoruz.

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Taşeron işçileri için büyük tehlike
İşçi simsarlığı

Türkiye’ye işçi simsarlığını getiren 5920 sayılı Yasa, TBMM’de 26 Haziran 2009 günü kabul edildi. 5920 sayılı “İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 1. maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun kiralık işçilikle ilgili 7. maddesine bir ekleme yaparak, işçi simsarlığı, özel istihdam büroları aracılığıyla iş kiralanması düzenlemesini getirdi. Ancak Cumhurbaşkanlığı 9 Temmuz 2009 tarihinde 5920 sayılı Kanunun 1. maddesini bir kez daha görüşülmesi talebiyle TBMM Başkanlığı’na geri gönderdi.

Bu konu 18.1.2010 tarihinde R.T.Erdoğan’ın imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan “Amme Alacaklarının Tahsil usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nda yeniden gündeme geldi.

Tasarının 8. maddesi, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi veriyordu.

Bu konunun yeniden kamuoyunun ve TBMM’nin gündemine geldiği günlerde TEKEL işçilerinin Ankara eylemi sürüyordu. Bu yükselen eylemlilik dalgası, tasarıdaki bu düzenlemenin TBMM sürecinde çıkarılmasını sağladı. İlgili tasarı 28.1.2010 gün ve 5951 sayılı Kanun olarak kabul edildiğinde, bu düzenleme yoktu.

Bu konu yeniden gündemdedir.

Özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilirse, taşeron işçilerinin mevcut hakları fiilen kullanılamaz hale getirilecektir.

Uyarması bizden.

Bunlar daha iyi günlerimiz...
Bu kazanın en önemli sebebi İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ nin taşeron firmalara emanet edilmesidir..
 
aman allahım çıkarılan işçinin biri 1000 kişinin içeride mahsur kaldığını söylemiş. Aman Allahım söylediği doğruysa :53: katliam gibi :53:

http://birgun.net/haber/asagida-1000-isci-vardi-14349.html

Şunu yayınlamayacaktım tepki çeker diye,malum "umutsuzluk"la suçlanıyoruz ama durum bu...

Komplo teorilerinden değil; direkt Soma'da görev yapan bir arkadaşımdan öğrendiklerimi yazacağım, dün de ondan öğrendiklerimi yazmıştım, tüm haberler mahsur kalan 300 işçiden bahsederken o söylemişti 1000 kişiden fazla olduğunu bana.
Çok uzatmayacağım, neden saatlerdir bir sürü sedye çıkarılmasına rağmen ölü sayısının değişmediğini, ailelere neden bilgi verilmediğini, zaten hayatını kaybetmiş insanları neden yaralı süsü vererek çıkardıklarnı anlatacağım.
Hani bakan diyor ya "15 yaşındaki birinin madende çalışıyor olması mümkün değil, araştırdık, yalan bilgi." diye, hayır, aslında değil. Resmi olarak elbette çalışmıyor. Ki kendisi de uykusuzluk / yorgunluk / stres gibi nedenlerle belki; sabah 8 gibi yaptığı açıklamada kaçırdı ağzından, "işçi olmayanlar da çıkıyor ceset olarak." dedi, rakam vermeyi ardından bıraktı.
Şimdi o arkadaşımın aktardıklarına gelirsek;
Madende vicdanın kabul etmeyeceği bir çalışma şekli var. Elini kolunu sallayarak gidiyorsun, saatlik çalışmaya geldiğini söylüyorsun, gerekli malzemeleri kayıt dışı verip gönderiyorlar seni madene, saatlik 4 ila 7 lira alıyorlarmış. 15 yaşınkdaki çocuk da böyle girdi, işçi sayısı da bu yüzden belli değil.
Bu aynı zamanda madende çalışan işçi sayısını yükseltiyor ve oksijen yetmiyor. Bu nedenle daha fazla hava pompalanıyor madene. Trafo konusu bir çok mühendis odasının açıkladığı gibi yalan, asıl yangın nedeni gereğinden fazla pompalanan oksijenin kömürü tutuşturması.
Ölenlerin isimlerinin, sayılarının muallak olması ise pazarlıklar. Çok acı fakat gerçek. Yüzlerce kayıt dışı işçi mevcut madende şu an, bir çok çocuk dahil, çalışan sayısına dair rakam veremiyor olmaları da bundan söylediğim gibi. Kayıt dışı çalışanların aileleri ile acı, çirkin fakat engellenemez bir pazarlık yürütüyor şirket hatta belki de devlet. "Sesinizi çıkarmayın, x lira alın." gibi. Saatlik 5 liraya muhtaç aileler için cezbedici teklifler sunabileceklerini tahmin ediyorum.
Ve maalesef 24 saattir devam eden bir yangın var o madende. Kömür madeni burası ve sürekli yanıyor, hiç sönmedi yangın. Kayıt dışı çalışanları en acemiler diye düşünürsek, en acemiler de en alt kademelerde çalışıyorlardı dersek; çok acı bir cümle olacak belki ama orada teşhis edecek bir beden bile bulunmayabilir artık. Ki bulunmayacaktır da. Bu yazdıklarımı öngürü gibi yazıyorum fakat değil, yukarıda söylediğim gibi, orada olan bir arkadaşımla geçen konuşmalarımız bunlar. "O şöyle dedi - ben böyle dedim." gibi yazmak istemedim, yazı akıcı ilerlesin diye kendi fikirlerim gibi yazıyorum, aslen bir konuşmanın ürünü bu yazı.
Ben tam bu satırları yazarken Tayyip Erdoğan 232 dedi ölü sayısını, şimdilik 232 olduğunu söyledi. Dün gece 3'dü bu sayı, bu değişim üzerinden düşünülmeli yazdıklarım.
Ne denir bilmiyorum ..
Yani yazdıklarım bilginiz olsun falan diye, yoksa bir anlam ifade eden şeyler değil, elden gelen bir şey yok .. hiç uyumadım, bol üzüldüm, çok kızdım falan derken benim de kafam allak bullak .. fakat beni tanıyan arkadaşlar birazcık bilir, hiç oturduğum yerden teoriler üreten biri olmadım, bu yazdıklarım da öyle değil, maalesef değil.
Dileyebileceğim tek şey; acıları unutulmasın.
Yakınlarını kaybedenler de acılarını unutmasın, bu acılarını unutacak kadar büyük bir acı yaşamasınlar bir daha .. biz de unutmayalım .. unutulmasınlar işte .. bir çoğunun adını vefat edenlerin listesinde göremeyeceğiz, resmi rakamlara girmeyecekler, varlıkları gizlenecek ama orada olduklarını bilelim, unutmayalım.


@John Milton
 
Back