• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Tüp Bebek Sürecinde Yaşananlar

evet canım iğne yerlerimde morarmalar oluyor,şişliklerde oluyor,ama geçiyor sonra,tekrar başlıyor:)her gece vurulduğum için morarmalar ve şişlikler tam geçmiyor canm,ama geçmesin yararı var o iğnelerin,vurulmazsak kötü,hamilelik ii gidiyor,çok şükür,yarın kontrole gidicem,3.ayıma girdim dün,2 li testim olucak,inşallah herşey yolunda gidiyor bakalım yarın öğrenicez,dualarım hep sizlerle canım

canım umarım herşey yolundadır test sonucunda iyidir.buarada ikizmi tek gebelikmi seninki ben ikiz olsun çok istiyorum hatta dr söyledim birde sen igneleri gecemi vuruluyorsun bana hemşirem gece geç olur demişti bende hergün 12 de yapıyorum kollarım karnım delik deşik oldu dr bacagımdanda yurabilecegimi söyledi ama ben karından devam ediyorum hamileliktede vurulacaksam bacagımdan vurulurum diye düşündüm ama çok umutluyum bu sefer olucak birde bendeki kan pıhtılaşması genetikmiş senin için ne dedi doktorun?
 
12. gün sonuç 17, 14.gün 23, ve hala pazartesi bir test daha yapalım diyorlar. nasıl normal davranabilirimki bu durumda. burada yazılanlara bakılırsa şansım yok :))
 
12. gün sonuç 17, 14.gün 23, ve hala pazartesi bir test daha yapalım diyorlar. nasıl normal davranabilirimki bu durumda. burada yazılanlara bakılırsa şansım yok :))

doktorunmu bir daha yaptıralım diyor canım,belli olmaz belki geç döllenme olmuştur canım,umudunu yitirme,sonuçta bir pozitiflik durum var,Allah büyüktür,yaptır bakalım pazarteside ne çıkıcak sonuç
 
canım umarım herşey yolundadır test sonucunda iyidir.buarada ikizmi tek gebelikmi seninki ben ikiz olsun çok istiyorum hatta dr söyledim birde sen igneleri gecemi vuruluyorsun bana hemşirem gece geç olur demişti bende hergün 12 de yapıyorum kollarım karnım delik deşik oldu dr bacagımdanda yurabilecegimi söyledi ama ben karından devam ediyorum hamileliktede vurulacaksam bacagımdan vurulurum diye düşündüm ama çok umutluyum bu sefer olucak birde bendeki kan pıhtılaşması genetikmiş senin için ne dedi doktorun?

test sonucum 25 ocakta çıkıcak canım..benimki tek gebelik,iğneyi gece vuruluyorum evet,ama her gece aynı saatte vuruluyorum bana hiç öyle bişi demediler,her gün aynı saatte vurul dediler,kollarım ve bacaklarıma geçmedim hala karnımdan vuruluyorum,çok acıdığını sölediler kol ve bacaktan,doğrumu?benim pıhtılaşma çok yok aam 2 kez boş gebelik olunca ondan iğne verdiler,ayrıca coraspinede içiyorum,hep umutlu ol canım,kendini öyle motive et,yumurta takibine başladınızmı?
 
doktorunmu bir daha yaptıralım diyor canım,belli olmaz belki geç döllenme olmuştur canım,umudunu yitirme,sonuçta bir pozitiflik durum var,Allah büyüktür,yaptır bakalım pazarteside ne çıkıcak sonuç

evet doktorum dedi bir test daha yapalım diye ama benim ümitlerim azaldı :(( olması gereken değerlere bakınca olumsuz gibi görünüyor. değerleri böyle olupta hamile kalan varmı acaba? hayırlısı ALLAHtan...
 
test sonucum 25 ocakta çıkıcak canım..benimki tek gebelik,iğneyi gece vuruluyorum evet,ama her gece aynı saatte vuruluyorum bana hiç öyle bişi demediler,her gün aynı saatte vurul dediler,kollarım ve bacaklarıma geçmedim hala karnımdan vuruluyorum,çok acıdığını sölediler kol ve bacaktan,doğrumu?benim pıhtılaşma çok yok aam 2 kez boş gebelik olunca ondan iğne verdiler,ayrıca coraspinede içiyorum,hep umutlu ol canım,kendini öyle motive et,yumurta takibine başladınızmı?

canım bende daha hiç vurmadım kol ve bacaktan kan pıhlılaşması için olan igneleri göbekten devam ediyorum gerçi vuracak yer kalmadı diyebilirim morluklardan birde sertleşme oluyor hemşire sıcak uygula dedi ama yumurtalarıma zarar veririm diye uygulamadım sadece duşte sıcak su tuttum iyi geldi buarada daha önceki gebeliklerine çok üzüldüm ben daha hiç yaşamadım gebelik duygusunu rabbim bebişini ömürlü kılsın ve saglıkla kucagına almayı nasip etsin inşallah :nazar:bende kullanıyorum coraspin ancak 3 gündür kullanmıyorum çünkü yumurtalarım toplanacakmış sonra devam birde folibol ve elevit de alıyorum günde bir defa
canım benim yumurta takibim bitti ve yarın yumoşlarımı toplıycaklar dualarınızı bekliyorum:18:
 
canım bende daha hiç vurmadım kol ve bacaktan kan pıhlılaşması için olan igneleri göbekten devam ediyorum gerçi vuracak yer kalmadı diyebilirim morluklardan birde sertleşme oluyor hemşire sıcak uygula dedi ama yumurtalarıma zarar veririm diye uygulamadım sadece duşte sıcak su tuttum iyi geldi buarada daha önceki gebeliklerine çok üzüldüm ben daha hiç yaşamadım gebelik duygusunu rabbim bebişini ömürlü kılsın ve saglıkla kucagına almayı nasip etsin inşallah :nazar:bende kullanıyorum coraspin ancak 3 gündür kullanmıyorum çünkü yumurtalarım toplanacakmış sonra devam birde folibol ve elevit de alıyorum günde bir defa
canım benim yumurta takibim bitti ve yarın yumoşlarımı toplıycaklar dualarınızı bekliyorum:18:

selam canım,dualarım seninle..haber ver mutlaka nasıl geçti yumoş toplama??kaç tane toplandı,transfer ne zaman,,Allah yardımcın olsun canım
 
internetten ne kadar araştırma yaparsanız yapın, bu uygulama size denenmedikçe anlayamayacagınız cok cetrefilli bir yöntem.

uzun protokol ve kısa olarak iki uygulaması var. uzun protokolde tüp bebek transferinin olacagı ayın adetinden bir öncekinde dogum kontrol hapı kullanmaya başlıyorsunuz. yani temmuzda transfer gerceklesecekse haziran adetinin 4. günü 21 günlük ilac serüveni baslıyor. dogum kontrol hapının kullanım nedeni ise aylık olusabilecek kistik bir durumu engellemek, yumurtaları baskılamak. çünkü tüp bebek yapacagız dediginiz anda dogal herseyinizi çöpe atıp hormon dengenizi doktorların şekillendirmesini kabul ediyorsunuz.tabi bu arada doktorunuzun size verdigi vitamin ve coraspirin yüklemeleri de başlamıstır. dogum kontrol hapının bitimine iki gün kala lucrin iğnesine başlanıyor ki göbekten, basenden veya omuz ile dirsek arasındaki bölgeden vurulabilen bir iğne. bu göbek igneleri 3e katlanacagı için tavsiyem lucrinin ilk 10 günü göbekten vurun. sonra diger bölgelere gecin, diger 2 iğnenin göbekten baska vurulacak alternatifi yok cünkü. göbekteki deformasyon, diger iğneler başlanana kadar gecmiş olur.

neyse işte...çok tuhaf bir şekilde zaman cabuk geciyor ve hapların bittiği 21 günün sonununda bir kaç gün içinde önünüzdeki 9 ayın son adetini oldugunuzu umut ederek, günlük olarak artık doktorunuza gitmeye başlıyorsunuz. her sabah kan veriyorsunuz, vajinal muayene oluyorsunuz, e2 hormon düzeyi ve rahim kalınlıgı istedikleri düzeye gelene kadar bu devam ediyor. genelde adetin 4.-5. günlerinde esas ilaclar başlanıyor. dogum kontrol hapıyla hormonları baskıladık, lucrinle cagırdık ve artık yumurta gelişmesi için 2 igne daha ekleniyor receteye. ha tabi bu ilacların günlük dozu sizin her gün bakılan kandaki hormonunuza göre ayarlanıyor. lucrin, vitamin ve coraspirin bu aşamada hala devam ediyor. iğneler her gün aynı saatte yapılmak durumunda ve kendiniz yapıyorsunuz. eşiniz becerebiliyorsa çok şanslısınız demektir. bu şekilde 9-12 gün devam ediyor. günlük kullanılan ilaçların maddi yükü ise 150-200 tl. arası. neyse artık istedikleri süper yumurtayı yarattıklarına inandıkları günü size söylüyorlar, diger igneleri kesip pregnly ignesi alıyorsunuz. yumurtayı catlatmak amaclı. sabah lucrinin son dozunu vurulup aksam da kaba etten pregnly yiyorsunuz. bu igneyi de hangi saatte vurulacagınızı söylerler, çok önemli. igneden sonraki 36. saatte yumurta toplama işlemi gerçekleşiyor. aynı gün eşinizden de sperm örnegi alınıyor. yumurta toplama işlemine giderken duş alınmalı ve kesinlikle makyaj, parfüm kullanılmamalı imiş. çünkü yumurta az da olsa dıs ortama temas ettiginden- toplama esnasında- etkilenilir imiş. bayagı ameliyata hazırlıyorlar sizi. kıcı acık gömlek giydirip steril ortamda yeşilleri seriyorlar üzerinize. hsg çekilen hatunların bildiği üzere hazırlık aynı şekilde hemen hemen. aynı spekulum takılıyor ve son dakikaya kadar anestezi verilmiyor. hasta hazır diye doktora haber verildiği dakikada kısa uykunuza gönderiyorlar sizi. damardaki serum eşliğinde...

ağrı eşikleri farklıdır, iki hsg, bir histeroskopi, bir laparoskopi yapılmış ama çok çok ağri çekmemiş biri olarak , yumurta toplandıktan sonra ayıldıgımda duvarları yumrukladım agrıdan. hazırlıklı olun derim. ama sadece bir gün sürdü, ertesi gün gayet rahattım. o geceyi hastanede falan gecirmiyorsunuz, direkt evinize gidebilirsiniz. bu kısımda yeni bir ilaç takviyesi baslıyor. progesteron ve östrojen hapları kullanmaya baslıyosunuz. bir de antibiyotik...yani bu arada günlük kullanılan ilaç sayısı 14 oluyor. üstüne 5 günlük kortizon takviyesi de yapılıyor da nedenini ögrenemedim onun. yumurta toplanmasının ertesinde yumurta ve sperm döllenmiş mi, embriyo olmuş mu, kaç hücreliymiş sizi arayıp bilgilendiriyor embriyologlar. genelde toplama işleminin 4. gününde de transferiniz gerçekleşiyor. artık o sizinle. transfer agrısız sızısız bir işlem ama idrara sıkışık olmak şart. yine ameliyathane ortamında oluyor, spekulum kullanılıyor ama, us ekranında embriyonun kondugu yeri gösterirken doktorunuz, agrı hissetmiyorsunuz bile...

ve sizi en çok olgunlaştıran dönem.. bekleme süreci. bu arada da yine progestan ve östrojen hapları, coraspirin, vitamin artı kan sulandırıci igne kullanılıyor. transferin ertesi gününü 1. gün baz alarak 12. gün test yapılmasını iple çekiyorsunuz. bu arada genelde yatakta sırt üstü yatılması tavsiye edilir. ilk 3 gün önemli. diger günler de sizi yormayacak egilip dogrulmayacagınız isler yapabilirsiniz.öksürmek, hapşırmak, ıkınmak yasak... ayakta ılık ve kısa dus alınabilir imiş...ve 12. gün 2 aylık tedavinin en zor, en gecmek bilmeyen, en ızdıraplı günü. o sizle mi yoksa ayrıldı mı ögrenmek için kan sonucunu beklemek cok cok feci bişey. sonucu ögrenir ya üzülür ya sevinirsiniz. ben bu sürece başlamadan önce adım adım tüp bebek, tüp bebek aşamaları, zart zurt kırkbin şekilde googledan aramalar yaptım, detaylı birşey bulamadım. ha umarım bu aşamaya gelmeden amacına ulaşmış olur insanlar. ama ihtiyacınız olursa buyrun adım adım tüp bebek...

(Alıntı ;üye:"salakana","eksisozluk")
 
İnsanın sorunlar karşısında direnmesinde ve çözüm bulmasında en önemli güç umudunun olmasıdır.
 
Olumlama ve niyeti !

Olumlama her hangi bir konuda bilinçaltımızı programlamak için kullandığımız bir yapıdır. Bir olumlamayı defalarca tekrar ederek, bilinçaltımızdaki, üzerinde çalıştığımız inancı değiştirmeye ve bunun yerine yeni bir inanç ekleyemeye çalışırız. Çekim yasası gereği, benzer enerjiler birbirini çekeceğinden,bilinçaltımızdaki mevcut kaydın, yani inancın kendisine uygun şeyleri çekmesini bekleriz. Eğer ben her gün ” Kolay ve hızlı para kazanıyorum” olumlamasını yapıyorsam amacım bilinçaltımdaki, para zor kazanılır inancını değiştirmektir. Yeni inancı bilinçaltıma kabul ettirerek, parayı hayatıma kolay ve hızlı çekmeye çalışmaktayımdır.

Niyet çalışmasında ise, bilinçaltının konu ile direk ilgisi yoktur. Bilinç düzeyinde evrene bir mesaj gönderirim ve ne istediğimi açıkça bildiririm. Niyeti bir kere etmek bile yeterli olabilir ama önemli olan gerçekten hissederek ve kalpten yapılmasıdır.Yani defalarca tekrar koşulu yoktur, anahtar kavram bir kere ama kalpten yapılan niyettir.

Olumlamalarda kısa, bilinçaltının anlayacağı şekilde net düzenlenmiş, bir konuda olan ve şimdiki zamanı içeren cümleler kurmak zorundayız. Aksi halde bilinçaltı olumlamanızı anlayamayacak ve sonuç alamayacaksınız demektir. Niyette ise bunlara gerek yoktur, süreç bilinç düzeyindedir ve niyetiniz uzun, bir kaç konuda, farklı zamanları içeren bir niyet olabilir. Ama niyet ederken dikkat etmeniz gereken başka konular vardır. Niyetiniz kesin olmalıdır yani ne istediğinizi tam olarak bilmelisiniz, koşullara bağlı olmamalıdır, niyette alma- verme dengesi gözetilmelidir ve neyi kabul ettiğiniz çok açık olmalıdır. Aksi halde zayıf bir niyet olacaktır ve sonuç almak zor olacaktır.

Olumlamayı sadece kendiniz için yapabilirsiniz, çünkü değiştirmeye çalıştığınız kendi bilinçaltınızdır, niyeti ise zarar vermemek ve bencilce isteklerde bulunmamak şartıyla herkes için yapabilirsiniz.

Niyette kullanacağınız kalıplar, niyeti söylerken hissettiğiniz kararlılık duygusu, pozitif enerji, kalbinizin sevinçle dolması ve inanç faktörü çok etkilidir. Olumlamada ise bunların önemi yoktur. Siz inanmasanız bile, olumlama sonuç verir, önemli olan sürekli tekrarlarla bilinçaltını ikna etmektir.


Aşağıda size bazı niyet örnekleri verecegim. Aşağıdaki niyetlerden beğendiklerinizi kullanabilir yada siz de kendinize yeni niyetler belirleyebilirsiniz. Niyetlerinizi yüksek sesle okuyun ve okurken, gerçek olacaklarını hissetmeye çalışın. İnanç ve pozitif duygu çok önemlidir, bunu hissedebilirseniz bir sefer niyet etmek bile yeterli olacaktır.





SEVGİ İÇİN

“Hayatımı şu andan itibaren sevgi ve güzellik enerjisi ile dolduruyorum. Kendimi sevmeye, başkalarını sevmeye ve evreni sevmeye karar veriyorum. Evrenden bana gelen sevgi enerjisini mutlulukla kabul ediyorum ve sevgi içinde bir hayat sürmeye niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”( Ben sonuna bunun için teşekkür ediyorum ve Allah’a şükrediyorum diye ekliyorum. İsteyenler her niyetin sonuna bunu ekleyebilirler. Bu kişisel inançla ilgili olduğu için kalıba yazmadım.)


SAĞLIK İÇİN

“Her geçen gün daha da iyi olmayı ve sağlığımın mükemmel olmasını seçiyorum. Sağlığımı korumayı ve sağlıklı olmanın tadını çıkartmayı kabul ediyorum. Tam olarak sağlığıma kavuşmaya bütün benliğimle ve yüreğimle niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum”


ZİHİNSEL HUZURSUZLUK VE KARMAŞA İÇİN

” Zihinsel olarak sağlıklı,huzurlu ve dengede olmayı seçiyorum. Güzel şeyler düşünmeyi ve hissetmeyi kabul ediyorum. Zihnimin olumlu düşünceler üretmesine, huzur içinde dengede olmasına ve kendimle barışık olmaya tüm kalbimle niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”


DEPRESYON

” Mutlu olmayı, kendimi sevmeyi ve hayattan tat almayı seçiyorum. Mutluluğumu çevremedeki insanlarla paylaşmayı ve sevgimle onları desteklemeyi kabul ediyorum. Kendimi canlı, yaşam dolu, keyifli ve istekli hissetmeye hemen şimdi burada bütüm kalbimle niyet ediyorum. Niyetimin gerçekleşmeye başladığını biliyorum ve içimde hissediyorum. Bunun için tüm kalbimle teşekkür ediyorum”

NEGATİF ENERJİLERDEN KURTULMA

” Tamamen pozitif enerjilerle çevrelenmeyi ve bana zarar veren bütün negatif enerjileri hayatımdan uzaklaştırmayı seçiyorum. Kendimi olumlu enerjilere açmayı ve güzel enerjiler üretmeyi kabul ediyorum. Bana zarar veren tüm olumsuz enerjileri şimdi kendimden uzaklaştırmaya ve bu enerjilerden korunabileceğim çok güçlü bir enerji kalkanına sahip olmaya hemen şimdi bütün kalbimle niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”

OLUMLU DEĞİŞİM İÇİN

” Hayatımın tamamen olumlu bir şekilde değişmesini ve bu değişime kolaylıkla uyum sağlayabilmeyi seçiyorum. Bu değişimin benim, ailemin ve bütünün hayrına olmasını kabul ediyorum. Hayatımın iyi ve güzel bir şekilde hızlı olarak değişmesine bütün kalbimle niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”

(B.Özcan Demir)



BEBEĞİM İÇİN;

“Her sabah uyandığımda evrendeki en güzel,en şifalı pozitif enerjiler vücuduma nüfuz ediyor.Her gün kendimi daha sağlıklı,daha enerjik,daha huzurlu,daha zinde hissediyorum.Her geçen gün artan enerjim ve sağlıklı vücudumla beraber hamilelik sürecim harika ilerliyor .Bebeğime gösterdiğim sevgi ve özen içerisinde o da sevgiyle ve huzurla karnımda gelişiyor .Yediğim leziz yemekler ,içtiğim şifalı su ve soluduğum temiz hava plesantaya ulaşıyor ve bebeğimi besliyor . Bebeğim ,sevgimle ve yediklerimle besleniyor , düzenli olarak gelişimini sürdürüyor.Karnımda taşıdığım Can'ımla beraber şimdi tüm benliğimle anne olmaya hazırım.
 
"Tüp bebek işlemi sizin yumurtalarınızın kaltesini artırmaz, sadece daha fazla yumurta üretmenizi sağlar, böylece içlerinden kaliteli bir taneye rastlama ihtimali artsın. Tabii bir de tutunma konusu var ki o zaten tıbbın çözememiş olduğu birşey. O sebeple tüp bebek işleminden önce de kendinizi çok iyi hazırlamalısınız. Vücudunuzu, rahminizi, zihninizi hazırlamalısınız.
Bu konuyla uğraşmaktan hepinizin yorgun olduğunu biliyorum. Zaman zaman kendinizi ne kadar kötü çaresiz hissettiğinizi, biraz ondan biraz bundan sürekli birşeyler denediğinizi, ama sonuç alamayınca nasıl moralinizin bozulduğunu.

Ancak ben size en çabuk çözümü anlatamayacağım. Sadece bildiğim en garantili çözümü öğrendiğim bilgiler ışığında size ileteceğim. Bu çözüme ulaşmak 4,5 yılımı, onu anlamak 1 yılımı, uygulayıp sonuç almak ise 6 ayımı aldı. Sizin için bu süre belki daha az belki de daha uzun olabilir.

Öncelikle süreyi kısaltmak, süre ne kadar uzun olursa olsun yumurtalarınız bitene dek uğraşma kararını ne kadar erken verdiğinize bağlı. Çelişkili bir ifade gibi görünse de değil. Başka bir şekilde açıklamaya çalışayım: Siz bu işten ne kadar sabırsız bir şekilde kurtulmaya çalışırsanız, çabalarınız o kadar yarım yamalak aceleci olacak ve işe yaramaktan uzaklaşacaktır. Çünkü her denemeyle ümitlenişinizde ya bu seferde hamile kalamazsam endişesini birlikte taşımaktasınız. Bu büyük bir yük. Herşeyden önce bu yükten kurtulmanız gerekiyor.

Dingin, ne yaptığını bilen, başaracağına inanan, her başasısız denemeden bir şey öğrenmeye kararlı bir şekilde, adeta Edison tavrıyla bu işe yaklaşmaya başlamak zorundasınız.

Bunu yapabilir misiniz? Kendinize sorun. Belki de ilk defa en büyük ciddiyetinizle içinize dönün ve sorun: Hamile kalmak için son derece kararlı olup vazgeçmemeye karar vererek, ama aynı zamanda da hiçbir zaman hamile kalamayabilecek olmanız ihtimalini de tevekkülle kucaklayabilir misiniz?

Aslında şöyle bir düşünürseniz, size asıl stres veren şeyin duygusal baskılar olduğunu anlarsınz. Çünkü çocuğunuz yok diye hayatınızda gerçek anlamda günlük olarak bir zarar yaşamıyorsunuz. Ya çocuk yaparsın ya da...diye bir tehdit altında değilsiniz. Çocuğunuz yok diye hapse girme tehlikeniz söz konusu değil. Yani hamile kalamamanın hayatınızı kötü yaptığına karar vermiş olan sizsiniz. Bu sadece sizin gerçeğe ait bir algılamanız, bir yorumunuz. Herkes ne derse desin. Hayatı yaşayan sizsiniz.

Şu an hamile değilsiniz ve sizin gerçeğiniz bu. Yakın zamana dek benim olduğu gibi. Bunu olgunlukla kabul edip hayatınızın şükredebileceğiniz bir çok güzel yönünü ön plana çıkartmalısınız. Çocuk sahbi olmak sizin için hayatınızın en büyük projesi. Ama sizi şöyle düşünmeye davet ediyorum: Benim hayatım şu an kötü değil. Çocuk sahibi olamazsam daha kötüye gimeyecek. Sadece çocuğum olursa daha iyiye gidecek. Bunun için elimden geleni yapacağım. Ama elimden gelen herşeyi yaptıktan sonra Allah bana yine evlat sahbi olmayı takdir etmediyse, o zaman da ya br evlat edineceğim ya da çocuksuz hayatın tadını çıkartacağım.

Bunu yapabilir misiniz? Bence yapabilirsiniz ve yapmalısınız da.

Korkularınızdan arındığınız anda, bu yükten kurtulup kendinizi yeniden sevmeye başladığınız anda mucizeler, bilgiler, fırsatlar, harika insanlar önünüze serilmeye başlıyor.

Bunu yapablir misiniz? Bence yapabilirsiniz ve yapmalısınız da. Çünkü başka zaten şansınız yok.

İşte gerçek sebepleri ben internet vasıtasıyla Dr.Randine Lewis'in The Infertility Cure (Kısırlık Tedavisi) adlı kitabında buldum. Bence siz de bunu yapmalısınız. Deli gibi sonu gelmez tüpbebekler yapmadan önce sebebinizi öğrenmeli teşhisinizi koymalısınız.

İngilizce bilmiyor musunuz? Sorun değil. Çocuk sahibi olmayı ne kadar istediğinize bağlı. Demek ki ingilizce bilen birinden yardım istemek zorundasınız. Hani hiçbir şeyin sizi yolunuzdan döndürmeyeceğine karar vermiştiniz ya (umarım veridiniz). O zaman ingilizce bilmemenin sizi durdurmasına izin vermeyin. Odaklanın, çözümü bulun ve uygulayın.

Dr.Randine kendisi de bizim gibi zorlukları yaşayıp Geleneksel Çin Tıbbı ile bunu aşmış bir kişi. Sonra eğitim alıp uzmanlaşıyor ve diğer kadınlara yardım etmeye başlıyor. Keşfettiği şey şu: Anatomik bozukluğu olmayan herkes hamile kalıp sağlıklı çocuklara sahip olabilir. Hamile kalamayanlar kısır değildir, sadece dengeleri bozulmuştur. İşte bu cümle benim için dönüm noktasıydı. Geri dönüşü olmayan bir iyileşme sürecinin başlaması bununla oldu.

Sonra anlatıyor, kadın vücudunun ne kadar hassas olduğunu, en ufak bir hormonal dengesizlikte adet düzeninin bozulduğunu, kötü beslenmenin stresin etkilerini vb vb. Talihsizlik, batı tıbbının bu dengesizlikleri tespit edememesinde. Halledilebilecek bir işlev bozukluğu işte bu şekilde çözümsüz bir hastalığa dönüştürülmüş durumda.

Dolasısıyla ben küçük not defterime şunu yazdım: Ben infertil değilim, sadece dengem bozulmuş. Vücudum doğurgan olmayı yeniden hatırlayacak. Bunu başaracağım ve herkese göstereceğim.

(Kısır kelimesini özellike kullanmıyorum, çünkü benim için özellikle negatf anlam taşıyor. İnfertil daha belirsiz, ne demek istendiğini anlatıyor ama zihnime negatif çağrışımlar yapmıyor.)

Bu cümleyi sürekli okudum, benim hedefimdi bu. Ona odaklandım. Onu pekiştirecek, zenginleştirecek başka ifadeler aradım. Mesela: Sadece tek bir tane sağlıklı yumurtaya ihtiyacım var. Sadece bir tane. O da tek bir adet sağlıklı spermle buluşacak. Ondan işim bitti. Harka bir çocuğum olacak ve bir daha bunu yapmam gerekmeyecek. Eğer mucizeye ihtiyacım varsa, bu direk olarak Allah'tan gelecek.

Kısacası bu işi başaracağıma kesin olarak, hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kendimi inandırmam gerekiyordu. Bakın ben inançlı bir insanım, kapalı falan değilim. Bazılarınız benimle tanıştı. Ama Kur'an benim için en önemli kaynaklardan biri oldu. Örneğin, Ali İmran suresi, 47.ayette diyor ki: "...İşte Allah dilediğini böyle yaratır. O birşeyin olmasını dilrse, ona "OL" der, o da hemen oluverir." İte ben Allah'ın OL dediği anda hazır olmalıydım.

İnşirah suresi, 5-6: "Bir güçlükle beraber muhakkak bir kolaylık vardır.Gerçekten bir güçlükle beraber bir kolaylık vardır." Dikkat edin, bir güçlükten sonra kolaylık vardır demiyor, beraber diyor. Demek ki benim henüz göremediğim birşeyler var.

Son örnek, Lokman suresi, 20: "Görmüyor musunuz ki, Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin emrinize vermiştir. Açık ve gizli olarak bütün nimetlerini üzerinize yağdırmıştır." İşte ben o gizli nimetleri yani bu işi çözecek bilgileri araştırıp bulmaya talip oldum arkadaşlar.

Bir tane de Edison'an örnek vereyim. Beni çok motive eder. Edison elektriği bulmadan önce bir rivayete göre 999, bir rivayete göre de 9999 deneme yapmış. Ve her denemeden sonra dermiş ki, ampulü yakamamanın bir yolunu daha elemiş olduk. Ne harika bir bakış açısı değil mi? Zaten Edison tamamen hayal dünyasında yaşarmış. Sadece elektrik değil, başka birçok icatları da böyle yapmış.

Evet, işte bence halletmeniz gereken ilk konu zihinlerini temizlemek, endişelerden, şüphelerden, korkulardan arındımak. Temiz akıllı bir şekilde çözüme odaklanmak.

Size sabır değil, sebat tavsiye ediyorum.

Ne demiş Atatürk: "Zafer, zafer benimdir diyebilenindir."



"Stresı hafife almayın. Stres, 1 numarlı doğurganlık öldürücü. O sebeple zaten benim Dr.Randine'in kitabından öğrendiğim iyileşme programının 5 başlığından biri gevşeme, stresten uzaklaşma. Zihni temizledikten sonra hemen o geliyor. Çin tıbbına göre stresin vücudumuza ve üreme sistemimize yaptığı sey su: Herhangi bir sebeple, infertilite sorunumuz dışında bir sebeple strese girince (ör.borçlar, işyeri sorunları, akraba anlaşmazlıkları vb.), ve uzun süre de stres durumu devam ettiğinde, vücuttaki kan dolaşımı dengesini yitirip kan beyne hücum etmeye başlıyor. Gerginlikten en çok etkilenen rahim ve rahme kan gitmemeye başlayına soğumaya başlıyor. Bazılarımızın ayaklarının sürekli üşümesi ve karnının sürekli soğuk olması bundan (ben de öyleydinm). O zaman da yani stres olunca vücut diyor ki; hmm şimdi alarm durumundayız, bir bebek için huzurlu, sağlıklı ortam oluşturamayız. Hop, fsh (folikül yani yumurta taslağı harekete geçirme hormonu) fırlıyor, çünkü rahim ve yumurtalıklar soğudu, üretim uyarılarına cevap veremiyor. Hani kışın çok soğukta araba motorları çalışmada zorlanır ya. Biraz onun gibi. Neyse, teşbihte hata olmazmış. Bunu tıp nasıl ölçebilir? Tabii ki ölçemiyor. Zaten bu ayki üretilen yumurta 150 gün önceki uyarı ile hazırlanmaya başlıyormuş. Yani hemen bu ay fsh uyarısı gitti, sıradaki yumurta hemen regl bitiminden 15 gün olgunlaşmaya başladı değil.

(Alıntı:VirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüsVirüs / Ş.Yüksel)
 
Son düzenleme:
Embryonun tutunması için rahmin son derece rahat, gevşemiş, ideal sıcaklığına ulaşmış, bir bebeğe 9 ay boyunca yuva olmaya hazır hale gelmesi lazım. Zaten tüp bebeğin embriyo kaliteli olsa da tutmaması bundan işte.

Kitaptaki başlıca öneriler şöyle: Özellikle ovulasyon dönemlerinde akşam yatarken karnınıza termofor koymak. Haftada en azından üç defa yürüyüş yaparak kan dolaşımını harekete geçirmek. Ayakları sabah-akşam sıcak suya batırıp çıkarıp şoklamak. Bir de femoral masaj diye bir masaj var.( DİKKAT ÖNEMLİ: Yukarıda bahsettiğim FEMORAL MASAJI yapmamanız gereken durumlar var: Hamile olma ihtimaliniz varsa yani ovulasyon dönemi bittikten sonra veya tüp bebekte transfer işleminden sonra YAPMAMANIZ gerekir. Yani hamile olduğunuzdan şüpheleniyorsanız yapmayacaksınız. Yine yüksek tansiyonunuz varsa, kalp hastalığınız, dolaşım bozukluklarınız varsa, ya da geçmişte felç geçirdiyseniz veya retinanızda yırtılma gibi bir sorun olduysa bu tekniği uygulamayın)Yine sabah akşam kasıklardan rahme giden iki ana kan damarı var, onları 30-45 sn.boyunca elinizle bastırıp gelen kanı bloke etmek ve bırakmak, kanın elinizin arkasında birikip sonra boca olmasını sağlamak. Bunu her iki tarafa üçer kez dönüşümlü olarak uyguluyorsun. Çok basit ve zararsız. Kısacası üreme sistemini ısıtıyorsunuz, kan dolaşımının gerektiği şekilde üreme sistemine de geri dönmesini sağlıyorsunuz.

Tabii kan dolaşımı dengesinin bozulmasının bir sebebi de kötü beslenme. Ama alışkanlığınız yoksa acilen bol su içmeye başlamanızı öneririm. Harika bir temizleyici ve tıkanıklık açıcı.

İşte böyle. Çok temel olarak bahsettim. Ama bu tarz bilgiler nasıl insanı rahatlatıyor ve güçlendiriyor değil mi?
"Anatomik bozukluğu olmayan kimse kısır olamaz, sadece "vücut dengesi" bozulmuştur ve bunu da tüpbebek işlemi tek başına çözemez. Vücudun sağlıklı işlevini yerine getirmesini sağlamak için kendimizin yapması gereken şeyler var. Oldukça detay var ama size müjdem şu: BUNUN BİR ÇÖZÜMÜ VAR. Temel olarak, beslenme tarzı+yaşam tarzı+akupunktur+bitkisel çaylar ve ilaçlar+stres gidermenin hepsini içeren bir programla 3-6 ayda bunu halletmek mümkün.

Ben ve benim gibi olanlar kendinizi iyi hissetmek gevşemek için, sizi iyi hissettiren şeylerin bir listesini yapın. Mesela ben Bon Jovi (soft rock) dinlemekle çok rahatlıyorum. Sürükleyici kitaplar okuyup aklımı dağıtmak bana iyi geliyor. Meditasyon yapmak bana iyi geliyor. Birisine bir konuda yardım etmek de öyle. 80'lerden bizim lise üniversite gençliğimde ezberlediğim şarkıları bağıra bağıra söylemek bana iyi geliyor. Yürüyüş yaparken mp3 player'ımdan joy fm dinlemek. Gerçi joy fm dinlemeyi herzaman çok seviyorum da.

Kendimize vakit ayırmak önemli. Yani gerçekten sırf kendimize. Pazar günleri öğleden sonra 2 saat boyunca uzanıp kitap okumak çok çok keyifli benim için. Ya da çok sevdiğim bir kız arkadaşımla Secret kitabındaki çekim yasasının nasıl işlediğine dair yaşadığımız örneklerin sohbetini yapmak mesela. Ben sanat insanı değilim. Resim, heykel, şiirle pek aram yok. Belki siz öylesiniz. Hobilerinize zaman ayırıp haftada bir tazelenmek lazım. Haytın sadece işten ya da çocuk yapmaktan ibaret olmadığını duyumsamak lazım.

Hayatta problemler bitmez ama önemli oln bizim tavrımız. "Ben bu problemin beni kötü hissettirmesine izin vermeyeceğim ya. O beni yönetmeyecek bilakis ben hayatımı yöneteceğim. Güçlü olan benim ve problemlere sinirlenilecek şeyler olarak değil, "durum" olarak bakabilirim. Böyle karar verdim." diyebiliyor muyuz? Dememiz lazım, çünkü demediğimiz her olay bizi bebeğimizden biraz daha uzaklaştırıyor. Tabii yapması söylemesi kadar kolay değil ama biraz uğraşınca sinirli kalma sğremiz gitgide azalmaya başlıyor. Zaten ne diyor Secret'taki çekim yasası: Herşeyi kendimize çeken biziz. Olay budur yani.
Herkes kendi hayatını kendi kontrolüne almalı.

Secret filmini izleyenler ya da kitabı okuyanlar bilecek, çekim yasasını. Yani başımıza gelen herşeyi biz düşüncelerimizle kendimize çekiyoruz. Açıkçası hayatımızdaki en küçük şeyden en büyüğüne senaryomuzu biz yazıyoruz. Hazırlandığımız bir olayın nasıl gelişebileceğine ilişkin tüm alternatiflerin farkında olarak, bizim hangi alternatifi seçtiğimize karar verirsek olay öyle gelişiyor. Yani olayın nasıl gelişmesini istiyorsak önceden gözümüzde öyle canlandırmalıyız. Bu gerçek bir öneri çünkü defalarca denedim ve işe yaradığını deneyimledim.

Bazen istemediğimiz halde gerçekleşen ve ben ne düşündüm ki bu oldu dediğimiz ve anlayamadığımız durumlar var. Lous Hay diye bir yazarı belki duydunuz. Her hastalığın psikolojik sebebi olduğundan bahseder. Mesela düşük için bebek sahibi olmaya hazır olmamadır sebep der. Bir olay, bir konu hakkında yeterince bilgi sahibi olmayınca onun bizim için en ideal durumunun ne olduğunu bilemediğimiz için hazılrıksız yakalanıyoruz.

Bakın ben uzun zaman bebek sahibi olmayı, yaşımız ilerliyor herkesin oluyor bizim de olmalı diye aklımla istemiştim. Ama kendimi çocuklu bir kadın olarak zihnimde bir türlü canlandıramıyordum. Çocukları çok sevmeme, onlarla iyi anlaşmama rağmen. Halbuki ben kendimi bildim bileli çift olarak düşünmüştüm. Benim iyi bir hayat arkadaşım olacaktı. Ama aile kurmak? Bu çip yoktu kafamda. Neden? Neden? Neden?
Düşüne düşüne en sonunda buldum: Benim annemle babam son derece mutsuz bir evlilikten ve 3 çocuktan sonra 21 yıl sonra boşandılar. Annem bana herzaman evliliğin mutsuz ve erkeklerin bencil olduğunu, mutlaka ekonomik özgürlüğümü elime almam gerektiğini söyleyip dururdu. Tabii ben onun hatalarını da bir miktar görüyordum. Hni hep ben haklıyım tutumu vardır ya. Ben de kendi kendime ona iyi bir evliliğin yapılabileceğini ispatlayacağımı söylerdim. Ama sonuçta hiç kimse bana bir gün senin de çocukların olacak, ailen olacak vb.demedi büyürken. Bunun farkına varınca, hamile olup anne olmaya kendimi zaten hazırlayamamış olduğumu anladım. Zaten bizden önceki jenerasyonda çok mutlu bir evlilik de görmedim Yaşıtlarımın çoğunun annebabasının evliliği de gayet bozuk. Secret'ta da diyordu ki, dünyada ailelerin %85'i sorunluymuş. Ben de işte beynime farketmeden yüklenen bu programlar yüzünden çocuk sahibi olma işini yandan çarklı götürüyordum, işime odaklanmaktan kendimi alamıyordum. O zaman dedim ki kendi kendime: Benim şu an çok sevdiğim bir eşim var. Geçmişten, herşeyden bağımsız olarak yeniden tanımlayayım kendime uygun aile yapısını. Ben nasıl bir anne olurdum, ya da olmak isterdim? Gerçekten, iyice içime yöneldim. Aslında bir taraftan Secret'ta dediği gibi, olmasını istemediğim şeyi istemiyorum demek yerine, olmasını gerçekten isteyeceğim aile ve annelik görüntüsünü keşfettim kendi içimde. Çocuk sahibi olmayı neden isterim? Sadece kendimle ilgili sebep ne olabilir sorusuna eskiden cevap veremezken, şimdi veriyorum. Bunları yaptıktan sonra işler daha kolaylaştı.

Beynimiz çok güçlü. Farketmediğimiz ne gibi inançların, endişelerin, arzuların bizi yönettiğini ya da engellediğini keşfedince yaşamımızdaki tıkanıklıkları rahat açıyoruz.

Zaten ben herkesin hayatında problemlerin, gelişme fırsatları olduğuna inanıyorum. Mesela bir arkadaşım da 30'larının sonunda ama hala bir hayat arkadaşına rastlamadı. Bunun için odaklanmıyor da. Psikolojye, meditasyona vb. düşkün birisi. Geçenlerde şunun farkına varmış, bir eşin onun bu uğraşlarını engelleyeceği, kendisiyle ilgilenmesini isteyip onu anlamayacağı korkusunu taşıdığını keşfetmiş. Oysa ki aynı konulara ilgi duyan erkekler de var. Bakın, öyle bir erkeği tarif edip düşlemek yerine, uymayan birinin gelmesinden korkmaya devam ettiği için tıkanıklık devam ediyordu.

(Alıntı;forum cocukistiyorum)
 
Bunun için bazı genel önerleri var. Onları da yazayım:

1- Dinlenin ve bol, rahat kıyafetler giyin.
2- Derin nefes egzersizleri yapın. Meditasyon yapın.
3- Ilık banyolar alın.
4- Kekik, ardıç sakızı, lavanta, nane, biberiye yağları kullanın. (Herhalde vücudunuza sürün mü demek istiyor acaba)
5- Adet sırasında ve sonrasında karnınıza termofor veya sıcak su şişesi koyun.
6- Karnınıza ılık hint yağı uygulayın, kan akışını canlandırmak, lenf sistemine yardımcı olmak ve hormon seviyelerini düzenlemek için. Adet öncesi ve sırasında günde 2-3 defa, karnınızın altına ılık hint yağı sürün ve plastik filmle kaplayın. (Eğer aktif olarak hamile kalmaya çalışıyorsanız bunu sadece adet sırasında yapın diyor).
7- Günlük hafifi egzersiz dolaşımı artırır.
8- Hormonlu tüm yiyeceklerden uzak durun.
9- Soya ürünleri tüketin.
10- Sadece organik sebze meyve yiyin.
11- Rafine ve hidrojenize yağlardan uzak durun (fast foodlardaki yağ bundan, bisküvilerde filan da var)
12- Balık dışında tüm hayvani gıdalardan uzak durun. Et yiyorsanız mutlaka organik ve hormonsuz olmalı.
13- Ceviz, koyu yeşil sebzeler, safran yiyin. Kabak gibi soğuk iklim kök sebzeleri yiyin.
14- Özellikle kan dolaşımı için iyi olan yiyecekler, limon çeşitleri, soğan, ...
15- Beslenmenizi B vitaminleri ve C,E, betakaroten, selenyum, çinko gibi antioksidanlarla destekleyin.
16- Omega-3 yağ asitleri faydalı. Balık yağı ve bezir yağı (bir çeşit ketentohumu yağı sanırm), omega-3 kaynakları imiş. Balık yağı anormal kan pıhtılaşmasını engellermiş. Eğr adet kanınızda pıhtılı doku varsa, balık yağı, bezir yağı, eşekotu yağı (evening primrose) size faydalı.

forma bahsedılen dıger bır konu da Endometriosis ve rahim içi kistler; bunlar üreme sisteminde uygunsuz doku büyümesi olarak tanımlanıyor. Çin tıbbında bunların sebebi, rahimdeki kan akışının engellenmesine hatta durdurulmasına bağlanıyor. Adet görme ve normal üreme döngüsü bu sebeple tıkanıyor.

Bu sorunu yaşayan kadınlar genellikle, tortu gibi bir adet akıntısına sahip oluyor, adet kanı da okside olduğu için koyu renkli, kahverengi, pıhtılı oluyor. Bağışıklık sistemi bu çamur gibi, eskimiş kan tepki gösteriyor ve onun toksik yapıını farkedip, bu döküntüyü temizlemek için kimyasalları yığıyor. İşte endometriosis veya rahim kistleri böyle oluşuyor.

Endometrium biliyorsunuz rahmin iç yüzeyinde bulunan ve embriyonun tutunması için ovulasyon döneminde kalınlaşan doku. İşte bu doku rahmin dışına büyüyüp yukarıda söylediğim şey oluşuyor.

Bunun belirtileri şöyle oluyormuş: Ağrılı adet görme, adet sırasında patolojik rahim kanaması ve vücudun başka yerlerinde kanama mesela burunda. Adet sırasında bel ağrısı, karında kramplar, ağrılı cinsel ilişki, ağrılı idrar ve tabi infertilite diğer belirtiler. Bunlar elbette endo'nun şiddet seviyesine göre değişebiliyor.

Emdometriyal hücreler endometriosis olduğunda yr değiştirip rahmin dışına çıkarmış ve yumurtalıklar, kalın bağırsak vb. yerlere yerleşirmiş. Bazen ileri vakalarda akciğerlerde, burunda ve hatta beyinde bile bulunabilirmiş. Adet sırasında da bu yer değiştirmiş endometriyal hücreler aynen rahimdeki endometrium dokusu gibi östrojen ve progesteron artışına tepki verip kanarlarmış. Senin yazdığın östrojenle beslenme bununla bağlantılı herhalde. Ancak bu kanın akışı tıkandığından vücudu terkedecek bir yolu olmayınca endometriyal hücrenin yerleştiği bölgede pıhtılaşırmış, orada iltihaba yol açabilirmiş.

Bunun sebepleri hakkında batı tıbbının birçok teorileri olduğunu ama net bir açıklama getiremediğini yazıyor. Tedavi için de genelde ağrı kesicilerle birlikte ya cerrahi müdahale yapıldığını ya da fazla endometriyal dokuyu ortadan kaldırmak için hormonları kontrol eden ilaçlar verildiğini yazıyor. Hormon tedavilerinde amaç, adet görme hepten durdurup yer değitirmiş endometriyal dokunun beslenemsini kesip onu "öldürmek" oluyormuş. Tabii bu da yumurtlamayı da durduruyor. Bir de kıllanma gibi erkeklere özgü etkiler görülüyormuş.

(Alıntı;forum cocukistiyorum)
 
Deneyin işe yaradıklarını göreceksiniz...bunlardan en az 10 tanesını uygulasak bıle bence faydası olacaktır…

1. Sabahları 15 dakika erken kalkın. Böylece yaşanılan telaşın ve aksiliklerin yarattığı stresi azaltmış olursunuz.
2. Sabaha bir gece önceden hazır olun. Mesela kahvaltı sofrasını yada kıyafetlerinizi hazırlayın.
3. Hafızanıza bel bağlamayın. Randevularınızı, ödeme günlerinizi, önemli günleri, numaraları ve bunun gibi hatırlanması gereken bilgileri bir yere not edin.
4. Yalan söylemenize neden olacak davranışlardan kaçının.
5. Bütün anahtarlarınızın kopyasını yaptırın. Evinizin yedek anahtarını gizli bir yere saklayın (örneğin bahçeniz varsa gizli bir yere gömün) ve arabanızın yedek anahtarını anahtarlığınızın dışında örneğin cüzdanınızın içinde taşıyın.
6. Kırılmaya, bozulmaya yada yıpranmaya karşı önlem alın. Böylece arabanız, gereçleriniz, eviniz ve ilişkileriniz beklenmedik zamanlarda sizi yarı yolda bırakmaz.
7. Beklemeye hazırlıklı olun. Banka kuyruğunda beklerken bir kitap yada gazete okumak sürenin daha çabuk geçmesini sağlar.
8. Sürüncemede kalmak her zaman stress kaynağıdır. Yarın yapmak istediğiniz her şeyi bu gün yapın ve bu gün yapmak istediğiniz her şeyi şimdi yapın.
9. Geleceği planlayın. Benzin deponuzun çeyrek deponun altına inmesine izin vermeyin; faturaları ödemek, ödev yada proje hazırlamak için son dakikayı beklemeyin, vb.
10. İşe yaramayan yada bozuk bir eşya ile uğraşmayın. Eğer saatiniz, cüzdanınız, ayakkabı bağlarınız, silecekleriniz – kısaca size sürekli rahatsızlık veren her şeyi ya tamir edin yada yenisini alın.
11. Randevularınıza 15 dakika önce gidin.
12. İçinde kafein bulunduran yiyecek ve içeceklerden uzak durmaya çalışın.
13. Her zaman beklenmedik olaylara karşı plan yapın. Örneğin: Eğer randevuya gecikirseniz ne yapacaksınız gibi…
14. Kurallarınızı gevşetin. Televizyonun arkasında ki tozları almamak dünyanın sonu değil.
15. Polyana-Gücü! Her yanlış giden bir iş için en az 10 iyi bir şey oluyor. Yaşamda ki güzellikleri sayın!
16. Soru sorun. Bir dakika zaman ayırıp gideceğiniz adresi tekrar sormak size büyük zaman kazandırabilir.
17. "Hayır!" demeyi öğrenin. Ekstra projelere, istemediğiniz sosyal aktivitelere ve zamanınız olmayan davetlere hayır demek huzurlu bir yaşama kavuşmanız için önemli bir adımdır. Bunun için pratik yapmanız, kendinize saygı duymanız ve herkesin zaman zaman sakinleşebileceği yalnız kalabileceği, sessiz bir ortama ihtiyacı olduğuna inanmanız gerekir.
18. Telefonun fişini çekin. Rahatsız edilmeden uzun bir banyo almak, uyumak yada kitap okumak mı istiyorsunuz? Kısa bir süreliğini dünya ile ilişkinizi kesme cesareti gösterin.
19. "İhtiyaçlar" ınızı tercihlere dönüştürün. Temel ihtiyaçlarımız yemek, su ve kendimizi ısıtmaktan ibarettir. Geriye kalan her şey tercihtir. Dolayısıyla yaşamda ki tercihlere aşırı derecede bağlanmayın.
20. Basitleştir, basitleştir, basitleştir. . .
21. Endişeli ve kuruntulu olmayan insanlarla arkadaş olun. Hiç bir şey karamsar bir insanın duygularının bulaşıcı olması kadar etkili değildir. Kısa bir süre içinde siz de onun gibi olabilirsiniz. Bu insanlardan uzak durum.
22. Eğer işiniz uzun süre oturmanızı gerektiriyor ise arada bir ayağa kalkıp vücudunuzu esnetin.
23. Eğer sessizliğe ihtiyacınız varsa kulak pamuğu kullanın.
24. Uykunuzu alın. Eğer zamanında yatma alışkanlığınız yoksa, uyuma vaktinizi hatırlatması için alarm saatinizi kurun.
25. Kaos içinde düzen yaratın. Evinizi ve işinizi öyle bir şekilde organize edin ki neyin nerde olduğunu bilin. Eşyalarınızı yerlerine koymayı alışkanlık haline getirin böylece bir şeyleri kaybetmenin stresinden korunmuş olursunuz.
26. İnsanlar stresli olduklarında genelde kısa soluklar alırlar. Bu şekilde nefes aldığınızda vücudunuzda ki kullanılmış hava dışarı atılamaz, dokular yeterli oksijen alamaz ve kaslarda gerilme olur. Gergin bir an yaşarken soluk alış verişinize dikkat edin, eğer mide kaslarınızın gerildiğini hissederseniz ve kısa kısa yüzeysel soluk aldığınızı farkederseniz olduğunuz yerde durup vücudunuzun sakinleşmesini sağlayın. Bütün kaslarınızı gevşetin, bir iki defa derin ama yavaş soluk alıp verin.
27. Düşüncelerinizi ve duygularınızı bir günlüğe yada bir kağıt parçası üzerine yazmak (istersiniz sonra atabilirsiniz) olayları daha net olarak görmenizde yardımcı olabilir.
28. Rahatlamaya ihtiyacınız olduğunda aşağıda ki yoga egzersizini deneyin. Burnunuzdan derin bir nefes alırken sekize kadar sayın. Sonra dudaklarınızı büzerek içerdeki havayı çok yavaş bir şekilde verirken 16’ya kadar sayın. Dikkatinizi nefesinizin sesine verin ve gerginliğinizin azalmasını hissedin. Bu egzersizi 10 defa tekrarlayın.
29. Korktuğunuz olaylara karşı kendinizi hazırlayın. Örneğin: Topluluk içinde konuşmadan önce, yapacağınız her davranışı ve karşılaşabileceğiniz her tepkiyi kafanızın içinde yaşamaya çalışın. Ne giyeceğinizi düşünün, dinleyiciler neye benzeyecekler, ne tür sorular sorulacak ve bu sorulara nasıl cevap vereceksiniz gibi… Olayı nasıl yaşamak istiyor iseniz o şekilde hayal edin. Gerçek konuşma zamanı geldiğinde, her şeye hazırlıklı olduğunuzu ve heyecanlanmadığınızı farkedeceksiniz.
30. Yapılması gereken işlerin huzursuzluğu, yapmanız gereken işlere engel olmaya başlamış ise iş ortamınızda yada üstlendiğiniz görevlerde değişiklik yapma zamanı gelmiş demektir. Belki değişiklik tam ihtiyacınız olan çözümdür.
31. Konuşun. Güvendiğiniz bir arkadaşınız ile sorunları konuşmak daha net sorunlara bakmanızı saglar. Böylece sorunun çözümü üzerine konstanre olabilirsiniz.
32. Gereksiz stresten kurtulmanın bir yolu da içinde yaşadığınız çevreyi ihtiyaçlarınıza ve arzunuza göre seçmektir (İşiniz, eviniz, eğlence yeriniz vb). Eğer masa işinden nefret ediyorsanız bütün gün masa başında oturmanızı gerektirecek bir iş teklifini kabul etmeyin. Eğer politika konuşmaktan hoşlanmıyorsanız, politika konuşmaktan zevk alan insanlarla bir araya gelmeyin…
33. Günlük yaşamayı öğrenin.
34. Her gün gerçekten zevk aldığınız bir şey yapın.
35. Yaptığınız her işe bir parça sevgi katın.
36. Gerginliğinizi azaltmak için duş yada banyo alın.
37. Bir başkası için bir şeyler yapın.
38. Anlaşılmaktan çok anlamaya yoğunlaşın. Sevilmekten çok sevmeye yoğunlaşın.
39. Görünümünüzü iyileştirecek değişiklikler yapın. Güzel görünmek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar.
40. Gününüzü gerçekçi olarak planlayın. Bir randevudan diğerine koşmayın, kendinize randevular arasında nefes almak için boşluk bırakın.
41. Daha esnek olun. Bazı işler mükemmel olmasada yapılmaya değerdir ve bazıları mükemmel olmasa da olur.
42. Kendi kendinize yönelik negatif konuşmalardan kaçının: "Bunu yapmak için çok yaşlıyım. . .," "Bunu giymek için çok şişmanım. . .," "Bu insan ile olmak için çok çirkinim. . .," gibi.
43. Hafta sonunu temponuzu değiştirmek için kullanın. Eğer haftanız yavaş ve tekdüze bir iş içinde geçiyor ise, haftasonunu biraz hareket ve macera ile geçirmeye özen gösterin. Eğer hafta içinde pek çok insanla bir aradaysanız ve hızlı bir tempo ile çalışıyorsanız, haftasonunda huzur ve sakinlik içinde geçirebileceğiniz ortamlar yaratın. Eğer iş yerinde başarılı olduğunuz hissine ulaşamıyorsanız, haftasonunda zevkle yapacağınız ve başarı ile bitirebileceğiniz bir iş üzerinde çalışın.
44. Elinizden geldiğince bu günü yaşamaya çalışın. Dün ve yarın siz olmadan kendi kendilerine idare edebilirler.
45. Bir seferde bir iş yapın. Eğer bir insan ile birlikte iseniz sadece o insan ile zaman geçirin. Ne bir başka işle ne de bir başka insan ile zamanınızı bölmeyin. Eğer bir proje ile meşgul iseniz sadece projeye konsantre olun ve yapmanız gereken diğer işleri unutun.
46. Her gün kendinize yalnız kalabileceğiniz, sessizlik içinde dinlenebileceğiniz ve sakince düşünebileceğiniz bir zaman yaratın.
47. Eğer istemediğiniz bir iş yapmanız gerekiyorsa, günün erken saatlerinde bitirmeye ve kurtulmaya çalışın. Böylece günün geri kalanını endişe ve huzursuzluk içinde geçirmekten kurtulmuş olursunuz.
48. İşleri diğer insanlara yeteneklerine göre dağıtmayı öğrenin.
49. Öğle yemeği için ara vermeyi asla unutmayın. Masanızdan yada çalıştığınız alandan hem bedensel hemde zihinsel olarak uzaklaşmak için kendinize zaman yaratın. Hatta 15 dakikalığına bile.
50. Durumu daha kötüleştirebilecek bir şeyler yapmadan yada söylemeden önce değil 10 en az 1000’e kadar sayın.
51. İnsanlara ve olaylara karşı affedici olun. İçinde yaşadığımız dünyanın mükemmel olmadığı gerçeğini kabul edin.
52. Dünyaya karşı pozitif bakış açısı ile yaklaşın. Bir çok insanın elinden gelenin en iyisini yaptığına inanın.
 
-inancın toprağa ekilen bir tohuma benzediğini bilin;ne ekerseniz onu biçersiniz.zihninize o fikri (tohumu)ekin,onu sulayın ve umutla büyütün, o kendini somutlaştırıcaktır.

-bir başkası için dua ederken,içinizdeki sessis güzelliğin,bütünlüğün ve mükemmelliğin,başkalarının bilinçaltındaki olumsuz düşünceleri değiştirebileceğini ve ortaya harikulade sonuçlar çıkarabileceğini bilin.
 
Gerçekten ama gerçekten tüm benliğinizle anne olmaya hazır mısınız? Yoksa çocuk sahibi olduğunuzda başınıza gelebilecekler hakkında endişeleriniz var mı? Mesela, politika ile aşırı ilgili biriyseniz, ciddi Greenpeace sempatizanı iseniz içten içe dünyada savaşlar var, ne olacak bu çocukların geleceği diye düşünüyor olmanız bile sizi geri tutuyor olabilir. "

Yukarıdaki konuşmalardan da hissetmiş olacağınız gibi, çoğumuzda kendini anne olarak hayal edememe durumu var. Bu da bize şunu söylemiyor mu: Ne kadar bitki çayı içersek içelim, ne kadar akupunktura gidersek gidelim, ne kadar tüp bebek denersek deneyelim, yapacağımız hiçbirşey düşüncelerimiz doğru olmadıkça işe yaramayacaktır. Çünkü herzaman dıştan bir etki bekliyor olacağız. Bu uğraşların getireceği faydayı, düşünce seviyesinde fark etmeden, reddediyor olacağız. Oysa ki çekim yasasında ne diyordu: İçinde bulunduğunuz durumu düşünüp dururanız o durum pekişir ve tekrar eder. Çünkü ne düşünürsek onu çekeriz kendimize. Sadece rasyonel olarak yani mantığımızla çocuk isterken, kendimizi hala çocuk sahibi olmayan bir kadın olarak yani şu anki gerçekliğimizle kabul etmeye devam ettiğimizde evren bunu istediğimizi sanmaya devam edecek.

Yapmamız gereken önce gerçekliğimizi kendi zihnimizde değiştirmek. Mesela borçlarınız var diyelim. Eğer sürekli bundan yakınırsanız, arkadaşlarınıza borçlarınızdan bahseder, kredi kartı ekstrenizde ne kadar borcunuz olduğuna bakıp durur gergin olmaya devam ederseniz, bu durumu pekiştirmekten başka birşey yapmamış olursunuz. Borçlar devam eder. Oysa yapılması gereken, ne kadar ekstra para gerektiğine odaklanmak ya da mesela bankanızdaki hesap bakiyesinin ne kadar olmasını istediğinizi düşünüp onu gözünüzde canlandırmak. Buna yardım etmesi için de işte hesap dökümünüzü alın ve bakiye kısmını silip oraya olmasını istediğiniz rakamı yazın. Yine mesela kilo vermek istiyorsanız, kilo vermeye değil, ideal kilonuza odaklanın. İnce kadın resimleri tutun gözünüzün önünde vb.

Çocuk konusuyla da ilgili olarak ben ne yapmıştım biliyor musunuz? Nasıl bir anne olmak isterim sorusunu cevaplayınca Angelina Jolie'yi çok beğendiğimi farkettim. Ne kadar tatlı bir kadın değil mi? Asya'dan Afrika'dan çocuk evlat edindi, kimseye müdana etmeden, kocasızken, kendi çocuğum olsun önce demedi, çok şefkatli yardımsever biri, BM elçisi, aynı zamanda da çok hoş, güzel vücutlu alımlı kadın, güçlü kadın rolleri oynuyor. Tabi ben özel hayatında nasıl birisi bilmem ama imaj olarak bence çok hoş. İnternetten onun bir resmii buldum, duvar kağıdı yaptım laptopuma. 2 hafta kadar durdu ama kafamdaki resmi değiştirmeme yetti.

Biz bu şekilde zihin resimlerimizi olması gerekene yöneltmek üzere besleme yapmamız lazım. Hayal kurma seansları yapmamız lazım. BAşta biraz zor oluyor ama sebat edince kısa sürede kolaylaşmaya başlıyor.

Dün yeni bir yere maniküre gittim. Manikürcü kızla sohbet ederken bir şekilde onun da açıklanamayan infertilite ile uğraştığını öğrendim! Çekim yasası! Artık hep bu tarz insanlar çıkıyor karşıma heryerde! 25 yaşında kızcağız. 3 yıllık evli, 1,5 yıldır hamile kalmıyormuş ama dr.lar da hiçbir şey bulamamışlar. İlk soduğum şey şu oldu: Kendini çocuklu bir kadın olarak hayal edebiliyor musun? "Tabii ki hayır" dedi. Çocuğum olmadan nasıl hayal edeyim? İşte dedim bence sebep bu. Sen bunu bir dene. Hayatta isteklerimiz böyle gerçekleşmiyor. Yani önce gerçek olsun sonra ben ona alışırım olmuyor. Önce hayal edip o fikre alışacaksın, sonra o sana gelecek. Kendini o gerçeklik içinde görebilmen lazım. Çok şaşırdı ama çok ilgisini çekti.

Anatomik bozukluğu olmayanların sorunu tıbbi bir mesele değil. Hormonal dengesizlik ve üreme sistemindeki işlev dengesizlikleri. Bu çok hassas bir mekanizma arkadaşlar. Biz köydeki kadınlar gibi bir hayata sahip değiliz. Onlar doğduktan itibaren yaşam amaçları evlenmek ve çocuk yapmak. Bu o kadar doğal ki onlar için, sanki bir kadın bu dünyaya evlenip çocuk yapmaya gelirmiş gibi. O sebepten onlar daha kolay buna sahip oluyor. Ama biz de başka şeylere onlardan daha kolay sahip oluyoruz değil mi? Eşimizden saygı-sevgi, para,söz hakkı , kariyer ve kendimiz için hakkaten bir işe yarama duygusu vb.vb. Diğer taraftan bu işi başardığınızda, hayatta başaramayacağımız başka hiçbirşey olmadığını hissedeceksiniz. Ben öyle hissediyorum şu an. Çünkü diğer herşey sanki daha çok bizim elimizde gibidir. Ne bileyim para kazanmak, işimizde yükselmek filan. Hatta iyi bir eş bulmak bile çocuk yapmaya uğraşmaktan daha kolay değil mi? Ne dersiniz? Çocuk olması daha çok Allah'a kalmış gibi. Daha çok bilinmeyenli çünkü. Ama tabii bizim için artık öyle değil, değil mi? Evet dediğinizi duyayım.

Ve böyle annelere sahip olan çocukların nasıl yetişeceğini bir düşünün. Bizim 30'lu yaşlarımızda keşfettiğimiz hayat ilkelerini onlar doğuştan itibaren bizden öğrenecek. Müthiş birşey. Şanslı keratalar!!

OLUMLAMA;

Senin için hamilelik korkusu geçmişte kaldı.Kendi içinde sakin rahat,huzurlu ve kendinden eminsin.Şu andan itibaren bu sakin rahat ve kendinden emin ruh halin güçleniyor gereksiz korkular endişeler etkilerini kaybediyorlar.Normalde olması gerektiği kadar tedbir aliyorsun daha fazlasini değil.Hamilelik ile ilgili gereksiz korkular endişeler geçmişte kaldi.
Bilinçaltını başarılı bir hamilelik geçirmen için gerekli her şeyi yapması için yönlendiriyorum.Gerekli tüm gıdaları hormonları ve kan akışını bunu şimdi başarmak için yönlendir.Gerekli tüm duygusal fiziksel ruhsal enerji ve kaynakları bunun şimdi olması için yönleniyor.Bunu 24 saat boyunca yapiyorsun ve uykuda iken süreç devam ediyor.Bu telkinleri engelemeye çalışan ne varsa geçersizdir ve ben bilinçaltını başarılı bir hamilelik geçirmeni engelleyecek her şeyin etkisini yok etmek üzere yönelendiriyorum

(Alıntı forum cocukistiyorum)
 
"Bugün tüm deneyimlerinizi sizin iyiliğiniz için gerçekleşen nimet ve çareler olarak değerlendirin. Sizi iyileştirmeye götürecek olan yol içinizdedir… "

Ne dersiniz kızlar.:44:

Bende anne olmayı çok istediğim halde,kendimi çocuklu bir kadın olarak pek hayal edemiyorum sanırım.:26:

Kendimi o gerçeklik içinde görebilmenin motivasyon,umut,hazır olma vb.açısından da önemi tartışılmaz elbet.

Gayet mantıklı geldi bana.
 
Son düzenleme:
$icerik_bebek.jpg

Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarının nedenleri tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Olası nedenler 3 başlık altında incelenmelidir.

1-Uterus (rahim) ve tüplerdeki anormallikler:Polip,myom, yapışıklık, doğumsal şekil bozuklukları, pıhtılaşma ve reseptör bozuklukları, immünolojik faktörler, endometriozis, tüplerde sıvı birikmesi şeklinde sıralanabilir.

2-Embriyonal faktörler: Kromozomal anormallikler (sıklıkla sperme bağlı veya yumurta nedenli) en çok rastlanan neden olup iyi embriyo morfolojisi ve bölünmesi varlığında dahi yüksek oranda kromozom anomalisi mevcuttur. Ayrıca embriyo duvarının kalın olması ve laboratuvar koşullarına töleransı azalmış embriyo da başarısızlığı getirebilir.

3-Embriyo transfer tekniği: En son ve en önemli basamak olan transferi yapan doktorun ve ekibin deneyimi veya transferin zor olması tüm emeklerin boşa gitmesi demektir.


Tedavinin başında hastanın öncelikle anatomik bir anormalliğin varlığı varsa ortaya konmalı ve nedene yönelik tedaviyle başlanmalıdır.

Sonrasında tedavinin başarı oranını arttırmak için bilimsel olarak kanıtlanmış hastaya göre seçilmek üzere şu yöntemler uygulanabilir:

A- Blastokist Transferi:5.gün embriyo transferidir.

B-İnterval transfer: Bu yöntemde hem 2 veya 3.gün embriyo transferi hemde 5. gün transferi olmak üzere çift transfer uygulaması yapılarak gebelik şansı anlamlı olarak arttırılmaktadır.

C-Assisted Hatching: Transfer yapılacak Embriyoların duvarının lazerle inceltilmesi embriyoların kabuklarından kurtularak rahme tutunmalarını kolaylaştırmaktadır.

D-Ko-Kültür : Ko-kültür, anne adayının rahminden alınan hücreleri yetiştirmek ve laboratuvarda oluşan döllenmiş yumurtalarınızı bu rahim hücreleri üzerine yerleştirip gelişmelerini sağlamaktır. Yapay rahim adı da verilen uygulamada embriyo gelişiminin anneden alınan rahim hücreleri ile birlikte olmasının iyi sonuç verdiği konusunda yeterli bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Ayrıca embriyo geliştirme solusyonlarının ileri teknoloji ürünü olması artık bu yöntemin az sayıda merkezde yapılmasına veya kullanılmamasına neden olmuştur.

E-Yeni Tedavi Protokolleri: Yumurta büyütme ilaçlarının uygulanım protokollerinde değişiklik yapılması veya doğal siklusta tüp bebek yapılamasının gebelik şansını arttırdığı kanıtlanmıştır.

F-Mikro TESE : İleri derecedeki sperm anormalliklerinde boşalma spermine göre testiküler spermlerde kromozomal hasar olma olasılığı anlamlı olarak daha az olduğu için embriyo kalitesi ve gebelik şansını arttırmak adına mikro tese denenmelidir.

Tüm bu yöntemler uzun yılların çalışma ve deneyimleri sonucu son zamanlarda ki gebelik şansını arttırmak adına kullandığımız uygulamalar olup mucize denebilecek bir yöntem son yıllarda uygulamaya konulamamıştır ancak çalışmalar devam etmektedir.

(Op. Dr. Tolga ECEMİŞ)
 
Back