Önce kendi hikayemi anlatmakla başlayayım işe;
yaklaşık 2 senelik evliydik ve çocuk sahibi olamıyorduk. ben tüm kontrollerimi yaptırmıştım ve sorun olmayacak pko da başka da bir şeyim yoktu. çünkü reglilerim düzenliydi. sıra eşimdeydi. Sperm testinin sonucunu aldığımda çok ağladım. sebebi 7 milyon olması değil bunu ona incitmeden nasıl söyleyeceğimi bilemiyor oluşumdu. öyle yada böyle elimden gelen en umursamaz tavrı takınarak açıkladım. tabi ki çok üzüldü. daha sonra gittiğimiz ürolog yaptığı tetkikler ve muayene sonucunda allta yatan herhangi bir sebebi olmadığını ve şansımızı
tüp bebek ile denememiz gerektiğini söyledi. o da neydi ki? TÜP BEBEK!!!
ilaç sektöründe mümessil olarak çalışıyordum. kısa bir araştırma sonucu bir çok şey öğrendiğimi sandım. ama başa gelmedikçe yaşanmadıkça hiçbir şeyin anlaşılmadığını bir kez daha öğrenmiş oldum. tedaviye 2014 Şubat ayında Emsey Hastanesinde başladık. Doktorumuz Nesrin Hanım çok iyi ilgili ve güler yüzlü bir hekimdi. aynı şekilde Embriyolog Filiz Hanımda. 11 tane yumurta toplanmış 7 tanesi 5. güne ulaşmıştı. bu iyi bir şeydi. tramsferin yapıldığı anda ultrason ekranında gördüğüm o küçük parıltı hayatımın ışığı gibiydi. hastanede yaklaşık olarak 2-3 saat yattıktan sonra eve geldim. ertesi gün her zaman yaptığım gibi sıcak bir banyo yaptım ve günlük hayatıma geri döndüm. işe gitmiyordum ama evi bile süpürmüştüm. hiç yatmadım. dayanamayıp erkenden test yaptım sanırım 10. gündü değerim 24 çıkmıştı. havalara uçtuk. acemiliğimizden herkese de söyledik. akşamına pastalar kesildi görümcem hala oluyorum diye paylaşımlar yaptı derken iki gün sonra değerim 11 e düştü. Kimyasal Gebelik miş. YIKILDIK...
1 sene kendimi toparlayamadım. çünkü bu sırada babama mesane kanseri teşhisi konuldu üstüne ben işten çıkarıldım derken 6 tane buz bebeğime bir türlü kavuşamadım.
16 Mart da tekrar gücümüzü toplayıp yine Emsey hastanesine başvurdum. Tedavim başlamıştı. 2-3 nisan gibi de transferim olacaktı. Dondurulmuş embriyonun tutma ihitimali de göz önünde bulundurularak daha umutluydum ama içim bir yandan da pek rahat değildi. insan bir kayıp verdiği hastaneye bir daha gitmek istemez ve kendince sebepler arar ya bende tam olarak öyle yaptım sanırım ve ani bir kararla 25 mart'da doktorumu ve ünitemi değiştirerek Maltepe Üniversitesi Prof. Dr. Ümit Özekici'ye muayene oldum. 20 yıllık tecrübesi bebişlerle çekilmiş resimleri içimi rahatlattı. evimede yakın oluşu kararımı iyice netleştirdi. 30 Mart'da binbir macere ve komediyle Emseyden kar bebeklerimi Maltepe Üniversitesine taşıdık. Komediye gelince ben arabayı kullanıyordum. eşimde azot gazı dolu olan tankeri:):):) bizi uyardılar bu gaz -196 derece dökülürse sizi yakar dikkat edin diye. zaten panik atak olan eşim iyice panikledi. bir de tankeri biraz fazla doldurmuşlar. arabının normal sarsıntısında bile azıcık damlıyor ama daha yere inmeden buharlaşıyor yani. eşimse çığlık çığlığa ayağım sırılsıklam oldu yandıımmmmmmmmmmm diye nasıl bağırıyor anlatamam. gülsem mi ağlasam mı bilemedim. direksiyonu nasıl sıkıp kendimi nasıl kastıysam ellerim ağrıyordu:)
geldik büyük güne 1 Nisan şaka gibi değil mi?
evet 1 nisan da yapıldı transferim. benden önce giren bayan kendini o kadar kasmış ki ertesi gün anestezi ile yapılacak dedi doktorumuz. ben bunu da duyunca muayene masasına yatar yatmaz kendimi öyle bir bıraktım ki sanırsınız bayılttılar:):):) yeter ki kavuşayım dedim kar bebeklerime bir an önce. transfer esnasında sadece doktorum embriyoloğumuza içerdeyim diye seslendiğinde canım yandı. sonra ekranda yine gördüğüm hayat ışığı ile huşuya daldım. sıkışıktım ama çok da değildim:) çıktığımda rahattım o yüzden 1 saat 20 dk kadar sedyeden yatağa bile almadılar kımıldamayayım diye. ayaklarımı da kendime doğru çektirdiler iyice. öylece bekledim. daha sonra eşim yardım etti ve giyindim. wc ye çıktığımda bir ışık daha görür gibi oldum:):):):):):)
hemşiremin uyarıları;
en az 3 gün banyo yapma daha sonrada ılık duş şeklinde al ve çık
bölgeye su gelmesin dedi
yat ayaklarını uzat arada kısa kısa yürü
kabız olma
merdiven inip çıkma
iğne için dışarı çıkma iğneci eve gelsin.
oturabilirsin ama asla uzanma ve eğilme çökme
iş yapma çok ayakta kalma
sebze meyve ye ve protein al
kuru incir kuru kayısı bol su
evimdeydim. sağolsun annem hiç yalnız bırakmadı beni. salona yatağım yapıldı. karnım doyuruldu iğnem yapıldı ve saat 18:00 gibi uykuya daldım. 23:00 da aç bir şekilde uyandım:) gece 01:00 gibi yine yattım ama sağa dön sola dön 03:00 ettim. sabah 11:00 e kadar uyumuşum. güzel bir kahvaltı ettim. evde kısa kısa yürüdüm. sadece kahvaltı ve yemek için masada oturuyorum onun dışında koltukta ya tam uzanıyorum yada sırtımı yaslayıp ayaklarımı uzatıyorum. ara ara rahmime ve kasıklarıma kramplar girdi. kimi yerleşme ağrısı diyor burada bense çok takmamaya çalışıyorum. elimi karnıma koyup yaramaz bebişlerim diye seviyorum. ikiz çocuk istemeyen ben şimdi kıyamıyorum ikisi de kalsın istiyorum. Bol bol dua ediyorum ama olsun diye değil rabbim hayırlısını versin diye. bir de Uğur Koşar'ın Bana Allah Yeter isimli kitabını okuyorum. ilk kitabıda Allah de Ötesini Bırak kesinlikle tavsiye ederim. terapi gibi çünkü:) şimdilik böyle. bu konuyu günlük gibi kullanmayı düşünüyorum. fırsat buldukça yazacağım.
benim gibi beklemede olup da saatlerin geçmediğini düşünüp zamanla kavga edenler, yada transfer de yaptıklarını anlatıp önerileriyle ve tecrübeleriyle ışık tutacakları da konuya davet ediyorum. icabet ederseniz ne güzel olur:)