Temizliğe gelen ablanın verdiği zarar

Ne kadar iyimser demişsiniz 1500 diye 😅 Daha da fazlasını verip gönül hoş tutmak için aman tamam elinle silme aman aç kalma aman belini agritma aman şuna dikkat et zarar görme rahat et diye diye dolanıyor bütün evine temizlik için birini alan kadınlar 😅 tabi canım ben abla siliyorsun demi kapılar mahvolur öyle dediğimde tabi tabi siliyorum dedi. Şok yaşadım ya çek pasla balkon yıkar gibi antre banyo yikiyormus meğer 😔 anneme anlattım dayımın evine temizliğe gelen kadınlar parkeyi yıkamış annem kızmış biz hep böyle yapıyoruz hemen çekince birşey olmuyor demişler. Annem de şaşırmış birşey diyememis.
Minimum 1.500tl demiştim,daha fazla da oluyor bölgeye göre ne bileyim evin büyüklüğüne yada kadının piyasası fazla oluyor,müşterisi çok oluyor,vs vs. Nerede yaşadığınızı bilmediğim için afaki konuştum fiyat konusunda.
Öte yandan tepenize çıkartmanıza da gerek yok,işini yapıyor,sizde sigorta,maaş ve yemek veriyorsunuz. Uzaksa eviniz yol parası verirsiniz vs vs. Tehlikeli birşey yapıyorsa dikkat etmesini söylersiniz yada yapma dersiniz .Bunun dışındaki yapılanlar bana mantıksız geliyor,ev,eşya emanet ediyorum alt tarafı, işini adam gibi yaparsa devam ederim çağırmaya,yapmıyorsa muadili çok yani. Bakıcı değil bu çocuğuma bakacak aman gönlü olsun,iyi davransın diyeceğim.
Bana gelen kadın yerleri dizlerinin üstünde siliyordu mesela dedim yapma ,canına yazık,ben istemiyorum bu şekilde silmene gerek yok. Temiz olduğunu anlamıyorum mopla silince demişti. Sonra alisti aldı mopu onunla sildi. Banyoyu yıkar oda ama tamamen fayans ve eğimli,su dışarı çıkmıyor ama holü yıkarken görsem hoop ne yapıyorsun derim yani. Kazara birşey kırılır bozulur bunlar olabilecek şeyler ama kör göze parmak misali alenen ,süpürgelik olan, ahşap kapılar olan yerin yıkanmayacağını da bilmeli. Sizde yıkanmaz burası,bir daha yıkamayın,bakın kapılar,süpürgelikler mahvolmuş demeliydiniz,iyi kuruladın mı/kuruluyorsun dimi vb cümleler kurmak yerine. Yine gelsin yine yıkayacak zira yıkama bak ne hale getirmişsin dememişsiniz ki.
Açık ve net olmakta fayda var bu gibi durumlarda. Yanından,yöresinden dolaştırmadan lafı,acıkça söylemeniz gerek.
 
Bany

Banyoya yada WC ye cekpasa çekmiş olmalı. Şaştım kaldım kurutacaksin demi abla şişer o kapılar sonra dedim sadece. 😔

Almamak en iyisi sanırım
Üç yıl önce el bileğimi kırdığım zaman doktor en az bir yıl ağır iş yapmayacaksın dediğinde aldım temizlikçi, camlarım çok zor tam boy ve dışında cam küpeştelerle süs için konulan metal bölmeler var, kadını aradım buldum, gelmesi için bin dil döktüm çıldırdım temizliği bitirene kadar. Sadece camları ve kapıları sileceksin günlüğünü tam veririm ama düzgün iş yap dedim, pimapen ciflenecek bana he he deyip düz bezle silip geçiyor, pis buralar diyorum üstünden geçeceğim deyip bırakıyor. La havle çektire çektire beş saat iş yaptı bitirmeden gönderdim. Sonra armuttan çağırdım onlar şirkete bağlı olduğu için bir tık daha iyiydi ama şart şurt yok o üç tane bezle bütün evi temizledi. Vazgeçtim sonunda ne kadar yapabilirsem o dedim ve bıraktım. Çok kalabalık eşyam, fazlalığım yok bir hafta bir oda ertesi hafta bir oda şeklinde yapıyorum derin temizliği. Şu an bizim semtte ikibin liraya geliyorlar, o kadar para verip üstüne de kahır çekemem olduğu kadar artık. Süpürgem var, robotta var, camlar için özel moplar aldım, viledasından ıvır zıvırına her şey var, izin günlerinde eşimde var :)) erkekler kollu kuvvetli çok güzel yapıyorlar ağır işleri
 
Hiç bulaşmayın imkaninizi zorlayıp kendiniz halledin 😔 robot süpürge aldım çok rahatladım.
Ay kadın kendi evinde de mi böyle temizlik yapıyormuş. Allahtan da mı korkmuyor bunlar. Benim de bir abla fırına basıp camını kırdı diğeri süpürgemi kırdı. Robot süpürge ve dyson günlük işimi hallediyor ama genele yine ayda bir de olsa yardıma ihtiyacım var ikisi bebek 3 çocukla yetişemiyorum
 
Cok can sikici. Benim de eski yardimcilarimdan biri tuvalet fircasini havlu koydugum banka koyuyormus banyoyu temizlerken. Gorunce kan beynime sicramisti. O yuzden yeni biri ise baslayacaksa isimi ayarlayip ilk haftalar basinda durmaya calisiyorum.
 
Ay simdi hatirladim. Ayni kisi bir de kolay olsun diye dusakabinin icini kirec sokucuyle yikiyormus. Bir zaman sonra alt kattan sikayet geldi. Banyomuzdan su siziyor asagiya diye. Megerse kadin butun derzlerin icini bosaltmis kirec sokucu kullana kullana. 🤦🏻‍♀️ hayir kendi de soluyor onu, kendine de acimamis. O yuzden kullanacaklari bezlere kasar ogretene kadar baslarinda durmak sart.
 
Ben geçen sene alacaktım etrafımdaki herkes kötüleyip vazgeçirdi. Ama burada çok olumlu mesaj okudum deli gibi ev süpürmekten psikolojim bozuldu. Zaten temizliğe takığım. Bebekten sonra sadece süpürüp siliyorum ayrıntı temizliği haftasonu eşim evdeyken yapabiliyorum. İyi bir süpürge ve robot süpürge alacağım kesinlikle. Yani temizlik için yardımcıya vereceğim parayı kaliteli ürünler alıp kısa sürede temizliği şipşap halletmeye odaklandım. Tabii siz çalışıyorsunuz çocuklar büyük ve yardımcı istemeniz çok doğal. Ama bunun stresi de insanı çok geriyor. Kapıyı ne hale getirmiş kadın foşur foşur yıkamış evi mesela.
Olumsuz yorum yapanlar ne bekliyor da bulamıyor acaba.
Yıllar önce aldığım, piyasaya göre çok alt model robotum bile çok iş görüyor.
 
geçmiş olsun zarar büyük bence de temizlik yapan bir insan o kapıların sudan şişeceğini sizden bizden daha iyi bilir
aptala yatıyor uyarın olmadı çıkartın
annemin başına yakın zamanda gelen bir olay eve kadın geldi perdeyi asarken peteğe bas ve borudan ayrılmasına sebep ol annem sabah bi kalkıyor ayağının altı göl neyse ki parke değil yerler ama ama bunla kalmadı tabii temizledi o iş kolay extra iş çıkmış olsa da anneme
sonra aynı gün kombi arıza verdi ve usta çağırdık kart yanmış 6000tlden zar zor 4500e düşürdük
kadına da annem dedi asla kabul etmedi ödesin diye demedi ama kabul dahi etmerdi senelerdire orda duran ve su akıtmayan petek ve kartı hiç yanmamış kombi durduk yere bozuldu sanki ve az para değil
o kadının hatası yüzünden bir dünya masraf ve sıkıntıya girdi anacım
 
herkes cok bilgili duruyor sorayim. supurgelikler, parke falan buharli makinayla silinmez mi? kabarir mi?
buhari cok seviyorum yarin yok gibi her yerde kullanıyorum. ama yorumlara göre yanlis heralde🙄
 
Aslında doğuda ev yıkama kültürü çok var. Batman'a gittiğimde ben de çok şaşırmıştım. Kadın ayda bir tüm evi boydan boya yıkardı. Acaba dedim doğudan mı, hani alışmıştır bu şekilde
adanada filan da yıkıyorlar evleri

ama onlar genelde yerler fayans, doğramalar da bu şekil değil. şu andaki kapılar genelde panel/amerikan denilen içi boş iki tarafından iki suntayı presledikleri kapı
bu kapılar suya dokunsun yeter, hemen şişer ve kabarır. mobilyaların da çoğu suntalam çok azı MDF lame olan zaten yok gibi.

biz adanaya yakınız ama benim köyümde evler tümden kerpiç, asla yıkamayız ne yeri ne zemini ne duvarı (bizim halılar da kök boya biz halı bile yıkamayız, orası ayrı) ama kapılarımız %100 masif ahşaptır mesela -büyükşehirlerde hiç görmedim öyle kapı- onları yıkasan bişey olmaz - ki yıkamıyoruz da.
 
Çok geçmiş olsun arkadaşım.

Nacizane bir iki tavsiye vereyim.

1. Ev sade olacak. Sadelik düstur edinilecek. Bu ilke önce kafada benimsenilecek. Kalabalık da olsanız çok çocuk da olsa kullanılmayan her eşya evden gidecek. Çocukların kıyafetleri, oyuncakları, biblolar, kitaplar, tabaklar, bardaklar, misafir gelir diye saklanan yastıklar yorganlar ne varsa.

2. Her şey ütülenmeyecek. Çocuk kıyafetleri mesela, özel kıyafet değilse ütüye gerek yok. Atlet nevresim ev kıyafeti pijama gerek yok. Güzelce katla kaldır

3. Benim evde dyson süpürge var. Evinde yoksa evinde varsa al. Çok güzel ve pratik. İnsan ev süpürmeye üşenmiyor. Koltuk altı yatak altı masa altı şipşak tüm evi süpürmek 15 dk

4. Kurutma makinen yoksa onu da al. Evden toz yok oldu resmen. Ortalıktan dağınıklıktan kaybolur. Büyük nimet.

5. Milletin evin pis camın pis laflarına kulak asmamak, kafa rahatlılğına erişmek. Bunu mental olarak sağlamak zor ama yapabilirsen ne ala.

6. Sleepy yer silme bezi ve mop. Allah üretenlerden rası olsun. Viledadan kurtardı. Çok pratik.

7. Geri dönüp 1. Maddeyi tekrar okuman özümsemen evdeki herkese özümsetmen
eminim çok iyi niyetli olarak yazmışsınızdır ama
zaten şu anda yeni evlenenlerin ya da 10 seneye kadar evli olanların %90 evleri oldukça sade

evet, çok ıvır zıvırı olan da var, taşrada evlerin 160 m2 olduğu yerlerde ve eski nesilde illa daha da çoktur ama yeni nesilde hele ki büyükşehirlerde benim gördüğüm öyle bir dünya yok -zaten 60- 70 m2 ev, nereye neyi tepiştireceksin ki? ya da tüm ıvır zıvırı tek bir dolaba tek bir duvara filan toplayıp yine diğer yerler oldukça sade. çalışan + çocuk büyüten ve aileden milyon türlü destek (tam zamanlı bakım, tam zamanlı hizmet) almayan hangi kadın yetişebilir zaten tıklım tıklım evin işine?

ütü yapan da üniforma ya da mutlaka ütülü giyim şartı olan yerler hariç yok. öğretmenler kanvasla tişörtle, kirli sakallla, saçını da at kuyruğu yapıp gidiyor artık işe. bankacılar bile ütüsüz blazer giyiyor (benim evde ütü masam yok, henüz evimde hiç ütü yapmadım). ben sağlık lisansiyeriyim. etrafımda herkes akademisyen/sağlıkçı. bilen bilir doktorlara önce ilk derste giyim kuşam öğretir eski ekol tıp fakülteleri buna rağmen bizim fakültenin doktorları pazarcı emmi/teyze gibi giyiniyor (şehir farkı, hacettepe ekolüne bunu asla yaptıramazsın, o ayrı)

evet belli başlı meslekler (o da yerine göre) bazı şehirler, bazı aileler istisna onu da biliyorum.

evet, benim de annem babam eski kuşak 70 yaşa yakınlar, erkek kardeşim kıyafet kodlu bir yerde çalışıyor onlara ütü yapıyoruz.
evet, ütü yapan da var
var da nevresim filan ütüleyen bildiğim tek insan konyalı (goca gonya düzenini sürdüren) kuzenlerim, benim 250-300 tane 1. 2. 3 kuşak kuzenim var (yani, torunları olan kuzenlerim var) hemen her şehirde yaşayan çalışan var, hatta dünya çapında var, bunlardan sadece 2-3 tanesi. yüzdeye vurursak ne kadar az olduğu ortada. --evet ben her kapısında elişi dantelli havlu asılı, tüm nevresimin ve iç çamaşırların ütülendiği evleri de biliyorum. bazı doktor kuzenlerimin anneleri hala dürüler bohçalar götürüyor, konya kayseri bursa yerlileri nasıl geleneksel işler yapıyor, farkındayım. ama istisna bunlar yani. arkadaş çevremde evinde biblosu olan ya da ütü yapan yok zaten ama arkadaş çevrem seçili bir çevre diye anlatma gereği duymadım. tüm iş akraba arkadaş çevresini böylece özetledim dediğim gibi %1-2 çıkar yani...

dyson filan artık herkeste var zaten. yeni nesilde, olmayanı dövüyorlar. zaten evlerde o kadar çok pet var ki, en almayan pet için mecbur alıyor.

bu kurutma makinesi meselesinde de ben çekimserim açıkçası
bence çamaşırın canına okuyor.

güneşli bir memlekette yaşıyoruz. balkonlarımız var. (olmayan ülkelerde de yaşadım, onların bile evlerinde yok bu makine, onu geçtim çoğu evde çamaşır makinesi bile yok avrupada) bana gereğinden çok enerji tüketiyoruz gibi geliyor -tam amerikan icadı hakketen. tam amerika tipi tüketim... bu kadar güneş gören bir yerde. çırp çırp as. ben öyle yapıyorum. hafif nemli katlayıp balkondaki koltukta üst üste koyuyorum. sonra da yerleştiriyorum. 40 yaşındayım, 20 yaşındayken aldığım kıyafetleri hala giyiyorum.
hatta 15 yaşındayken aldıklarımı da giyerim de tarz olarak giyemiyorum. :KK70:

kurutma makinesinden çıkan çamaşır daha çok ütü gerektiriyor asıl. özellikle erkek gömleklerinin filan canına okuyor bence.

bir de bu misafir yorganıyla yastığıyla derdi ne bu kadınlar klübünün kaç senedir çözemediğim bir konu.
bazı üyeler takık bu konuya.
sizin evinize misafir gelmiyorsa misafir yastığınız olmasın siz bilirsiniz. öyle bir kültürü olmayan zaten evin baştan koymaya gerek duymuyor.

ama biz gece 2-3e kadar kız kıza oturunca mesela, sabah işe gidecek arkadaşı evine göndermiyoruz ki sabah ona hızlı bi kahvaltı bi kahve yapalım, uykudan bayılmasın işyerinde (ben evden çalışıyorum, yolcu edip tekrar yatıyorum :KK70:).
ailemiz kalabalık hep biz gidemiyoruz onlar da geliyor..ki benim ailemde/sülalemde her telden insan var, aile/arkadaş çevren varsa ve herkes aynı şehirde 100 senedir yaşamıyorsa ! illa yatılı kalmalık durumlar oluyor.
yolu düşen uğrayabiliyor - ki çok normal herkes çalışan, izin günü belli, evlerde görüşmesek iznimiz günümüz herkesle görüşmeye asla yetmez ki. çoluğu çocuğu olanın hem kendi hem eş tarafı var, birinden biri illa misafir olur...
kısacası misafirimiz oluyor. benim senelerdir olur. y.dışında yaşarken de oluyordu. bazamın altında hep misafir yastığım yorganım vardır. onu da geçtim. doğalgaz kesilir, kombi arıza yapar, bulunduğum yerde bi arızaya 1 günde çözüm bulmak imkansıza yakın... bana kendime de yedek yün yorgan vs. gerekiyor. daha geçen haftaya kadar üstüm açık pencere açık yatardım. bu hafta pike, böyle giderse haftaya yorgan çıkarcam galiba :KK70: sadece kendime 4-5 tane ayrı örtü lazım oluyor, 2 tane de misafirlik olsun, neden misafir yorganı olunca böyle bir fazlalıkmış gibi batıyor anlam veremiyorum ben ona.

neyse dediğim gibi sade olun diye iyi niyetle önerilerde bulunduğunuza eminim ama yeni nesil için ne kadar can alıcı püf noktası şeyler bunlar ona emin değilim...
 
eminim çok iyi niyetli olarak yazmışsınızdır ama
zaten şu anda yeni evlenenlerin ya da 10 seneye kadar evli olanların %90 evleri oldukça sade

evet, çok ıvır zıvırı olan da var, taşrada evlerin 160 m2 olduğu yerlerde ve eski nesilde illa daha da çoktur ama yeni nesilde hele ki büyükşehirlerde benim gördüğüm öyle bir dünya yok -zaten 60- 70 m2 ev, nereye neyi tepiştireceksin ki? ya da tüm ıvır zıvırı tek bir dolaba tek bir duvara filan toplayıp yine diğer yerler oldukça sade. çalışan + çocuk büyüten ve aileden milyon türlü destek (tam zamanlı bakım, tam zamanlı hizmet) almayan hangi kadın yetişebilir zaten tıklım tıklım evin işine?

ütü yapan da üniforma ya da mutlaka ütülü giyim şartı olan yerler hariç yok. öğretmenler kanvasla tişörtle, kirli sakallla, saçını da at kuyruğu yapıp gidiyor artık işe. bankacılar bile ütüsüz blazer giyiyor (benim evde ütü masam yok, henüz evimde hiç ütü yapmadım). ben sağlık lisansiyeriyim. etrafımda herkes akademisyen/sağlıkçı. bilen bilir doktorlara önce ilk derste giyim kuşam öğretir eski ekol tıp fakülteleri buna rağmen bizim fakültenin doktorları pazarcı emmi/teyze gibi giyiniyor (şehir farkı, hacettepe ekolüne bunu asla yaptıramazsın, o ayrı)

evet belli başlı meslekler (o da yerine göre) bazı şehirler, bazı aileler istisna onu da biliyorum.

evet, benim de annem babam eski kuşak 70 yaşa yakınlar, erkek kardeşim kıyafet kodlu bir yerde çalışıyor onlara ütü yapıyoruz.
evet, ütü yapan da var
var da nevresim filan ütüleyen bildiğim tek insan konyalı (goca gonya düzenini sürdüren) kuzenlerim, benim 250-300 tane 1. 2. 3 kuşak kuzenim var (yani, torunları olan kuzenlerim var) hemen her şehirde yaşayan çalışan var, hatta dünya çapında var, bunlardan sadece 2-3 tanesi. yüzdeye vurursak ne kadar az olduğu ortada. --evet ben her kapısında elişi dantelli havlu asılı, tüm nevresimin ve iç çamaşırların ütülendiği evleri de biliyorum. bazı doktor kuzenlerimin anneleri hala dürüler bohçalar götürüyor, konya kayseri bursa yerlileri nasıl geleneksel işler yapıyor, farkındayım. ama istisna bunlar yani. arkadaş çevremde evinde biblosu olan ya da ütü yapan yok zaten ama arkadaş çevrem seçili bir çevre diye anlatma gereği duymadım. tüm iş akraba arkadaş çevresini böylece özetledim dediğim gibi %1-2 çıkar yani...

dyson filan artık herkeste var zaten. yeni nesilde, olmayanı dövüyorlar. zaten evlerde o kadar çok pet var ki, en almayan pet için mecbur alıyor.

bu kurutma makinesi meselesinde de ben çekimserim açıkçası
bence çamaşırın canına okuyor.

güneşli bir memlekette yaşıyoruz. balkonlarımız var. (olmayan ülkelerde de yaşadım, onların bile evlerinde yok bu makine, onu geçtim çoğu evde çamaşır makinesi bile yok avrupada) bana gereğinden çok enerji tüketiyoruz gibi geliyor -tam amerikan icadı hakketen. tam amerika tipi tüketim... bu kadar güneş gören bir yerde. çırp çırp as. ben öyle yapıyorum. hafif nemli katlayıp balkondaki koltukta üst üste koyuyorum. sonra da yerleştiriyorum. 40 yaşındayım, 20 yaşındayken aldığım kıyafetleri hala giyiyorum.
hatta 15 yaşındayken aldıklarımı da giyerim de tarz olarak giyemiyorum. :KK70:

kurutma makinesinden çıkan çamaşır daha çok ütü gerektiriyor asıl. özellikle erkek gömleklerinin filan canına okuyor bence.

bir de bu misafir yorganıyla yastığıyla derdi ne bu kadınlar klübünün kaç senedir çözemediğim bir konu.
bazı üyeler takık bu konuya.
sizin evinize misafir gelmiyorsa misafir yastığınız olmasın siz bilirsiniz. öyle bir kültürü olmayan zaten evin baştan koymaya gerek duymuyor.

ama biz gece 2-3e kadar kız kıza oturunca mesela, sabah işe gidecek arkadaşı evine göndermiyoruz ki sabah ona hızlı bi kahvaltı bi kahve yapalım, uykudan bayılmasın işyerinde (ben evden çalışıyorum, yolcu edip tekrar yatıyorum :KK70:).
ailemiz kalabalık hep biz gidemiyoruz onlar da geliyor..ki benim ailemde/sülalemde her telden insan var, aile/arkadaş çevren varsa ve herkes aynı şehirde 100 senedir yaşamıyorsa ! illa yatılı kalmalık durumlar oluyor.
yolu düşen uğrayabiliyor - ki çok normal herkes çalışan, izin günü belli, evlerde görüşmesek iznimiz günümüz herkesle görüşmeye asla yetmez ki. çoluğu çocuğu olanın hem kendi hem eş tarafı var, birinden biri illa misafir olur...
kısacası misafirimiz oluyor. benim senelerdir olur. y.dışında yaşarken de oluyordu. bazamın altında hep misafir yastığım yorganım vardır. onu da geçtim. doğalgaz kesilir, kombi arıza yapar, bulunduğum yerde bi arızaya 1 günde çözüm bulmak imkansıza yakın... bana kendime de yedek yün yorgan vs. gerekiyor. daha geçen haftaya kadar üstüm açık pencere açık yatardım. bu hafta pike, böyle giderse haftaya yorgan çıkarcam galiba :KK70: sadece kendime 4-5 tane ayrı örtü lazım oluyor, 2 tane de misafirlik olsun, neden misafir yorganı olunca böyle bir fazlalıkmış gibi batıyor anlam veremiyorum ben ona.

neyse dediğim gibi sade olun diye iyi niyetle önerilerde bulunduğunuza eminim ama yeni nesil için ne kadar can alıcı püf noktası şeyler bunlar ona emin değilim...

Sadelik kişiselleştirilebilir bir şey ama. Benim de evim de misafir işin yorganım yastığım var. Ama maksimum misafirimi ağırlayabileceğim kadar, fazlası yok. Her evin geleni gideni farklı. Kayınailem dışında pek yatıya gelen olmaz bana. O da sene de 2-3. Evim küçük zaten.

Bu evime yeni taşındım. Önceki evimde balkon yoktu. Çamaşırı evde kurutuyordum yaz kış. Aşırı zor oluyordu. Şimdi balkonum var bi tane. Balkonda misafirlerle oturmayacaksak balkonda kurutuyorum gene. Kurutma kolaylıkmış ben onu anladım. Gömlekleri atmıyorum kurutmaya. 2-3 gömlek çıkıyor arada yıkanan, sandalye üstünde bile kuruyor iki dk da o gözüme görünmüyor.

Benim de aksine etrafımda o kadar eşyalı dağınık ev var ki anlatamam, ruhum daralıyor çoğu eve girince. Yakınlarım hepsi, eleştirmiyorum hiç birisini. Sadece bana göre değil, daral geliyor bana. Temizliği düşünüp bi off diyorum. Zorlandıklarını da biliyor ve şahit oluyorum.

O yüzden yazdım az önce bu kadar büyük paragrafı.
 
eminim çok iyi niyetli olarak yazmışsınızdır ama
zaten şu anda yeni evlenenlerin ya da 10 seneye kadar evli olanların %90 evleri oldukça sade

evet, çok ıvır zıvırı olan da var, taşrada evlerin 160 m2 olduğu yerlerde ve eski nesilde illa daha da çoktur ama yeni nesilde hele ki büyükşehirlerde benim gördüğüm öyle bir dünya yok -zaten 60- 70 m2 ev, nereye neyi tepiştireceksin ki? ya da tüm ıvır zıvırı tek bir dolaba tek bir duvara filan toplayıp yine diğer yerler oldukça sade. çalışan + çocuk büyüten ve aileden milyon türlü destek (tam zamanlı bakım, tam zamanlı hizmet) almayan hangi kadın yetişebilir zaten tıklım tıklım evin işine?

ütü yapan da üniforma ya da mutlaka ütülü giyim şartı olan yerler hariç yok. öğretmenler kanvasla tişörtle, kirli sakallla, saçını da at kuyruğu yapıp gidiyor artık işe. bankacılar bile ütüsüz blazer giyiyor (benim evde ütü masam yok, henüz evimde hiç ütü yapmadım). ben sağlık lisansiyeriyim. etrafımda herkes akademisyen/sağlıkçı. bilen bilir doktorlara önce ilk derste giyim kuşam öğretir eski ekol tıp fakülteleri buna rağmen bizim fakültenin doktorları pazarcı emmi/teyze gibi giyiniyor (şehir farkı, hacettepe ekolüne bunu asla yaptıramazsın, o ayrı)

evet belli başlı meslekler (o da yerine göre) bazı şehirler, bazı aileler istisna onu da biliyorum.

evet, benim de annem babam eski kuşak 70 yaşa yakınlar, erkek kardeşim kıyafet kodlu bir yerde çalışıyor onlara ütü yapıyoruz.
evet, ütü yapan da var
var da nevresim filan ütüleyen bildiğim tek insan konyalı (goca gonya düzenini sürdüren) kuzenlerim, benim 250-300 tane 1. 2. 3 kuşak kuzenim var (yani, torunları olan kuzenlerim var) hemen her şehirde yaşayan çalışan var, hatta dünya çapında var, bunlardan sadece 2-3 tanesi. yüzdeye vurursak ne kadar az olduğu ortada. --evet ben her kapısında elişi dantelli havlu asılı, tüm nevresimin ve iç çamaşırların ütülendiği evleri de biliyorum. bazı doktor kuzenlerimin anneleri hala dürüler bohçalar götürüyor, konya kayseri bursa yerlileri nasıl geleneksel işler yapıyor, farkındayım. ama istisna bunlar yani. arkadaş çevremde evinde biblosu olan ya da ütü yapan yok zaten ama arkadaş çevrem seçili bir çevre diye anlatma gereği duymadım. tüm iş akraba arkadaş çevresini böylece özetledim dediğim gibi %1-2 çıkar yani...

dyson filan artık herkeste var zaten. yeni nesilde, olmayanı dövüyorlar. zaten evlerde o kadar çok pet var ki, en almayan pet için mecbur alıyor.

bu kurutma makinesi meselesinde de ben çekimserim açıkçası
bence çamaşırın canına okuyor.

güneşli bir memlekette yaşıyoruz. balkonlarımız var. (olmayan ülkelerde de yaşadım, onların bile evlerinde yok bu makine, onu geçtim çoğu evde çamaşır makinesi bile yok avrupada) bana gereğinden çok enerji tüketiyoruz gibi geliyor -tam amerikan icadı hakketen. tam amerika tipi tüketim... bu kadar güneş gören bir yerde. çırp çırp as. ben öyle yapıyorum. hafif nemli katlayıp balkondaki koltukta üst üste koyuyorum. sonra da yerleştiriyorum. 40 yaşındayım, 20 yaşındayken aldığım kıyafetleri hala giyiyorum.
hatta 15 yaşındayken aldıklarımı da giyerim de tarz olarak giyemiyorum. :KK70:

kurutma makinesinden çıkan çamaşır daha çok ütü gerektiriyor asıl. özellikle erkek gömleklerinin filan canına okuyor bence.

bir de bu misafir yorganıyla yastığıyla derdi ne bu kadınlar klübünün kaç senedir çözemediğim bir konu.
bazı üyeler takık bu konuya.
sizin evinize misafir gelmiyorsa misafir yastığınız olmasın siz bilirsiniz. öyle bir kültürü olmayan zaten evin baştan koymaya gerek duymuyor.

ama biz gece 2-3e kadar kız kıza oturunca mesela, sabah işe gidecek arkadaşı evine göndermiyoruz ki sabah ona hızlı bi kahvaltı bi kahve yapalım, uykudan bayılmasın işyerinde (ben evden çalışıyorum, yolcu edip tekrar yatıyorum :KK70:).
ailemiz kalabalık hep biz gidemiyoruz onlar da geliyor..ki benim ailemde/sülalemde her telden insan var, aile/arkadaş çevren varsa ve herkes aynı şehirde 100 senedir yaşamıyorsa ! illa yatılı kalmalık durumlar oluyor.
yolu düşen uğrayabiliyor - ki çok normal herkes çalışan, izin günü belli, evlerde görüşmesek iznimiz günümüz herkesle görüşmeye asla yetmez ki. çoluğu çocuğu olanın hem kendi hem eş tarafı var, birinden biri illa misafir olur...
kısacası misafirimiz oluyor. benim senelerdir olur. y.dışında yaşarken de oluyordu. bazamın altında hep misafir yastığım yorganım vardır. onu da geçtim. doğalgaz kesilir, kombi arıza yapar, bulunduğum yerde bi arızaya 1 günde çözüm bulmak imkansıza yakın... bana kendime de yedek yün yorgan vs. gerekiyor. daha geçen haftaya kadar üstüm açık pencere açık yatardım. bu hafta pike, böyle giderse haftaya yorgan çıkarcam galiba :KK70: sadece kendime 4-5 tane ayrı örtü lazım oluyor, 2 tane de misafirlik olsun, neden misafir yorganı olunca böyle bir fazlalıkmış gibi batıyor anlam veremiyorum ben ona.

neyse dediğim gibi sade olun diye iyi niyetle önerilerde bulunduğunuza eminim ama yeni nesil için ne kadar can alıcı püf noktası şeyler bunlar ona emin değilim...

Aynı şey fincan takımı için de geçerli. Bi kuzenim var. Türk kahvesini çok sever. İnstadaki sunum sayfalarına özenip fincanlara bi dünya para bayıp dolaplar raflar yaptı. Yani özendiğine eminim ama ispat edemem. Sen de 75 ben diyeyim 100 tane türk kahvesi fincanı vardır. Bir insan evinde aynı anda en fazla kaç kişiye kahve yapıp ikram edebilir. Hadi 10 olsun 20 olsun. Bu kız ilk başlarda çalışmasına rağmen haftalık bu rafın tozunu alırdı, bi de mutfakta ve açık olunca yağ olurdu. Zamanla toz almayı da seyrekleştirdi. Sık kullandığı 2-3 fincanı var artık. Gerisi müze gibi sadece sergileniyor.

Bu yüzden derim hep sadelik önce kafada yerleşecek, düstur edilinilecek.
 
Sadelik kişiselleştirilebilir bir şey ama. Benim de evim de misafir işin yorganım yastığım var. Ama maksimum misafirimi ağırlayabileceğim kadar, fazlası yok. Her evin geleni gideni farklı. Kayınailem dışında pek yatıya gelen olmaz bana. O da sene de 2-3. Evim küçük zaten.

Bu evime yeni taşındım. Önceki evimde balkon yoktu. Çamaşırı evde kurutuyordum yaz kış. Aşırı zor oluyordu. Şimdi balkonum var bi tane. Balkonda misafirlerle oturmayacaksak balkonda kurutuyorum gene. Kurutma kolaylıkmış ben onu anladım. Gömlekleri atmıyorum kurutmaya. 2-3 gömlek çıkıyor arada yıkanan, sandalye üstünde bile kuruyor iki dk da o gözüme görünmüyor.

Benim de aksine etrafımda o kadar eşyalı dağınık ev var ki anlatamam, ruhum daralıyor çoğu eve girince. Yakınlarım hepsi, eleştirmiyorum hiç birisini. Sadece bana göre değil, daral geliyor bana. Temizliği düşünüp bi off diyorum. Zorlandıklarını da biliyor ve şahit oluyorum.

O yüzden yazdım az önce bu kadar büyük paragrafı.
tabii ki adam boyu yüklük dizmeye gerek yok bence de, herkes evinin ve genel yaşam düzeninin gereğini biliyordur, fazlası hadi 1-2 olsun hoş görünür, yedek olur, fiyatı uygundur. bir de biri fazla fazla kıyafet çanta alır öbürü tencere tava alır. hepsini birden almadıkça oda çok sorun değil.
(ben mesela uygun fiyatlı diye epey kıyafet almışım zamanında ama 2 senedir hiç almayarak ve kullanmadıklarımı da elden çıkararak ilerliyorum, bi süre sonra pek bi fazlalı klamayacak. zamanında 3 kuruşa aldığım şeyler şimdi bin liralar olmuş....)

ama konu sahibi hanımın da evinde eşya fazlalığı filan olduğunu düşünmüyorum, muhtemelen yazmıştır zaten. 3 çocuklu çalışan kadın, aklı fikri varsa yapmaz öyle bir şey.

sizin etrafınız biraz fazla sosyal medya gazına filan geliyor herhalde.
benim etrafımda insanların ya vakti kıymetli ya canı tatlı.
 
Siirtliler böyle yıkıyorlar kadın siirtli mi acaba 🤣🤣🤣🤣🤣
 
Sadelik kişiselleştirilebilir bir şey ama. Benim de evim de misafir işin yorganım yastığım var. Ama maksimum misafirimi ağırlayabileceğim kadar, fazlası yok. Her evin geleni gideni farklı. Kayınailem dışında pek yatıya gelen olmaz bana. O da sene de 2-3. Evim küçük zaten.

Bu evime yeni taşındım. Önceki evimde balkon yoktu. Çamaşırı evde kurutuyordum yaz kış. Aşırı zor oluyordu. Şimdi balkonum var bi tane. Balkonda misafirlerle oturmayacaksak balkonda kurutuyorum gene. Kurutma kolaylıkmış ben onu anladım. Gömlekleri atmıyorum kurutmaya. 2-3 gömlek çıkıyor arada yıkanan, sandalye üstünde bile kuruyor iki dk da o gözüme görünmüyor.

Benim de aksine etrafımda o kadar eşyalı dağınık ev var ki anlatamam, ruhum daralıyor çoğu eve girince. Yakınlarım hepsi, eleştirmiyorum hiç birisini. Sadece bana göre değil, daral geliyor bana. Temizliği düşünüp bi off diyorum. Zorlandıklarını da biliyor ve şahit oluyorum.

O yüzden yazdım az önce bu kadar büyük paragrafı.
Kurutma makinası benim kışın hayatımın kurtarıcısı oldu. Yazın hiç kullanmam ama kışın çocukların kıyafetlerini makina bitince hemen sıcak sıcak katlayınca ütüye de ihtiyaç kalmıyor. Ütü ne kadar gereklidir tartışılır tabi de ben belki eski kafalilardan olabilirim. Ev kıyafetleri pijama vs olmasa da dışarıda giydiklerimiz ütülenir. Nevresim filan asla utulemem tabiki 😅
Dağınıklığı aslaaaa tahammül edemem. Başkasının evinde de çok rahatsız olurum. Genelde artık herkes çok rahat milletin dağınıklık gözüne batmıyor ama benim ruhumu daraltıyor. Ama o derece dağınık olanında çok derdi temizlik olmuyor ya 😅 belki de onlar haklıdır bilemiyorum. Bazen işlere kostururken zink diye gidecek misin gibi geliyor.
 
X