eminim çok iyi niyetli olarak yazmışsınızdır ama
zaten şu anda yeni evlenenlerin ya da 10 seneye kadar evli olanların %90 evleri oldukça sade
evet, çok ıvır zıvırı olan da var, taşrada evlerin 160 m2 olduğu yerlerde ve eski nesilde illa daha da çoktur ama yeni nesilde hele ki büyükşehirlerde benim gördüğüm öyle bir dünya yok -zaten 60- 70 m2 ev, nereye neyi tepiştireceksin ki? ya da tüm ıvır zıvırı tek bir dolaba tek bir duvara filan toplayıp yine diğer yerler oldukça sade. çalışan + çocuk büyüten ve aileden milyon türlü destek (tam zamanlı bakım, tam zamanlı hizmet) almayan hangi kadın yetişebilir zaten tıklım tıklım evin işine?
ütü yapan da üniforma ya da mutlaka ütülü giyim şartı olan yerler hariç yok. öğretmenler kanvasla tişörtle, kirli sakallla, saçını da at kuyruğu yapıp gidiyor artık işe. bankacılar bile ütüsüz blazer giyiyor (benim evde ütü masam yok, henüz evimde hiç ütü yapmadım). ben sağlık lisansiyeriyim. etrafımda herkes akademisyen/sağlıkçı. bilen bilir doktorlara önce ilk derste giyim kuşam öğretir eski ekol tıp fakülteleri buna rağmen bizim fakültenin doktorları pazarcı emmi/teyze gibi giyiniyor (şehir farkı, hacettepe ekolüne bunu asla yaptıramazsın, o ayrı)
evet belli başlı meslekler (o da yerine göre) bazı şehirler, bazı aileler istisna onu da biliyorum.
evet, benim de annem babam eski kuşak 70 yaşa yakınlar, erkek kardeşim kıyafet kodlu bir yerde çalışıyor onlara ütü yapıyoruz.
evet, ütü yapan da var
var da nevresim filan ütüleyen bildiğim tek insan konyalı (goca gonya düzenini sürdüren) kuzenlerim, benim 250-300 tane 1. 2. 3 kuşak kuzenim var (yani, torunları olan kuzenlerim var) hemen her şehirde yaşayan çalışan var, hatta dünya çapında var, bunlardan sadece 2-3 tanesi. yüzdeye vurursak ne kadar az olduğu ortada. --evet ben her kapısında elişi dantelli havlu asılı, tüm nevresimin ve iç çamaşırların ütülendiği evleri de biliyorum. bazı doktor kuzenlerimin anneleri hala dürüler bohçalar götürüyor, konya kayseri bursa yerlileri nasıl geleneksel işler yapıyor, farkındayım. ama istisna bunlar yani. arkadaş çevremde evinde biblosu olan ya da ütü yapan yok zaten ama arkadaş çevrem seçili bir çevre diye anlatma gereği duymadım. tüm iş akraba arkadaş çevresini böylece özetledim dediğim gibi %1-2 çıkar yani...
dyson filan artık herkeste var zaten. yeni nesilde, olmayanı dövüyorlar. zaten evlerde o kadar çok pet var ki, en almayan pet için mecbur alıyor.
bu kurutma makinesi meselesinde de ben çekimserim açıkçası
bence çamaşırın canına okuyor.
güneşli bir memlekette yaşıyoruz. balkonlarımız var. (olmayan ülkelerde de yaşadım, onların bile evlerinde yok bu makine, onu geçtim çoğu evde çamaşır makinesi bile yok avrupada) bana gereğinden çok enerji tüketiyoruz gibi geliyor -tam amerikan icadı hakketen. tam amerika tipi tüketim... bu kadar güneş gören bir yerde. çırp çırp as. ben öyle yapıyorum. hafif nemli katlayıp balkondaki koltukta üst üste koyuyorum. sonra da yerleştiriyorum. 40 yaşındayım, 20 yaşındayken aldığım kıyafetleri hala giyiyorum.
hatta 15 yaşındayken aldıklarımı da giyerim de tarz olarak giyemiyorum.
kurutma makinesinden çıkan çamaşır daha çok ütü gerektiriyor asıl. özellikle erkek gömleklerinin filan canına okuyor bence.
bir de bu misafir yorganıyla yastığıyla derdi ne bu kadınlar klübünün kaç senedir çözemediğim bir konu.
bazı üyeler takık bu konuya.
sizin evinize misafir gelmiyorsa misafir yastığınız olmasın siz bilirsiniz. öyle bir kültürü olmayan zaten evin baştan koymaya gerek duymuyor.
ama biz gece 2-3e kadar kız kıza oturunca mesela, sabah işe gidecek arkadaşı evine göndermiyoruz ki sabah ona hızlı bi kahvaltı bi kahve yapalım, uykudan bayılmasın işyerinde (ben evden çalışıyorum, yolcu edip tekrar yatıyorum
).
ailemiz kalabalık hep biz gidemiyoruz onlar da geliyor..ki benim ailemde/sülalemde her telden insan var, aile/arkadaş çevren varsa ve herkes aynı şehirde 100 senedir yaşamıyorsa ! illa yatılı kalmalık durumlar oluyor.
yolu düşen uğrayabiliyor - ki çok normal herkes çalışan, izin günü belli, evlerde görüşmesek iznimiz günümüz herkesle görüşmeye asla yetmez ki. çoluğu çocuğu olanın hem kendi hem eş tarafı var, birinden biri illa misafir olur...
kısacası misafirimiz oluyor. benim senelerdir olur. y.dışında yaşarken de oluyordu. bazamın altında hep misafir yastığım yorganım vardır. onu da geçtim. doğalgaz kesilir, kombi arıza yapar, bulunduğum yerde bi arızaya 1 günde çözüm bulmak imkansıza yakın... bana kendime de yedek yün yorgan vs. gerekiyor. daha geçen haftaya kadar üstüm açık pencere açık yatardım. bu hafta pike, böyle giderse haftaya yorgan çıkarcam galiba
sadece kendime 4-5 tane ayrı örtü lazım oluyor, 2 tane de misafirlik olsun, neden misafir yorganı olunca böyle bir fazlalıkmış gibi batıyor anlam veremiyorum ben ona.
neyse dediğim gibi sade olun diye iyi niyetle önerilerde bulunduğunuza eminim ama yeni nesil için ne kadar can alıcı püf noktası şeyler bunlar ona emin değilim...