Tarihte bir “ilk...”
Türkiye seçimle-rinde DP (Demokrat Parti) üst üste 3 kez tek başına iktidar oldu.
Ama...
Oyları düştü.
Turgut Özal’ın Anavatan’ı da üst üste 2 kez tek başına iktidara geldi.
2’ncisinde oyları düştü.
3’üncü seçim olan 1991’de iktidarı kaybetti.
Ecevit’in CHP’si sadece bir kez yüzde 40’ı aştı, (yüzde 42) çok az farkla tek başına iktidarı kaçırdı.
Sonrasında CHP’nin -ve onun devamı olan partilerin- oyları hiçbir zaman yüzde 28’i aşamadı.
Sadece AK Parti bir istisnadır.
Üst üste dördüncü kez sandıklardan “tek başına iktidar” olarak çıkmış bulunuyor.
2015’in 7 Haziran seçimleri 5 aylık bir parantezdir.
AK Parti, yüzde 40’ın üzerinde oyla en büyük parti olmakla ve tek başına hükümet kuramamakla beraber geçici seçim hükümeti statüsünde Türkiye’yi yönetmeyi sürdürmüştür.
1 Kasım sonuçları da ortaya koyuyor ki 4 yıl daha, 2019’a kadar iktidar.
İşte bu Türkiye’nin çok partili demokrasi tarihinde “bir ilk”tir.
Normal koşullarla “iktidarda 20 yılı dolduracak.”
Bugünden görünen o ki 2019 - 2023 dönemi iktidarının da en yakın adayı AK Parti.
............................
Dünya demokrasilerinde böyle “uzun soluklu tek başına iktidar” örnekleri var.
Japonya da Liberal Parti 56 yıl, İtalya’da Hıristiyan Demokratlar 50 yılın üzerinde sürelerle ülkelerini yönettiler.
İsveç’te Sosyal Demokrat Parti de 30 yıldan fazla iktidarda kaldı.
Başka örnekler de var. Uzatmıyorum.
Türkiye de siyaset kürsülerinde, “tek başına iktidarı çok uzun süre sürdüren” bir “referans” oluşturmakta.
“AK Parti olayı” ilginç ve renkli bir “üniversite araştırmasına konu olabilir.”
Türkiye nüfusunun yarısının insan profiliyle örtüşüyor AK Parti.
............................
Ya diğer yarısı...
AK Parti’nin penceresinden bakıldığında “bardağın yarısı dolu...”
Diğer yarının merceğiyle bakıldığında ise “bardağın yarısı boş.”
İşte “püf noktası” burada.
AK Parti o boşluğu “yok” hükmünde mi sayacaktır, yoksa seçmenin diğer yarısının da bir başka bardağın yarısını doldurduğunun bilincinde mi olacaktır?
Seçimle gelerek tek başına hükümet kurmak “meşruiyeti” işaretler...
Ama...
Yarılardan sadece birini değil, her iki yarıyı da kucaklamak ise “iktidar” olabilmektir.
............................
Başbakan Davutoğlu’nun seçim akşamı açıklamaları bu umudu veriyor.
“Seçimin kaybedeni yok, Türkiye kazandı” söylemi diğer yarının insanlarında yarınlar için güven tomurcukları açtırdı.
4 dönem üst üste seçim sandıklarından tek başına iktidar çıkarmak “kibir” üretmezse... Tam tersine... Gücünden emin bir iktidarın komplekslerden arınmasını sağlarsa... Kutuplaşma yumuşamaya evrilebilir.
Sınırların ötesinden sorun yüklü kâbus bulutları üstümüze gelirken bu “yakınlaşma” çok önemlidir.
http://m.milliyet.com.tr/tarihte-bir-ilk-/siyaset/ydetay/2141899/default.htm