Son internet fenomeni Kanada’nın yeni başbakanı: Striptiz videosu bile var

Ama orada adamlarin refah, ekonomi, icraat gibi bir derdi yok ki.. gecen sene ontario eyaletinde belediyenin elinde kalan fazla para cocuk sayisina gore bolusturulerek halka dagitilmisti.. yani bizim dert olarak gordugumuz hicbir sey yasanmiyor ki onlarda.. o yuzden milet bunlara odaklaniyor.. isvec bakani gibi..
Bunu bilmiyordum işte...
Ekonomi ve işsizlik sorunu olmadığı için sosyal sorunlar ön plana çıkıyor yani.
Şaşırdım ve takdir ettim.
Darısı başımıza...
 
Bunu bilmiyordum işte...
Ekonomi ve işsizlik sorunu olmadığı için sosyal sorunlar ön plana çıkıyor yani.
Şaşırdım ve takdir ettim.
Darısı başımıza...

Bir ülkede ne bozuk ya da yanlışsa onun hakkında güvence verilir.. adamların işsizlik maaşı bizim asgari ücretten fazla neredeyse.. neyi düzeltecekler ki? belediyenin elinde para kaldı şu yolu yıkın, yeniden yapın da demedikleri için halka dağıtmışlar.. darısı başımıza diyeceğim ama bu bir uzaylıyla karşılaşma ihtimali kadar az olduğu için hiç umut yok bence..
 
Ben Erdoğan mı bu adam mı deseniz evet bu adamı tercih ederim.

Düşüncelerim nettir, çalan çırpan müslümanım diyen insanlar yerine dürüst bir gay olması umrumda olmaz.

Beni elbette refahım düşündürür, çocuğumun geleceği herşeyden önemli. Başbakan namaz kılmış, cenneti garantilemiş ama işsizlik almış yürümüş vatandaş açsa başbakanın öte dünyası beni ilgilendirmiyor. İsterce sapına kadar hristiyan bir adam beni yönetsin, dürüst olsun, ülkem kalkınsın, işim olsun hiç iplemem.

Allah beni başbakanın günahıyla sevabıyla sorgulamayacak sonuçta. İmanım varsa gerisi angarya...

Fanatizmle ülke yöntemek, takım tutar gibi ldier tutmak, yensen yenilsen kalbimiz senle demek zaten gelişmiş bir ülkede görülen birşey değil.

Böyle fanatikçe bir adamın peşinden sürüklenme ancak biz de bir de geri kalmış ülkelerde (K. Kore, Arap ülkeleri falan) olur. Sonalrı da bellidir.

Düşüncelerin boşaltıldığı, karizma diye insanlaırn peşinden sürüklendiği bir toplumda vatansever bir gayin başa geçmesini yeğlerim.

Ama yine de hem dürüst olsun, hem duruşu olsun.

Sex hayatı umrumda değil, kimle yatarsa yatsın ama striptiz de yapmasın mümkünse....
 
Çok güzel bir aileymiş maşallah.Kanada zaten hayalimdeki ülkelerden biriydi,şimdi daha da özendim,darısı başımıza diyeceğim ama 100 yıl sonra belki...
 
İşte bu yüzden başkanlık sistemi bize göre değil diyoruz.
İşte bu yüzden cumhuriyet diyoruz, demokrasi diyoruz.
Bu tarz insanların demokrasiden kasıtları tek tip düşünce çünkü.
Bu da kendi düşünceleri...
Baskı ile insanları kaçıracakları ya da susturacakları ya da linç edecekleri günün hayali ile yaşıyorlar.

Kavramları bilmediğimiz ya da içini boşalttığımız ya da karşı argüman diye silah niyetine kullandığımız için, eleştiriler havada kalıyor ve gerçekliği olmadığı için tabanda karşılığını bulmuyor.

Cumhuriyet bir rejimidir.
Demokrasi ile ilgili değildir.
Adını Cumhuriyet koyunca, otomatikman demokratik olmazsınız.

Demokrasi: Demos Cratos, Demos halk demektir, Kratos ise hükmeden/yönetici.
Halkın yönetmesidir, yani halkın egemenliği.
Yani halkın seçtiklerinin tüm halkı yönetmesi durumu; ki şu an yaşadığımız duruma uyuyor..:)
Hukuken demokrasi, muhalefet partilerinin olması, bunların iktidara gelebilme şansının olması, serbest seçimlerin olması, yöneticilerin seçimle iş başına gelmesidir. (Bunlar kıstasdır)
Modern zamanda demokrasi kavramına ise başka özellikler de eklenmiştir.
Örneğin azınlıkların da haklarının sağlanması, ifade özgürlüğü, 4. kuşak hakların üst norm haline gelmesi gibi..

Cumhuriyet ise bir yönetim şeklidir.
Bize öğretildiği gibi halkın kendi kendini yönetmesi değildir, bu demokrasinin tanımıdır.
Cumhuriyet, hükümdarlığın ırsi (babadan oğla) olarak değişmediği rejimdir.
Irsi olarak değişirse buna da monarşi denir.

Cumhuriyet ile yönetilmeyip yani monarşi ile yönetilip demokrat olan ülkeler: Avusturalya, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Hollanda, Japonya, Kanada, Norveç, İsveç.
Bu ülkelerde Cumhuriyet yok, bu ülkelerde monarşi var ama fazlasıyla demokrasi var.

Irak, İran ve eski Rusya birer Cumhuriyettir ama demokrasinin zerresi yoktur...!

Başkanlık sistemi ise bir rejim değil, hükümet biçimidir.

Bunlar niye karışıyor?
Olmasını dilediklerimiz olmayınca anlaşılır ve nitelikli bulduğumuz kavramlarla açıklamaya çalışıyor ve mevcut durumun bu hukuki ve nitelikli tanımlara uymadığını sanıyoruz...:)
 

Kavramları bilmediğimiz ya da içini boşalttığımız ya da karşı argüman diye silah niyetine kullandığımız için, eleştiriler havada kalıyor ve gerçekliği olmadığı için tabanda karşılığını bulmuyor.

Cumhuriyet bir rejimidir.
Demokrasi ile ilgili değildir.
Adını Cumhuriyet koyunca, otomatikman demokratik olmazsınız.

Demokrasi: Demos Cratos, Demos halk demektir, Kratos ise hükmeden/yönetici.
Halkın yönetmesidir, yani halkın egemenliği.
Yani halkın seçtiklerinin tüm halkı yönetmesi durumu; ki şu an yaşadığımız duruma uyuyor..:)
Hukuken demokrasi, muhalefet partilerinin olması, bunların iktidara gelebilme şansının olması, serbest seçimlerin olması, yöneticilerin seçimle iş başına gelmesidir. (Bunlar kıstasdır)
Modern zamanda demokrasi kavramına ise başka özellikler de eklenmiştir.
Örneğin azınlıkların da haklarının sağlanması, ifade özgürlüğü, 4. kuşak hakların üst norm haline gelmesi gibi..

Cumhuriyet ise bir yönetim şeklidir.
Bize öğretildiği gibi halkın kendi kendini yönetmesi değildir, bu demokrasinin tanımıdır.
Cumhuriyet, hükümdarlığın ırsi (babadan oğla) olarak değişmediği rejimdir.
Irsi olarak değişirse buna da monarşi denir.

Cumhuriyet ile yönetilmeyip yani monarşi ile yönetilip demokrat olan ülkeler: Avusturalya, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Hollanda, Japonya, Kanada, Norveç, İsveç.
Bu ülkelerde Cumhuriyet yok, bu ülkelerde monarşi var ama fazlasıyla demokrasi var.

Irak, İran ve eski Rusya birer Cumhuriyettir ama demokrasinin zerresi yoktur...!

Başkanlık sistemi ise bir rejim değil, hükümet biçimidir.

Bunlar niye karışıyor?
Olmasını dilediklerimiz olmayınca anlaşılır ve nitelikli bulduğumuz kavramlarla açıklamaya çalışıyor ve mevcut durumun bu hukuki ve nitelikli tanımlara uymadığını sanıyoruz...:)

Bu forum için fazla mantıklı bu açıklamalar :) Teşekkürler verdiğiniz güzel bilgiler için.
 
Aynı şeyi gün gelip senden de bekleriz nickim.
Mesela eskiden yapardın.
Ne dersin feyz almaya değmez mi? :KK51:

Zamanında yaptim baktım bu foruma fazla. Wasbiye daha yeni o yüzden daha idealist, karşısında gördüğü durum karşısında bakalim devam edecek mi bu şekilde :)

Başka bir konuda putlari reddet dedigim için Atatürk düşmanı ilan edildim mesela. Bu kafaya ne anlatilabilir ki??

Neyse burda cevap hak eden wasbiye ben değilim. Ben boş konuşuyorum çünkü:)
 
Mesele ne? Mesele şu:
1946 daki çok partili seçim zaten demokratik bir seçim değildi, çünkü açık oy gizli sayım vardı.
Bu ciddi manada düşününce ne kadar da içler acısı, komik bir geçmişimiz olduğunu bize açıklar.

1950'de ise gizli oy açık sayım ve çok partili seçim ile gerçekten demokratik diyebileceğimiz bir sisteme geçilmiştir.
(1923 Cumhuriyetin ilanı-1950 demokrasi, gerçekten de fazlasıyla geç kalmışız. Savaşın etki,i bağımsızlık mücadelesinin uzantıları, olağanüstü dönem ve toparlanma süreci şeklinde açıklayamayız)

1950'den bu yana yapılan hiçbir seçimde, yani halkın halk tarafından yönetilmesi durumunda, yani Atatürk'ün kurduğu ve dağa taşa yazdığımız "Egemenlik millettindir" motttosunun geçerli olduğu zamanda; rejimin kurucu partisi tek başına iktidar olamamıştır.
Bu o partinin kara kara düşünmesi, halktan neden uzak kaldığı ve yeterli destek görmediğinin sorgulamasının gerektiği bir çıkmazdır.

Araya giren darbelerde rejimin, anayasal düzenin ve haliyle demokrasinin askıya alındığını ve yoldan çıktığını ayrıca izaha gerek yok.

Biz demokrat mıyız?
Biz bolca eleştirebileceğimiz, modern zamanlardaki demokrasi kriterlerini uygulayamadığımız, artısı az eksisi çok, arızası fazla bir demokrat ülkeyiz.
Temelimiz bu. Bunun aksini düşünmek ya cehalettir ya da art niyet.

Başkanlık sistemi?
Başkanlık sisteminin Cumhuriyetle, demokrasi ile yakından uzaktan alakası yoktur.
Başkanlık sistemi bir hükümet biçimidir.
Yürütmenin bakanlar kurulu ve başbakanda değil yalnızca başkanda olduğu durumdur, bu kadar net ve basit aslında.

Başkanlık sistemi neye götürür?
Başkanlık sistemi onlarca ülkede uygulanmasına rağmen gerçek faydalı sonucu yalnızca ve yalnızca ABD' de vermektedir. Diğerlerinde sağlıklı olduğu söylenemez.
Sebebi de, başkanlık sistemi sistem kilitlenmesine veya diktatörlüğe götürür.
Çünkü, yasama meclisi ile başkanlık tamamen birbirinden ayrıdır, birbirine etkisi yoktur, seçimleri ayrıdır. Farklı zamanlarda yapılan seçimle başkanın partisi mecliste çoğunluğu elde edemez, haliyle yasama başkana karşı gelir ve gerekli yasaları çıkarıp başkanın iş yapmasına izin vermez. Ki bu duruma ABD' de "topal ördek" kavramı denir.
Ayrıca, başkanın meclise, meclisin başkana bir etkisi yoktur. Birbirlerini fesh edemezler, illa ki seçimdir onları yerlerinden edecek olan.

Güzel tarafı ne?
Yürütme güçlüdür, işler hızlı gerçekleşir, sonuçları halk tarafından değerlendirilir.
Zaten şimdi yasama-yürütme ayrı mı?
Yooo, değil, yürütme meclisin içinden çıkıyor, çoğunluğu elinde bulunduran partiden çıkıyor, haliyle o parti hem meclise (yasamaya) hem yürütmeye hakim oluyor. Yani kollektif diktatörlük:)

Bizdeki sorun ne?
Nasıl aşılır?
Başka zaman bunları da tartışırız, şimdilik bu kadar kafa ütüleme yeter...:)
 
Zamanında yaptim baktım bu foruma fazla. Wasbiye daha yeni o yüzden daha idealist, karşısında gördüğü durum karşısında bakalim devam edecek mi bu şekilde :)

Başka bir konuda putlari reddet dedigim için Atatürk düşmanı ilan edildim mesela. Bu kafaya ne anlatilabilir ki??

Neyse burda cevap hak eden wasbiye ben değilim. Ben boş konuşuyorum çünkü:)

Bunların hangi birini ben sana demişim?
Dememişim değil mi?
O zaman bunları iddia bile edemezsin nickim.
 
Maksat insanların fikirlerini değiştirmek değil elbette.
Herkesin bir fikri ve böyle düşünmesine sebep olan kişisel bir tarihi vardır ya da gözlemi.

Bence önemli olan, daha geniş açıdan bakabilmek, bunu yaptıkça fikren birbirimize yakınlaşmasak bile daha anlaşılır bir durum ortaya çıkar.
Kabak gibi ortada duran aksaklık ve haksızlıklara körü körüne sahip çıkmayız ya da yaşadığımız şeylerin sebebini daha iyi anlarız.

Önemli olan bence farklı fikirlerin, tutumların, yakınmaların, düşmanlıkların, insanlara kulluğun, yöneticilere küfrün ya da ilahlaştırmanın önüne geçmek, bunun için de farklı düşünenleri anlamaya çalışmak.

Şu da var, kimse uzaydan gelmedi, biz neysek yukarısı da o. (Bu cümlenin izahı çok uzun olacak, bu da başka sefere)
 
Bunların hangi birini ben sana demişim?
Dememişim değil mi?
O zaman bunları iddia bile edemezsin nickim.

Hayyal benimle vakit kaybetme ben boş boş takılıyorum forumda :) bak wasbiyenin yazdıklarına içi dolu dolu e sen de dolu Sohbetleri seversin o yüzden wasbiyeye cevap vermen gerekir bence
 
Hayyal benimle vakit kaybetme ben boş boş takılıyorum forumda :) bak wasbiyenin yazdıklarına içi dolu dolu e sen de dolu Sohbetleri seversin o yüzden wasbiyeye cevap vermen gerekir bence
Keşke alay etmek yerine ciddi cevap vermeyi denesen.
Çünkü ben senin gibi birinden bunu beklerdim.
 
Zamanında yaptim baktım bu foruma fazla. Wasbiye daha yeni o yüzden daha idealist, karşısında gördüğü durum karşısında bakalim devam edecek mi bu şekilde :)

Başka bir konuda putlari reddet dedigim için Atatürk düşmanı ilan edildim mesela. Bu kafaya ne anlatilabilir ki??

Neyse burda cevap hak eden wasbiye ben değilim. Ben boş konuşuyorum çünkü:)

:KK70: Orada cevap verseydin keşke son soruma, burada şikayet etmeseydin.

Senin düşünceni merak ettim amaaa, tamam ben yanlış anladıysam özür dilicem.

Sence Atatürk putlaştırılıp tapılıyor mu? Yoksa Atatürk'ün heykeli beni rahatsız etmiyor, 10 kasımda da dikilirim, saygı duyarım mı diyorsun? Sadece buna cevap verir misin?

Evet putlaştırılıyor, hayır putlaştırılmıyor ve ben ona saygı duyuyorum. Tek ve net cevap lütfen...
 
Son düzenleme:
Hayyal benimle vakit kaybetme ben boş boş takılıyorum forumda :) bak wasbiyenin yazdıklarına içi dolu dolu e sen de dolu Sohbetleri seversin o yüzden wasbiyeye cevap vermen gerekir bence

İyide wasbiye bence başkanlık sistemine giydirmiş ve de ülkemizin artısı az eksisi çok demokrat görünümlü az demokrat ülke olduğunu, ABD'nin bile başkanlık sistemini becerememişken bizim buna hazır olmadığımızı söylemiş.

Hadi eski sistemleri savunmuyorum bende de wasbiye de şu iktidardan çok memnun değil olsa gerek.

Siz okuyun bence..
 

:KK70: Orada cevap verseydin keşke son soruma burada şikayet etmeseydin.

Senin düşünceni merak ettim ama tamam ben yanlış anladıysam özür dilicem.

Sence Atatürk putlaştırılıp tapılıyor mu? Yoksa Atatürk'ün heykeli beni rahatsız etmiyor, 10 kasımda da dikilirim, saygı duyarım mı diyorsun? Sadece buna cevap verir misin?

Evet putlaştırılıyor, hayır putlaştırılmıyor ve ben ona saygı duyuyorum. Tek ve net cevap lütfen...

Arkadaşım ben ogretmenim ve senelerdir her on kasimda ya da bayram törenlerinde Atatürk heykelinin önünde ogrencilerimle birlikte saygı durusumu yaparim ve bundan da gocunmam.

Bu kendimi son anlatisimdir. Bu konuda başka açıklama yapmayacağım artık
 
İyide wasbiye bence başkanlık sistemine giydirmiş ve de ülkemizin artısı az eksisi çok demokrat görünümlü az demokrat ülke olduğunu, ABD'nin bile başkanlık sistemini becerememişken bizim buna hazır olmadığımızı söylemiş.

Hadi eski sistemleri savunmuyorum bende de wasbiye de şu iktidardan çok memnun değil olsa gerek.

Siz okuyun bence..

Bana yazmayacaksin canım wasbiyeye yazacaksin. Baskanlik sistemine giydirmemis ayrıca artıları ve eksileri ile değerlendirme yapmış. Ben de beğendim yorumlarıni ki benim de başkanlık sistemi hakkında kafam karışık zaten. Wasbiye on yargilariyla ya da nefretiyle konusmadigi için yorumlari hoşuma gitti. Seve seve okurum onun yorumlarini..

Wasbiye ye cevap veremeyen beni alintiyor yalnız şoklardayım :))
 
Mesele ne? Mesele şu:
1946 daki çok partili seçim zaten demokratik bir seçim değildi, çünkü açık oy gizli sayım vardı.
Bu ciddi manada düşününce ne kadar da içler acısı, komik bir geçmişimiz olduğunu bize açıklar.

1950'de ise gizli oy açık sayım ve çok partili seçim ile gerçekten demokratik diyebileceğimiz bir sisteme geçilmiştir.
(1923 Cumhuriyetin ilanı-1950 demokrasi, gerçekten de fazlasıyla geç kalmışız. Savaşın etki,i bağımsızlık mücadelesinin uzantıları, olağanüstü dönem ve toparlanma süreci şeklinde açıklayamayız)

1950'den bu yana yapılan hiçbir seçimde, yani halkın halk tarafından yönetilmesi durumunda, yani Atatürk'ün kurduğu ve dağa taşa yazdığımız "Egemenlik millettindir" motttosunun geçerli olduğu zamanda; rejimin kurucu partisi tek başına iktidar olamamıştır.
Bu o partinin kara kara düşünmesi, halktan neden uzak kaldığı ve yeterli destek görmediğinin sorgulamasının gerektiği bir çıkmazdır.

Araya giren darbelerde rejimin, anayasal düzenin ve haliyle demokrasinin askıya alındığını ve yoldan çıktığını ayrıca izaha gerek yok.

Biz demokrat mıyız?
Biz bolca eleştirebileceğimiz, modern zamanlardaki demokrasi kriterlerini uygulayamadığımız, artısı az eksisi çok, arızası fazla bir demokrat ülkeyiz.
Temelimiz bu. Bunun aksini düşünmek ya cehalettir ya da art niyet.

Başkanlık sistemi?
Başkanlık sisteminin Cumhuriyetle, demokrasi ile yakından uzaktan alakası yoktur.
Başkanlık sistemi bir hükümet biçimidir.
Yürütmenin bakanlar kurulu ve başbakanda değil yalnızca başkanda olduğu durumdur, bu kadar net ve basit aslında.

Başkanlık sistemi neye götürür?
Başkanlık sistemi onlarca ülkede uygulanmasına rağmen gerçek faydalı sonucu yalnızca ve yalnızca ABD' de vermektedir. Diğerlerinde sağlıklı olduğu söylenemez.
Sebebi de, başkanlık sistemi sistem kilitlenmesine veya diktatörlüğe götürür.
Çünkü, yasama meclisi ile başkanlık tamamen birbirinden ayrıdır, birbirine etkisi yoktur, seçimleri ayrıdır. Farklı zamanlarda yapılan seçimle başkanın partisi mecliste çoğunluğu elde edemez, haliyle yasama başkana karşı gelir ve gerekli yasaları çıkarıp başkanın iş yapmasına izin vermez. Ki bu duruma ABD' de "topal ördek" kavramı denir.
Ayrıca, başkanın meclise, meclisin başkana bir etkisi yoktur. Birbirlerini fesh edemezler, illa ki seçimdir onları yerlerinden edecek olan.

Güzel tarafı ne?
Yürütme güçlüdür, işler hızlı gerçekleşir, sonuçları halk tarafından değerlendirilir.
Zaten şimdi yasama-yürütme ayrı mı?
Yooo, değil, yürütme meclisin içinden çıkıyor, çoğunluğu elinde bulunduran partiden çıkıyor, haliyle o parti hem meclise (yasamaya) hem yürütmeye hakim oluyor. Yani kollektif diktatörlük:)

Bizdeki sorun ne?
Nasıl aşılır?
Başka zaman bunları da tartışırız, şimdilik bu kadar kafa ütüleme yeter...:)

Bana yaazığınız yazı yerine buradan cevaplamak isterim.
Aslında eksik ifade Ettiğimin siz söyleyince farkına vardım diyebilirim.
Cumhuriyet=demokrasi elbette değildir,
Bunu demek yerin demokratik cumhuriyet desek çok daha aydınlatıcı olur bence.
Çünkü cumhuriyet deyince Afganistan da işin içine girer, İran da Irak da.
Onların da günümüze gelene kadar geçirdiği evreler ortada.
Osmanlıdan günümüze kadar gelen yönetim hareketlerini biliyorsunuzdur.
Cumhuriyetin ilk kez Osmanlı'nın son zamanlarında dile de geldiğini.
Hatta bu dönem abdülmecid'in hükümdarlığına rastlar.

Neyse...
Başkanlık sisteminden Konuşmak istiyorum aslında.
Başkanlık deyince olası dikta rejimine de parmak bakmışsınız yazıda.
ABD deki başkanlık rejimi dahil Dünyanın hiçbir yerinde tam anlamıyla uygulanmamış.
Şu topal Ördek kavramına gelince bunun ülkemizde ne derece geçerli olacağını bilemiyorum açıkçası.
Pek çok kanun demokratik cumhuriyet ile yönetildiğimizi düşünürken göz göre göre çiğneniyorsa olası başkanlık sisteminde yasama meclisinin yetkilerinin ABD'deki kadar başkanı sınırlayıcı olduğunu düşünmüyorum.
 
X