Çoğumuz gibi üzüldüğüm tek nokta insan hayatının hiçe sayılması.
Bir insan başka bir insana kıymet verse kendi oturacakmış gibi düşünür ona göre inşaat izni verir, ona göre denetler, ona göre ev yapar, kimse kusura bakmasın tepeden tırnağa bu zincirin her halkasında bir sıkıntı var.
Öne en parlak en güzel elmaları dizip arkadan çürük elmaları müşteriye satanda, temeli sağlam olmadığı halde allayıp pullayıp dünya paraya daire satanda, o daireyi pazarlayan da vicdanla iş yapmıyor.
99 depreminden 1 yıl sonraydı yanılmıyorsam İstanbul'da yaşıyoruz o dönem, eşimin ailesini ziyaret için şehirdışına çıktık, yolculuk esnasında Yalova'dan geçiyoruz, yol üstünde depremden hasar görmüş bir bina çarptı gözüme, yalan olmasın 4 ya da 5 katlı bir bina, binanın hasarlı yerleri yeniden yapılıyordu makyajlama tekniğiyle, şimdi bu hangi vicdana sığar?
Biz muhtaç olanla elindekinin en iyisini paylaş öğretisiyle büyümedik mi?
Şunu başka bir millet yapsa belki o kadar dokunmaz ama biz bize bunu yapıyoruz ya benim içim almıyor, şimdi okudum yorumlarda minicik bir çocuk enkaz altında ölmüş, insan kendinden utanmıyorsa dahi küçücük melekleri düşünür, her şey parayla cep doldurmak mı? İnsan biraz da vicdanını doldurmalı, karıncayı incitmekten dahi korkmalı ama neredeee, neyse iş insanlık kısmına gelince çok doluyum sabaha kadar yazsam içim soğumaz.
İnsanların acımadıklarına Allah acısın inşaallah.