-5-
Eşim ve yakınlarım beni psikiyatriste götürdüler. Doktor benim çaresizliğimi anlayıp bu kadar acı çekmemin yaşım itibariyle normal olduğunu söyledi. Bana en iyi ilacın zaman olduğunu, adece uyku ilacı vermelerini söylemiş. Allah'ım ani ölümü hiçbir kuluna göstermesin. Hele evlat acısını. Yavrumu sapasağlam evde bırakmıştım, birkaç saat içinde kaybetmiştim. Annemin ve babamın yokluğunu o zaman daha çok hissetmiştim. Bir anda kendimi yapayalnız, çaresiz hissettim. Allah'ım, bu dayanılmaz bir acıydı. O zaman bana bütün olanlar kötü bir rüya gibi geliyordu. Olamaz, böyle bir acı yaşanamazdı. Doktor olan komşumuz sürekli yatıştırıcı iğne yapıyordu. Ben yine herşeyin farkında idim. Tam Hakan'ı unutmaya çalışırken bu acı bana çok büyük haksızlık. Çok defa yaşamak istemiyordum, çok ağır bir yüktü çekdiğim ızdırap. Dayanamıyordum. Ölmek, evladıma kavuşmak istiyordum fakat eşim, komşular ve akrabalar buna izin vermiyorlardı. Çok acı çekmesine rağmen eşim bana destek oluyor, komşular ve akrabalar moral vermeye çalışıyorlardı. Fakat ben kendimi bir türlü toparlayamıyordum. Kendi kendime 'benim iki çocuğum daha var, eşim, yuvam var. Allahım bana sabır ver" diyordum. Fakat elimde olmadan çok özlüyordum. Mezarı Narlıdere'de, evimizin karşısındaydı. Sabahlara kadar balkonda oturup mezarını seyrediyordum. Sanki onu karanlıktan koruyordum. Sabah olunca hemen mezarının yanına gidip, akşama kadar oturup ağlıyordum. Eşim ve komşular beni zorla eve getiriyorlardı. Bu durum günlerce, aylarca sürdu. Ben nasıl unutabilirdim ki? Sapasağlam evladım bir anda ellerimin arasından uçup gitmişti. Bir daha asla göremeyecektim. Ev anılarıyla dolu, nasıl dayanabilirim? Çantasını, kitaplarını, önlüğünü ve de akşam olunca boş yatağını görmek çok acıydı, kendimi kaybediyordum.
Yavrum kara toprakta yatıyor, bense boş yatağında teselli arıyordum, işte o zaman beni kimseler teselli edemiyordu. Yakınlarım baktılar olmayacak özel eşyalarını saklayıp, odasını kilitlediler, aylarca açmadılar. Ne kadar yalvarsam da odasının anahtarını vermiyorlardı. Sadece yatağını koklamak istiyordum, çok çok özlüyordum. Demek ki zaman her şeyin ilacıymış. Üç yıl boyunca sürekli mezarına gidiyor akşama kadar oturuyordum. Mezar taşını okşuyor, onunla konuşup rahatlıyordum. Ben ne kadar konuşsam ağlasam da yavrum beni hiç duymuyordu, duyamadı, o artık yanımda yoktu, yine de oğlumla sanki hasret gideriyordum. Mezarına gitmediğim günler onu çok özlüyordum, sanki yavrum orada yalnız kalıyor beni bekliyor zannediyordum. Belki düşüyordur. Belki de karanlıktan korkuyordur diye sabahlara kadar balkonda oturuyor, onu koruyordum. Hep mezarını seyrediyordum. Sanki beni çağırıyor gibi geliyordu.
-29-
Yine bir gün akşam üstü küçük oğlum hastaneye telefon açtı. "Anne eve gel, ben hastayım" dedi. Hemen eve gittim. Yavrum diş çektirmişti. Damaklarına dikiş atılmış, iki gündür yüzü şişmiş, hiç bir şey yiyememişti. Babası da iki gündür görevli, şehir dışındaymış. Çok ızdırap çektiğini, mecburen beni çağırdığını söyledi. Fakat Serdar'ı yalnız bırakamıyordum. Ne yapacağımı düşünürken o anda odamıza annesi ve babası 'Psikiyatri Profesörü olan ve kendisi de o zaman tıp öğrencisi olan 'Tolga' geldi, ondan rica ettim. "Serdar'ın yanında biraz kalır mısın? Eve kadar gitmem gerekiyor" dedim. "Tabii ki kalırım, siz gidin" dediğinde çok sevindim. Hemen eve gittim. Oğlumla ilgilendim ve gece hastaneye geri döndüm. Döndüğümde "Tolga" hala Serdar'ın yanında oturuyordu. O anda çok duygulandım. Anladım ki "Tolga" çok iyi bir doktor olacaktı. Şimdi Amerika'da psikiyatrist. TEŞEKKÜRLER 'Tolga' Küçük oğlumsa o dişinden çok ızdırap çekmişti
Bu oğlum sessiz, sakin, uyumlu bir yapıya sahip. Kardeşiyle çok iyi anlaşan, onu iyi anlayan, hastalığını iyi bilen bir insan. Bazen düşünüyorum ya aksi olsaydı. Bir de onunla uğraşmak zorunda kalırdım. Bu yönden şanslıydım.
Birkaç ay sonra taburcu olup eve geldik. Yine aynı sıkıntılar devam ediyordu. Gecemiz, gündüzümüz yine çok sıkıntılı geçiyordu. Babası kendini içkiyle avutuyordu. Bana da sabretmemi, bu hastalıktaki en iyi ilacın sabır olduğunu söylüyordu. Benim de sabretmekten başka hiçbir seçeneğim yoktu. Hep, "Allah'ım, bize sabır, yavrumuza şifa ver" diye gece gündüz dua ediyordum. Yıllardır hep yaptığım gibi, yanından hiçbir yere ayrılmıyordum. Onun sorularına cevap bulmaya çalışıyordum. Artık yıllardır akrabalardan hiç kimse de gelmiyordu evimize. Ne arayan, ne soran... Ailece iyice yalnız kalmıştık.
Bazen düşünüyorum. İnsanlar ne kadar acımasız ve anlayışsız. Siz hastayla, hastalıkla uğraşırken insanlar nelerle uğraşıyor. En yakın akrabalarınız da sizi terk ediyor. Önceden sizi ziyarete gelenler, arayıp soranlar ne yazık ki hastalığın adını duyunca sizi terk ediyorlar. Yıllardır sizi telefonla bile aramıyorlar. Sanki bu hastalık sızın ve evladınızın seçimiymiş gibi, sanki siz günah işlemişsiniz de bu da cezasıymış gibi... Önceleri çok üzülüyordum. Ama artık üzülmüyorum. Alıştım çünki.
Evet, derneğin sitesi çok atıl kalmış, forumları da keza öyle. Halbuki bedensel engeli olan arkadaşların forumlarında güncel bilgilendirmelerine kadar aktif bilgiler mevcut, hareketli bir forum. Engelliler haftasında buluşma düzenlediler, İstanbul fuar merkezinde görme engeli olan, fiziksel engeli olan, ortopedik engeli olan... buluşup birliktelik düzenlediler.
Aslında şizofreni derneği, buluşmaların sürekli olmasını sağlıyor ama katılım çok yok. Düşünki İstanbul gibi bir ilde dernek de 20 kişi yok. Belki bilinmediği için, ki burada bahsetmemin sebeplerinden biri de okuyan arkadaşların ailesinde, yakınlarında veya uzaklarında şizofreni olan kişiler bilgi sahibi olsun. N'apmalıyım diyen arkadaşa böyle bir yer var, demek olsun. Tüm gün yalnız, odalarından dışarı çıkmayan, sabit noktaya bakarak gün geçiren ve hastalıkları artan hasta yakınlarına fikir olsun.bilgi olsun.
Hollanda gezisini bu sene de yapmayı planlıyorlar. Folklor grubuna katılan arkadaşları hollanda gezisi düzenleyecekler. Aysel Hanım başlarında olmak üzere yalnızca hastalara düzenlenen bir etkinlik, evvelki sene 9 gece 10 gün kalmışlar.
Bugün de senebaşı eğlencesi yapıyorlar, yeni sene ağacı süslemişler ama biz henüz gitmek için pek hazır değiliz galiba. Birkaç gün evvel doktora gidelim bahanesi ile kardeşimi derneğe ilk kez götürdüm. Eve geldikten sonra tüm gece uyumadı. Kimbilir neler düşündü, yanına gidip biraz konuşalım mı dediğimde hayır abla konuşmayalım dedi.
İnsan kendisinde kabul etmediğini başkasında görünce sinirlenirmiş. Hatırlamak istemediği kendisini görürmüş onda. kendisini görmek istemediği için de onu görmek istemezmiş.
Zaman geçmesi gerekiyor bu aşamayı atlatmak için. Şu sıra sesleri yoğun yoğun işitiyor, bekliyorum biraz zaman geçsin seslerden uzak olduğu
keyfi yerinde olduğu bir zaman konuşucam. Gönüllü gitmesine ikna etmem gerekli. Evden çıksın biraz. Tüm gün odasında, tüm gün. Uğraştığı, zihnini meşgul eden hiçbirşey yok. Normal insan için bile bu durum yıpratıcıyken onlar için hepten geriletici.
Bursa'da dernek var mı yok mu hiç bilgim yok ama, Ankara da İzmir de var, Bursa'da da olmalıdır diye düşünüyorum. bilgim olursa yazarım burada.
Nihil,
inanılmaz etkilendim..KEsinlikle yaşanmış bir olay, hayal ürünü değil..
Süslü püslü cümlelere girmeden birebir dökmüş kağıda yazar..
Sizindemi kardeşiniz hasta.?
Erkenmi farkettiniz,geçmi.?
Geçmiş olsun tüm hastalara...
Derneği çoğu insan bilmiyordur muhtemelen, çünkü genelde insanlar bu rahatsızlığı saklıyorlar, araştırmada yapmıyorlar ve ne yazıkki hasta olan insanları geçtim aileleri bile kabul etmiyorlar bu rahatsızlığı, bari aileler bilincinde olsa doğru tedavi ile az da olsa etkileri aşılacak.
Aynen öyle kardeşinde kendisi rahatsızlığıyla yüzleşmekten kaçıyor aslında, umarım düşünür taşınır kendisi için iyi bir yer olduğuna kanaat getirir, çünkü ne kadar sosyal o kadar hastalık belirtisi değil mi?
Hiç evden çıkmıyor demek üzüldüm gerçekten,değin gibi normal bir insan bile bunalıma girebiliyorken sürekli evde, hatta oda da onlar için daha da zor
İnşallah geçecek, bitecek, senin kardeşin de Serdar gibi aşacak...
benim kardeşim de malesef zihinsel engelli, aysel hanımın anlattıklarından yaşadıklarından çok etkilendim bazı cümlelerinde sanki annemin üzüntülerini dile getirmiş
Allahım dertli olan herkese deva,sabır ve acil şifalar versin... yazınızın devamını bekliyorum
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?