Eki Görüntüle 1953030 İşte klasik kahvaltım... bu sabahkinde zeytinim yok çok seviyorum ama sabah apar topar çıkınca bu kadar hazırlayabildim.
Uyanınca büyük bardak su + bir tatlı kş. elma sirkemi içtim..
Ben alışıyor gibiyim kızlar Rabbime hamd ederim, daha evvelden nasıl afedersiniz filimsi bişiymişim... yatana kadar ye, ye, ye.. onu ye bunu ye.. halbuki akşam emeğinden sonra al kahveni iç yeşil çayını suyunu.. yiyip yiyip köşede uyuklamıyorum artık ve bana yememek mutluluk veriyor.
Yememek.. öyle bişi de yok benim yaşamımda, dün fıstıklı baklava da yedim misafirlikte iki mini kurabiye de, ama ama eskiden olsa! Önüme konan keki börekleri herşeyi siler süpürürdüm. Akşam lahana dolmamı da yedim çorbamı da içtim, ama saat akşam 7 sonrası bıraktım yemeyi.. Yememek mutlu ediyor derken, saçma sapan yememektir kastım..
Ben en büyük sınavımı eşimin bizi AOÇ ye götürdüğü akşam verdim, saat 10'du, karşımda sucuk ekmek, kumpir, hamburger yendi ama ben efendice kahvemi içtim suyumu içtim çünkü akşam yemeğimi zaten yemiştim. O benim miladım da oldu diyebiliriz.. Yemek zorunda değilim. O saatte vücudumun buna ihtiyacı yok!
Bulmuşluk psikoljik dengesizliğim var kızlar benim, lafı çook uzattım biliyorum da, biz dört kardeşiz dört kız
bu arada hepimiz 70 kilo üstüyüz, artık eskiden köftenin sayılı verilmesinden mi, kalabalık olunca birşeylerin kapışılarak yenmesinden mi bilmiyorum, bu psikolojik bozukluğu kendim buldum, belki daha öncesinde keşfeden de vardır. Şöyle ki misafirlikte, bir özel yemekte veya bir ikramda "bulmuşluk" yaşıyorum asla görgüsüzlük diyemem ama sanki o şeyi bir daha bulamiycam, sanki ne yesem kara geçeceğim, eğer o an onu geri çevirirsem zarar edicem...
Artık bu huyumu da bir kenara bırakıyorum!