Popüler Konu Sevgili günlük...

Bir şey söylerim, kastettiğim şey dümdüzdür ama bazı zatlar kötü anlamak, olmayan anlamlar çıkarmak, beni şok etmek için hazırda bekliyordur; sonuç her lafımın nasıl anlaşılacağını düşünmek zorunda kalmak, yanlış anlaşılma korkusu. Çünkü bazen gerçekten abartılı oluyor, haksızlık içimi acıtıyor. Ama bazen çok bunaltıyor bu durum ve konuşamıyorum bu baskıdan, sosyal anlamda zayıflık verdi, fazla iletişimde, sosyallikte kendimi özgür hissetmiyorum. Her şey annemle başladı...
 
Hergün yapmam gerekenleri buraya yazmak, ruh halimden bahsetmek istiyorum. Herhalde yazarak hem stresim azalır hem de daha düzenli biri olurum diye düşünüyorum. Benim bu düzensizliğim ve tembelliğim beni aşırı boğuyor. Umarım okuyanlar da ilham alır veya benzer sıkıntıları konuşuruz 🙏🏻
 
20.11.19
Bugün diyet konusunda gayet başarılıydım, ayrıca iş de çok iyi gitti. Fakat akşam kursum vardı ektim, ders çalışmam gerekiyordu yattım, ödemelerim vardı yatırmayı unuttum. Kendi kendime tembellik yapıyorum sonra kendi kendime strese giriyorum. Bu nasıl bir salaklık seviyesi anlamıyorum. 🤐🔫
 
Bazı konularda kendimi zorlayamıyorum, eğer işin içinde zorlama varsa doğru zaman değildir gibi geliyor çoğunlukla... Bir şekilde yapsam da kalıcı olmayacak, anlamını yeterince çözmediğim için verimli olmayacak gibi geliyor.
Ama bazı konularda da zorlasam iyi olur gibi...
 
Bugün aşırı enerjim düşük. Yine bugün halletmem gereken bir sürü işi yarına bıraktım. Nedense sadece yatıp uyuyasım var her boş anımda, regl olacağım herhalde. İçim şişkin içim
 
Aslında ne kadar değersizmişim ben. Kimsenin de sevdiği yokmuş. Ben bu hiçliğin içinde öyle debelenip duruyormuşum. Artık üzülmüyorum, alıştım ben kimsenin beni sevmemesine. Ama yine de insan kırılıyor. Neden diye düşünüyor, neden sevilmiyorum, neden değerli değilim... En yakınlarım beni sevmezse kim sever ki? Keşke mutluluğu dışarıda aramak zorunda kalmasaydım, keşke sevildiğimi hissetseydim de başka insanlarda sevgiyi bulmaya çalışmasaydım. Bir tek babam severdi beni, onun gibi de kimse sevmedi, sevmeyecek de. Bundan o kadar eminim ki artık. Önceden bir umudum vardı belki gün olur ben de sevilirim diye ama o da kalmadı. Her şeyimi aldılar hayallerimi, umutlarımı, mutluluğumu... Gitmek istiyorum bu şehirden, bu evden. Ardıma bile bakmadan kaçıp gitmek istiyorum. Biliyorum daha önce denedim çözüm değil, gidince unutamıyor insan ama böyle de kalamıyor. Dayanamıyorum artık. Şu dünyada benim de mutlu olmaya hakkım yok mu? Sevilmeye hakkım yok mu? Öyle doluyum ki içimden avaz avaz bağırmak geliyor ama ben susuyorum. Her zaman olduğu gibi yine içime atıyorum yine...
 
Hay ben bu bağışıklık sisteminin...
 
Hata yapma özgürlüğü diye bir şey var..
Bir de mükemmel olunmasını istenen, insanı diken üstü tutan, baskılayan ebeveynler.
Sonra zincirleme huzursuz, memnuniyetsiz insanlar...
İlk karşı geldiğimde sonucu ne olursa olsun "ben" karar verdiğim için çok sevinmiştim.
Hala izleri var aslında.. Zorlandıklarım...
Sınırsız olmak, hatalara kendini kaptırmak, abartmak bana göre değil zaten ama baskı da iyi bir şey değil.
Deneyim ve bu durumda sana destek olanların olması önemli bir şey..
Bazı şeylerin anlaşılması için denemek gerekiyor, konular da kişiye göre değişiyor sanırım.
 
Son düzenleme:
Ben insanlara güvenmiyorum derken vücudumun "güveniyorsun" demesi. (kas testi ile)
İşte bundan güvenmiyorum... Güvenmemem gerektiği için.
 
Hayatta önemli ölçüde kabul ettiğim, buna mecbur kaldığım şeyler var(içe dönük olmasam yine çok zorlanırdım belki) ama gerçekten durduğum yerde, hiç bir şey yapmazken gelip tepeme çıkan, haksızlık yapan, canımı sıkan insanları gördükçe "Neden?" demeden duramıyorum, elimde değil.
Eski hayat diye bir şey varsa, sanırım aynı şeyleri yaptım insanlara.
 
Her anlamsız huzursuzluk çıkaran insana "Yeter! Uzak dur benden!" diye bağırasım geliyor bazen.
İşin kötü tarafı bazen ben de yapıyorum, çünkü huzursuz büyüdüm, bağırmalar, tartışmalar içinde, çünkü haksızlıklar yapıldı, çünkü güvenim çok sarsıldı. Ama biliyorum ve istemiyorum. Bir şekilde düzene girecek, denge bulunacak ya da belli ölçüde kabullenmek zorunda kalacağım durumu...
 
Zoru görünce bırakmak, motivasyonumun hemen düşmesi senden bana geçmiş anne demek ki. Başkalarının düşüncelerine takılı kalmak da var, hemen motivasyon düşürüyor, acabalara sürüklüyor, kendi enerji alanından kopuyorsun.
Hoş babamda da görüyorum bazen. Ama o azmedip hayatını kontrol altına almış yine.
 
Oğlumu çok seviyorum ama hamilelik afedersin anamı ağlattı 😔 Allah olmayanlara da versin, kesinlikle nankörlük etme niyetinde değilim çok da özledim bebeğimi. Ama o kadar zahmetli, o kadar zahmetli ki... yine de tekme falan atınca unutuyorum herşeyi.
Bir de fobi haline gelmiş bir doğum korkusu... Alttan muayenede yirmi tane kadını gelip gidip şeyime bakması psikolojimi çok ama çok bozuyor. Bir dahakine kalkıp hepsine sırayla tokat atacağım. "Omo biz do doğom ekibiyiz" Doğururken gel len o zaman. Oturup izliyorsun, bir çekirdeğin eksik pis kadın.
Bir de benim eşimin dudakları ne kadar güzel ya maşaallah. Ponçik adam iyi ki var. Yumurta bile kıramasa da çok tatlı
 
  • Üzgünüm
Reactions: H M
Bir şeylerin değişmesi, bir şeyleri değiştirmem gerekiyor evet.
Bir çok şeyin farkındayım. Bazı konularda yeterli olmadığımın da.
Zaman şart(tı). Aşmam için şarttı, kesinlikle hareket edemedim, üzerimde ölü toprağı vardı hep.
Doğru duyguda, frekansta değildim. Disiplinli, düzenli olamıyorum mesela, kaç kere denedim, gaza getirmeye çalıştım kendimi ama hep kısa sürdü, olmadı. İlk defa bir konuyla aralıksız uzun süre ilgilendim bir süredir, bu bile çok önemli benim için.
Başaramamak değil bu tam olarak, gerçekten olmuyor... Bazen bir makine olsa, iç dünyamı gösterebilsem, hissettirebilsem istediğim kişiye diyorum.
Yeterli noktada, doğru bakışta değildim ve anlamam, daha başka şeylerin farkına varıp daha sağlam adımlar atmam için zaman gerekti, baskı altındaydım, sürekli iki ileri bir geri gittim, çok kırıldım, iyileşmeye, toparlamaya çalıştım kendimi yıllardır. Aile blokajlarım var, huzursuz büyüdüm.
Başladığım işi devam ettiremeyeceğimi, çok üzüleceğimi, kaldıramayacağımı biliyordum.
Farkında olmakla eyleme geçmek aynı anda olmayabiliyor. Kabullenme, sindirme var.
Ve gerçekten zaman, az az da olsa bazı şeyleri iyileştirdi. Ben sabit duruyorum görünürken, beynim sürekli düşünüyordu, ne oluyor, ne olmalı... Anlam arayışı, dersler... Kendine yüklenmeler... Ama ben hep duruyor görüldüm, anlaşılmadım...
Değişim isteğimin dolup taşması da gerekiyor gibi, cesaretim artması için. Hayatta bir çok şeyi "yeter!" noktasında yaptım.
Ama olacak bir şekilde... Olmalı.
Ama zor olacak muhtemelen.
 
Biraz fazla iyi niyetli ve sakin, sessiz duran insanları saf salak zannetmek... Öfkeli, sinirli bir insan olmak istemiyorum ama zorluyorlar. Hayatın benden beklentisi bu herhalde, artık bunu düşünmeye başladım. Baskın olmak.
Ama kötü olacağım yine muhtemelen, haksız çıkmalıyım çünkü.
İmalı imalı laf sokma becerisine ulaşamadım henüz, geriyor beni bu durum, çok samimiyetsiz.
 
Bir gün psikologa, terapiste falan gittiğimde soracağım, "Burada rahatça zayıf olabilir miyim?"
 
X