Sağlıklı Yaşlanma Sanatı

takyon

170/73
Kayıtlı Üye
14 Nisan 2007
5.629
3.807
Doğanın kanunu bu, bir gün mutlaka yaşlanacağız. Peki, nasıl bir yaşlı olacaksınız? Hayatınızın son dönemlerini yatağa mahkûm, bakıma muhtaç olarak mı geçireceksiniz yoksa son nefesinize kadar dinç, sağlıklı ve özgür olarak mı yaşlanacaksınız? Bu tamamen sizin elinizde. Nasıl mı?

Yaşlanma sürecini tersine çeviren bitkilere karşı her zaman özel bir ilgi duymuşuzdur, fakat genç kalmanızı sağlamakta yaşam şeklinin değiştirilmesinin, bitkilerden hatta operasyonlardan bile çok daha önemli bir faktör olduğu aksi iddia edilemeyecek bir gerçek. Bu yüzden, yararlı bitkiler bahsine geçmeden önce yaşam değişiklikleri konusunu konuşmamız lazım.

Her gün antioksidan içeren iki bardak bitki çayı için. Antioksidanlar, oksijen moleküllerinde doğal olarak var olan ve vücuda hasar vererek yaşlanma sürecini hızlandıran serbest radikalleri etkisiz hale getirirler. Şifalı bitkilerde olduğu gibi, birçok meyve de son derece önemli oranlarda antioksidan içerir. Eğer sıkı bir kahve tiryakisiyseniz, günde en az iki fincan kahvenizi bitkisel çaylarla değiştirmeyi ciddi olarak düşünmenizi öneririm. Araştırmalar mercanköşk, biberiye, melisa, yabani nane, yeşil nane, adaçayı, sater ve kekiğin yüksek oranlarda antioksidan içerdiğini ortaya koymuştur.

Her gün en az bir porsiyon yeşil salata yiyin. Salatalarınızı semizotu vb. yabani yeşillikleri kullanarak yapabileceğiniz gibi, ıspanak ve hindiba gibi çeşitli yerel sebzelerle de yapabilirsiniz. Yeşil yapraklı bitkiler, yaşlandıkça daha çok risk taşıdığımız kalp, kanser ve diğer dejeneratif hastalıklardan korunmamıza yardımcı olan antioksidanlarla doludur. Genellikle, yaprak ne kadar yeşilse o kadar çok antioksidan içerir.

Her gün bir ya da iki tane Brezilya kestanesi yiyin. Ortalama bir Brezilya kestanesi, antioksidan bir mineral olan selenyumun tavsiye edilen günlük miktarı 70 mikrogramdan daha fazlasını içerir.

Her gün, içine diğer kuruyemişlerden de karıştırdığınız bir avuç ayçiçeği yiyin. Ayçiçeği kuruyemişler ve tohumlar arasında en zengin E vitamini kaynaklarından biridir ve aynı zamanda ucuzdur. Ancak bir de uyarıda bulunalım; eğer bel ölçünüze dikkat etmeniz gerekiyorsa, günde 25 gramdan fazla kuruyemiş tüketmeyin. Çünkü kuruyemişler yağ bakımından son derece zengindir.

Her gün en azından bir kök brokoli ve bir kök kereviz yiyin. Brokoli ve kereviz lif bakımından son derece zengin sebzelerdir. Aynı zamanda her ikisi de vücudun A vitaminine dönüştürdüğü güçlü bir antioksidan olan beta karoteni yüksek oranlarda içerir. Kereviz yapısında kan damarlarım genişleterek yüksek tansiyon oluşumuna engel olan apigenin adlı kimyasalı yüksek oranlarda barındırır.

Her gün bir meyvenin suyunu için. Size cazip gelen elma, portakal, muz, greyfurt, kavun, karpuz, çilek ya da vişne gibi dilediğiniz bir meyve ya da meyveleri blenderden geçirin. Meyve suyu sıkacağı kullanmayın çünkü meyve suyu sıkacağı, meyvenin liflerini ayırıp yalnızca suyunu sıkar. Bu yüzden, sindirim sisteminin en büyük yardımcısı olan liflerin de suda kalması için blender kullanın. Eğer isterseniz, meyve suyunun bir parça yağsız yoğurt ve tarçın ekleyin. Ya da küp şeklinde doğranmış bir elma yine küp küp doğranmış iki havuç ve bir misket limonu ile bir greyfurtu biraz su ve bir parça bal ile karıştırarak harika bir kokteyl yapabilirsiniz.

Her gün bir tabak etinizi, sebze tabağıyla değiştirin. Favori öğünlerden bir tanesi guacamole yani avokado püresidir. Siz kendi guacamolenize soğan, acı kırmızıbiber, sarımsak ve limon suyu katıp, üzerini dövdüğünüz antepfıstığı, maun cevizi, makadama, fındık, fıstık ya da Brezilya kesmesi gibi çerezleri serperek süsleyebilirsiniz. Bu çerezlerin tamamı, kalp sağlığı açısından büyük önem taşıyan doymamış yağ asitleri bakımından son derece zengin besinlerdir. Kilo kontrolünü sağlayabilmek için dengeyi sağlamayı unutmayın.

Zeytinyağı kullanın. Mısırözü yağı ve diğer bitkisel yağlar çoklu doymamış yağlardır. Zeytinyağı ise tekli doymamış yağdır. Çoklu ve tekli doymamış yağlar arasındaki farkı anlatmak için son derece karmaşık kimyasal terimler kullanmak yerine, size basitçe şu şekilde açıklamak isterim. Tekli doymamış yağların sağlığımız için daha yararlı olduğuna inanmak için çok sayıda nedeniniz var. Salatalarınızda kullandığınız çoklu doymamış yağları zeytinyağı ile değiştirin.

Sebze ve meyveleri tür ve çeşit olarak zengin bir yelpazede tüketin. Aynı zamanda, tükettiğiniz baklagiller, yemişler ve baharatlar titizlikle seçilmiş olsun. Unutmayın, atalarımız günümüzde yediğiniz hamburger, pizza ve dondurma gibi ıvır zıvırlar icat edilmeden çok önceleri bu besin maddelerini tüketiyorlardı. Onlar bizden çok daha yararlı besinler alıyorlardı.

Her gün düzenli olarak yürüyüş yapın. Hava şartları izin verdiğince dışarı çıkın ve güneş ışınlarından iyice korunarak en az yarım saat tempolu bir şekilde yürüyün. Bu zamanı rahatlayarak ve doğaya karışarak geçirin. Çevrenizi saran ekosistem üzerine düşünün, sizin ve onun tıkır tıkır çalışmasını sağlayan şeyin ne olduğuna kafa yorun. Onun sırlarından korkmayıp, bunlara saygı duyun.


Sigara içmeyin. Hiçbir açıklamaya gerek duymayan bir madde bence.


Kesinlikle güneş banyosu yapmayın. Sağlık açısından gerekli miktardaki D vitaminini üretmek için, dışarıda yapılan ve aktif bir şekilde güneşte kalmanızı gerektirmeyen aktiviteler yeterlidir.


Yaşamı ya da ölümü gereğinden fazla ciddiye almayın. Bu sizi ihtiyarlatır ve öldürür.


Diyet kurallarının fanatiği olmayın. Yaptığınız diyeti yalnızca birkaç parça yiyeceğe, meyveye ya da sebzeye dayandırmak, kesinlikle iyi bir fikir değildir. Diyetinizi, besin kaynaklarınızı, yiyeceklerinizi hazırlayış şekillerinizi hatta birlikte yemek yediğiniz kişileri bile çeşitlendirin.