• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sağlıklı Beslenme İçin İpuçları

fullya

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
7 Nisan 2007
161
1
96
İstanbul
Yaşamak için beslenmek şart. Bundan tat ve keyif almak da insanı insan yapan özelliklerin başında geliyor. Ancak sağlıklı bir yaşam için, sağlıklı beslenme en önemli koşul. Bunu başarmak da insanın elinde ve hiç zor değil. Yapılması gereken, bir kaç küçük ama önemli noktayı göz ardı etmemek ve sağlıklı bir yaşama doğru ilk adımı atmak.

İşte size bazı ipuçları...

· Besinlerden aldığınız enerji mutlaka dengeli olmalıdır. Bir günde alacağınız enerjinin %50-60’ı karbonhidratlardan (tahıllar), %30’u yağlardan, %10-15’i de proteinlerden (et ve süt ürünleri, kurubaklagiller) karşılanmalıdır.

· Taze besinler kullanılmadan önce çok iyi yıkanmalı ve kurullanmalıdır.

· Sebzeler ve meyvelr gerekli ise soyulmalı ve mümkün olduğunca kabuklu olarak ve çiğ, ya da az suda hafif pişmiş olarak tüketilmelidir.

· Yeşil sebzeler pişirilecekleri zaman kesilmeli ve mümkün olduğunca buharda pişirilmelidir. Kök sebzeler hafif tuzlu ve ancak üzerini örtecek kadar az suda pişirilmelidir.

· Ekmeği kızartmak ya da pastörize sütü kaynatmak, vitamin kaybına ve proteinlerin bozulmasına neden olur.

· Satın alacağınız ambalajlanmış gıdaların üzerindeki etiketleri mutlaka okuyunuz. Paketin üzerinde; içindekiler, kalori, mineral, vitamin ve besin içerikleri ile üretim ve son kullanma tarihleri yazmayan ürünleri almayınız.

· Yağlar yaşamak için ihtiyacımız olan 6 temel besin maddesinden biridir. Enerji verirler ve A, D, E, K vitaminlerinin vücudumuza alınarak faydalı olmasını sağlarlar.

· Yemek yaparken kızartma yerine fırın, ızgara, buğulama ve haşlama gibi yöntemleri tercih ediniz.

· Kuyruk yağı ve tereyağı gibi , et ve süt ürünlerinde bulunan hayvansal yağlar, doymuş yağlardır ve kandaki kolesterolü yükseltirler.

· Etlerin görünür yağlarını temizleyiniz. Tavuk ve balığın yağlı olan derisini yemekten kaçınınız.

· Yemeklerinizde tuz yerine taze doğal otları ve baharatları kullanmaya özen gösteriniz.

· Ayçiçek, mısırözü, zeytinyağı gibi bitkisel sıvı yağlarda ve margarinlerde bulunan doymamış yağlar, kandaki kolesterolü düşürürler.

· Beslenmenizde tereyağı yerine sıvı yağları ve doymamış yağlar açısından zengin margarinleri tercih ediniz. Çünkü, tereyağı kolesterol içerir, margarinler ise içermezler.

· Yarım yağlı veya yağsız süt ve süt ürünleri kullanınız.

· Yemeğe salata ya da deniz ürünleri gibi iştah açıcılar ya da sebzeli ve az yağlı, sıcak bir çorba ile başlayabilirsiniz. İçecek olarak su, soda, taze meyve suyu ya da düşük kalorili içecekler tercih ediniz.

· Porsiyonları mümkün olduğunca küçük tutunuz, az az, sık sık besleniniz. Ekmek olarak mümkünse kepekli buğday ekmeğini tercih ediniz. Çünkü kepek bağırsakların daha düzenli çalışmasına yardımcı olur.

· Yemeği ağır tatlılar yerine meyve, komposto ya da hafif tatlılar ile tamamlayınız. Tereyağlı ve kremalı tatlıları tercih etmeyiniz.

· Kahvaltıya taze meyve ya da bir bardak portakal suyu ile başlayınız.

· Salam, sosis, sucuk gibi hayvansal yağlardan ve kolesterolden zengin gıdalardan kaçınınız.

· Günde en az 2 litre su içmeye gayret ediniz.

· Pizza yiyeceğiniz zaman mantarlı, yeşil biberli, soğanlı, domatesli ve peyniri azaltılmış olanları tercih ediniz.

· Sardalya, ton balığı, somon balığı, uskumru, midye, istiridyeve yengeç gibi deniz ürünleri, doymamış yağlar ve esansiyel yağ asitlerinden zengindir. Karides, kalamar ve ıstakoz ise yüksek oranda kolesterol içerir. Seçiminizi yaparken bunlara dikkat ediniz.

· Salatalar karbonhidrat, vitamin ve lif açısından zengin besinler olduğu için bol miktarda tüketilmelidir. Tatlandırmak için sos ve krema yerine çok az sıvı yağ, sirke ya da limon kullanınız
:smiley-cool:
 
Doğru beslenmeyi öğrenin

--------------------------------------------------------------------------------

Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Türkiye’de de obezite (aşırı şişmanlık) hastalığı giderek yaygınlaşıyor.
Teknolojinin gelişmesiyle daha hareketsiz bir yaşam, bununla birlikte vücudun harcayamayacağı kadar çok yeme ve fast food (ayakta hızlı yemek), gıda tüketiminin artması bu durumun başlıca sebepleri. Şişmanlık, beraberinde birçok hastalığı da getirdiği için modern dünyanın en önemli sorunlarından biri artık. Beslenme uzmanları obez olmamak için düzenli ve dengeli beslenmeyi, aktif, hareketli bir hayat sürmeyi öneriyor öncelikle. Uzmanlar sağlıklı beslenme için ‘Akdeniz tipi’ denilen bol sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeyi tavsiye ediyor.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görevli beslenme uzmanı Dr. Zeynep Koç, obeziteyi vücutta fazla yağın birikmesi şeklinde tanımlıyor. Şişmanlıkla fazla kilolu olmayı ayırmak gerektiğini belirten Zeynep Koç, “Bazı insanların kas yapısı gelişmiştir. Kilosu fazladır; ama ona şişman diyemeyiz. Mesela Japonların ünlü sumo güreşçilerinde kas vardır, yağ yoktur. Şişmanlık vücuttaki yağ dokusunun artması demektir.” diyor.

Uzmanlar şişmanlığı iki tipe ayırıyor: Elma tipi denilen karın bölgesinde yağ biriken şişmanlık en tehlikeli olanı. Bu tip şişman kişilerin kalp damar hastalıklarına yakalanma riski çok daha fazla. Armut tipi denilen şişmanlık ise basen bölgesinde yağların birikmesidir. Kadınlarda daha çok görülen bu tip yağlanmanın hastalık açısından çok fazla riski yok. Dr. Zeynep Koç, şişmanlığı estetik bir kaygıdan ziyade artık kronik bir hastalık olarak tanımlamak gerektiğini vurguluyor. Bu yüzden tedavisinin ömür boyu devam etmesi gerekiyor. Nasıl diyabetik (şeker hastalığı olan) bir kişi ömür boyu yaşam tarzına dikkat etmek zorunda ise şişman olan kişi de yaşam tarzına, beslenme şekline ömür boyu dikkat etmeli. Bu yüzden 3-5 haftalık, birkaç aylık sihirli diyetlere kalkışmamak, tedavi için beslenme düzenini tamamen değiştirmek en doğrusu.

Şişmanlık, başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere birçok ağır hastalığı beraberinde getiriyor. Kötü diyabet denilen şeker hastalığının oluşma riski şişman kişilerde oldukça yüksek oranda görülüyor. Şişmanlık kanser oluşturabiliyor, depresyona sebep olabiliyor, kadın hastalıkları oluşabiliyor. Eklem hastalıkları, artritler, bel fıtıkları şişman kişilerde daha çok görülüyor. Hormonal bozuklular, kadınlarda âdet bozuklukları gibi çok fazla hastalığa şişmanlık sebep oluyor. Son yıllarda dünya ile birlikte Türkiye’de de obez sayısı arttı. Kadınların yüzde 30’unda, erkeklerin yüzde 20’sinde şişmanlık görülüyor. Bunun çok yüksek bir oran olduğuna dikkat çeken Zeynep Koç, bu durumun sebeplerini şöyle anlatıyor: “Bugünkü yaşam şekilleri insanları hareketsizliğe yönlendiriyor. Pek çok aleti sadece parmaklarımızla kullanarak birçok işimizi yapıyoruz. Eskiden çamaşır bulaşık makinesi yoktu. Bu işler elde yapılıyordu. Eskiden bağ-bahçe işleriyle uğraşanların sayısı daha fazla idi. Üreten bir toplumdan tüketen bir toplum haline dönüştük. Şehirleşme oranı da arttı ve şehirde bu tür işler yok. Her yere araçla gidildiği için uzun yürüyüşler yapmak gerekmiyor. Obezitenin oluşmasında en önemli sebeplerden biri hareketsizlik. İkincisi yanlış beslenme. Ekonomik duruma bağlı olarak fast food tarzı beslenmeye yönelme arttı. Başka bir neden de genetik olabilir. Ailede şişman kişi varsa diğerlerinde de olabilir. Hormonal bozukluklara bağlı olarak da şişmanlık gelişebilir.”

Şişmanlamamak için...

Normal bir insan şişmanlamamak için ne yapmalı? Öncelikle dengeli ve doğru beslenmenin nasıl olacağını bilmek lazım. Eğitim ailede başlıyor. Anne sütü ile birlikte çocuklarda damak tadı gelişiyor. Bebek 6 aylıktan sonra çeşitli ek gıdalara geçilince yemek zevki ve kültürünü öğreniyor. Daha sonraki dönemlerde çocuk ailede gördüğü ile gelişiyor ve öğrendiği alışkanlıklarını devam ettiriyor. Düzgün ve dengeli beslenmeyi çocuğa öğretmek lazım. Ailenin verdiği eğitim okulda ve çevrede de desteklenmeli. Ebeveynler de dengeli beslenerek çocuklara örnek olmalı. Yaşam tarzını belirlemeli. ‘Haftada belli zamanları kendime ayırıp aktivite yapacağım’ diye karar vermeli ve uygulamalı. Bunlar, yürüyüş yapmak, spor salonuna gitmek, evde bazı aktiviteler yapmak olabilir. En azından işten eve gelirken iki durak önce inip biraz yürüyüş yapmak hayatınızda çok şey değiştirecektir. Daha şişmanlık oluşmadan sağlıklı bir yaşam tarzı oluşturulursa şişmanlığın önüne geçilebilir.

Bunlardan uzak durun

En başta yağlı yiyeceklerden sakınmalı. Çünkü vücudumuzda zaten bir miktar yağ var. Bir de görünmez yağlar dediğimiz et, peynir, süt, yoğurt, tavuk ile bir miktar doymuş yağ alıyoruz. Yemeklere de bir miktar zeytinyağı ve çiçek yağı koyunca yağ ihtiyacımızı gidermiş olacağız. Özellikle yağda kızartma ve kavurmalardan uzak durulmalı. Yemekleri haşlama, ızgara, fırın ve tencere yemekleri şeklinde yapalım. Salam, sucuk, sosis gibi çok yağlı şarküteri ürünlerini kullanmayalım. Sebze ve meyveye çok ağırlık verilmeli. Günde 5-6 porsiyon alınmalı.

Sihirli diyetlerden ümidinizi kesin

Şişman kişilerin yaptığı en büyük yanlışlardan biri medyada sürekli öne çıkarılan, kulaktan kulağa yayılan bir hafta, 10 gün veya en uzunu bir ay süren sihirli diyetleri yapmaya kalkışmak. Bunlardan birini uygulayarak belki kilo verilebilir. Çünkü aldığınız kalori, yaktığınız kaloriye eşitse kilonuz değişmez. Aldığınız kaloriyi sabit tutup harcadığınız kaloriyi artırdığınız zaman veya aldığınız kaloriyi azalttığınız takdirde kilo verirsiniz. Ama diyet süresi bitip de eski alışkanlıklara döndüğünüz zaman verilen kilonun daha fazlası geri alınıyor. ‘Verdiğim kiloda sabit kalırım, yeter ki bir kere vereyim’ diyenler ise hiç de öyle olmadığını bilmeli. Çünkü çok sınırlı gıdalarla yapılan böyle bir diyeti vaktinden daha uzun süre devam ettirmek hem mümkün değil hem de sağlıklı değil. Verilen süre bitip yiyecekler çeşitlendiği zaman da verilen kiloların geri gelmesi kaçınılmaz. Çünkü, bu diyetlerle vücuttaki yağlar aynen yerinde dururken kas dokusu eriyor. Zayıflamak için en iyi yöntem daha uzun süreli hedefler koyarak, hayat boyu doğru ve her besinden dengeli beslenmeyi amaç haline getirmektir.

Sofradaki çeşitleri azaltın, tabakları küçültün

Şişmanlıktan kurtulmanın ve sağlıklı beslenmenin bir irade meselesi olduğunu ifade eden Zeynep Koç, yeme isteğini kontrol edebilmek için sofradaki yemek çeşitlerini azaltmayı, tabakları küçültmeyi öneriyor: “Öğünlerimizde çeşit çok fazla. Geleneksel yemeklerimize ve kültürel özelliklerimize de sahip çıkmamız lazım; ama bunu yaparken porsiyon miktarlarını çok iyi ayarlamalıyız. Eskiden yağlı yemekler yeniyormuş evet ama kişi aynı zamanda birçok aktivitede bulunuyormuş. Günümüzde bu yok. Öğünlerde mümkün olduğu kadar porsiyon miktarı azaltılmalı. Akdeniz beslenme piramidindeki düzen uygulanır, dengeli ve az beslenilirse ihtiyacımız zaten karşılanır. Sofralarımızda salatalara, yeşil yapraklı sebzelere çok ağırlık verelim. Domates, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, Brüksel lahanası, karnabahar, lahana, yeşil soğan, sarımsak, ceviz, badem; magnezyum ve çinko gibi antioksidan maddeleri içerirler.”

Beyaz ekmek-kepekli ekmek
Beyaz ekmek, buğdayın tamamen arındırılmış şekli, tamamen nişastası kalmış oluyor. Bembeyaz daha lezzetli geliyor bize; ama tamamen nişasta almış oluyoruz. Halbuki buğdayda B vitaminleri var ve çok iyi bir protein içeriyor. Yüzde 8 kadar protein var. Beyaz ekmek yiyince bunlardan mahrum kalıyoruz. Buğday unundan yapılmış, buğdayın tam kendisinden yapılmış ekmekleri tüketelim. Asıl esmer ekmek faydalıdır.
 
Sağlıklı Zayıflama Önerileri

1.Bitkisel Zayıflama İlaçları Sinir Sistemini Bozuyor:

Bitkisel zayıflama ilaçlarının vücutta B1 vitamini (thiamin) eksikliğine yol açarak, karbonhidrat metabolizmasını etkilediği, bununda istem dışı göz kaymasına ve yürümede dengesizliğe neden olabildiği belirlendi. Aynı durumun, alkoliklerde de görülebildiğini ifade eden uzmanlar,alkoliklerde de thiamin eksikliğinin meydana gelebildiğine işaret ettiler. Bitkisel zayıflama ilaçlarının, ciddi bir rahatsızlık olan ataksiaya da yol açabildiği kaydedildi. Uzmanlar, araştırmada bitkisel ilaçların, metabolik dengesizlik yarattığını belirlediklerini açıkladılar. Araştırmada, deneklerin kaslarına thiamin enjekte eden uzmanlar, 3 gün içinde yürüme ve vücut dengesinin sağlanabildiğini gözledi. Bir ayiçinde ise hastalardaki sorunun tamamen giderildiği belirlendi.


2.Açlık Karşısında Nasıl Dayanıklı Olunabilir:

Açlık hissini duyar duymaz hemen bir şeyler atıştırmaya kalkmayın ve on dakika bekleyiniz. Belki bu süre içinde ortaya çıkan o açlık arzusunun önüne geçmiş veya açlık durumunuz herhangi bir gıda almadan da azalmış olacaktır. Bu durumda hemen bir bardak su içiniz. Mideniz dolduğunda doyma refleksi sayesinde açlık hissinizi kandırmış olacaksınız. Mide dolduğu için açlığı daha iyi tolere edebilirsiniz.Yanınızda limon varsa bir dilim kesip suyunu içiniz.İçilen bir dilim limon suyu açlık hissini azaltacaktır. Büyük öğünler yerine daha sık aralıklarla az gıda yiyiniz. Doyma dorumu beyinde kontrol edilen bir merkez sayesinde yapılmaktadır. Ara öğünleri zevk alarak bekleyiniz. Açlık hissinden uzak durmanın diğer bir şekli ise hareket halinde olmaktır. Sadece kalorinin sınırlanması ile olan bir diyet uzun vadede başarılı olamaz. Onun için kalorinin sınırlanmasının yanı sıra aynı zamanda egzersiz yapmak ve hareket halinde olmak bir o kadar önemlidir.

Not: Hareketlilik paralelinde verilen kilolar kalıcı olarak verilmiş olan kilolardır.


3.Su İçmek zayıflatır:

Birçok kişi sinirli ya da üzgün olduklarında ilk iş olarak buzdolabına yönelir. Çünkü bu zamanlarda vücutta salgılanan endorfin hormonu iştah açar ve bizi yemeye yönlendirir. Oysa bu durumda yapılacak en yararlı şey su içmektir. Çünkü su, endorfin hormonu salınımını bloke ederek gereksiz yemek yemeyi engeller. Kabızlığı önler. Yeterli su alınmadığı zaman beden ihtiyacı olan
suyu bağırsaklardan çektiği için kabızlık oluşur. Yemeklerden önce içilen su tokluk hissi verir.Yağların vücutta depolanmasını önler. Karaciğerin başlıca görevlerinden biri de depolanmış yağları enerjiye çevirip, yakmaktır. Ancak böbrekler yeterli su alamazsa karaciğer iyi çalışmaz ve yağlar bedende depolanır. Vücudumuz yeterince su alamazsa bunu bir tehlike gibi algılayıp suyu saklamaya başlar. Bu da vücutta su toplanmasına özellikle el ve ayaklarda ödem oluşumuna neden olur. Bu yüzdendir ki kişinin gün içinde yeterli miktarda su içmesi çok önemlidir.

Not:Eğer günde 1 saat spor yapıyorsanız, bu miktarı 1 litre arttırmanız gerekir. Genelde insanın 8 bardak (2 litre) suya ihtiyacı vardır. Ancak kilolu kişilerin metabolizmalarını hızlandırmaları için daha fazla su tüketmeleri gerekir. Uzmanlar bunu fazladan her 12 kilo için 1 bardak su olarak ifade etmektedir.


4. Zayıflamada Elma Vazgeçilmez:

Elmada yalnız 50 kalori vardır ve içinde bulunan petkinden dolayı doyurucudur. Zayıflamak için harika bir meyvedir. Düşük kalorili olduğu için kilo almayı önler, kan şekeri ve yüksek tansiyon için de oldukça faydalıdır. Elmadaki petkin maddesi, zararlı kolesterolü (LDL) düşürür; atardamarları koruyan faydalı kolesterolü (HDL) yükseltir. Elmadaki etkili maddelere yeni keşfedilen “Phenylalanin” de eklendi. Bu madde, vücutta bulunan ve kalbin çalışmasında destek olan Q enzimini faaliyete geçirir.


5.Kilo Veremiyorsanız Beslenme Alışkanlıklarınızı Değiştirin:

Sağlıklı yaşam için yemek yeme ve pişirme alışkanlıklarında yapılması gereken değişikler ile dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:
-Yüksek kalori içeren hazır besinlerden sakınılmalı.
-Aynı gruptaki besinlerin düşük kalorili olanları tercih edilmeli.
-Az ve sık yenmeli, öğün atlanmamalı.
-Mutlaka kahvaltı yapılmalı, akşamları aşırı yemek yenmemeli.
-Açlığı bastırmak için salatalık, havuç, elma, şeftali gibi düşük kalorili yiyecekler tercih edilmeli.
-Her gün sebze ve meyve yenmeye çalışılmalı. Böylece vücudun ihtiyaç duyduğu posa alınmış olunur.
-Beta keroten, C ve E vitamini gibi antioksidanları içeren yiyeceklerden almaya özen gösterilmeli.
-Yemekler için küçük tabak, salatalar için büyük tabak kullanılmalı.
-Yemek küçük lokmalar halinde yenmeli, iyi çiğnenmeli, acele yemek yenmemeli.
-Yemek yerken, TV izleme, gazete, kitap okuma gibi, başka şeylerle meşgul olunmamalı.
-Yemek öncesi ve yemekle birlikte su içilmeli. Günde 8-10 bardak su içmeye özen gösterilmeli.
-Yemekten sonra dişler fırçalanmalı.
-Yalnızlık duygusu varsa, bunu yiyerek bastırmaya çalışılmamalı.
-Etli, kıymalı yemeklere yağ konmamalı.
-Diyette doymuş yağ ve kolesterol miktarı azaltılmalı. Yemeklerde zeytinyağı ve diğer sıvı yağların her ikisi de kullanılmalı.
-Zeytinyağlı sebze yemeklerine az yağ konulmalı. (1 kilogram sebze için 2-3 yemek kaşığı zeytinyağı)
-Her türlü kızartmadan uzak durulmalı.
-Kömür ateşinde aşırı pişmiş etler ve tütsülenmiş yiyeceklerden kaçınılmalı.
-Evde tatlı yapmamaya çalışılmalı. Çok arzu edilirse tatlandırıcı ile yapılmış sütlü tatlılar tercih edilmeli. Tatlı yerine meyve tüketilmeli.
-Böreklerde kıyma yerine sebze kullanılmalı. Fırında pişirilmiş börekler tercih edilmeli.
-Özel diyet yemekleri yapılıp, aileyle birlikte sofraya oturmaktan soyutlanmamalı. Sağlıklı pişirilen yemekler tüm aileyle paylaşılmalı.
-Haftada bir gün, serbest gün ilan edilip istenen şeyler yenebilir. Ancak takip eden öğünde, salata, yoğurt, sebze, meyve gibi düşük kalorili yiyeceklerle önceki öğün dengelenmeli.



Vücut Aktivitesi de Arttırılmalı

Sağlıklı yaşam için yeme alışkanlıklarının değiştirilmesinin yanı sıra vücut aktivitesinin de artırılmasına değinen uzmanlarca ;
-Güne erken başlanmalı, 7-8 saatten fazla uyunmamalı.
-Kısa mesafeler için taşıt kullanma yerine yürünmeli, asansör yerine de merdiven kullanılmalı.
-Mümkünse haftanın 3-4 günü egzersiz yapılmalı. Pasif jimnastik yerine kalp-damar sistemini güçlendirecek aktif jimnastik tercih edilmeli veya günde 30 dakika-1 saat tempolu şekilde yürünmeli.



DİĞER ZAYIFLAMA YÖNTEMLERİ

1. Rejim ve dengeli beslenme:

Kilo vermek uğruna açlık rejimleri, organizmayı kızdırır ve ilk fırsatta kaybettiklerini fazlasıyla geri alır. Sağlıklı zayıflamak için branşlarında uzman kişilere başvurulmalıdır:

Beslenme uzmanı: Beslenme sorunları ve metabolizmayla ilgili hastalıklar konusunda uzmandır. Basit beslenme bozukluğundan sağlığı tehdit etmeye varan ciddi kilo sorunlarına kadar her alanda size yardımcı olabilir.

Diyet Uzmanı: Hekim olmamakla beraber bu işin uzmanlarıyla yakın işbirliği içindedir. Kişiye kalori hesabına sadık kalarak hazırladığı dengeli beslenme reçeteleri sunar.

Hormon Uzmanı: Hormonal denge ve salgı sistemi onun uzmanlık alanıdır. Aşırı şişmanlık, hormonların yanlış çalıştıklarının bir göstergesi olabilir.

Zayıflama Merkezi: Yukarda saydığımız uzmanları bünyesinde barındırır ve genel bir sağlık taramasından geçirdikten sonra beslenme ve diyet uzmanlarının işbirliği içinde sizi ideal kilonuza getirir.


2. Spor salonları:

Kasları çalıştırıp geliştirirken form tutmanızı sağlayacak aletlerin bulunduğu bu salonlarda uzmanların öngördüğü aletlerde ve bir program dahilinde çalışılır. Bu program, dengeli beslenmeyle desteklendiği takdirde fazla kiloları spor salonlarında atabilirsiniz. Zayıflama programı da uygulayan bazı spor salonlarında sağlık taraması isteniyor (ya da yapılıyor) ve sağlık durumunuza göre spor ve beslenme programınız hazırlanıyor.


3. Enstitülerde mekanik zayıflama:

Enstitülerin zayıflama programlarına giren mekanik aletler farklı işlevleriyle vücudu sıkılaştırıp biçimlendirmeyi hedefler. Bunu da adaleleri çalıştırıp yağları yakarak, lenfatik drenaj uygulamasıyla toksinleri sürerek, ödemi çözüp vücuttan su atarak, bazıları da birden fazla işlevi aynı zamanda uygulayarak yaparlar. Mekanik yöntemler dengeli beslenmeyle desteklendiğinde istenen sonuca ulaşılır.


4. Masajla zayıflama:

Çok çeşitli masaj yöntemleri var, bunlardan lenfatik drenaj toksinleri vücuttan sürerek toparlanma sağlıyor. Akupressür (baskı masajı) ise stres noktalarına uygulanarak, sakinleştirici etkisiyle fazla kiloların birikimine karşı çıkıyor. Masajlarda sıkılaştırıcı kozmetik ürünleri veya aromatik yağların kullanılması masajın zayıflama rejimlerindeki etkisine destek oluyor. Masajlar tek başına vücudun biçimlenmesinde, kasların toparlanmasında ve selülit tedavilerinde etkili. Dengeli beslenme ile birlikte uygulandığında kilo verirken vücudun biçimlenmesini sağlar.


5. Yosunla zayıflama:

Yosunun çok çeşitli kullanımları var: Yosun maskeleri, yosun sargıları, yosun banyoları, yosun hapları gibi. Yosunun bulunduğu ortamda zehiri yokeden etkisi, vücuttan toksinleri sürmek için ideal. Ayrıca mineral açısından da çok zengin bir madde. Yosunlar maske, sargı veya banyoda lokal olarak kullanıldığında, kullanıldığı bölgede sıkılaştırıcı etkisi nedeniyle seans sonunda bir incelme sağlar. Düzenli uygulamalarla bu incelme uzun ömürlü olduğu için enstitülerin gözde kürlerinden biridir.


6. Kozmetikte zayıflama:

Kremler, jeller, yağlar… Kozmetikte lokal etki yapan ürünlerin bir çoğunda kafein gibi yağları parçalayan; carnitine gibi yağ asitleri üzerinde etki yaparak yağların parçalanmasını hızlandıran aktif maddeler, sarmaşık ve yosun gibi ödem çözücü ve su tutulmasını önleyen bitkiler, E vitamini gibi hücre yenileyici, C vitamini gibi cildi pürüzsüzleştiren vitaminler bulunuyor. Kozmetikler, zayıflama rejimlerinde ve her istendiği, ihtiyaç duyulduğu zamanlarda cildi ve vücudu toparlamakta etkilidir.


7. Diyet ürünlerinin rolü:

Eğer kilolarla savaşmakta zorlanıyorsanız, diyet ürünleri zayıflama rejimlerinde size destek olur. Rejim yapmıyorsanız bile zor anlarınızdaki yeme arzunuzu bastırarak stres yaratmadan kilo almanıza engel olurlar. Fazla kilolardan kurtulmak uğruna stres altına girmemek için onlardan yararlanabilirsiniz..





(alıntıdır)
 
Tüm arkadaşlarıma ve dostlarıma ;

1- Suyu seviniz. Güne iki bardak su içerek başlayıp, gün boyunca 2-2,5 litre su tüketmeye çalışınız.

2- Her sebze ve meyveyi mevsiminde en az iki defa tüketiniz. Doğanın tamamını kullanmış sayılırsınız.

3- Çocuklar için sütü, büyükler için de özellikle yoğurdu her gün sofranızdan eksik etmeyiniz. Yaşamın sırlarından biri olan probiyotikleri bünyenize almış olursunuz.

4- Hasta olmasanız bile, şifalı otları/bitkileri kullanarak vücut direncinizi (bağışıklık sistemi) kuvvetli tutunuz.

5- Evinizde kurutulmuş nane, ıhlamur, adaçayı, kekik, kuşburnu, fesleğen,keten tohumu, zencefil, çörekotu, günlük, yeşil çay ile soğan ve sarımsağı her zaman bulundurunuz. Her gün bunlardan en az birini kullanmaya çalışınız. Bunlar vücudunuzun koruyucu şövalyeleridir.

6- Sarımsak, soğan, tere, maydanoz, nane, dereotu, roka, fesleğen türü yeşillikleri fazla tüketiniz. Bunlar vücudunuzun yakın korumalarıdır.

7- Salatanızı mümkün olduğu kadar çok çeşitten oluşturunuz.

8- Hazır çorbalar yerine kendi yaptığınız çorbaları tercih ediniz. Gıdanın en doğalını elde etmiş olursunuz.

9- Kış için ev yapımı domates salçasını tercih ediniz. Domates doğanın bize armağanı harika bir antioksidandır.

10- Katkı maddeleri içeren gıdaları, mevsim dışı sebze ve meyveleri fazla tüketmeyiniz. Bünyenizi fazla dinamitlememiş olursunuz.

11- Yılda dört kez, on beş gün hiç et tüketilmemesi yararlıdır.

12- Günlük 3-4 adet badem, ceviz ve fındık almanız sizi her daim kuvvetli kılar,

13- Haftada en az 2 kez bakliyat ve balık tüketmeğe çalışınız.

14- Sıcak yemekler için toprak, çelik ve cam kapları tercih ediniz.

15- Kış aylarında tulum peyniri, portakal, limon, greyfurt, mandalina ve kuşburnu tüketimini artırınız.

16- Kışın dışarıda işleriniz yoğun ise; güne pekmez içerek başlayınız. Bu uygulama vücudunuzun antifrizidir.

17- Zihinsel çalışıyorsanız kuru üzüm yiyiniz. Beyniniz enerjisiz kalmasın.

18- Ekmek tercihinizi kepekliden yana kullanınız. Bağırsaklar kepekli tam posalarla tanışsın.

19- Her sabah 20 dakika derin nefes alıp verme çalışması yapılması, her nefes alımlarında 4-5 saniye nefesin içimizde tutulması çok yararlıdır. Doğru nefes aldığın kadar hafiflersin.

20- Sabahları ofis ve evinizi 5 dakika tam havalandırarak maksimum düzeyde oksijen, günlük 30 dakika tempolu yürümekle de tüm organlarınızı kazanırsınız.

21- Gülmeyi hiç ertelemeyiniz. Ruhunuzun en iyi ilaçlarındandır.

22- Gece uyku ortamının karanlık olması, yorgunluk durumlarında ise öğleyin kısa süreli uykular iyidir. Vücudumuzda ki pek çok restorasyon işlemi gece, kısa süreli uykularda da günlük tamiratlar yapılmaktadır.

23- Fırsat buldukça toprağa çıplak ayakla basınız. Tüm olumsuzluklarınız toprağa geçer.

24- Her gün 5 dakika gözlerinizi kapatıp hiçbir şey düşünmemeyi öğreniniz.bu sizin yeniden doğumunuz gibidir.

25- Yaşamınız boyunca, vücudunuzu çok kötü üşütmemeye çalışınız.

26- Kahvaltı masanızda balı her daim bulundurunuz. Bin bir çiçeğin özütüdür o.

27- Yağ tercihinizi genelde zeytinyağından tarafa kullanınız. Vücudunuz hep bunu bekler.

28- Kahvaltının mutlaka tam yapılması, öğle öğününün orta, akşam öğününün de hafif alınması her daim iyidir.

29- Tuz ve şekeri bünyenize ölçülü alınız. Bunların azı karar fazlası hep zarardır.

30- Margarinleri fazla kullanmamak cildinize, kalbinize ve damarlarınıza verdiğiniz en büyük ödüldür.

31- Günlük bir elma ve bir havucun bünyenizde harikalar yarattığını unutmayınız.



Sevgiyle Kalın... a.s.
 
Son düzenleme:
• Kırmızı et meme kanseri için riski arttırıyor. 90659 premenopoz dönemindeki kadınla 12 sene boyunca yapılan bir çalışmada kırmızı etin östrojen ve progesteron reseptörün pozitif olduğu göğüs kanseri türü için bir risk faktörü oluşturduğu ortaya çıktı.

• Günde bir kere salata yemek koruyucu. Kış aylarındaki soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı salata yemenin iyi geleceği bildiriliyor. 17 bin kişi ile yapılan bir araştırmada, her gün salata ve çiğ sebze yiyen kişilerin vücutlarındaki C, E, B6 vitaminleri ve folik asit seviyelerinin fark edilir şekilde daha yüksek olduğu görüldü. Bunların hepsi bağışıklık sistemini güçlendiren öğeler olduğu için önemli..

• Uykusuzluk ve klima şişmanlatıyor. Günlük kalori alımının 20 sene öncesine göre 300 kalori arttı ama obezitenin gittikçe artmasının nedeni sadece daha fazla yiyor olmamız değil. Elbetteki günlük kalori alımının artmış olmasının etkisi var. Ancak uyku zamanının azalması (eskiden ortalama 9 saatken şimdi 7 saate düşmüş olması) da sebeplerden biri. Araştırmalar uykusuzluğun iştahı arttırdığını gösteriyor. Klimanın yaygınlaşması da bir başka sebep. Normalde hava ısındığında iştah azalıyor ve vücut ısısını korumak için daha çok kalori harcıyor. Ancak klimanın yaygınlaşmasıyla bu etkiler ortadan kalkıyor. Bir başka etken ise DDT, PCB gibi endüstriyel kimyasallar, ki bunlar metabolizmayı bozuyorlar.

• Yeşil çayın inme riskine karşı koruduğu ortaya çıktı. Bu araştırmanın özelliği 40.530 kişi üzerinde yapılmış olması. Bu araştırma, yeşil çayın her türlü gelirden insan tarafindan tüketiminin yaygın oldugu Japonya’da yapıldığından dolayı, daha önceki araştırmalarda çıkan sonuçların nedeninin yeşil çay içen kişilerin daha yüksek gelir seviyesinden oldukları, sağlık konusunda daha bilinçli oldukları ve dolayısıyla da zaten daha sağlıklı oldukları iddiası çürütülmüş oldu. Yeşil çayın en çok pıhtıya bağlı inmeleri engelleme konusunda işe yaradığı görüldü. Günde 5 fincan çay içen kadınlarda inmeden dolayı ölüm oranı yüzde 62 azalırken erkeklerde bu oranın yüzde 42’ye düştüğü gözlendi.

. Bir araştırmada 30 normal kilolu üniversite öğrencisine 2 kere öğle yemeği için laboratuvara gelmeleri söylendi. Her iki seferde de önlerine kocaman bir tabak dolusu domates soslu makarna ve bir bardak su kondu. Gruba kendilerini tok hissedene kadar yemeleri söylendi. Bir seferinde olabildiğince hızlı yemeleri söylenirken ikinci seferde yavaş yavaş yemeleri, lokmaların arasında çatalı masaya bırakmaları söylendi. Yemek öncesi ve sonrası tabakların tartılması sonucunda grup hızlı yemek yediğinde 9 dakikada 646 kalori almış oldukları ve daha az su içtikleri, yavaş yediklerinde ise 29 dakikada 579 kalori aldıkları ve daha çok su içtikleri görüldü.


• Sık tartılan genç kızlarda yeme bozukluğu oluşuyor. Yeni yapılan bir araştırmaya göre sık tartılan genç kızlar Binge-eating, öğün atlama, zayıflama hapları kullanma, kusma, laksatif kullanma gibi sağlıksız beslenme alışkanlıkları kazanmaya daha fazla eğilimliler. Özellikle ergenlik dönemindekiler henüz gelişme döneminde olduklarından dolayı vücut ağırlıklarında olan değişimler normal. Yetişkinlerde daha stabil bir kilo olması bekleniyor. Kilosu fazla olan ergenlerin aileleri kilo hakkında daha az konuşup sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarına yardımcı olmaya çalışmalılar (eve bol sebze, meyve ve lifli gıda alarak vs). Yapılan araştırmadan 2516 ergenden kızların 3’te biri, erkeklerinse 4’te biri sık sık tartıldıklarını ifade ettiler. 5 yıl sonra sık tartılanların akranlarına göre daha fazla binge-eating ve sağlıksız diyet alışkanlıkları olduğu görüldü.
 
Back