32 yaşındayım açıköğretimden üvi.bitirdim
Bakın ablacım, 10 yıllık evlisiniz. İnsan bir şeyin içine düşünce zannediyor ki başka alternatif yok. Ama öyle bir şey yok asla. Bir sürü yol var. Bir tanıdığım çocukları üniversiteye geçince boşandı. Neden o kadar beklemişim ki, niye kendime zulmetmişim ki diyordu. İnsan zannediyor ki başka çare yok.
Tamam sizin şimdi kafa durmuş. Durumunuz ortada. Biraz sakince düşünün. Kendiniz açısından, çocuğunuz ve anneniz açısından. Zannımca şu hayatta değer verdiğiniz insanlar bunlar. Bakın başa sizi yazdım, dikkatinizi çekerim.
Bu adam sizin eşiniz. Bir eş hayat arkadaşıdır. Kendisinde huzur bulduğun, hayatı paylaştığın, zorluklarla başa çıktığın insandır. Sizi sever, emek verir. Siz de onu sever, ona, yuvanıza emek verirsiniz. Eşiniz sizi korur, ailesine karşı en başta. Zaman zaman tartışsanız da konuşarak orta yolu bulur veya birbirinizi tolere edersiniz. Durup da içinize dönünce mutlu olduğunuzu bilirsiniz. Sorun kendinize. Siz, bu olması gereken bir evliliğin neresinde duruyorsunuz? Adam sizi sevmiyor, size değer vermiyor, sizi korumuyor, size hakaret ediyor, şiddet, aldatma... Size bunları başka biri anlatsa, siz de kurtul bu adamdan dersiniz. Öyle değil mi?
Çocuğunuz açısından da ilgili bir baba değil eşiniz. Bugün dövmemiş ama yarın dövecek. Tahammülü yok çünkü. Babadan sevgi görmeyen bir çocuk yarın ne yapacak? En başta kendine değer vermeyecek, kötü alışkanlıklar vs. En olmadı o da eşine, babasından gördüğü gibi davranacak. Yazık değil mi?
Siz de annesiniz, annenizi anlıyorsunuz artık. Çocuğunuz aynı durumda olsa ne yapardınız? Annenizi, bu şekilde davranarak çaresiz bırakıyorsunuz.
Daha ne söyleyelim? Tüm bunlar sizin içinizde çözümleyip karar vermeniz gereken şeyler.
Değişim sizin elinizde. Ve kararı elinizde olan bir çaresizlik, asla çaresizlik değildir.