Sadece Diyetle Bu İş Olmaz, Spor Yapmak İçin de Motivasyon Burada!

Merhaba, bugünkü motivasyonumuz yemek hakkında.

Neden sağlıklı yaşama geçmek istiyoruz, önce onu konuşalım.

İçimizdeki gücü dışımıza yansıtabilmek için.
Bahanelerimizden daha güçlü olduğumuzu gösterebilmek için.
İstediğimiz kıyafetleri vücudumuzdan rahatsız olmadan giyebilmek için.
Çuval bile giysek, üzerimizde güzel durması,
Etrafımızdaki o hayran bakışlar için.
İki basamak çıkınca nefes nefese kalan bir vücut yerine,
Herkesi geride bırakacak kadar dayanıklı, çevik, güçlü bir vücut için.


Bugün, geriye kalan hayatımızın en genç anı.
Bu en genç zamanları, en güçlü halimizle geçirmek istemez miyiz?

Öyleyse başlıyoruz.

Resimlerde gördüğünüz kızların hiçbiri patates cipsi yiyerek,
tüm gün koltukta yayılarak o vücuda ulaşmadı.

Onlar yapabildiyse, siz niye yapamayasınız?
Devam ettiğiniz ve doğru beslendiğiniz müddetçe size mükemmel bir fizik vadediyorum.

Bundan 1 sene sonra "İyi ki 2016 Eylülde başlamışım spora" diyen, aynadaki fiziğiyle gurur duyan biri mi olmak istersiniz?

Yoksa "Zaten işe yaramıyor" diye pes edip,
bütün bir yılı olduğu yerde sayarak geçiren,
yaz gelince "Yine olmadı" diye düşünerek üzülecek biri mi olmak istersiniz?

Bu satırları okuduğunuza göre, siz pes etmeye niyetli olanlardan değilsiniz!

"Ama Leithia, spora başlayamıyorum çünkü kendimi çok halsiz hissediyorum."
"Ama Leithia, bir türlü iştahım kapanmıyor ve dayanamayıp yiyorum."
"Ama Leithia, bir türlü sağlıklı hayata devam edemiyorum, hem yarım kalıyor."
"Ama Leithia, çok sıkıntılıyım ve depresyondayım, canım hiçbir şey istemiyor."

Bu sorunların hepsinin cevabının sağlıksız beslenmeden kaynaklandığını söyleseydim, şaşırır mıydınız?

"Ama Leithia, spora başlayamıyorum çünkü kendimi çok halsiz hissediyorum."

Çünkü yeterli protein ve yağ almıyorsunuz. Çünkü kompleks karbonhidrat tüketmiyorsunuz.

Gerideki sayfalarda bir benzetmem vardı, onu yinelemek istiyorum:

Vücudumuz bir soba gibi.
Enerji ihtiyacı olduğunda da kömür(yağ) yakmalıyız ki ısınalım.
Ama o kömürün yanabilmesi için önce sobaya ateşi harlayacak bir parça odun(kompleks karbonhidrat) atmalı.
Eğer dengesiz besleniyorsanız, yeterli enerjiyi almıyorsanız vücut "Ne kömür var ne odun, o zaman ben de mobilyaları, sandalyeleri yakayım ki ısınayım" der.
Yağ ve karbonhidrat olmazsa, proteinleri tüketmeye başlar.
Kaslarınız erir.
Kaslar vücudumuzun bir numaralı kalori harcayıcıları.
Bu yüzden kas oranı arttırılmış bir vücut, bütün gün kanepe karşısında kitap okusa bile yağlı bir insanın vücudundan daha çok kalori harcar.
Düşünün, kas oranınızı arttırırsanız isterseniz dünyaları (sağlıklı olması kaydıyla) yiyin, kilo almayacaksınız!

Spor yapacak gücü kendisinde bulması için bir vücudun enerji bombası gibi hissetmesi gerek.
Hani "Bugün tüm evi bir uçtan diğer uca temizleyebilirim, çok enerjik hissediyorum." diye uyanırsınız ya bazı sabahlar.
İşte o enerji, doğru besinlerle geliyor.


"Ama Leithia, bir türlü iştahım kapanmıyor ve dayanamayıp yiyorum."


İki sorun var, ya psikolojik açlıktasınız ya da şeker tüketiyorsunuz.

İlk psikolojik açlık, içinizde doldurulamayan bir boşluk olduğu zaman gerçekleşiyor ve beyniniz iyileşmeden ne yazık ki bunu engelleyemezsiniz.
Bir doktor yardımı almanızı öneririm.

İkinci neden ise şeker.
Şeker, sobaya attığımızda bir anda harlayan, bir anda alev alıp ortalığı hızla ısıtan ve bir anda tükenip sobayı tüketen bir gıda.
Şekerli bir şey tükettiğinizde, bir anda vücudunuza sinyal yayılıyor.
Tokluk hissediyorsunuz ama şeker değerlerini dengelemek için insülin salgılanıyor.
Aniden ve tekrar acıkıyorsunuz.

Şeker peki nerede saklı?
Basit karbonhidratta.
Fabrika şekeri kullanılan yerlerde.
Pilav ve makarnada.

Önerim, beyaz ekmeği sertçe kesmeniz.
"İmkanı yok onsuz doyamıyorum" diyorsanız, beyniniz şeker uyuşturucusuna bağımlılık işaretleri gösteriyor demektir.
Şeker yiyen birinin beyni, uyuşturucu kullanan birinin beyninde sinyal verdiği yerlerle aynı şekilde uyarılıyor.
Bilim bize bunu kanıtlıyor: Şeker bağımlılıktır.

Karnınızı tıkayın.
Ekmek yemeden, şekersiz tüm 21 gün geçirin.
21 gün boyunca marul, salatalık, domates gibi yiyecekleri sınırsız yiyebilirsiniz.
Izgara et, süt, yumurta, yoğurt konusunda da sınırımız yok.
Pişirilmiş ya da çiğ sebzeler konusunda da serbestsiniz.
Midenizde yer kalmazsa, şeker koymak için yer olmaz.

Psikolojik bağımlılığınızı yendiğinizde, bir anda duyularınız şekersizliğe alışacak,
3 şekerli çay içerken, artık çaya attığınız yarım şeker bile sizi rahatsız eder hale gelecek.


"Ama Leithia, bir türlü sağlıklı hayata devam edemiyorum, hem yarım kalıyor."


Evet, bu da beslenme kaynaklı.

Vücudunuz günde 2000 kalori tüketiyor diyelim.
Spor yapmaya başladığınızda 2500 kaloriye ihtiyacı oluyor.
Çabuk zayıflamak için siz günde 1500 kalori altında beslenmeye başladığınızda,
Mucizevi vücudumuz "Ben kolay yemek bulamadığım bir yerdeyim" diye düşünüyor.
Ve metabolizma hızını düşürüyor.
Eskisinden daha yorgun, daha uykulu gezmeye başlıyorsunuz.
Spor yapmak içinizden gelmiyor.

Üstelik metabolizma hızınızı düşürdüğünüz için,
vücudunuz artık 1500 kalori ile hayatta kalmayı öğrendi.
Eski beslenme şeklinize döndüğünüz anda, o fazla kaloriler yağ olarak depolanıyor.

O yüzden şok diyetler önce hızlı kilo verdirir,
ancak diyeti bıraktığınızda hızla ve daha fazla kilo alırsınız.

Bir ömür sürdüremeyeceğiniz zararlı diyetler yerine,
Size bir ömür sürdürebileceğiniz,
dilediğiniz gibi yemenize izin veren
sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenmeyi öneriyorum.

İstediğinizi yiyin ama zehirler hariç.
Doğanın bize sunduğu her doğal ürünü yiyin
ama insanoğlunun para kazanmak için ürettiği işlenmiş gıdalar hariç.

Vücudunuzdaki değişime inanamayacaksınız.


"Ama Leithia, çok sıkıntılıyım ve depresyondayım, canım hiçbir şey istemiyor."


Şekerin depresyon ile ilişkisi olduğu kanıtlandı, ancak şunu da eklemeliyim.

Serotonin insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir.
Bu mutluluk hormonunu doğal yollardan salgılamak çok kolay.

Düşünün, "Size bedava bir mutluluk hapı vereceğim; üstelik her yuttuğunuzda daha enerjik ve güçlü olmanızı sağlayacak, üstelik sizi zayıflatacak" desem, para ödemeye hazır olursunuz. İşin güzel kısmı, üstelik BEDAVA!


İşte bu mutluluk hapı: Sağlıklı yaşam ve Spor!

1. Triptofan Açısından Zengin Yiyeceklerle Beslenin

Temel aminoasitlerden biri olan triptofan serotonin yapımında kullanılan tek besin maddesidir. Triptofan açısından zengin gıdalar şunlar: hindi eti, süt, peynir, yoğurt, kırmızı et, yumurta, soya fasülyesi, badem gibi kuru yemişler. (Üstelik zayıflatmaya da yardımcılar)

2. B6, B9 ve B12 Vitaminlerini Almaya Dikkat Edin

B6 vitamini serotonin üretiminde ve diğer aminoasit nörotransmitterlerin üretiminde kullanılmaktadır. B6 vitamini açısından zengin yiyecekler tam tahıl ürünleri, ay çiçek çekirdeği, ceviz, bezelye, patates, brüksel lahanası, kahverengi pirinç, muz ve avokadodur. (Kompleks karbonhidratlar ve faydalı doymamış yağlar)

B12 vitamini ve B9 vitamini (folik asit) serotonin üretiminde birlikte çalışmaktadır. B12 açısından en zengin yiyecekler karaciğer ve kırmızı ettir. Bunlar dışında yumurta, peynir ve keten tohumunda da bulunmaktadır. Folik asit açısından zengin besinler ise şunlardır: yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıl ürünleri,bezelye, brokoli ve lahanadır.


3. Egzersiz Yapın

Günlük egzersiz serotonin miktarını artırır, stresi azaltır ve sindirime yardımcı olur. Birçok araştırmayla egzersizin serotonin üretimini ve salgılanmasını yükselttiği tespit edilmiştir. Özellikle koşmak ve bisiklet sürmek gibi aerobik egzersizler serotoninde artış sağlayacaktır.

Düşünün, spor yaptıktan sonra "Keşke yapmasaydım" diye pişmanlık hissettiğiniz bir gün oldu mu?
Aksine gününüzü daha aydınlık, daha neşeli sürmenize yardımcıdır spor.


Egzersizi günlük rutininizin temel bir parçası yapın. En büyük problem, insanlar egzersiz yapmak istemediklerinde, yapmamaları. Oysa ki, bazen egzersiz yapmak istememenizin nedeni serotonin düzeyinin düşük olması olabilir. Böyle olunca, çoğu kişi televizyon başında çerez yemeyi tercih ediyor. Bu yüzden, o andaki hissinize rağmen spora gitmeniz önemli. Kendinize neyin önemli olduğunu hatırlatın.


4. Güneş Işığında Bol Zaman Geçirin

İnsanlar birkaç yüzyıl öncesine kadar zamanlarının çoğunu dışarıda geçirmekteydi. Günümüz insanı ise ofislerin içine hapsolmuş durumda. Güneş ışığının D vitamini üretimini artırdığı herkesçe bilinmekte. Ama bilinmeyen D vitamininin serotonin üretiminde rol alması. Bu açıdan düşünülünce, depresyonun modern zaman hastalığı olması mantıklı görünüyor.

Öyleyse geçirin ayağınıza rahat bir spor ayakkabı, doğruca koşuya!


Değişim, bugün hemen şimdi!
1 Ocak'ta başlayanlardan olmak yerine, 1 Ocak'ta istediğiniz vücuda ulaşmak elinizde.
Başlayın ve vazgeçmeyin!

ZAYIFLAMA TAKTİKLERİ

Canınız gidip ıvır zıvır yemek, atıştırma kaçamağı yapmak istiyor olabilir.
Bu aşermelerle başedebilmek için öncelikle nedenini bulmamız lazım.

Tatlı aşermeleri genellikle hormonal dengesizliklerden kaynaklanır.
Tuzlu aşermeleri ise genelde vücudumuzda eksik olan bir mineralden kaynaklanıyor olabilir.

Canınız cips, kola, hamburger gibi zehirler; hamurişleri gibi zararlı gıdalar çekiyorsa bunları engellemek için uygulayabileceğiniz bazı taktikler var.

1- Alışverişe çıkmadan önce mutlaka bir elma yiyin. O küçük elmanın, alışveriş alışkanlıklarınızı değiştirmedeki mucizevi etkisine inanamayacaksınız.

2- Canınız ıvır zıvır çekiyorsa, önce aç olup olmadığınızı kontrol edin. Gidip mutlaka düzgün sağlıklı bir yemek yiyin.
Yemek yediğiniz halde ıvır zıvır çekiyorsa, beyninizin "susadım" sinyalini açlıkla karıştırıyor olabilirsiniz. Gidip en az 2-3 bardak su için.
Hala canınız bir şeyler istiyorsa, kendinize sağlıklı atıştırmalıklar hazırlayın. Dilim salatalık, kıtır havuç, yağsız marul salatası gibi yiyeceklerle midenizi şişirin.
Eğer mideniz tıka basa dolu olduğu halde hala canınız bir şeyler çekiyorsa, bu noktada şeker bağımlısı beyniniz size oyun etmeye çalışıyor demektir.
Kendinizi oyalayacak bir şeyler bulun. Oje sürün, kitap okuyun, dışarı çıkın, internette oyun oynayın, evi temizleyin, spor yapın.
Asla şekere boyun eğmeyin, 21 günlük ayrılıktan sonra "Ne kadar gereksizmiş o yediklerim" diye düşüneceksiniz.


3- Spor konusunda şevke gelmek için Youtube'da spor videoları aratın. Açın ve sadece izleyin. Bir süre sonra dayanamayıp yapmaya başlayacaksınız.

4- Spor konusunda gaza getiren bir diğer husus, spor eşyası almaktır. Alışverişe çıkıp dar spor taytları, rahat spor ayakkabılar, bir spor aleti alın.
Bir atlama ipi almak bile spor konusunda daha heyecanlı olmanızı sağlar.


5- Sağlıklı hayat bir yoldur, bu yolda elbet tökezleyecek, bazen de yoldan çıkacaksınız. Her hatanızda kendinize küsmek yerine kendinizi affedin. Tek dikkat etmeniz gereken, daima sadık bir sevgili gibi o yola geri dönmek...


Düşünün, çiçek bakıyorsunuz ve 1 haftalık tatile çıktınız, çiçeğinizi de sulamadınız. "1 haftadır sulamıyorum, bu saatten sonra sulasam da kurtulmaz deyip onu ölüme mi terk edersiniz;
Yoksa hemen mutfağa koşup 1 bardak bile olsa çiçeğinize su verir misiniz?


Spor da bunun gibidir. "1 haftadır uzak kaldım, artık yapsam da anlamı yok" deyip tamamen boşlamak yerine;
"Tamam, bari sadece 5 dakikacık yapayım, yarın daha fazlasını yaparım" deyip 5 dakikalık bile spor yapmanız gerek.
Bir gün içinde ne yaptıysanız kâr.


Hiçbir şey yapamadınız mı, şunları deneyin:

* Asansörü kullanmak yerine merdiven çıkın.
* Bol su için.
* Bir durak önce inip gideceğiniz yere yürüyün.
* Öğle yemeğinde ızgara et yiyin, ekmeği bir dilim azaltın.
* Çaya kahveye şeker atmayın.
* Yatmadan önce durabildiğiniz kadar plank pozisyonunda durun.


Hiçbir şey yapmadığınız bir gün geçirmek yerine oldukça verimli bir gün geçirdiniz bile.
Her gün deli gibi spor yapmanıza gerek yok. Vücudunuzun dinlenmeye de ihtiyacı var.
Bu yukarıda saydığım maddeler, bedeninizde büyük değişiklik yapabilecek kadar büyük adımlardır.
Yeter ki sabırlı olun, devam edin, inancınız sarsılmasın.


Kırılgan olma, savaşçı ol!

Spor yapmak istemiyorsun,
Değil spor yapmak, yerinden kalkasın bile yok.

HAYIR, AYAĞA KALK!

Yorgun ve bitkin hissediyorsun,
"Sonra yaparım" diye düşünüyorsun.

HAYIR, HEMEN ŞU ANDA!

Hem bir kerecik ertelemekten ne çıkar,
"Yarın yaparım, söz" diye geçiyor aklından.

HAYIR, BUGÜN ŞİMDİ!

Tembelliğine, üşengeçliğine HAYIR deme vakti.
Hedeflerine ulaşmana engel olan tüm engellere HAYIR!


Regl mi oldun?
Bir iki damla kan seni durduramaz!


1 saat yapacak enerjin yok mu?
O zaman 55 dakika yap.

Tüm gün boyunca 10 dakika bile boş vaktin yok mu?
Öyleyse 5 dakika yap.

Unutma, o küçümsediğin 5 dakikalık sporu yaptığın anda
Koltuğunda tembel patates gibi yayılan herkesten 5 dakika öndesin.

"Sadece 3 kilometrecik yürüdüm" diye üzülüyor musun?
Sen bugün yürüyüş yapmayan herkesten 3 kilometre öndesin.

Bugün spora başlarsan eğer,

Sen spora baharda başlayan herkesten 8 ay öndesin!

5 tane şınav yetti mi?
Hayır, 6 için zorla kendini.

15 dakika koştun, yetti mi?
Hayır, 16. dakika için zorla bedenini.

Bugün programını bitiremeden yığılıp kaldın mı?
Yarın bir daha dene.
Tekrar dene.

VAZGEÇME.

Sen bedeninin sınırlarını zorlamazsan,
Potansiyelini keşfedemezsin.

Unutma,
Ter, yağlarının gözyaşıdır!
Terlemek, yağların cenazesidir!

Motivasyonumuz olduğu müddetçe spor yapmayız.
SPOR YAPTIKÇA MOTİVASYONUMUZ YÜKSELİR.

Öyleyse kendini zorla bugün.
Başla.
İsterse 2 dakika olsun.
Harekete geç.
Değişimi kucakla.

Sen kırılgan bir peri değilsin,
Tuttuğunu koparan bir savaşçısın.
İradeli, güçlü ve kararlı birisin.

Öyleyse göster!
Kanıtla!
Başaracağını kendine kanıtla!
Sonra da tüm çevrene!

Sana fiziğin yüzünden laf eden herkese göster!

Spor yapmak zor geliyor olabilir belki şimdi.
Ama birkaç hafta sonra,
Şu an zorlandığın her hareket, senin ısınma turun olacak.

Kanepeden kalkıp "BUNU BAŞARACAĞIM" dediğin ve ilk adımını attığın anda
Bu yola başkoydun.

VAZGEÇMEK,
PES ETMEK
DİYE BİR SEÇENEĞİN YOK!


NE VERİRSEN ONU ALIRSIN!

HAYAT,
%10 başımıza gelen olaylardan,
%90 ise o olaylara verdiğimiz tepkilerden oluşur.

Mızmızlanacak mısın?
Yoksa hayat sana limon sunduysa,
Yumruğunla sıkıp limonun suyunu çıkaracak mısın?

İSTİYOR MUSUN?
GİT AL O ZAMAN.
BAŞLA!



HAYAT, VAZGEÇMEYENLERE DAİMA ÖDÜLÜNÜ VERİR.
Bedeniniz bir tarla,
Ona iyi bakarsanız, size mutlaka %100 verimle karşılık verir.
Spor yaptıkça daima emeğinizin ödülünü aynada görürsünüz.

DAİMA...

Motivasyonlar http://www.kadinlarkulubu.com/forum...-ve-saglik-icin-motivasyon-taktikleri.849527/ başlığından alınmıştır.


 
Günün Motivasyonu: Amacım Neydi?

Amacımız sadece güzel görünmek miydi?

Yazın bikinileri giyebilmek,

Yaz düğününe giyeceğimiz abiyenin içinde sülün gibi görünmek,

Alışveriş merkezinde bir küçük beden istemek miydi sadece?

Aynaya bakıp iyi hissetmek,

Görünüşümüzden memnun olabilmek miydi?

Hayır.

Daha fazlasını istiyoruz.

Bu bir yolculuk ve asla bitmeyecek.

Bu yüzden "1 ayda 10 kilo ver" içerikli diyetler işe yaramıyor.
Bu yüzden bu yoldan saptığımızda kilolarımızı kat kat geri alıyoruz.
Bu yüzden "zayıflayıncaya dek spor yapayım, sonra bırakırım" diye bir şey yok!

Bu bitmeyen bir yolculuk.
Sağlıklı hayat yolculuğu.

İçinizde bir yerlerde, her kilo verişinizde ortaya çıkan bir beden var.

Başından beri, etrafını çevirdiğiniz yağlarla sakladığınız,
Ve her sağlıklı seçim yaptığınızda, bir heykeltraş gibi yontarak ortaya çıkardığınız,

Olmanız gereken,
Fit,
Çevik,

İncecik,
Kaslı,
Güçlü bir beden.


Bu bedene yağlı yiyecekler, sağlıksız besinler, paketli gıdalar, kalorili içeceklerle ulaşamazsınız.
Bu yolculuğa hayatınızı adamanız gerekiyor.

"Hemen zayıflayayım" diye değil,
"Artık vücuduma zehir sokmayacağım" diye düşünerek ilerlemeniz gerekiyor.

O son 3-4 kilo nasıl gidiyor biliyor musunuz?
Pes etmeyerek.
İnatlaşarak.

Belki aylar sürecek ama elinde sonunda vücudunuz bu fit ve sağlıklı hayatın izlerini yansıtacak dışarı.

Burada fotoğrafları bulunan hiçbir kadın, tüm gün yatarak, abur cubur yiyerek bu fiziğe ulaşmıyor.

Siz de bu görüntüyü istiyorsanız,
Bunun için emek vermek zorundasınız.

Arkanızdan konuşacaklar:
"Ve o sürekli acıkan kız, bir anda iştahını kaybetti..."

____________________________________________________________________
Günün Motivasyonu


Bu bir yolculuk.
Sabır gerektiren, her gün damla damla üzerine emek koymanız gereken bir yolculuk.
İlk zorlukta, ilk sıkıntıda pes edip vazgeçmemeli, eski halinize geri dönmemelisiniz.
Yolunuza engel çıktığında, amacınıza farklı bir yoldan gitmeyi denersiniz; geri dönmezsiniz.

Koşmak sizi sıkıyor mu? Yüzmeyi deneyin.
Spor salonlarına gitmek bıktırıyor mu? Evde çalışmayı deneyin.
Kardiyo sizi yıpratıyor mu? Dışarı çıkıp yürümeyi deneyin.

Kural çok basit.
Yediklerinizden çöpleri çıkartıp, günde 1 saat sizi terletecek fiziksel bir etkinlik yaparsanız;
Gözlerinizi kapatıp açınca 6 ay geçecek ve bir bakmışsınız ki, bedeniniz bu olumlu değişimleri yansıtmaya başlamış.

Spor yapmak, bedeninize verebileceğiniz en iyi hediye.
Düşünün, bu öyle bir aktivite ki;
* Yaşam kalitenizi arttıracak.
* Size özgüven ve özsaygı kazandıracak.
* Size bedava mutluluk verecek.
* Süzekli iyi bir ruh halinde olmanızı sağlayacak.
* Stressiz bir yaşam sunacak.
* Sizi daha verimli, enerjik ve canlı biri yapacak.
* Ömrümüzün güzel yıllarını daha keyifle geçirmenize yardım edecek.
* Daha iyi görünmenizi sağlayacak; kıyafetlerle ya da kıyafetlerinizi çıkardığınızda.
* Ömrünüzü uzatacak.
* Hastalıklara karşı bağışıklık kazandıracak.
* Bedeninizin sınırlarını keşfetmenize destek olacak.
* Varolan sağlık sorunlarınızın büyük kısmını çözecek.

Uyku apnesinden karaciğer yağlanmasına,
eklem sorunlarından sırt ağrılarına,
nefes nefese kaldığınız yokuşlardan kalp ritim bozukluklarına,
stresli, bitkin, gergin bir hayat sürmekten tutun da baş ağrılarına ve migrene,
Aşırı terlemeden solgun bir cilde kadar
Daha pek çok sağlık sorununu çözmek sadece spor yapmaktan ve sağlıklı beslenmekten geçiyor.

Ama tatlısız yapamam!
Ama pilav yemeden olmuyor!
Ama makarnasız bir hayat düşünemiyorum!
Ama ekmek yemeden doyduğumu hissetmiyorum!

Oruç tutuyorsunuz gibi düşünün.
Dayanamıyorsanız evde bu yiyecekleri bulundurmayın.
Nefsinizle savaşırken sanki niyet etmişcesine sadık olun beslenme planınıza.
Kendinizi yiyecekle ödüllendirmeyin.
En büyük ödül, spordur.

Sporu sanki hayatınızdaki en önemli kişiye verilmiş bir randevu gibi düşünün.
Asla kaçırmamanız gereken bir iş toplantısı, bir arkadaş buluşması, bir okul günü gibi...
Spor, hayatınızdaki en önemli kişi içindir: SİZİN İÇİN.
Kendinize bu vakti ayırın.
Kendinizi ne kadar sevdiğinizi kanıtlayın.

Spora başlayanların %70'i sporu bırakır.
Hayır, siz değil.
Bu kez değil.

Kendinize inanın.
Kendinize bunu yapabileceğinizi kanıtlayın.
İnatlaşın.
Vücudunuz plato dönemine girip kilo vermeyi durdurmuş olabilir.
Sabredin.
Siz sağlıklı hayatı dayattıkça, o da pes edecek ve sonuçları görmeye başlayacaksınız.
Pes eden mi sonucu görür, 1000 kere deneyip sonuç alamasa da ısrar eden mi?



Günün Önerisi


Şekeri bırakmak isteyenler için en sağlam motivasyonu ise THAT SUGAR FILM adlı filmi izleyerek edinebilirsiniz. Google'a "That Sugar Film izle" yazmanız yeterli.

Filmde şekerin vücudumuza zararlarının yanı sıra, beynimize de ne kadar hasar verdiği anlatılıyor.

Bu belgeseli çeken kişi, 2 aylık süre boyunca vücuduna her gün 40 kaşık şeker alıyor.

Üstelik bu şekeri de kola, hamburger, şekerli yiyecekler, pasta, çikolata yiyerek almıyor.

Diyet ürün, sağlıklı gıda, meyveli yoğurt ya da meyve suyu gibi "zararsız sandığımız" yiyecekleri tüketiyor.

Üstelik günlük aldığı kaloriyi değiştirmiyor!
Günde 2300 kaloriyi sebze, protein, sağlıklı doymamış yağ ve kompleks karbonhidrat alarak tüketirken; yine 2300 kalorilik beslenmeye devam ediyor ama bu kez paketli gıdalar tüketiyor.

2 aylık sürenin sonucunda kalori saymanın ne kadar saçma olduğunu, doğru besinlerden alınan kalori ile yanlış gıdalardan alınan kalorilerin arasındaki farkı hayretler içinde göreceksiniz.

Filmi mutlaka izlemenizi öneririm, eğlenceli ve sürükleyici yapısıyla çabucak bitecek.
Üstelik çocuklarımıza "Onları sevindirmek için" yedirdiğimiz çikolata, şeker ve dondurma gibi gıdalarla aslında onları nasıl zehirlediğimize, onların beyin fonksiyonlarını öldürüp daha hiperaktif olmalarına neden olduğumuza da değiniyor.

"Şeker, tatlı krizim var" diyenler, kapitalist şirketlerin bizi nasıl şekere bağımlı yaptıklarını izledikten sonra bir daha şekere bakmak dahi istemeyecek.





--------------------------------------------------------------------------------------------------

GÜNÜN MOTİVASYONU (bugünkü motivasyon oldukça sarsıcı olacak)


Ben yaşlılığa inanmıyorum.
"Benim yaşım geçti" diye bir şey yok.
Sağlıklı hayat, geleceğe yatırımdır.
Bu, karşılığını kayıpsız alacağınız en iyi yatırım.
Bu, geleceğinize, bedeninize, sağlığınıza yatırımdır.


Spor yapmaz ve kötü beslenirseniz;

  • Yıllar geçtikçe daha gevşek olursunuz,
  • daha uyuşuk, bitkin ve yorgun, stresli ve sıkkın.
  • Mutsuz suratınıza bakanların "gel otur teyze" diye otobüste yer verdiği,
  • Nefes darlığı çekerek, azıcık hareket edince bile kalp çarpıntısı yaşayarak,
  • En ufak mesafelerde bile nefes nefese oturacak yer arayarak,
  • Hastane sıralarında tansiyon, şeker, kolestrol ölçümlerinde bekleyerek,
  • Doktorun "Kilo verin, lütfen yediklerinize dikkat edin" diye uyardığı,
  • En ufak esintide hasta olup yataklara düştüğünüz,
  • Torununuzu parka götürmenin bile işkence olduğu,
  • Eklem ağrılarınız yüzünden koltuktan kalkamadığınız,
  • Kanepede tüm gün uyuduğunuz ya da televizyon izlediğiniz,
  • Kilo sorunlarınız yüzünden nefes alamadığınız için geceleri iyi uyuyamadığınız,
  • Horladığınız için kimsenin sizinle aynı odada uyumak istemediği,
  • Televizyonda çıkan sizinle aynı yaştaki ünlünün en fazla 30 gösterdiğini görüp "zaten estetik ameliyat oluyorlar" diye kıskançlıkla düşündüğünüz,
  • Şeker gibi ilaç yutup vücudunuzun artık bu kadar kimyasalı karaciğerde çözmesini beklediğiniz,
  • Arkanızdan "Bu ülkenin kadınları yaşlanınca ne biçim oluyor" diye fısıldaşan ergenleri duyup üzüldüğünüz,
  • Giyecek bir kıyafet bulmak zor olduğu için alışverişten bile keyif almadığınız,
bir gelecek...

Evet, belki biraz karamsar bir gelecek çizdim size.
Ama bunu değiştirmek elimizde.
Ben böyle bir yaşlılık istemiyorum.

Ben fit bir yaşlı olmak istiyorum.


Sağlıklı bir yaşlılık için temiz beslenmek ve hareket etmek yeterli;

  • İnsanlara yaşınızı gururla söylediğinizde "İnanmıyorum, gencecik görünüyorsun, genetik olarak ne kadar şanslısın" demelerini,
  • Torununuzla oynarken onun "anneanne biraz dinlenelim, ne enerjiksin, ben yoruldum" demesini;
  • Doktora gittiğinizde "turp gibisiniz, sanki organlarınız genç birine ait gibi" demesini;
  • Daha tıkanmadan koca yokuşu çıkabilmişken, arkanızdan gençlerin "eski toprak bunlar, ne güçlüler" diye mızmızlanmalarını,
  • kocanızın "şarap gibisin, yıllandıkça daha da güzelleşiyorsun" diye size sokulmasını,
  • Televizyonda gösterilen çoğu ünlüden daha parlak bir cilde, daha gergin bir tene, daha sıkı vücuda, daha fit bir görüntüye sahip olduğunuz için sizi çekemeyenlerin çatır çatır çatlamasını;
  • Evladınızın sizinle "Ben annemle aynı beden giyiyorum, kıyafetleri paylaşıyoruz" diye okulda sizinle övünmesini,
  • Hayattan daha çok keyif almayı ve yaşamın tadını doya doya çıkarmayı, gönlünüzce gezmeyi, dolu dolu nefes almayı, mutlu uzun ve sağlıklı bir ömrü,
  • "Senin gibi 5 genci bile cebimden çıkarırım ben" diyebilecek kadar güçlü olmayı,
istemez misiniz?

Bu yaz herkesin sizin vücudunuza bakıp aynı fizikte olmayı dilediğini hayal edin.
Ama siz tüm kış boyunca azimle çalışırken, onlar bu zahmeti çekmedi.


Dilemek yetmez,
Kimse dilediğine oturarak kavuşamaz.
Dilediğinizi değil, uğruna ter döktüğünüzü elde edersiniz.


Kendinizi seviyor gibi yemek yiyin.
Kendinizi seviyor gibi hareket edin.
Kendinizi ne kadar sevdiğinizi kendinize gösterin.

3 ay içinde, "iyi ki devam etmişim" deyip kendinizle gurur duyacaksınız.

Hiçbir tatlı, pizza, abur cubur, şeker, çikolata;
Sağlıklı yaşamın tadı kadar lezzetli değil.


Yiyecekler daha da stres yaratır, stresi çözmez.
Stresi en iyi çözecek araç, iyi beslenme ve spordur.
Ter atarak dünyadaki tüm dertleri beyninizden atabilirsiniz.


Bu iş, bir gecede olmayacak.
Bir haftada da...
21 gün, bir alışkanlığı hayata yerleştirme süresidir.
21 günde hayatınıza katılan alışkanlığı 90 gün devam ettirirseniz...
90 günde ise, artık hayatınızdan çıkaramadığınız bir prensibinize dönüşür.
Sizin kimliğiniz olur.


Küçük damlalar göle dönüşür,
Her gün azıcık çaba bile 90 günde derya olacak.
Kolay değil, bu yüzden daha tatmin edici.
Yoksa herkes yapardı.
Dilediğiniz fit vücuda ulaşıncaya dek pes etmeyip,
Bunu başaranlar arasına girince insanlar o yüzden size imrenerek bakacak.


Kolay değil, ama kolay.
Sabahları kalkıp yarım saat spor yapmak,
Mideye yağlı, zararlı, şekerli, tuzlu, unlu gıda sokmamak;

Her gün aynaya bakıp aynadaki yansımanıza üzüldüğünüz
bir hayata göre
"daha kolay."


Bakış açınızı değiştirin.
Size uzatılan tatlı, hamur işi, abur cubura bakıp
"O yiyeceği yiyemem, diyetteyim" demek yerine
Kararlı ve sert bir ses tonuyla
"Ben artık öyle yiyecekler yemiyorum." demeyi seçin.

Sağlıklı beslenmeyi seçin.
Çöp gibi beslenirseniz, çöp gibi hissedersiniz.


Unutmayın, bunun kısa yolu yok.
Yanlış şok diyetler, vücudunuzu hapisteymiş gibi hissettiren kısıtlamalar,
Kısa yoldan zayıflayayım diye aç kalmalar, kötü beslenmeler yok.
Kendinizi yıpratacak kadar sakatlayacak kadar spor yapmaya da gerek yok.


Kurallar belli:
1- Haftada 3-4 gün, en az yarım saat spor yap.
2- Sakın pazartesi gününü sporsuz geçirme.
3- Temiz beslen, doğalı ye, paketli ürünleri (diyet, fit olsa dahi) yeme.


Bunu bir ömür devam ettirmeye, benimle birlikte var mısınız?

Kalan ömrümüzü fit, sağlıklı ve enerjik geçirmeye var mısınız?

Diğer motivasyonları da okumak için, başlık
http://www.kadinlarkulubu.com/forum...ik-icin-motivasyon-taktikleri.849527/page-111
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…