günaydın kızlar
_sekerpare_ severim ben seni..
ne güzel düşünürsün sen öyle...
evliliğimin ilk yıllarında eşya borcumuz vardı. gelirimiz çok daha azdı. hiç birikimiz yoktu ama galiba daha güzel yaşıyorduk. öyle benim kılık kıyafet hastalığım da yoktu. hafta sonları kahvaltıya giderdik sık sık.
ekmek arası köfte yaptırıp piknik yerlerinde yerdik.
sonra oğlumuz doğdu. 5 yıl sonra geldi kendileri.
bi zaman sonra ben bazı terfiler aldım. maaşım hızla artmaya başladı.
işyerimde ciddi anlamada mobbinge maruz kaldım.
kendimi kıyafete vurdum.
eeee zamanında alamamışım zaten. içimde kalmış. çok da para kazanıyorum. insanlar bana psikolojik şiddet uyguluyor. aldım da aldım. doldurdum heryerleri. ama içim de bir boşluk var. kapatılamayan, üstü örtüşlemeyen bi boşluk. bi mutsuzluk. alsam gezsem yesem de kapanmayan bi boşluk. bi öfke bi hırçınlık...
baktım olmuyor psikoloğa gitmeye başladım.
2 ay sonra namaza başladım (oğlum doğuncaya kadar kılardım. sonra bıraktım)
esma-ül hüsnayı öğrendim. onları çekmeye başladım.
burada dua topiklerine girdimn...
ara sıra kitap okurdum. sık okumaya başladım. hayatımın bir parçası yaptım.
sporu daha düzenli yapmaya başladım.
dedikoduyla geçen aptal aptal harcadığım zamana bi son verdim...
ve bingooooooo...........
baktım gördüm ki ben artık almıyorum...
alışveriş yapmıyorum...
içimdeki boşluk kapandı...
çok mutluyum...
alamamak giyememek gibi bi uhde kalmadı içimde...
bazen saçma kıyafetlere verdiğim paralara acısam da bunları yaşamam gerekiyormuş diyorum..
şimdi 2 şey kaldı düzene sokmam gereken.
sosyal paylaşım siteleri...
ve boğazım... çok yemiyorum ama yine de azaltmam gerek...