Öncelikle herkese merhaba, bu foruma yeni üye oldum ve oluşum tek sebebi hastalığımla ilgili araştırma yaparken buraya denk gelmek oldu.Benim gibi bu sorundan muzdarip olanları görmek yalnız olmadığımı hatırlatıyor bana.Çünkü eminim siz de benim gibi bir zamanlar "bu sadece bende var, deliyim galiba" diye düşünmüşsünüzdür. Bu hastalıkla geçen koca bir 13 senenin ardından geriye dönüp baktığımda gördüğüm yegane şeylerden biridir bu durumda olan yegane insan olduğumu düşünmem. Aslında dünya genelinde yaygın olduğunu öğrenince ne çok şaşırdığımı hatırlıyorum.
Daha dün gibi aklımda ilk başları.12 yaşındaydım.Birisi bana kirpiğin düşerse üstüne bir dilek tut ve üfle demişti. Ne sebeple ciddiye aldığımı inanın bilmiyorum.Kirpik kaş oldu sonra da saçlarıma geldi sıra... Aslında bugün bir yetişkin olarak biliyorum ki en büyük istediğim annemden ilgi ve şevkat görmekti.Duygularını fizeksel olarak ifade etmekten çekinmeyen benim tersime, annem dokunma kültüründen hoşlanmayanlardı.Üsütne babamla yaşadığı mutsuz evlilik de eklenince bana pek yer kalmıyordu. Oysa benim tek derdim ilgi çekmekti ve bu istediğim beni bilinçsiz bir biçimde bu hastalığa sürükledi.Ah evet o ilgiye kavuştum, hem de fazlayısla ve ne yazık ki hiç de dilemediğim bir biçimde.
Yaptığım şeyden öyle çok korkuyor ve utanıyordum ki, gerçeği kimseye söyleyemedim. Patolojik bir sebebi olmadığına yapılan tonlarca testin ardından karar veren doktorlar beni psikiyatriste yönlenlerdiler.Yine söyleyemedim gerçeği ama koyulan teşhis kısmen de olsa doğruydu.Gerçekten de ağır bir depresyon geçiriyordum. Kendimi çok değersiz hissediyordum ve ne kadar uğraşsam da saçlarımı yolmaktan vazgeçemiyordum.Kaş ve kirpiklerim zaten 1 sene bile dayanmamıştı yoğun yolma eylemlerime.Ne de olsa çok gür saçlarım var bir şey olmaz diye kendimi teselli ediyor,bir yandan da aynada halime bakıp saatlerce ağlıyordum.Sonunda o çok sevdiğim saçlarımda açılmalar göze çarpmaya başladı.Öylesine büyük bir suçluluk duygusu duyuyordum ki resmen altında eziliyorum.Hem bu hastalıktan hem de etrafımdakilere yalan söylemekten dolayı iyice bunalıma girdim ve 14 yaşında ilk sinir krizini geçirdim.Yaşamayanın anlaması mümkün olmayan ve hiçkimsenin de yaşamasını dilemediğim O an hala daha aklımda: Birden olduğum yerde kalakalmıştım,öncesinde ne yaptığımı bilmeksizin.Sonra korkunç bir titreme hissi ve akabinde gelen gülme ve ağlama krizi ve bunlara durmaksızın eşlik eden çığlık atma hali.Üstelik en kötüsü de bu olayın arkadaşlarım ve öğretmenlerimle gittiğim bir gezide başıma gelmiş olmasıydı.Kendimi yerden yere savurmamı izleyen öğretmenlerimin beni tutma çabaları ve arkadaşlarımın dehşeti hala hatırımda.Bunu yaşayanlar var mı bilmem ama ne yazık ki sinir krizinin belki de ne kötü yanı yaşayan bazı kişilerin olayın tamamen farkında olmasıdır.Bunun ardından antidepresanımın yanına bir de sakinleştirici eklendi. Artık geriye dönüp o zaman ki halime kızmanın bir anlamı olmasa da eğer bir şansım olsa geçmişe dönmek için,yapacağım yegane şey saçlarımı yolduğumu itiraf etmek olurdu. Zaten bozuk olan ruh halim, gittikçe kötüleşen saç durumumla iyice kötüleşiyordu ve kendime duyduğum nefreti anlatmaya kelimeler yetmiyordu artık. Öz-nefretin en uç noktası olan inithar işte bu dönemlerde gözüme tek çözüm göründü ve ilk girişimim lise yıllarında oldu. Kurtarılıp hayata dönmek beni daha da büyük bunalıma soktu çünkü suçluluk duyguma yeni bir yük daha eklenmiş oldu. Artık o dönemde saç kalmamıştı nerdeyse başımda ve hayat sadece bir külfetti yaşamak zorunda olduğum.
Size de olur mu bilmem ama bir şey vardır. Hani sanırsınız ya bulunduğunuz ortamdır sorun ve eğer başka bir yere giderseniz, sorunlar düzelecektir. Bu aldatmacaya ben de düştüm ve her şeyin değişeceğine yani kendimin değişeceğine inanarak yurtdışına gittim. Oysa yapılan şey kaçmaktır, sorunlardan ve kendinizden.O yabancı ülkedeyken gördüğüm kişi yine aynıydı. Nereye gidersem gideyim bakış açımı, sorunlarımı,yani neysem onu da yanımda götürdüğüm gerçeği suratıma çarpttı bu defa da. Ne yazık ki insanın sorunlu kısımlarını sandıklara kitleyip, geride bırakarak kaçması mümkün olmuyormuş, bunu öğrendim o zamanlarda. Nereye gidersem gideyim ben aynı bendim.Bu gerçek beni uyundıracağına iyice bunalttı ve ülkeye döndükten bir süre sonra yine intihar girişiminde bulundum. Komadan uyandığımı görünce sevinçten ağlamaya başlayan annemin ve babamın hallerini sanırım ömrüm oldukça bütün netliğiyle hatırlayacağım.
Bunları anlatmak istememin en büyük nedeni triktillomanin tek başına ilermediğinin örneğini sunarak benzer durumda olan arkadaşlara seslenmek istememdir.Hepimizin kendimize küfredip, irademizin zayıflığından ötürü delirdiğimiz anlar olduğuna eminim. 5-6ay elimi sürmediğimi bilirim saçlarıma,kaşlarıma.Tamam, bitti, kurtuldum diye sevinç niraları attığım anlar gözümün önünde.Sonra bir, hatta bir saniye içinde yaşanan bir şey, duyulan bir söz,vb ne varsa tetikleyiverir her şeyi ve başa dönersiniz. Eşlik eden depresyonu ya da panik atağı veyahut diğer rahatsızlığı da beraberinde çözmedikçe başa dönüşler olduğuna hem kendimde şahit oldum hem de son birkaç yıl içinde tanıştığım diğer trikitillomanisi olan insanlarda. Bu hastalık genelde kadınlarda görüldüğü için bildiğim yegane erkek şu 34 yaşında ve yaklaşık 20 senedir bundan muzdarip.Panik atak rahatsızlığını bu hastalından ayrı tuttuğundan pişman olduğunu hep söyler ve şu anda hala bunun için tedavi görüyor.
Bana gelince,yıllar içinde kronik depresyon haline gelen diğer hastalığımı çözmeden triktillomanimin tam anlamıyla iyileşmediğini artık çok iyi bildiğim için şu anda bunun tedaviindeyim. ırademle yendim diyenlere diyecek sözüm yok gerçekten, ben yapamadım,daha doğrusu yaptım ama dediğim gibi dönüşüm oldu geriye.Bu hastalık alışkanlık falan değil kanımca, içerde,derinlerde kalan duyguların, kızgınlığın belki de nefretin en berbat halde dışa vurulması. Benim yaptığım hatayı yapmayın lütfen. Bir uzmanla paylaşın. Yaklaşık 3 sene boyunca saçına dokunmayıp, 1 gecede kafasında nerdeyse saç bırakmayıp kafa derisinde çok büyük hasar veren bir başka kişi biliyorum.Saçlarıma dokunmadığım 6 ayın ardından başa dönünce hissettikerimi kelimelere bile dökemiyorum. Yere çakılmanın en şiddetli hali bu olsa gerek demiştim kendime.
Herkese iyileşme sürecinde sonsuz cesaret ve başarı dilerim.
sevgiler