Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz reflü hastalığı aslında bir yetişkin hastalığı olmasına rağmen çocuklarda bile görülüyor. Strese bağlı olduğu için ‘medeniyetin bedeli’ olarak nitelendirilen reflü, her 100 kişiden 15-20’sinde görülüyor.
Tedavi edilmediği taktirde, hastaların hayat kalitelerini olumsuz yönde etkileyen midenin adı duyulmamış yeni düşmanı reflü, daha çok stresli ortamda çalışan kişilerde yoğun olarak görülüyor. Hastalık, midenin giriş kapısının fonksiyonunun bozularak, mide asidinin yukarıya doğru geri kaçmasıyla ortaya çıkıyor. Zaten Reflü adı da buradan geliyor. Reflü’nün kelime anlamı, geri kaçış demek.
STRES EN BÜYÜK NEDENİ
Reflü hastalığının böylesine sık görülmesinin en önemli nedeni, stres. Stres yoğun mesleklerde çalışanlar, risk grubunda yer alıyorlar. Yaşam biçimine dikkat etmeyenler, alkol, çay ve sigaradan vazgeçemeyenler ile kilolu kişiler, reflü adayı olarak tanımlanıyor.
Reflü tanısının konulabilmesi için belirtilere dikkat etmek önem kazanıyor. Tedavinin ilk basamağında diyet, yaşam biçiminin düzeltilmesi ve daha sonra da ilaç tedavisi geliyor.
İkinci basamak tedavide ise, eğer reflü sonucu hasta, çok fazla ilaç kullanıyor ve şikâyetleri bir türlü geçmiyorsa, son olarak ameliyata başvuruluyor. Reflü’nün ilaçla tedavisi, en az sekiz hafta sürüyor. Reflü’nün teşhis edilebilmesi için endoskopi, en doğru yöntem.
BELİRTİLERİ
Reflü, herkeste zaman zaman görülebiliyor. Ancak yemeklerden sonra ortaya çıkan ve günde 10-15 kez tekrarlayan bu durum, kişiyi rahatsız edecek boyutlara ulaştığında hastalık olarak kabul ediliyor.
Hastalar, sıklıkla mide yanması şikâyetiyle doktora başvuruyor. Bunun yanı sıra; göğüste yanma ve ekşime, boğaza doğru acı su gelmesi, ağız kokusu gibi yakınmalar gelişiyor. Reflü bazen nefes alma güçlüğü yüzünden astımla karıştırılıyor, bazen göğüs ağrısı yapıp, “kalp” endişesi yaşatıyor.
Özellikle yemeklerden sonra ve tok karnına yatıldığında geceleri rahatsız eden şişkinlik, geğirme ve boğulma, göğüste takılma ve sıkışma hissiyle birlikte kalbe baskı ve çarpıntı hissedilebiliyor, derin nefes almada güçlük çekilebiliyor.
Reflü; diş minesi kaybı, ses kalınlaşması, kronik sinüzit, larenjit, hatta astım gibi değişik tablolarla da ortaya çıkabiliyor.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Yaşam alışkanlıkları değiştiriliyor: Eğer kişi şişmansa ve özellikle karın çevresindeki kilolar fazlaysa, öncelikle kilo vermesi sağlanıyor. Beslenme alışkanlıkları düzeltilerek sigara ve alkol kullanımı, kahve, gazlı içecekler ve yağlı besinlerin tüketimi azaltılıyor. Hastaya yatak başını yükseltmesi, yatmadan önce yemek yememesi, sıkı korse ve kemerli pantolon kullanmaları öneriliyor.
İlaç tedavisi: Reflü yakınması olan hastalarda ilaç tedavisi çok önemli bir yer tutuyor. İlaç tedavisi yemek borusunu koruyarak mide asiditesini bastırıyor. Böylece hastaların çoğunda, reflünün yarattığı şikayetler önlenebiliyor. Ancak başlangıçta mutlaka uygulanan ilaç tedavisi, reflü şikâyeti olanların yüzde 80’ini rahatlatmakla birlikte, hastalığın kökeni olan mekanik bozukluğu ortadan kaldırmıyor ve tamamen tedavi etmiyor.
Son çare cerrahi tedavi: Medikal tedavi ile hastaların şikâyetleri geçmiyorsa ya da kanama ve darlık gibi komplekasyonlar varsa, cerrahi tedaviye başvuruluyor. Reflü, özellikle mide fıtığıyla birlikte görüldüğünde yaşam kalitesini çok etkiliyor. Cerrahi tedavi, reflünün mekanik kökenini ortadan kaldıran tek yöntem.