Ben defalarca psikoloğa gittim hiç fayda görmedim desem yeridir, terapi tek başına sinek vızıltısı gibi bir şey. psikolog gibi annem varken gverdiğim paralara acıdım. Bence psikiyatri daha bir tedavi edici, ilaç ve terapi beraber, çok şükür düzeldim ara ara dr. beye kontrole gidiyorum o kadar. Psikologluk güzel meslek ama aşagıdaki yazı ne kadar kısıtlı işleri olduğunu açıklıyor bence, ama seviyorsan tabi ki seçmelisin ve başarabileceğini düşünmelisin!
Türkiye Psikiyatri Derneği, ruhsal sorunlarla ilgili her türlü teşhisin konulması, tedavi planlaması, uygun görülen psikoterapinin uygulanmasının tamamen psikiyatri uzmanlarının sorumluluğu ve yetkisinde olduğunu belirtiyor. Genel olarak toplumda psikolog ve psikiyatrist kavramı sıklıkla karıştırılıyor. Bir çok hasta, mevcut psikolojik yakınmaları için doğru adrese yönlendirilemiyor; bunun en önemli sebepleri arasında ise psikiyatrik rahatsızlıkların toplum tarafından bilinememesi veya ilk başvurunun kime yapılacağının belirsiz kalması denilebilir.
Depresyon, bipolar bozukluk, uyku bozuklukları, şizofreni ve benzeri psikotik bozukluklar, yeme bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, somatoform bozukluklar ve hipokondriasis, fibromyalji, kaygı bozukluğu, panik bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu, alkol ve madde bağımlılığı, histeri-konversiyon, tikler, yaşlılık psikiyatrisi-demans (Alzheimer, frontotemporal demanslar vb.), uzun süren yas, dürtü kontrol bozuklukları psikiyatrinin ilgi alanları arasında yer alıyor. Bu hastalıkların tanısında, deskriptif yöntemlerin yanında muhakkak ayırıcı tanıya yönelik uygun fizik ve nörolojik muayene, rutin tetkikler ve nöroradyolojik inceleme tanı açısından önem arz ediyor. Depresyon veya panik bozukluk gibi toplumda yaygın görülen hastalıkların temelinde hipotiroidi veya hipertiroidi, kan glukoz disregülasyonu ile giden bozukluklar, anemi, vitamin eksiklikleri, kafa içi yer kaplayan lezyonlar, MS ve Lupus gibi vaskülitik hastalıklar olabilmekte, bu tip durumların ayırıcı tanısının ancak bir hekim tarafından konulabilecek olması unutulmamalıdır. Bu açıdan bakıldığında psikolojik–ruhsal sorunlarda ilk başvurulacak kişi bir psikiyatrist olmalıdır; Bu tercihten ziyade bir gerekliliktir.
Peki Psikiyatrist ve Psikolog Arasındaki Fark Nedir?
Psikiyatri Uzmanları (Psikiyatrist), 6 sene tıp fakültesi okuyup bitirerek "Tıp Doktoru" diplomasını aldıktan sonra, 5 sene ruh sağlığının korunması ve hastalıklarının teşhis ve tedavisi yönünde eğitim alan hekimlerdir. Hekimlikte temel prensip “Önce zarar vermemektir”. Her türlü teşhisi koymak, tedaviyi planlamak, ilaç ve diğer tedavi yöntemlerinin yanı sıra, gerekli görüldüğünde uygun görülen psikoterapiyi uygulamak da tamamen psikiyatri uzmanlarının sorumluluğu ve yetkisi içindedir. Başka hiçbir meslek grubunun, bunu yapma yetkisi yoktur. Dünya genelinde ve T.C. Yasaları ile de Türkiye’de bu yetki sadece Hekim olan Psikiyatri uzmanlarına verilmiştir.
Psikolog/Klinik Psikologlar, Fen-Edebiyat fakültelerinde sosyal bilimlerin bir dalı olan psikoloji bölümünden 4 yıllık eğitimin ardından mezun olanlar "psikolog" olarak tanımlanıyorlar. Psikologlar, lisans eğitimleri üzerine klinik psikoloji konusunda yüksek lisans yaptıkları takdirde klinik psikolog olabilirler; Psikiyatri hekimi ile birlikte çalışabilir, gerekli psikometrik testleri hastalara uygulayabilirler. Sonuç olarak psikiyatri hekiminin tanı koymasına ve tedavi etmesine yardımcı olabilirler. Psikologların hukuki olarak tek başlarına tanı koyma ve tedavi etme yetkisi bulunmamaktadır. Ancak klinik psikologlar, özel eğitimlerden geçerek belirli terapi yöntemleri konusunda yetkinlik kazandıklarında, psikiyatri hekimi sorumluluğunda, onun önerisi ve yönlendirmesiyle psikoterapi yapabilmektedirler. Uygunsuz tedavi girişimlerinde mağdurların hukuki girişimleri ile kısıtlayıcı cezalar ve mağdur lehine tazminat hakkı olabilmektedir.
(
Psikiyatrist Doktor Erhan Akıncı 'dan alıntıdır)