Prangalar...

Sra_

Envyistheshadowofsuccess
Kayıtlı Üye
17 Şubat 2013
198
18

Bu kadar aptal olunmazki diyeceksiniz, haklısınız. Sadece paylaşmak istiyorum, okuduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum.

Sanki büyülenmişim, Kör olmuşum da görememişim.
Ben bir Psikopatla birlikteymişim ve daha kötüsü ailem hiç istemediği halde ben ağlayarak ikna etmiştim.
Ailemi o Salak için üzdüğüme çok pişmanım.
Bundan 3,5 yıl önce tanışmıştık.
Ve ben Türkiyeden birini hiç istemiyordum.
Asla Almanyaya ithal Damat getirmem Türkiyeden olmaz diyordum.
Ama büyük konuşmuştum ki başıma gelecekti.
Sonra yazışa yazışa benimde hoşuma gitmeye başladı bu, ki Tipim değildi aslında ama neyse.

Biraz nasıl birileri olduğumuzdan bahsedeyim, daha iyi anlicaksınız.

Ben, 23 yaşındayım, Almanyada doğdum, yetiştim, okudum meslek yaptım gündüzleri çalışıyorum akşamları özel Üniversitede okuyorum. Kazandığım parayla gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, farklı lezzetler tatmayı çok seven biriyim. Hür'üm, ailem arkamda, bana güveniyorlar ve beni hic kısıtlamazlar, bende onların güvenini korumak için ona göre hareket ederim her zaman. Ayakları yere basan, kendine güvenen ve kendi ayarında güzel olduğunu düşünen biriyim. Arkadaşlariyla çok vakit geçiren vede sosyal biriyim. Gülmeyi çok seven, hayat dolu, enerjik, pozitif gülüşünde bile umut olan birisiyim. Alışverişi güzel giyinmeyi ve her Kadın gibi Ayakkabı hastalığı olan biriyim.

O, 23 yaşında, Türkiyede doğmuş, yetişmiş, lise mezunu, mesleği olmayan ve kendini geliştirmeye merakı olmayan biri. Tek oğlan ve el bebek gül bebek yetiştirilmiş. Hayatında hiç çalışmamış ve aşırı sinirli biri. Hiç hobileri olmayan, sosyalliği sıfır, boş vaktini boş geçiren biri. Ağzı iyi laf yapan, ama kısıtlı bir bilgi hacmine sahip olan ve hayata dar bir Pencereden bakan biri. Karşısındakinin fikrini önemsemeyen sadece kendi fikrini doğru zanneden biri. Hayattaki tek amacı para kazanmakla birlikte Almanya merakı olan birisi. Birde kendini ve boyunu posunu çok beğenen öven biri, birazda narsist.

Bu iki insan hiç birbirine uyumlu değil dimi?
Dişardan bakan biri anlıyorda ben nasıl anlayamadım.
Sanki büyülendim de körü körüne uçuruma gittim..
Alman iş arkadaşlarım bile dediler, ailem, arkadaşlarım herkes..
Kimse olumlu bakmıyordu, yakışmıyorsunuz, kültür farkı çok aşırı, hayata bakış açınız farklı olmaz dediler..
Ben sevdiğine öyle inanmıştım ki ama böyle bir Sevgi olamazmış.
Ben böyle birini sevemezdim ki?
Onun ilgisini Aşk Sevgi zannetmişim.
Ve 3 yıllık bir birliktelik.
Hep Gözyaşı, stres, saçma ve gereksiz kıskançlıklar..
Kıskanılmak iyi hoş ta insan küçük erkek bir bebeği sevdiğinde onu bile kıskanırmı?
Artık kıskanmayı geçmişti psikopatlığa doğru gidiyordu.
Üniversiteye gideceğim günlerde bi afralar tafralar gidip kendime orada birini bulacakmışım da.
Düğünlere kınalara göndermemeler ordada biri beğenirmişte aklımı çelermiş.
Bahaneside hep seviyorum kıskanıyorum falan filan, saf gibi inanıyormuşum bende.
Arkadaşlarımla görüştüğümde bir tripler..
Erkeğin trip atanıda hiç çekilmez yani.
Ailemi kötüledi, sinirlendiğinde bana küfretti..
Hep bir güvensizlik, hep bir şüphe..
Sinirini hep benden çıkarırdı..
Günah keçisi bendim ya..
Sürekli baskı uygulamalar..
Terk ederim giderim diye tehdit etmeler..
Kızlarla kahve içmeye giderdim günlerce triplerini çekerdim..
Eve geç kalınca hep bir şüpheler nerede ne yaptığıma dair..
Benim ailem bunları bilseydi ortalığı yıkardı.
Ama ben ilişkimi hiç anlatmadım.
Belkide anlatacak güzel bir yanı olmadığı için, bilemiyorum..
Herşeyi içimde yaşadım, geceleri stresden dişlerimi sıktım..
Ama yinede terk edemedim, çok denedim olmadı vaz geçemedim Söz yüzüğünü atamadım.
Belamı arıyordum sanırım.
İki ülke arasında bizim aramızda dağlar kadar fark varmış ta ben perdeleri çekmişim gözlerime .
Aile yapısı olarakta uyuşmuyorduk ki.
Sonradan Araştırıldı ve ailesi komşularıda dahil pek kimseyle anlaşamıyormuş, o nun içinde psikopat o çocuk diyorlarmış sinirden kapı kıran biriymiş. Bir yerden olumlu birşey duymadık.
Onunla tanıştıktan sonra
geleceğe ümitsiz bakan,
Yaşamak istemeyen,
Prangalar giydirilmiş biri oldum.
Ben artık BEN olmaktan çıkmıştım.
Kukla olmuşum, bana dair hiçbirsey bırakmamıştı bende.
İntihar bile çok kez aklıma gelmişti.
Nefes alamamak,
Yaşarken ölmek,
İçinde hep bir huzursuzluk olan biriydim.
Bana güzel Aşk' a dair birşey yaşatmadıda zaten.
3 yıl içerisinde bir hediye bile görmedim, evlilik teklifi almadan sözlendim, hatta geçen ki doğum günümü bile kutlamadı hatırlamadı.
İnsanın eşi olacak insan, insana huzur veren, onu tamamlayan, güvenen, destekleyen, sevdiğini gösteren ve hissettiren biri olmalı değilmi?
Ben nasıl olduda böyle biriyle görüştüm aklım almıyor.
Yaklaşık 5 hafta önce yine tartıştık ve ben bunu her yerden engelledim. O gün bugündür konuşmuyoruz. O belkide hala onu arayacağımı, peşinden koşacağımı zannediyor. Eminim ki benim ayaklarına kapanmamı bekliyor.
Ama benim bu süre içerisinde aklım başıma geldi.
Sanki sarhoştum ve biri üzerime bi kova soğuk su döktü.
Kendime dedim sen ne yapıyorsun? Senin ailen arkadaşların arkanda neden kendini bu kadar ezdiriyorsun?
sana küfretmesine nasıl izin verebiliyorsun?
ailene böyle bir Damat yakışırmı?
Bu kadar baskıyı sana nasıl uygulayabiliyor? O kim ki?
Seni nasıl değiştirmeye kalkabilir?
Senin ona ihtiyacın yok, onun sana ihtiyacı var!
Sana saygısı sevgisi olmayan biriyle neden uğraşıyorsun?
Bütün enerjini emiyor farkında değilmisin artık?
Artık bir silkelen ve kendine gel!
Ve herşeyi sildim beynimden.
Çok büyük bir zevkle tüm fotoğraflarımızı sildim telefonumdan.
Rabbime şükürler olsun ki,geç olmadan farkında vardım.
Ağustos da gidip yüzüğü iade edeceğim.
Yıllarımı geri kazanacağım..
Kendimden o kadar eminim ki..
Pranalardan kurtuldum..
Omzumdaki yük kalktı..
Artık nefes alabiliyorum..
Geleceğe umutla bakabiliyorum..
İçten gülebiliyorum..
Gözlerim gülüyor yine..
İçimdeki bu kıpırtıyla bu umutla herşeyin üstesinden gelebilirim ben..
O kadar mutluyum ki..
Bir çocuğun sevinmesi gibi..
Önüme gelene sarılmak istiyorum..
Beni uçuruma sürüklemek isteyen birinden kurtuldum..
Sabahları severek uyanıyorum..
Kuşların cıvıltısını bile duyuyorum artık..
Yağmurda ıslanmak ne kadar güzelmiş..
Bu güzelliklerden 3 yıl mahrum kalmışım ben..
Hayat, aileniz ve dostlarınız yanınızdaysa gerçekten güzel Sadece o perdeyi kaldırıp görebilmek lazım.
Rabbim onların eskikliğini göstermesin kimseye.

Ben şimdi eski BEN olmaya gidiyorum.

Kimsenin sizi değiştirmesine izin vermeyin.
Siz, SİZ olduğunuz için güzelsiniz ve özelsiniz.
Sağlıcakla kalın.
 
Son düzenleme:
İlk başta cocuk gibi sevinirsin umudun tavandadır cünkü sonra yavaş yavaş bi boşluğu farkedersin aman diyim o boşlukta tekrar dönme.en iysi olur inş hakkında.
 
özet geçebilcek biri varsa bildirim yabilirmi litfenn
 
Tebrik ederim sizi olaylar resmiyete dökülmeden bu prangalarınızdan kurtulabildiğiniz için...
 
özet geçebilcek biri varsa bildirim yabilirmi litfenn

Şimdi Sra Almanya'da doğmuş büyümüş, aynı anda hem okuyan hem çalışan, sosyal, hayattan zevk alan, hobileri olan bir kız. Ama sonra senelerce yapmam dediği şeyi yapıyor ve 23 yaşındayken yine 23 yaşında olan Türkiye'den bir Türk erkeğiyle beraberliğe başlıyor. Bu çocuk da lise mezunu, hiç hobisi olmayan, hayata dar bir açıdan bakan, kültürel hiçbir birikimi olmayan bir insan. Aşırı kıskanç, kısıtlamacı kızı hiçbir yere yollamıyor, arkadaşlarıyla kahve içmeye bile gidemiyor gidince haftalarca tribini çekiyor kız bunun. Kız erkek bebek sevince bile erkek bebekten kıskanıyor kıza hayata zindan ediyor. Çok agresif , sinirlenince kıza hakaretler ediyor, ailesine saydırıyor. Bunlar sözleniyorlar, kız buna aşık sanıyor kendini. Ama sonra fark ediyor ruh hastası olduğunu, içindeki yaşam enerjisini sömürdüğünü onu mutsuz ettiğini ve her yerden çocuğu engelliyor, çocuktan ayrılıyor bu Ağustos'ta söz yüzüğünü geri verecek. Ayrıldıktan sonra yeniden doğmuş gibi, özgür, sosyal, mutlu bir kız oluyor.
 
Son düzenleme:
Şimdi Sra Almanya'da doğmuş büyümüş, aynı anda hem okuyan hem çalışan, sosyal, hayattan zevk alan, hobileri olan bir kız. Ama sonra senelerce yapmam dediği şeyi yapıyor ve 23 yaşındayken yine 23 yaşında olan Türkiye'den bir Türk erkeğiyle beraberliğe başlıyor. Bu çocuk da lise mezunu, hiç hobisi olmayan, hayata dar bir açıdan bakan, kültürel hiçbir birikimi olmayan bir insan. Aşırı kıskanç, kısıtlamacı kızı hiçbir yere yollamıyor, arkadaşlarıyla kahve içmeye bile gidemiyor gidince haftalarca tribini çekiyor kız bunun. Kız erkek bebek sevince bile erkek bebekten kıskanıyor kıza hayata zindan ediyor. Çok agresif , sinirlenince kıza hakaretler ediyor, ailesine saydırıyor. Bunlar sözleniyorlar, kız buna aşık sanıyor kendini. Ama sonra fark ediyor ruh hastası olduğunu, içindeki yaşam enerjisini sömürdüğünü onu mutsuz ettiğini ve her yerden çocuğu engelliyor, çocuktan ayrılıyor bu Ağustos'ta söz yüzüğünü geri verecek. Ayrıldıktan sonra yeniden doğmuş gibi, özgür, sosyal, mutlu bir kız oluyor.

milena tşk ediyorum canım ya:KK16::KK16::KK16:

ayrılmışsa ne mutlu ona
 
Valla şuan çalışıyorum okuyamadım çok uzun ama her ne sorununuz varsa umarım biran önce çözüme kavuşur :KK14:
 
Bu ruh hastasiyla 3 yilini gecirecek akla sahipsen, yuzugu iade etmeye gittiginde ikinci bir yuzuk daha takar geri donersin merak etme.
 
Bence o yüzüğü postayla yollayın siz, elden vermeyin ne yapacağı belli olmaz bu adamın.
 
buradaki olumsuz yorumlardan (nasıl olsa geri dönersin vs. gibi) etkilenme sakın. insanlar kendi olumsuzluklarını başkalarına da bulaştırmayı pek severler.
doğru yolu bulduğuna sevindim.
tek tavsiyem yüzüğü vermek için bile görüşme. kargo falan yap. hiç gerek yok onun yüzünü görmene.
 
En nihayetinde doğru kararı vermişsin.
En başını okurken hem üzüldüm hem kızdım biraz. Sonra doğru kararı vermen güzel ama her işin mantığı var. Başlarken bence 3 mantık 2 aşk olarak ele almalısın. Mantığın kabul etmiyorsa aşk bir noktadan sonra taşınmaz.
Yani hem kendini hem de onu oyalamış oldun.
Zamanlarınıza yazık, eforunuza yazık.
 
İlk başta cocuk gibi sevinirsin umudun tavandadır cünkü sonra yavaş yavaş bi boşluğu farkedersin aman diyim o boşlukta tekrar dönme.en iysi olur inş hakkında.

Allah korusun.
Nefret bile hissetmiyorum ona karsi, cünkü o bile bir duygu.

tesekkür ederim dilekleriniz icin.
 
o yüzüğü elden sakın vermeyin! bencede!
tebrik ederim kararrız çok doğru gerçekten ruh hastasıymış bay!
 
En nihayetinde doğru kararı vermişsin.
En başını okurken hem üzüldüm hem kızdım biraz. Sonra doğru kararı vermen güzel ama her işin mantığı var. Başlarken bence 3 mantık 2 aşk olarak ele almalısın. Mantığın kabul etmiyorsa aşk bir noktadan sonra taşınmaz.
Yani hem kendini hem de onu oyalamış oldun.
Zamanlarınıza yazık, eforunuza yazık.

bende kendime cok kiziyorum.
Ama dedigim gibi büyülenmis gibi birsey olmusum.
Yoksa normalde mantikli düsünebilen biriyim aslinda,
am bu konuda gercekten kendime bile inanamadim nasil böyle bir Hata ya düstügüme.
Buda bana ders oldu tabi.
 
o yüzüğü elden sakın vermeyin! bencede!
tebrik ederim kararrız çok doğru gerçekten ruh hastasıymış bay!

evet suan bende öyle düsünüyorum, Postaliyim gitsin.
Malesef, gec anladim ama yasayacagim varmis.
Bundada vardir bir hayir.
 
X