Mamografik Tarama Programları
Niçin öneriliyor?
Meme kanseri kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri. Erken saptanamadığında ölüm riski oldukça yüksek. Meme kanserinin erken dönemde saptanmasını sağlayan en önemli olanak; mamografik tarama. Mamografi tetkikiyle, yaklaşık 2 yıl önce meme kanseri oluşumları yakalanabiliyor. Bu oluşumların elle muayene sırasında belli olması için 2 yıl geçmesi gerekiyor.
Kimlere öneriliyor?
Herhangi bir bulgu ya da belirti olmasa bile 40 yaşın üzerindeki tüm kadınlara düzenli olarak mamografi çektirmeleri yani mamografik tarama yaptırmaları öneriliyor. Taramanın düzenli olarak uygulandığı ülkelerde meme kanserine bağlı ölümlerin yüzde 19-64 (ortalama yüzde 30) oranında azaldığı da biliniyor.
Kimlere önerilmiyor?
Kırk yaşın altındaki kadınlara mamografik tarama önerilmiyor. Bunun aşağıdaki şekilde birkaç farklı nedeni bulunuyor.
- Genç kadınlarda memenin süt üreten dokusu fazla (meme yoğundur) olduğu için mamografinin kanser saptamadaki başarısı düşüyor.
- Genç kadınlarda meme dokusu radyasyona daha duyarlı olduğu için mamografi riskli olabiliyor.
- Genç kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı daha az.
Hangi aralıklarla yaptırılmalı?
Kırk yaşın üzerindeki kadınlarda tarama bir ya da iki yıllık aralıklarla uygulanabiliyor. Özellikle 40-50 yaş arasındaki kadınlarda ortaya çıkabilecek kanserlerin hızlı büyüme olasılığı daha yüksek olduğu için yıllık tarama yapılması öneriliyor.
40 yaşın üzerindeki kadınlarda mutlaka mamografik tarama yaptırılması gerekiyor. Kanserde erken tanı avantajı sağlayan mamografik taramanın, düzenli olarak uygulandığı ülkelerde meme kanserine bağlı ölümlerin yüzde 19-64 (ortalama yüzde 30) oranında azaldığı biliniyor. Genç kadınlarda ise tarama için kendi kendini muayene, fizik muayene ve ultrasonografi yöntemlerinden yararlanılıyor.
Mamografide alınan radyasyon tehlikeli mi?
Pek çok kadın mamografide alınan radyasyondan dolayı endişe duyuyor; oysa bu işlem sırasında alınan radyasyon dozu son derece düşük. Bir kişinin 3 ayda normal olarak maruz kaldığı ya da uzun bir uçak yolculuğunda alınan radyasyon dozu mamografiye eşit. Dijital mamografilerde bu doz daha da düşüyor. Radyasyona bağlı kanser oluşma olasılığı teorik olarak mümkünse de, mamografide ve özellikle 40 yaşın üzerindeki kadınlarda bu olasılık yok denebilecek kadar az. Cihazların düzenli bakım ve kontrolünün yapıldığı modern merkezlerde mamografik taramadan endişe edilmesi gerekmiyor. Doğru ve erken tanıyla elde edilecek fayda riske göre çok daha fazla.
Mamografik taramanın riskleri neler?
- Deneyimli bir uzman tarafından çekilmesi gerekiyor: Mamografide zaman zaman şüpheli bulgular ortaya çıkabiliyor ve bu nedenle hastanın geri çağrılması, ek filmler çekilmesi, hatta zaman zaman biyopsi yapılması gerekebiliyor. Bu nedenle hasta endişe duyabiliyor. Dijital mamografi ve özellikle tomosentez bu riski oldukça azaltıyor. Gereksiz ek çekimlerden ve biyopsilerden kaçınmak için mamografilerin mutlaka deneyimli bir meme radyoloğu tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.
- Bazı durumlarda ultrasonografiye de ihtiyaç duyulabiliyor: Mamografik taramalarda kanser kendisini her zaman göstermeyebiliyor. Özellikle meme parankimi yoğun olan kadınlarda mamografinin duyarlılığı oldukça düşük. Bazen kitle fizik muayenede ele gelse bile mamografide bulgu vermeyebiliyor. Mamografinin kanser saptamadaki başarısı cihazın kalitesi ve hekimin tecrübesi ile yakından ilişkili olsa da en tecrübeli ellerde bile yüzde 80-85 civarında olduğunun unutulmaması gerekiyor. Dijital mamografi ve tomosentez ile bu oran artırılabiliyor. Özellikle meme parankimi yoğun olan kadınlarda taramada mamografinin ultrasonografi ile birlikte kullanılması gerekiyor. Bu şekilde duyarlılık yüzde 90’ın üzerine çıkarılabiliyor.
Memede sertlik ya da başka bir belirti hisseden kadınların, önceki mamografi sonuçları normal olsa bile, vakit geçirmeden doktorlarına başvurmaları gerekiyor.
Mamografiler nasıl değerlendiriliyor?
Mamografiler her zaman eski incelemeler ile karşılaştırarak değerlendiriliyor. Bu nedenle eski filmlerin atılmaması ve mamografi çekimine gelirken hasta tarafından getirilmesi gerekiyor. Meme hastalıkları, kitle, yapısal bozulma, iki meme arasında asimetri veya mikrokalsifikasyon kümeleri şeklinde bulgu verebiliyor. Bu bulgular hem iyi huylu hem de kötü huylu meme hastalıklarında görülebilecekleri için, görüntülerin mutlaka deneyimli bir meme radyoloğu tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.
BIRADS Sınıflandırması nedir?
Tüm dünyada meme görüntülemesi raporlarında BIRADS (Breast Imaging Reporting and Data System) adı verilen bir kategorizasyon sistemi kullanılıyor. BIRADS, bulguların doğru olarak sınıflandırılması, meme ile ilgilenen tüm hekimlerin ortak bir dil kullanması ve bu sayede hastanın en doğru şekilde yönlendirilebilmesi için geliştirilmiş bir sistem.
BIRADS Sınıflandırması:
Kategori 0: Ek görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç var
Kategori 1: Normal bulgular
Kategori 2: Kesinlikle iyi huylu bulgular
Kategori 3: Muhtemelen iyi huylu bulgular
Kategori 4: Şüpheli bulgular
Kategori 5: Yüksek olasılıkla kötü huylu bulgular
Kategori 6: Biyopsiyle meme kanseri saptanmış olan hastalar