-
- Konu Sahibi zeytinin annesi
- #61
seni okadar iyi anlıyorum ki canım hemen hemen aynı şeyleri yaşamışız bu ara evlilik terapisti değil cinsel terapiste gidin biz öyle yaptık belki eşinin cinsel terapi olayı hoşuna gider biz daha önce bir seans gittik hoş devamı olmadı ama bı araştır derimArkadaşlar hepinize merhaba, öncelikle bir önceki konumda beni yalnız bırakmayıp yapıcı yorum yaptığınız için hepinize tek tek teşekkür ederim. Gerçekten iyi ki varsınız
Gelelim bugünkü halimize.. Aslında çok şey değişmedi diyebilirim. Size anlatacaklarım var. Bir evlilik danışmanına gideceğimden bahsetmiştim; gittim. Ancak sadece 1 kez gidebildim. 2. kez gidecek olduğumda eşimle tartıştım ve beni üstü kapalı bir şekilde tehdit etti. Öncelikle olayları sırasıyla anlatmak istiyorum. Umarım vakit ayırırsınız.
Psikoloğa gitmeye karar verdiğim günün akşamı eşim işten gelince, öyle alelade bir anda (özellikle daralmasın diye karşıma alıp bir konuşma yapmadım) çamaşırları asarken kendisine evlilik danışmanına gitme konusunda ne düşündüğünü sordum (okuyanlar bilir, bir önceki konumda yazmıştım, eğer bir yolunu bulamazsak gideriz demişti-beni yemiş desem yeridir!-) ve aldığım cevap: "Neden gidecekmişiz evlilik danışmanına?!" oldu. Hem şaşkınlık hem kızgınlık içeren bir cevaptı bu. Ardından "Hem evlilik danışmanı ne demek ya??" diye bir soru geldi. Ben de bıraktım çamaşırları karşısına geçtim "Sen benimle dalga mı geçiyorsun ya?!" dedim. Şu an sahne gözümün önüne geldi ve sinirden ellerim titriyor. Sen gelmezsen gelme ben kendim gideceğim deyip randevu aldım ve gittim. Elbette ki durumumuzu anlatınca psikolog eşimle de konuşması gerektiğini, onu bir şekilde seansa gelmeye ikna etmemiz gerektiğini söyledi. Velhasıl randevumun ertesi günü eşim "Eee ne dedi deli doktorun?" (!!!!) diye sordu ve o sırada sarılıyorduk. Ellerini tuttum ve dedim ki (psikoloğun önerdiği şekilde) "Beni daha iyi anlayabilmesi için seninle de görüşmesi, beni bir de senden dinlemesi gerekiyormuş." Hemen ellerimi bıraktı ve ben hayatta gitmem diye isyanlara başladı. Ben de yaşadığım hayalkırıklığıyla çenemi tutamadım ve büyük bir tartışma yaşadık, ben dırdır ettim o da beni resmen evden kovdu. Gitmedim tabii ki ben de onu kovdum. Buraları çok detaylı yazmak istemiyorum o günü hatırlamak canımı yakıyor. Neyse evden bi atarla beni boşanmakla tehdit ederek bir çıktı yarım saat sonra geri geldi. O akşam da teyzem ve bir arkadaşım şehir dışından bize misafirliğe gelecekleri için işleri normalden daha hızlı yoluna koymak istedim. Tartışmalı olduğumuzu anlamasınlar diye. Bir şekilde iletişim kurduk, misafirlerimizi güzelce ağırladık vs. Ben o hafta psikoloğun önerdiği kitabı (Gary Chapman/ Beş Sevgi Dili) okudum. Gayet motive edici ve gerçekten bakış açımın değişmesine yardımcı olan bir kitaptı bu. Ve cinsellik konusunu bir süre açmamaya, üstüne gitmemeye karar verdim. 2 hafta sonra 2.seansıma gidecekken gayet normal konuşurken randevu alıp tekrar gideceğimi eşime söyledim. Eşim de buna gerek olmadığını (çünkü sorunu ile yüzleşmekten korkuyor, sorunun kendisinde olduğunu bildiği için, zira o büyük tartışmamızı psikoloğa mail ile anlattım kendisi bu sebepten öfke nöbetleri geçirdiğini yazdı) boş yere gitmiş olacağımı falan söyledi. Daha sonra yattık ve ben bir girişimde bulundum birlikte olmak için. O da çok yorgun olduğunu söyledi ve beni reddetti (aslında reddedeceğini tahmin ediyordum yine de sormak istedim, neden bilmiyorum, sanırım denemek istedim) sonra ona bir daha kendisine bu anlamda yaklaşmayacağımı söyledim, gerçekten bu işin peşini bıraktığım mesajını vermek için. Aslında bunu iyi niyetle söylemiştim. İstediğin zaman sen bana gel, ben sana bir daha gelmeyeceğim dedim. Sürekli gözüm üstündeymiş gibi hissediyorsun dedim. Ve eşim patladı, psikoloğa mı gidiyorsun nereye gidiyorsan git başımdan dedi bana durduk yere. Ben de psikoloğa kendim takıntı haline getirdiğim için, yani kendim için gittiğimi ona daha önce söylediğimi hatırlattım ve gideceğim tabii ki dedim. "Sen psikoloğa gidersen ben de nerelere gideceğimi çok iyi biliyorum" gibi saçma sapan ne idüğü belirsiz bir şekilde beni tehdit etti. "Sen bana destek olacağın yerde bir de tehdit mi ediyorsun, sana yazıklar olsun." dedim ve konu o şekilde kapandı. Neyse uyuduk uyandık vs bir şekilde bu konuşma da unutuldu. Ben ertesi gün psikoloğa bir mail daha attım ve eşimin üstüne gitmemem gerektiğini, bir süreliğine bu konuyu hiç ama hiç açmamam gerektiğini yazdı. 1-2 ay sonra tekrar görüşelim yazdı. Bu olaydan sonra eşim bana yaklaşmaya başladı, bunun sebebi beni kırdığının, gereksiz yere, haketmediğimi bildiği halde kırdığının farkında olup bunu telafi etmeye çalışmasıydı. Normalde sofrayı toplarken kendi tabağını alır mutfağa götürür fakat kendini affettirme girişimleri sırasında bütün sofrayı toplamaya, bana diğer işlerde yardımcı olmaya başladı. Tabii bunların hepsini açıkça görebiliyor ve yüzüne bile doğru dürüst bakmıyordum. Gerçekten çok kırılmıştım. Ve karar vermiştim bir daha asla teklifte bulunmayacağıma. Bu tribimi mümkün olduğunca uzun tutmaya çalıştım (1 hafta sürmüştür en fazla) ve o arada saçımı boyattım, dışarıda vakit geçirdim, evde pek durmadım. Anlayacağınız kafamı dağıtmak için sürekli kendimi meşgul ettim. O beni tehdit ettikten 1-2 gece sonra ben yatakta kitap okurken geldi ve bana yanaştı, sevişmek istedi. Sürekli gülmeler, gün içinde bana yaklaşmaya çalışmalar vs. Bana sarılırken kolumu bile kıpırdatmadım o süre içinde ve gelmiş benimle sevişebileceğini düşünüyor, ne akıl ama. Hayatımda ilk kez onu reddettim. Öyle açık açık değil, soru-cevap olmadı tabii. Kitabını daha çok okuyacak mısın diye sordu ben de evet dedim gözünün içine bakarak. Bir süre daha umutla bekledi uyumadı ama o psikolojide gerçekten onunla sevişemezdim. Hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım. Yüzüm bile gülmedi o 1 hafta (aslında yaklaşık 1 hafta). Esprilerine bile hıı diyebildim sadece. Bu reddetmenin ertesi günü adet oldum. Eşim sen neden iki büklüm oturuyorsun diyene kadar ona söylemedim(mecbur kalmadıkça konuşmadığım için) amanın adet oldum deyince dünyası başına yıkılmış gibi yaptı. Bu durum ise bana hiç samimi gelmiyordu tabii. Öyle bayık bayık suratına baktım sadece. Neyse adetim bitince birlikte olduk (bundan tam 10 gün önce) ve o günden beri ses yok. Ben de zaten girişmiyorum artık dediğim gibi. Sonra dudağımda uçuk çıktı (bugün tam 5.gün) hemen eczaneye gittim krem aldım ve bugün hala tam olarak geçmiş değil. Uçuk dediysem hiç iğrenç bir hal almadı, erkenden ilaç aldığım için hep sönüktü. Eşim de kendi çapında bana takılıyor işte dudağını iyileştir (sanki o iş sadece dudakla oluyormuş gibi) bir an önce diye. Şu an bu konu hariç aramız iyi, tartışmalı veya kavgalı değiliz. Ama kızlar elimde değil, ister istemez moralim bozuluyor. Bakın daha 10 gün oldu. Seks düşkünü falan değilim (olabilirdim de, olanlara da saygım var yanlış anlaşılmasın) ama sizce de bu şekilde yaptığımız şey sadece pislikleri halının altına süpürmek olmuyor mu? Anlayacağınız biraz morale ihtiyacım var. Başkalarına gelince hemen pozitif şeyler önerebiliyorum ama kendime gelince, hala o istediğim ölçüde ilgiyi göremeyince aklıma hep aynı soru geliyor:"Bu ömür boyu böyle mi sürecek?" beni bu soru çok düşündürüyor. Ve bu düşünceler beni mutsuzluğa itiyor. Şu anda psikoloğa da gidemediğim için elim kolum bağlı gibi hissediyorum. Eşim sanki 10 gündür hiç masturbasyon yapmıyor mu, eminim yapıyordur. Ve inanın normalde olsa belki ama bu duygularla ona şahit olmayı hiç istemiyorum. Belki libidosu düşüktür, belki hormonları düşüktür. Ki bence psikolojik. Ama hala belli bir şeyden ötürü sebebi bu işte bana anlattı diyemiyorum. Kendimi ara ara gaza getirmeye çalışıyorum. Ama duygularım konusunda rol yapabilen biri olmadığım için eminim şu sıralar bu düşüşümü anlayacak ve üzerine alınacaktır. Sürekli sorguluyorum. Lütfen beni daha da düşürecek şeyler yazmayın, zaten kafamda kırk tilki dönüyor. Sadece derdimi paylaşmak için yazıyorum, bazen bu konularla dalga geçer gibi yorum yapanlar oluyor onlara öyle içerliyorum ki bilemezsiniz. Onun için eğlenmek isteyenler benim yazdıklarımdan uzak dursun lütfen.
Şimdiden teşekkür ederim.
Dogru bir tespit gibi fakat sevgi azalsa bile erkek ihtiyacindan dolayi sık yaklasmaazmiHayatinanlamisensin .!.:ben sunu kanaat getirdim.
birbirlerini sevmeyen az seven yada birbirlerinden soguyan ciftlerde birbirlerinden uzaklasiyorlar..
psikiyatristi deneyin bence .Ben tek başıma psikoloğa gittim
Şimdi kendim bile o kadar şaşkınım ki, buraya yazdığımda isteyen inansın istemeyen inanmasın 2 gecedir eşimle onun bana yaklaşması sonucu birlikte oluyoruz. Şu işi bi yoluna koyabilseydik keşke dedim, koyacağız sen hiç merak etme dedi. Konuşma olarak aramızda bu konuyla ilgili geçen tek şey iki gece önce bu oldu. Dün de gayet teklifsiz kendiliğinden olunca üst üste yazayım dedim. Sen miydin hatırlayamadım, bir arkadaş erkekler seksi yaptıkça daha çok istiyorlar diye yazmıştı. Acaba öyle mi oldu diyorum. Yarın da yapalım mı diye sordu bir de dün gece. Gerçekten o kadar şaşırdım ki ne diyeceğimi bilemedim. Umarım kalıcı bir durumun başlangıcıdır.Önceki konundan bildiğim için sonuna kadar okudum ve Nasıl akıl verebilirim inan bilmiyorum. Benimki de maalesef öyle çok düşkün değil ama ben üstüne gide gide rahatlattım ve öylece düzeldik baya. Doktor konusunda keşke ikna olsa ama erkekler bu konularda bizim kadar cesur olamıyor. Dilerim hakkında hayırlısı olur.
Evli olmadığınız halde burada bazı evli olup "boşa gitsin, kendine acı." diye yorum yapanlardan çok sizin bu "mantıklı" yorumunuzu dikkate alıyorum.Cinsellik açısından zayıf olan erkekler bununla yüzleşmekten nefret eder.Evli olmadığım halde bunu milletten duya duya çözdüm artık.Psikolog konusundada durum asla farklı değil.Hiç bir erkek kolay kolay psikologa gitmez hatta eşininde gitmesini istemez.Ve hatta erkek arkadaşımla çok sıkıntılı olduğumuz bir dönemde bende gitmek istediğimi söylediğim zaman (sadece ben,o değil) bunu dahi reddetmişti.Kendimiz çözeriz filan diye.Erkeklerin psikolog diyince akıllarında ne canlanıyor bilmiyorum, ama gitmekten ve gidilmesinden hoşlanmadıklarının farkındayım.Bu sebeple bukonuda ılımlı davranmayan yada size yardımcı olmayan tek erkeğin eşiniz olduğunu düşünmekten vazgeçerek başlayabilirsiniz bişeylere. O zaman mutlaka sakinleşiceksinizde.Birde sorun yaşadığınız konuları açmamayı ve üzerine gitmemeyi doğru yapmışsınız fakat buna surat asmayıda eklemek bence doğru bi yöntem değil.Eşinizin sizin için yaptığı kendini affettirme çabalarını görmezden gelirseniz bu durum çok kısa sürer eşiniz tüm yaptıklarından yeniden vazgeçer.Sizden olumlu pozitif karşılıklar aldıkça aynı güzellikleri yapmaya ve kalbinizi onarmak için çalışmaya devam edicektir. AKsi halde sadece önünü kesersiniz.
Evli olmadığınız halde burada bazı evli olup "boşa gitsin, kendine acı." diye yorum yapanlardan çok sizin bu "mantıklı" yorumunuzu dikkate alıyorum.
Teşekkür ederim.
Açıkça sordum da söyledi mi sanıyorsunuz? Bakın, size saygı duyuyorum ama sanırım bazı şeyleri kestirip atma konusundaki ısrarınız, hemen bir sonuca bağlanmalı şeklindeki duruşunuz beni olumsuz düşüncelere itiyor. İstediğiniz şekilde yorumlarınızı yapmakta özgürsünüz elbette, ancak astığım astık, kestiğim kestik tavırlarındaki tavsiyeleriniz bana göre değil. Ben böyle bir karaktere sahip değilim, sizin gibi sadece siyah-beyaz değilim grilerim de var. Buna isterseniz kendi lügatınızda "kendini kandırıyorsun" diyebilirsiniz, istediğinizi düşünebilirsiniz. Eşimin eşcinsel olma olasılığı herhangi bir erkeğin eşcinsel olma olasılığı ile aynıdır. O eşcinsel olabilir ve ben bunu bilmiyor da olabilirim. Tüm bunlara rağmen bir şey için, hele ki bu şey evlilik gibi ömür boyu sürmesini düşünerek imza attığım bir şey ise, sonuna kadar savaşmadıktan sonra benim için bir anlamı yok. Eşimin masturbasyon yaptığına gözümle şahit olmak istemiyorum. Sabahları kalkıp duş alıp işe gittiği günler bunu yaptığını düşünüyorum ancak zaten yeteri kadar bu konulara kafamı takmış durumda olduğum için bir de onu takip etmek/yakalamak(artık her ne derseniz) istemiyorum. Yine de, eşcinsel olduğuna dair ister inanın ister inanmayın hiçbir belirti yok. Aseksüel olabilir, seksten, hatta benimle yaptığı seksten hoşlanmıyor olabilir. Karakter olarak kendini benim kadar kolay ifade edememesi eşimin birtakım konularda bencillik ettiğini, karakterinden hiç taviz vermeden beni cevapsız bıraktığını gösterebilir ancak bunun için ona suçlu muamelesi yapamam. Yaparsam iletişim hepten kopacak. Benim derdim ömür boyu iyi bir insan ve eş olabilmek, eşimin de böyle olabilmesi için bazı şeylerde olgunlaşmasına yardım etmek.Sevgili konu sahibesi, adam kendini tafmin ediyor mu gordunuz mu, duydunuz mu? Eger vaziyet buysa adam dogru soyluyorsa kocaniz ya psikolojik problemli ya da eşcinsel. Hicbir aktivitesi yoksa ya fizyolojik problemli ya da aseksüel. Önce o konuda yalan söyleyip sizi mi gecistiriyor onu bir anlayın. Ondan sonra durumu incelemeye alın. Kimse yanında biri varken eliyle takilmaz. Inat kisvesi altinda bir seylerin üstünü ortuyordur muhtemelen. Ya da siz duruma inat ediyor diye kendinizce açıklama getiriyorsunuz ama inanın alakası yok sağlıklı bir erkek böyle davranmaz. Sizin doktor doktor gezip cirpinmaniz bir işe yaramicak bence, nesi var açıkça sorun derim.
Açıkça sordum da söylemedi mi sanıyorsunuz? Bakın, size saygı duyuyorum ama sanırım bazı şeyleri kestirip atma konusundaki ısrarınız, hemen bir sonuca bağlanmalı şeklindeki duruşunuz beni olumsuz düşüncelere itiyor. İstediğiniz şekilde yorumlarınızı yapmakta özgürsünüz elbette, ancak astığım astık, kestiğim kestik tavırlarındaki tavsiyeleriniz bana göre değil. Ben böyle bir karaktere sahip değilim, sizin gibi sadece siyah-beyaz değilim grilerim de var. Buna isterseniz kendi lügatınızda "kendini kandırıyorsun" diyebilirsiniz, istediğinizi düşünebilirsiniz. Eşimin eşcinsel olma olasılığı herhangi bir erkeğin eşcinsel olma olasılığı ile aynıdır. O eşcinsel olabilir ve ben bunu bilmiyor da olabilirim. Tüm bunlara rağmen bir şey için, hele ki bu şey evlilik gibi ömür boyu sürmesini düşünerek imza attığım bir şey ise, sonuna kadar savaşmadıktan sonra benim için bir anlamı yok. Eşimin masturbasyon yaptığına gözümle şahit olmak istemiyorum. Sabahları kalkıp duş alıp işe gittiği günler bunu yaptığını düşünüyorum ancak zaten yeteri kadar bu konulara kafamı takmış durumda olduğum için bir de onu takip etmek/yakalamak(artık her ne derseniz) istemiyorum. Yine de, eşcinsel olduğuna dair ister inanın ister inanmayın hiçbir belirti yok. Aseksüel olabilir, seksten, hatta benimle yaptığı seksten hoşlanmıyor olabilir. Karakter olarak kendini benim kadar kolay ifade edememesi eşimin birtakım konularda bencillik ettiğini, karakterinden hiç taviz vermeden beni cevapsız bıraktığını gösterebilir ancak bunun için ona suçlu muamelesi yapamam. Yaparsam iletişim hepten kopacak. Benim derdim ömür boyu iyi bir insan ve eş olabilmek, eşimin de böyle olabilmesi için bazı şeylerde olgunlaşmasına yardım etmek.
Demem o ki herkesin karakteri bir değil. Aaa adama on kere sordum yine de cevap vermedi deyip çekip gidemiyorum. İstediğinizi düşünebilirsiniz, zayıf olduğumu, hislerimin esiri olduğumu vs. nasılsa ben gerçeğin ne olduğunu biliyorum: Sabırlıyım. Sorun ne olursa olsun mümkün olduğunca sabırla çözmeye çalışacağım. Bende bu olgunluk varken ortalığı velveleye vereceğim de ne olacak? Her şey herkesin başına gelebilir unutmayın, mesele onunla nasıl baş etmeyi "tercih" ettiğinizdir. Bu nedenle bazı tavsiyelerinizi gerçekten görmezden geliyorum; bilerek ve isteyerek. Ve yine bu nedenle, lütfen bana alınmayın ama yorumlarınızı yapıcı bulmuyorum. Bir şeyi tespit etmek uğruna her şeyi birbirine karıştırmamı istiyorsunuz. Bunu yapmayacağımı da anlamış olmanız gerek. Her neyse, yorumlarınız için teşekkür ederim.
Saygılar.
Burada bu konuyu(2. konuyu) açarken amacım sabır konusunda biraz desteklenmekti. Eşimin bencillik ettiğini vs zaten biliyorum anlayacağınız. Fakat hiçbir şeyden bahsetmemek, üzerini örtmeye çalışmak onun da kafasından bu sorunu atması demek değil. İçten içe kafasına takıyor bu durumu ben bundan adım kadar eminim. Bu durumu ara ara kafama takıyorum, şu an her günüm böyle değil. Düşüşler yaşadığım anlarda da buraya yazıyorum zaten gayet açık bir dille.Ama konu sahibesi bu şekilde kafanızda sorularla ve muğlak durumlarla da bir yere varamıyorsunuz. Yıpranıyorsunuz, nereye kadar?
Sorunun ne olduğunu anlamadan çözüm de bulamazsınız. Naçizane tavsiyem şuydu, önce net teşhisi koyun sonra ona göre bir yol izleyin. Aseksüelse hormonalsa tedaviye götürürsünüz ama psikolojikse bir şey yapamazsınız mesela.
Tek başınıza çabalamanız sizi sonuca götürmüyor ki. Size adamın nesi var net anlamak gerekli ki, ona göre çözüme yıpranmadan hızlıca gidin. Adamı bu işin dışında tutarak aman evliliğim yıpranmasın derseniz, yorgunluktan tükenirsiniz. Siz de bir insan evladısısınız. İlişkinize değer veriyorsunuz ama karşınızda çabalamayan bir adam var. Adam da çabalamazsa siz durduk yere tükenirsiniz.
Terapist ne diyor, adamla ilgili size ne sordu, neler dedi?
Hadi hayırlısı canım her şey düzelir inşallah. Ben demedim o sözü ama evet ben de eşimin üstüne gide gide alıştırdım:)Şimdi kendim bile o kadar şaşkınım ki, buraya yazdığımda isteyen inansın istemeyen inanmasın 2 gecedir eşimle onun bana yaklaşması sonucu birlikte oluyoruz. Şu işi bi yoluna koyabilseydik keşke dedim, koyacağız sen hiç merak etme dedi. Konuşma olarak aramızda bu konuyla ilgili geçen tek şey iki gece önce bu oldu. Dün de gayet teklifsiz kendiliğinden olunca üst üste yazayım dedim. Sen miydin hatırlayamadım, bir arkadaş erkekler seksi yaptıkça daha çok istiyorlar diye yazmıştı. Acaba öyle mi oldu diyorum. Yarın da yapalım mı diye sordu bir de dün gece. Gerçekten o kadar şaşırdım ki ne diyeceğimi bilemedim. Umarım kalıcı bir durumun başlangıcıdır.
Çok sağol canım inşallah :) iyi yapmışsın, bende de işe yaradığını görseydim ben de bırakmazdım yakasını :)Hadi hayırlısı canım her şey düzelir inşallah. Ben demedim o sözü ama evet ben de eşimin üstüne gide gide alıştırdım:)
Ama konu sahibesi bu şekilde kafanızda sorularla ve muğlak durumlarla da bir yere varamıyorsunuz. Yıpranıyorsunuz, nereye kadar?
Sorunun ne olduğunu anlamadan çözüm de bulamazsınız. Naçizane tavsiyem şuydu, önce net teşhisi koyun sonra ona göre bir yol izleyin. Aseksüelse hormonalsa tedaviye götürürsünüz ama psikolojikse bir şey yapamazsınız mesela.
Bizim yorumlarımız da spekülasyon aslında sizinkiler de, ne olup bittiğiyle ilgili sizin de bence net bir fikriniz yok.
Tek başınıza çabalamanız sizi sonuca götürmüyor ki. Size adamın nesi var net anlamak gerekli ki, ona göre çözüme yıpranmadan hızlıca gidin. Adamı bu işin dışında tutarak aman evliliğim yıpranmasın derseniz, yorgunluktan tükenirsiniz. Siz de bir insan evladısısınız. İlişkinize değer veriyorsunuz ama karşınızda çabalamayan bir adam var. Adam da çabalamazsa siz durduk yere tükenirsiniz. Destek olucam yazmışsınız olun tabi ama karşınızdaki değiyor mu durun arada düşünün. Bunca insanın yorum yapma sebebi de bu kendinize haksızlık etmeyin diye.
Terapist ne diyor, adamla ilgili size ne sordu, neler dedi?
Pardon, şu cümlenizi atlamışım:"Bizim yorumlarımız da spekülasyon aslında sizinkiler de, ne olup bittiğiyle ilgili sizin de bence net bir fikriniz yok."
Ben sorunun net olarak ne olduğunu bilsem zaten buralara yazar mıydım sizce? :) Spekülasyon derken? :)
Başından sonuna kadar okudum.Bugün evliliğimde 18 yılı bitiriyoruz ve haziran ayından bu yana aynı sorunu yaşıyorum bende.Geçen gün eşim bana "eskisi gibi içinde istek olmadığını"söyledi.Bu arada son bir yıl içinde çok sorunlar ve kavgalar yaşadık,3-4 kez boşanmanın eşiğinden döndük.Benimkinin sebebi bu yaşadıklarımız diye düşünüyorum.Bence sizin eşinizin de psikolojik.Zamanla düzelmesi dileği ile SABIR diyorum.Arkadaşlar hepinize merhaba, öncelikle bir önceki konumda beni yalnız bırakmayıp yapıcı yorum yaptığınız için hepinize tek tek teşekkür ederim. Gerçekten iyi ki varsınız
Gelelim bugünkü halimize.. Aslında çok şey değişmedi diyebilirim. Size anlatacaklarım var. Bir evlilik danışmanına gideceğimden bahsetmiştim; gittim. Ancak sadece 1 kez gidebildim. 2. kez gidecek olduğumda eşimle tartıştım ve beni üstü kapalı bir şekilde tehdit etti. Öncelikle olayları sırasıyla anlatmak istiyorum. Umarım vakit ayırırsınız.
Psikoloğa gitmeye karar verdiğim günün akşamı eşim işten gelince, öyle alelade bir anda (özellikle daralmasın diye karşıma alıp bir konuşma yapmadım) çamaşırları asarken kendisine evlilik danışmanına gitme konusunda ne düşündüğünü sordum (okuyanlar bilir, bir önceki konumda yazmıştım, eğer bir yolunu bulamazsak gideriz demişti-beni yemiş desem yeridir!-) ve aldığım cevap: "Neden gidecekmişiz evlilik danışmanına?!" oldu. Hem şaşkınlık hem kızgınlık içeren bir cevaptı bu. Ardından "Hem evlilik danışmanı ne demek ya??" diye bir soru geldi. Ben de bıraktım çamaşırları karşısına geçtim "Sen benimle dalga mı geçiyorsun ya?!" dedim. Şu an sahne gözümün önüne geldi ve sinirden ellerim titriyor. Sen gelmezsen gelme ben kendim gideceğim deyip randevu aldım ve gittim. Elbette ki durumumuzu anlatınca psikolog eşimle de konuşması gerektiğini, onu bir şekilde seansa gelmeye ikna etmemiz gerektiğini söyledi. Velhasıl randevumun ertesi günü eşim "Eee ne dedi deli doktorun?" (!!!!) diye sordu ve o sırada sarılıyorduk. Ellerini tuttum ve dedim ki (psikoloğun önerdiği şekilde) "Beni daha iyi anlayabilmesi için seninle de görüşmesi, beni bir de senden dinlemesi gerekiyormuş." Hemen ellerimi bıraktı ve ben hayatta gitmem diye isyanlara başladı. Ben de yaşadığım hayalkırıklığıyla çenemi tutamadım ve büyük bir tartışma yaşadık, ben dırdır ettim o da beni resmen evden kovdu. Gitmedim tabii ki ben de onu kovdum. Buraları çok detaylı yazmak istemiyorum o günü hatırlamak canımı yakıyor. Neyse evden bi atarla beni boşanmakla tehdit ederek bir çıktı yarım saat sonra geri geldi. O akşam da teyzem ve bir arkadaşım şehir dışından bize misafirliğe gelecekleri için işleri normalden daha hızlı yoluna koymak istedim. Tartışmalı olduğumuzu anlamasınlar diye. Bir şekilde iletişim kurduk, misafirlerimizi güzelce ağırladık vs. Ben o hafta psikoloğun önerdiği kitabı (Gary Chapman/ Beş Sevgi Dili) okudum. Gayet motive edici ve gerçekten bakış açımın değişmesine yardımcı olan bir kitaptı bu. Ve cinsellik konusunu bir süre açmamaya, üstüne gitmemeye karar verdim. 2 hafta sonra 2.seansıma gidecekken gayet normal konuşurken randevu alıp tekrar gideceğimi eşime söyledim. Eşim de buna gerek olmadığını (çünkü sorunu ile yüzleşmekten korkuyor, sorunun kendisinde olduğunu bildiği için, zira o büyük tartışmamızı psikoloğa mail ile anlattım kendisi bu sebepten öfke nöbetleri geçirdiğini yazdı) boş yere gitmiş olacağımı falan söyledi. Daha sonra yattık ve ben bir girişimde bulundum birlikte olmak için. O da çok yorgun olduğunu söyledi ve beni reddetti (aslında reddedeceğini tahmin ediyordum yine de sormak istedim, neden bilmiyorum, sanırım denemek istedim) sonra ona bir daha kendisine bu anlamda yaklaşmayacağımı söyledim, gerçekten bu işin peşini bıraktığım mesajını vermek için. Aslında bunu iyi niyetle söylemiştim. İstediğin zaman sen bana gel, ben sana bir daha gelmeyeceğim dedim. Sürekli gözüm üstündeymiş gibi hissediyorsun dedim. Ve eşim patladı, psikoloğa mı gidiyorsun nereye gidiyorsan git başımdan dedi bana durduk yere. Ben de psikoloğa kendim takıntı haline getirdiğim için, yani kendim için gittiğimi ona daha önce söylediğimi hatırlattım ve gideceğim tabii ki dedim. "Sen psikoloğa gidersen ben de nerelere gideceğimi çok iyi biliyorum" gibi saçma sapan ne idüğü belirsiz bir şekilde beni tehdit etti. "Sen bana destek olacağın yerde bir de tehdit mi ediyorsun, sana yazıklar olsun." dedim ve konu o şekilde kapandı. Neyse uyuduk uyandık vs bir şekilde bu konuşma da unutuldu. Ben ertesi gün psikoloğa bir mail daha attım ve eşimin üstüne gitmemem gerektiğini, bir süreliğine bu konuyu hiç ama hiç açmamam gerektiğini yazdı. 1-2 ay sonra tekrar görüşelim yazdı. Bu olaydan sonra eşim bana yaklaşmaya başladı, bunun sebebi beni kırdığının, gereksiz yere, haketmediğimi bildiği halde kırdığının farkında olup bunu telafi etmeye çalışmasıydı. Normalde sofrayı toplarken kendi tabağını alır mutfağa götürür fakat kendini affettirme girişimleri sırasında bütün sofrayı toplamaya, bana diğer işlerde yardımcı olmaya başladı. Tabii bunların hepsini açıkça görebiliyor ve yüzüne bile doğru dürüst bakmıyordum. Gerçekten çok kırılmıştım. Ve karar vermiştim bir daha asla teklifte bulunmayacağıma. Bu tribimi mümkün olduğunca uzun tutmaya çalıştım (1 hafta sürmüştür en fazla) ve o arada saçımı boyattım, dışarıda vakit geçirdim, evde pek durmadım. Anlayacağınız kafamı dağıtmak için sürekli kendimi meşgul ettim. O beni tehdit ettikten 1-2 gece sonra ben yatakta kitap okurken geldi ve bana yanaştı, sevişmek istedi. Sürekli gülmeler, gün içinde bana yaklaşmaya çalışmalar vs. Bana sarılırken kolumu bile kıpırdatmadım o süre içinde ve gelmiş benimle sevişebileceğini düşünüyor, ne akıl ama. Hayatımda ilk kez onu reddettim. Öyle açık açık değil, soru-cevap olmadı tabii. Kitabını daha çok okuyacak mısın diye sordu ben de evet dedim gözünün içine bakarak. Bir süre daha umutla bekledi uyumadı ama o psikolojide gerçekten onunla sevişemezdim. Hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım. Yüzüm bile gülmedi o 1 hafta (aslında yaklaşık 1 hafta). Esprilerine bile hıı diyebildim sadece. Bu reddetmenin ertesi günü adet oldum. Eşim sen neden iki büklüm oturuyorsun diyene kadar ona söylemedim(mecbur kalmadıkça konuşmadığım için) amanın adet oldum deyince dünyası başına yıkılmış gibi yaptı. Bu durum ise bana hiç samimi gelmiyordu tabii. Öyle bayık bayık suratına baktım sadece. Neyse adetim bitince birlikte olduk (bundan tam 10 gün önce) ve o günden beri ses yok. Ben de zaten girişmiyorum artık dediğim gibi. Sonra dudağımda uçuk çıktı (bugün tam 5.gün) hemen eczaneye gittim krem aldım ve bugün hala tam olarak geçmiş değil. Uçuk dediysem hiç iğrenç bir hal almadı, erkenden ilaç aldığım için hep sönüktü. Eşim de kendi çapında bana takılıyor işte dudağını iyileştir (sanki o iş sadece dudakla oluyormuş gibi) bir an önce diye. Şu an bu konu hariç aramız iyi, tartışmalı veya kavgalı değiliz. Ama kızlar elimde değil, ister istemez moralim bozuluyor. Bakın daha 10 gün oldu. Seks düşkünü falan değilim (olabilirdim de, olanlara da saygım var yanlış anlaşılmasın) ama sizce de bu şekilde yaptığımız şey sadece pislikleri halının altına süpürmek olmuyor mu? Anlayacağınız biraz morale ihtiyacım var. Başkalarına gelince hemen pozitif şeyler önerebiliyorum ama kendime gelince, hala o istediğim ölçüde ilgiyi göremeyince aklıma hep aynı soru geliyor:"Bu ömür boyu böyle mi sürecek?" beni bu soru çok düşündürüyor. Ve bu düşünceler beni mutsuzluğa itiyor. Şu anda psikoloğa da gidemediğim için elim kolum bağlı gibi hissediyorum. Eşim sanki 10 gündür hiç masturbasyon yapmıyor mu, eminim yapıyordur. Ve inanın normalde olsa belki ama bu duygularla ona şahit olmayı hiç istemiyorum. Belki libidosu düşüktür, belki hormonları düşüktür. Ki bence psikolojik. Ama hala belli bir şeyden ötürü sebebi bu işte bana anlattı diyemiyorum. Kendimi ara ara gaza getirmeye çalışıyorum. Ama duygularım konusunda rol yapabilen biri olmadığım için eminim şu sıralar bu düşüşümü anlayacak ve üzerine alınacaktır. Sürekli sorguluyorum. Lütfen beni daha da düşürecek şeyler yazmayın, zaten kafamda kırk tilki dönüyor. Sadece derdimi paylaşmak için yazıyorum, bazen bu konularla dalga geçer gibi yorum yapanlar oluyor onlara öyle içerliyorum ki bilemezsiniz. Onun için eğlenmek isteyenler benim yazdıklarımdan uzak dursun lütfen.
Şimdiden teşekkür ederim.
hepsini okudum. Üzülerek söylüyorum ki eşiniz=benArkadaşlar hepinize merhaba, öncelikle bir önceki konumda beni yalnız bırakmayıp yapıcı yorum yaptığınız için hepinize tek tek teşekkür ederim. Gerçekten iyi ki varsınız
Gelelim bugünkü halimize.. Aslında çok şey değişmedi diyebilirim. Size anlatacaklarım var. Bir evlilik danışmanına gideceğimden bahsetmiştim; gittim. Ancak sadece 1 kez gidebildim. 2. kez gidecek olduğumda eşimle tartıştım ve beni üstü kapalı bir şekilde tehdit etti. Öncelikle olayları sırasıyla anlatmak istiyorum. Umarım vakit ayırırsınız.
Psikoloğa gitmeye karar verdiğim günün akşamı eşim işten gelince, öyle alelade bir anda (özellikle daralmasın diye karşıma alıp bir konuşma yapmadım) çamaşırları asarken kendisine evlilik danışmanına gitme konusunda ne düşündüğünü sordum (okuyanlar bilir, bir önceki konumda yazmıştım, eğer bir yolunu bulamazsak gideriz demişti-beni yemiş desem yeridir!-) ve aldığım cevap: "Neden gidecekmişiz evlilik danışmanına?!" oldu. Hem şaşkınlık hem kızgınlık içeren bir cevaptı bu. Ardından "Hem evlilik danışmanı ne demek ya??" diye bir soru geldi. Ben de bıraktım çamaşırları karşısına geçtim "Sen benimle dalga mı geçiyorsun ya?!" dedim. Şu an sahne gözümün önüne geldi ve sinirden ellerim titriyor. Sen gelmezsen gelme ben kendim gideceğim deyip randevu aldım ve gittim. Elbette ki durumumuzu anlatınca psikolog eşimle de konuşması gerektiğini, onu bir şekilde seansa gelmeye ikna etmemiz gerektiğini söyledi. Velhasıl randevumun ertesi günü eşim "Eee ne dedi deli doktorun?" (!!!!) diye sordu ve o sırada sarılıyorduk. Ellerini tuttum ve dedim ki (psikoloğun önerdiği şekilde) "Beni daha iyi anlayabilmesi için seninle de görüşmesi, beni bir de senden dinlemesi gerekiyormuş." Hemen ellerimi bıraktı ve ben hayatta gitmem diye isyanlara başladı. Ben de yaşadığım hayalkırıklığıyla çenemi tutamadım ve büyük bir tartışma yaşadık, ben dırdır ettim o da beni resmen evden kovdu. Gitmedim tabii ki ben de onu kovdum. Buraları çok detaylı yazmak istemiyorum o günü hatırlamak canımı yakıyor. Neyse evden bi atarla beni boşanmakla tehdit ederek bir çıktı yarım saat sonra geri geldi. O akşam da teyzem ve bir arkadaşım şehir dışından bize misafirliğe gelecekleri için işleri normalden daha hızlı yoluna koymak istedim. Tartışmalı olduğumuzu anlamasınlar diye. Bir şekilde iletişim kurduk, misafirlerimizi güzelce ağırladık vs. Ben o hafta psikoloğun önerdiği kitabı (Gary Chapman/ Beş Sevgi Dili) okudum. Gayet motive edici ve gerçekten bakış açımın değişmesine yardımcı olan bir kitaptı bu. Ve cinsellik konusunu bir süre açmamaya, üstüne gitmemeye karar verdim. 2 hafta sonra 2.seansıma gidecekken gayet normal konuşurken randevu alıp tekrar gideceğimi eşime söyledim. Eşim de buna gerek olmadığını (çünkü sorunu ile yüzleşmekten korkuyor, sorunun kendisinde olduğunu bildiği için, zira o büyük tartışmamızı psikoloğa mail ile anlattım kendisi bu sebepten öfke nöbetleri geçirdiğini yazdı) boş yere gitmiş olacağımı falan söyledi. Daha sonra yattık ve ben bir girişimde bulundum birlikte olmak için. O da çok yorgun olduğunu söyledi ve beni reddetti (aslında reddedeceğini tahmin ediyordum yine de sormak istedim, neden bilmiyorum, sanırım denemek istedim) sonra ona bir daha kendisine bu anlamda yaklaşmayacağımı söyledim, gerçekten bu işin peşini bıraktığım mesajını vermek için. Aslında bunu iyi niyetle söylemiştim. İstediğin zaman sen bana gel, ben sana bir daha gelmeyeceğim dedim. Sürekli gözüm üstündeymiş gibi hissediyorsun dedim. Ve eşim patladı, psikoloğa mı gidiyorsun nereye gidiyorsan git başımdan dedi bana durduk yere. Ben de psikoloğa kendim takıntı haline getirdiğim için, yani kendim için gittiğimi ona daha önce söylediğimi hatırlattım ve gideceğim tabii ki dedim. "Sen psikoloğa gidersen ben de nerelere gideceğimi çok iyi biliyorum" gibi saçma sapan ne idüğü belirsiz bir şekilde beni tehdit etti. "Sen bana destek olacağın yerde bir de tehdit mi ediyorsun, sana yazıklar olsun." dedim ve konu o şekilde kapandı. Neyse uyuduk uyandık vs bir şekilde bu konuşma da unutuldu. Ben ertesi gün psikoloğa bir mail daha attım ve eşimin üstüne gitmemem gerektiğini, bir süreliğine bu konuyu hiç ama hiç açmamam gerektiğini yazdı. 1-2 ay sonra tekrar görüşelim yazdı. Bu olaydan sonra eşim bana yaklaşmaya başladı, bunun sebebi beni kırdığının, gereksiz yere, haketmediğimi bildiği halde kırdığının farkında olup bunu telafi etmeye çalışmasıydı. Normalde sofrayı toplarken kendi tabağını alır mutfağa götürür fakat kendini affettirme girişimleri sırasında bütün sofrayı toplamaya, bana diğer işlerde yardımcı olmaya başladı. Tabii bunların hepsini açıkça görebiliyor ve yüzüne bile doğru dürüst bakmıyordum. Gerçekten çok kırılmıştım. Ve karar vermiştim bir daha asla teklifte bulunmayacağıma. Bu tribimi mümkün olduğunca uzun tutmaya çalıştım (1 hafta sürmüştür en fazla) ve o arada saçımı boyattım, dışarıda vakit geçirdim, evde pek durmadım. Anlayacağınız kafamı dağıtmak için sürekli kendimi meşgul ettim. O beni tehdit ettikten 1-2 gece sonra ben yatakta kitap okurken geldi ve bana yanaştı, sevişmek istedi. Sürekli gülmeler, gün içinde bana yaklaşmaya çalışmalar vs. Bana sarılırken kolumu bile kıpırdatmadım o süre içinde ve gelmiş benimle sevişebileceğini düşünüyor, ne akıl ama. Hayatımda ilk kez onu reddettim. Öyle açık açık değil, soru-cevap olmadı tabii. Kitabını daha çok okuyacak mısın diye sordu ben de evet dedim gözünün içine bakarak. Bir süre daha umutla bekledi uyumadı ama o psikolojide gerçekten onunla sevişemezdim. Hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım. Yüzüm bile gülmedi o 1 hafta (aslında yaklaşık 1 hafta). Esprilerine bile hıı diyebildim sadece. Bu reddetmenin ertesi günü adet oldum. Eşim sen neden iki büklüm oturuyorsun diyene kadar ona söylemedim(mecbur kalmadıkça konuşmadığım için) amanın adet oldum deyince dünyası başına yıkılmış gibi yaptı. Bu durum ise bana hiç samimi gelmiyordu tabii. Öyle bayık bayık suratına baktım sadece. Neyse adetim bitince birlikte olduk (bundan tam 10 gün önce) ve o günden beri ses yok. Ben de zaten girişmiyorum artık dediğim gibi. Sonra dudağımda uçuk çıktı (bugün tam 5.gün) hemen eczaneye gittim krem aldım ve bugün hala tam olarak geçmiş değil. Uçuk dediysem hiç iğrenç bir hal almadı, erkenden ilaç aldığım için hep sönüktü. Eşim de kendi çapında bana takılıyor işte dudağını iyileştir (sanki o iş sadece dudakla oluyormuş gibi) bir an önce diye. Şu an bu konu hariç aramız iyi, tartışmalı veya kavgalı değiliz. Ama kızlar elimde değil, ister istemez moralim bozuluyor. Bakın daha 10 gün oldu. Seks düşkünü falan değilim (olabilirdim de, olanlara da saygım var yanlış anlaşılmasın) ama sizce de bu şekilde yaptığımız şey sadece pislikleri halının altına süpürmek olmuyor mu? Anlayacağınız biraz morale ihtiyacım var. Başkalarına gelince hemen pozitif şeyler önerebiliyorum ama kendime gelince, hala o istediğim ölçüde ilgiyi göremeyince aklıma hep aynı soru geliyor:"Bu ömür boyu böyle mi sürecek?" beni bu soru çok düşündürüyor. Ve bu düşünceler beni mutsuzluğa itiyor. Şu anda psikoloğa da gidemediğim için elim kolum bağlı gibi hissediyorum. Eşim sanki 10 gündür hiç masturbasyon yapmıyor mu, eminim yapıyordur. Ve inanın normalde olsa belki ama bu duygularla ona şahit olmayı hiç istemiyorum. Belki libidosu düşüktür, belki hormonları düşüktür. Ki bence psikolojik. Ama hala belli bir şeyden ötürü sebebi bu işte bana anlattı diyemiyorum. Kendimi ara ara gaza getirmeye çalışıyorum. Ama duygularım konusunda rol yapabilen biri olmadığım için eminim şu sıralar bu düşüşümü anlayacak ve üzerine alınacaktır. Sürekli sorguluyorum. Lütfen beni daha da düşürecek şeyler yazmayın, zaten kafamda kırk tilki dönüyor. Sadece derdimi paylaşmak için yazıyorum, bazen bu konularla dalga geçer gibi yorum yapanlar oluyor onlara öyle içerliyorum ki bilemezsiniz. Onun için eğlenmek isteyenler benim yazdıklarımdan uzak dursun lütfen.
Şimdiden teşekkür ederim.
Eşiniz gay mi yoksa aseksüel mi bilmiyorum ama cinsellik yönünden size fayda gelmez bu kadarını anladım.