• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Okunmaya Değer...

Göz göze gelmeler,karşılaşmalar,kaçamak bakışlar...
En tatlı zamanlardır bunlar.
Soru yok, cevap yok, sadece tesadüfler var...

|O Kadın|
 
Ne güzel şarkılar vardı eskiden
Gençliğimizi donatırlardı.
Hep iyi şeyler hatırlatırlardı
Geçip gitmiş devirlerden...
Sevgi ve ümit yaratırlardı.
O zaman her şey uzaktı ölümden.
Yanık şarkılar bile neşeli başlardı.
İster istemez saadet taşardı
Gamsız günlerimizden...
Ne güzel zamanlar vardı eskiden...

Özdemir Asaf
 
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını,
Takvim tutmazlığını...
Aramızda bir düşman gibi duran zaman'ı...

Daha o gün anlamalıydım...
Benim sana erken,
Senin bana geç kaldığını.

|Murathan Mungan|
 
‎"Düşünmedin erkeği
dayanılacak bir destek gibi,
yaslanılacak bir ağaç gövdesi,
sığınılacak bir duvar gibi
düşünmedin erkeği.
Düşünmedin erkeği
bir köprü, bir tramplen gibi.
Yapayalnız çıktın yola
eşit koşullarda tanımak istedin
ve istemedin hiçbir şey erkeği sevmekten başka."

Blaga Dimitrova
 
‎"AŞK, zaman ve mekan tanımadan, yüce dağlardan insan eli değmemiş pınarlardan avuç avuç su taşımaktır inleyen gönüllere…
AŞK, bakarken kör etmek gözleri, duymamak katil edecek sözleri. AŞK, kalpten görmek, kalpten duymak ve doymaktır. AŞK insan olmaktır.
AŞK, her gönlün yaşadığı bir hal olsaydı, çağlar gerisinden mecnun leyla, ferhat şirin veya hallacı mansur, nesimi akıp gelmezdi bu günlere." MUSTAFA YILDIZDOĞAN
 
..Ve bir gün şans kapını çalar;
Ama hayatın misafir kabul edemeyecek kadar dağınıktır...

Alıntı
 
Aşk acısı dediğin daha iyisini bulana kadardır.
Ve emin ol, daha iyisi var.

Alıntı ...
 
"Bir kadının sana aşık olduğunu şuradan anlarsın: seni koklayarak öper."


Ayşe Kulin
 
Kadınları mutlu etmek zor değildir aslında, yeter ki samimi olun onlara.

Çiçek almayı unuttum değil; param yoktu deyin mesela.

Patron mesaiye bıraktı değil, arkadaşlarla çıkacağız deyin onlara.
Arkadaşlarınızla çıkmanıza kızıp, dudak düşürüyorlarsa da; sizle daha çok vakit geçirmek içindir o tafralar da. Yoksa turşunuzu kurmayacaklar;emin olun hiç bir zaman asla.

Aldığınız çiçekler değildir onları mutlu eden, duygularınızı somutlaştırıp kalbinizi ellerine bırakıvermenizdir; yüzlerindeki çocukça tebessümü ettiren.

Ve kalbinizin çiçeklere dönüşmüş halidir onları güldüren.
Bu yüzden vazgeçemez kadınlar çiçeklerden, o çiçekleri kalbinize benzettiklerinden. Yoksa çiçek çok da önemli değildir, zira ben hiç görmedim kadınlardan çiçek yiyen.

Sahiplenilmeyi sever kadınlar; "kendi ayakları üstünde durma felsefeleri" güçlü görünme kaygısından.

Hesap sorar gibi değil, tebessümle "nerdeydin" dediğiniz zaman; size tüm günü anlatıverirler o an.

Ama sıkıldığınızı belli etmeyin; otobüste bi kaç durak ayakta gittikten sonra, biraz oturup tekrar yaşlı teyzeye yer vermek zorunda kaldığını da anlattığı zaman.

Dinlenilmeyi sever kadınlar; düşüncelerine değer verildiğinde eşsiz bir huzura kavuşurlar.

Düşüncelerine değer verdiğiniz an, yine karlı çıkan siz olursunuz o zaman, sizi yere göğe sığdıramazlar; o kadar büyürtürler ki taşırırlar sizi odalardan sokaktan.

Çocuktur aslında bütün kadınlar; bu yüzdendir nazlanmalar; elinde değildir ki; hala içindedir elinde pamuk şekeri saçında kurdelayla koşturan küçük kızlar.

Ve annedir bütün kadınlar; bu yüzden her zaman sizden bir adım ötede yaşarlar; çünkü geleceğinizi onlar kurarlar.

Alıntı
 
Daha az seviyorum seni..
Giderek daha az..
Unutur gibi seviyorum..
Azala azala..
Aramızdaki uzaklığın karanlığında..

Geceler kısalıp, gündüzler uzuyor öyle olunca..
Daha az seviyorum seni..
Kendini iyileştiren bir yara gibi..
Daha az..
Ve zamanla..

Sen geceyi tutuyorsun, ben nöbetini..
Uzak dağ kışlalarında..
Görmüyoruz birbirimizi..
Usul usul sis iniyor..
Kopmuş yollara..
Işığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..

Artık daha az seviyorum seni..
Unutur gibi, ölür gibi daha az..
Yeniden ödetiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini..
Kolay değildi..
Yalnızca sevgilimi değil.. evladımı da kaybettim ben..
Kaç acı birden imtihan etti beni..
Bir tek gece vardır insanın hayatında..
Ömür boyu sürer nöbeti..
Bu da öyleydi..
İyi ol..
Sağ ol..
Uzak ol..
Ama bir daha görme beni...
 
''Unutmayacaksın. Daha doğrusu, unutmaya çalışıp, bunun için çabalamayacaksın. Gerekirse, yüreğine taş basacaksın. Gecen gündüzüne karışacak, hayatın alt üst olacak belki. Gözünü kırpmadığın geceler olacak. Gündüzün bir anlamı kalmayacak. Gam ve keder yüreğini mesken tutacak.

Acının ta içinden geçeceksin. Bu hayata, "hayat" demeyeceksin. Yaşamayacaksın, ölüp ölüp dirileceksin. Ölümün içinden geçeceksin, ölmeden evvel. Öyle ki; acıdan müteşekkil olacaksın. Sen acının bizatihi kendisi olacaksın.

Aşka inanıyorsan eğer (ben şefkate inanıyorum), aşkın kederine de inanacaksın.

Aşkın sadece kaymağına talip olmayacaksın. Aşkın sonuçlarına da razı olacaksın.

Baksana, aşka gerçekten inanan şair Sezai Karakoç ne diyor, nasıl da yürekli diyor: "Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı/ Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum/ Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın/ Ben yaşamıyor gibi, yaşamıyor gibi yaşıyorum/ Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum" Hiçbir sızlanma var mı bu dizelerde? "Onu nasıl unutabilirim, aşkın acısından nasıl kurtulabilirim?" diye en ufak bir serzeniş var mı?

En önemlisi, "Zavallıyım" sözünü yüreğine sokmayacaksın. Beni bıraktı ya da sevgime karşılık vermedi; "sevilmeye layık değilim ki" diyerek kendine ihanet etmeyeceksin. Göğsünde bir kurşun gibi taşıyacaksın aşkı; göğsüne çiçek gibi takıp, ne zaman kuruyacak diye beklemeyeceksin.

Kalbine karışmayacaksın. Âşık olurken kalbin sana bir şey sormadıysa, maşukundan soğurken de sana sormayacak inan. Kalbin kararını kendi verecek. Kalbini rahat bırakacaksın.

Ayrıca, onu çok seviyordun hani? İnsan sevdiğini unutmak ister mi? Sevdikleri ölen insanlar, en çok neden korkarlar biliyor musun? Onları unutmaktan. Hem de, unutmadıkça yürekleri daha bir kederle dolmasına rağmen. Hem çok sevdiğini söyleyip hem de onu nasıl unutabilirim diyorsan, bir sorun yok mu bu işte, diye düşüneceksin.

Hem, aşkını değil, kederini, kalbindeki sızısını unutmak istiyorsun belki de. Karşılık bekledin, bulamadın. Bulamamanın narsisistik incinmesini yaşıyorsun. Aşk eğer sırf sevmekse, neden sevilmekle meşgulsün? Olmuyor değil mi? Karşılıksız olmuyor. Aşk mukabele talep ediyor. O zaman, aşkı bir kere daha düşüneceksin.

O zaman çektiğin acıya "aşk acısı" demesen; "karşılık bulamamanın acısı" desen? Reddedilmenin acısı. Ayrılığın acısı. Zevalin acısı. Sevilmediğini düşünmenin acısı. "Bunu hak etmedim, güzel ve iyi bir insandım. İyi bir aşkı hak ediyordum" derken bile, aşka düşmekle yetinmiyorsun. Aşkına mukabele bulamamanın derdiyle meşgulsün.

Keşke düşünsen; hiçbir acı, hiçbir üzüntü, hiçbir keder, bir gün sona erecek hayattan daha uzun süreli değildir. Nasıl ki dünyada misafirsek; sevinçler de kederler de bizde öyle misafir. Nasıl ki dünya bizi ağırlıyorsa, biz de sevinç ve kederleri, üzüntüleri öyle ağırlayabiliriz.

Belki bu söylediğime kızacaksın; duygular nankördür. Bugün var olur. Gün gelir, zevale mahkûm hayat gibi zeval bulur. Bir sabaha kalkarsın. Kalbin sevgilisine küsmüştür. Tamam, bu her insanda olmayabilir. Ama inan çoğu insanda vuku bulur. Bir kere daha söylemek isterim ki; bu dünya hayatı ezelî ve ebedî değilse; duygular da ebedî değildir. Ebedî olan sadece O'dur.

"Bir daha başkasını sevemem" de bir yanılgıdır. Seversin. Sevebilirsin. Yeter ki kalbini rahat bırak. Ona karışıp durma. Onu kalbinden söküp çıkarmaya çalıştıkça, çiviye çekiçle bir kere daha vuruyorsun.

Belki de ölüm geçirecek aşk acını. Dünyadaki hayatının bitiş çizgisi, aşkını da bitirecek. Aşkının ipini ölüm çekecek. Şöyle ya da böyle, şu ya da bu; bir gün bitecek. Bir gün unutacaksın. Ve bir gün de unutulacaksın.

Ha, bir de; hani dua ediyordun, "hayırlısı olsun Rabbim" diye. "Hayırlısı değilse olmasın" diye geceleri kalkıp yalvarıyordun O'na. Bak, olmadı işte. Niye teslim olmuyorsun. Yaratıcın duanı kabul etti işte. Hayırlısı değilmiş ki, olmadı. Fuzuli şekilde neden O'nun işine karışıyorsun.

Kalbini rahat bırak...''

[ Mustafa ULUSOY / ONU NASIL UNUTABİLİRİM ? ]
 
''Öyle sevdim ki, unutmak istemedim. İnsan birini çok sevdiğinde kendine ait olmasını ister, bunun için çabalar fakat bu çaba olması muhtemel sonu, ayrılığı engelleyemez. Elimizde kalan anı yüklü bir kaç eşya ve hayal kırıklıkları olur. Her şey kötü gider. Uyuyamaz, kendimizi bilemez,mide ağrıları ve kalp sızıları ile başbaşa kalırız.Çözüm unutmakmış gibi görünür.Asla değildir. Bir insan başka bir insanı bu kadar çok sevmişse neden bu muhteşem olayı tarihe gömmek istesin ki? Biraz acı ve bir kaç göz yaşı mı çekilmez, dayanılmaz olan. Ben bunu tercih etmedim. Ben gerçekten çok sevdim, unutmak istemeyecek kadar çok sevdim..Onu unutmayı aklımdan bile geçirmeyecek kadar çok sevdim..''

[ Özcan Bülbül ]
 
''En büyük yanılgım neydi biliyor musun?
Sen bir acıymışsın ama ben seni aşk sanmışım…''

[ Kahraman TAZEOĞLU / Kıyısızlar ]
 
Tereddüt eder insan bazı bazı. Şüpheye düşer sevdiğinden de sevildiğinden de. Gölge olmadan güneş, şüphe olmadan aşk olur mu ? Bir insanı haftada yedi gün, günde yirmi dört saat aynı şekilde, hiçbir iniş çıkış yaşamadan sevmek mümkün mü ?
Hele seneler boyu. Mümkün değilse şayet neden bu kadar zorlanıyoruz sevdiğimiz insanları, sevmediğimiz anlar, hatta sevmediğimiz günler olduğunu kabul etmekte?

Keşke söyleyebilsek birbirimize dürüstçe : “Seni seviyorum ama şu anda değil. Seni görmek istiyorum ama bugün değil.”

[ Elif ŞAFAK ]
 
Duygular kalıcı olsaydı, anıların silikleşen renkleri, böylesine güzel görünmezlerdi şüphesiz...

Selda Terek
 
Karamsarlık yeter! Güneşi var, çiçekleri var, mis gibi kek kokusu var, elini masaya çarptığında bile özür dileyen iyi insanları da var bu hayatın.

Selda Terek
 
Üzen sevgiliye sitem biter bir gün...
Biter...
Ne zaman ki bu dünyada sevilmeye değer başka insanlar, mutsuz bakışlarımızın gülen yüzlere dönüşmesine sebep olur, eski sevgilinin göz rengi bile unutulur...

Selda Terek
 
Bir düşün...
Senin kalbin üşüyüp
Senin canın ağlarken
O
Nerede, kimlerle, ne yapıyor...
Sen kanarken oluk oluk
O
Nasıl da susabiliyor...
Bir düşün,
Ve yürü git...
Git kendinden kaçabildiğin her yere...

Selda Terek
 
Bilinmez karanlık sulara saldık birlikte inşa ettiğimiz teknemizi. Okyanuslara mı kavuşur, bir karaya mı oturur bilinmez. Görünen tek şey; her geçen gün bizden öteye gittiğidir...

Selda Terek
 
htczhr bravoo vallahi:46::46::46::46:
bu nasıl bi birikim nasıl buluyosun bu kadar güzel alıntıları.kaç kitap okudunuz acaba:31::46:
ayrıca bu sayfaaya yenıden döndüğüne çok sewındım:52::52::16:
herrrrrgün okuyorum yazdığın alıntıları
abonesiyim konunun:46:
devamm...devammmm...:52::52::52::52::56::56:
 
Back