• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Neredeyim, kimim, ne yapacağım? "Kendime itiraf"

İletişim engelleriniz var, hallolmayacak şeyler değil. Stres yorgunluk ve iki tarafın da “fedakarlık” yapmaları var.
Fedakarlık yapmayın, yapmadan evvel konuşun. Artıları eksileri getirileri götürüleri konuşun.
İkiniz birlikte yapın bunu.
Sonra ev eşyası denilen şeyi evlendikten sonra yavaş yavaş alın, evlenmeden %100 tamamlanmak zorunda değil. Ben bu sürecin ilişkileri yıprattığını öngörüp eşimle konuştum, eşyalı minik bi ev tuttuk. Eşyalarımızı da evimizi de evlendikten sonra yerleştirdik zamanla. Bu süreç birbirimizden nefret ettirmedi, bizi kenetledi. Koştur koştur yapmadık evimizi. İhtiyaç gördükçe tamamladık. Eşya yani zaten zamanla aldığın kırılıyor başka çeşidi çıkıyor, içinde yaşarken alınca gereksiz şeyleri almıyorsun. İletişim engellerini kapı dışında bırakıyorsun.
Ama şunun kararını iyi verin, nişanlandıktan sonra birbirinizi tanıdığınız için mi kavga ediyorsunuz? (Eğer cevap buysa anlaşamazsınız, yol yakınken el sıkışıp ayrılın) Yoksa nişanlandıktan sonra sorumluluklar sizi yorduğu için mi kavgalar artıyor? (Bu durumda yorgunluğunuzu birbirinizden almak da yorgunluğunuzu katlayıp birbirinizden nefret etmek de siZlerin elinde)

Merhaba, kavga etmemizin sebebi sorumluluklar değil yorgunluk bir yerde, kısa sürede çok büyük işler yapmaya çalışan, işleri aniden kat kat yoğunlaşan insanlara dönüştük. Hem iş hem evlilik hem aileler derken tartışmalarımız iletişimsizlikten kaynaklanmaya başladı. Patlar olduk en küçük şeyde.

İlişkinizi nişanlınızı başka ilişkilerle kıyaslamayın en büyük hatayı burada yaparsınız.
Önemli olan çiçek almak değil gönül almak, bunun yollarını bilebilmek.
Büyük bir karar da insanın telaşa kapıldığı oluyor. Kaygı ve stres buna etken.
Kafanızı boşaltmanızı tavsiye ederim, bunu nasıl yaparsınız orasını bilemiyorum:)

İlişkimi ya da nişanlımı hiç kıyaslamadım, "Bugüne kadar hep kendim sardım yaralarımı, bir kere çiçek almadı bana, bir kere özür dilemedi, bir kere bile göremedim o diğer erkek arkadaşların yaptığı romantik hareketleri." şundan bahsediyorsanız eğer o biraz kendime hatırlatmaydı aslında, bana çiçek almadı! biter bu iş! asla! istemiyorum! diyen bir kadın olmadım, çiçek almasın ama gidelim bi kahve içelim konuşalım, eğlenelim kafasındaydım, hala öyleyim. Sadece son dönemde aradaki iletişimimiz çok azaldı. İletişim azlığından kaynaklı bir gönül alamama durumu var, iletişimi kuralım, huzurlu olalım varsın çiçek almasın. Kafamı kitaplarımla boşaltmayı düşünüyorum fırsat bulduğumda :)

:)) bunları ilk mesajdan anlamak epey zordu, yordum sizi de kusura bakmayın :)
Tek seferlik ve çok sebepli bir durum var gibi ortada.
Adam bir çok yerden sıkılmış. Sıkışmış.
Patlaması size olmuş.
Önemli olan bunu nasıl çözmeye çalışacağı.
Bu kırgınlık için nasıl bir adım atacak?

Ne yorgunluğu, anlaşılmak önemli bu devirde.
Kırgınlık için şimdilik özür diledi, bakalım ne olacak :)
 
Ayrıca birazcık saygısız da , hadi saygısızlık yaptı bir değil iki değil bı k

Yani genel olarak iyi anlasiyorsaniz beraber güzel vakit geciriyosaniz sorun yok bence. Herkesin yapısı aynı değil biz bekliyoruz ama bazı erkekler beceremiyor romantikligi. Güzel vakit geçirebilmek beraber eglenilmek daha önemli, bunları basarabiliyorsaniz ne güzel. Stres kaynaklıdir ve geçer inşallah çok mutlu olursunuz.

Umarım oluruz :)

maddi sıkıntıları var belli ki..bütçeyi belirleyin önce, alışverişi ona göre yapın.
farklı yerlerde yaşıyorsanız siz gezin bakın değerlendirin.
erkekler illa ben de göreyim demez zaten.
adetleri filan boşverin.
mutlu olmak için evlenin. eğer şartlar sizi yıpratıyorsa acele etmeyin.

yaşadıklarınızı çok da büyütmetin.
biz ki oldukça saygılı bir çiftiz ama neler neler yaşadık, oluyor yani..

Maddi sıkıntımız çok yok aslında, bütçemizi en başta belirledik ve aşırıya kaçmadan alışverişlerimizi yaptık.
Eğer maddi sıkıntımız olduğunu ek iş yaptığı için düşündüyseniz açıklayayım, ek iş yapmasının sebebi de şirket değiştirmek istemesi, bu ek iş sayesinde geçmeyi düşündüğü şirketi daha iyi tanıyor bir açıdan.
Her alışverişe çıktığımda yanımda oldu ya da fotoğraf attım, benden meraklı bazı şeylere :)
Adetlere, geleneklere çok takılmıyoruz, kendimize göre yapalım diyoruz.
Ama ister istemez iletişimsizlik, yorgunluk, birikmişlik oluyor.
Umarım mutlu olabiliriz :)
 
Merhaba, kavga etmemizin sebebi sorumluluklar değil yorgunluk bir yerde, kısa sürede çok büyük işler yapmaya çalışan, işleri aniden kat kat yoğunlaşan insanlara dönüştük. Hem iş hem evlilik hem aileler derken tartışmalarımız iletişimsizlikten kaynaklanmaya başladı. Patlar olduk en küçük şeyde.



İlişkimi ya da nişanlımı hiç kıyaslamadım, "Bugüne kadar hep kendim sardım yaralarımı, bir kere çiçek almadı bana, bir kere özür dilemedi, bir kere bile göremedim o diğer erkek arkadaşların yaptığı romantik hareketleri." şundan bahsediyorsanız eğer o biraz kendime hatırlatmaydı aslında, bana çiçek almadı! biter bu iş! asla! istemiyorum! diyen bir kadın olmadım, çiçek almasın ama gidelim bi kahve içelim konuşalım, eğlenelim kafasındaydım, hala öyleyim. Sadece son dönemde aradaki iletişimimiz çok azaldı. İletişim azlığından kaynaklı bir gönül alamama durumu var, iletişimi kuralım, huzurlu olalım varsın çiçek almasın. Kafamı kitaplarımla boşaltmayı düşünüyorum fırsat bulduğumda :)



Ne yorgunluğu, anlaşılmak önemli bu devirde.
Kırgınlık için şimdilik özür diledi, bakalım ne olacak :)

Siz çok naif bir insanız cevaplarınızdan bu anlaşılıyor. :)
Nişanlınız da bahsettiğiniz sıkıntılardan dolayı hiç yapmaması gereken hoş olmayan bir şey yapmış.
Yaptığının yanlışlığı ve bir daha olmayacağı konusunda emin olur umarım.
 
Yıllardır buralardayım, yıllardır konu açmadan sessizce okuyorum forumu. En son açtığım konu terk edildiğimi yazdığım konuymuş. 6 yıllık ilişkinin bitişi, kendimi toparlayışım, kozamdan çıkmam, kelebeğe dönüşmem, mutlu hayatım, mutlu işim, hayallerim, başarılarım.

Ne değişti? Neden böyleyim? Neden aynada yüzüne baktığım kadını tanıyamıyorum artık?

Tanıyordum onu. 10 ay önce evet dedim, 10 ay boyunca çok mutluyduk. Çok mutluyduk, gerçekti bu mutluluk. Evet dedim, nişanlandık, gün aldık, evi tuttuk, eşyaları aldık. Her şeyi hazırladık. Nikaha 50 gün kaldı... Son 3 haftadır sürekli tartışıyoruz, herkes streslisiniz, bu süreç normal, evlenince düzeleceksiniz, alttan al, ses çıkarma, tamam de, sus diyor. Neden susmak zorundayım? Susmamalıyım, susmayacağım. İnsanların içinde bana bağırmasını yutmamalıyım, yutmayacağım. Onun istediğini yapmak zorunda değilim. Evlilik iki kişinin ortaklığı, iki kişinin anlaşması, iki kişinin tek olması. Bir kişinin baskı kurması olmamalı. Annemi ve babamı biliyorum, annemi ve babamı gördüm, bir evliliğin yıkılışına şahit oldum. Kendi hayatımın benzer olmasını kaldıramam. Yapamam. 2. kez olmaz.

Ne değişti? Ben kimim?

İşimin ne kadar zor olduğunun farkındayım. Onun da işinin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bir hayat kurmaya çalışmanın stresi çok ağır, eziliyoruz altında. Ailesinin destek vermeyişi canını sıkıyor, ailesinin yaptıkları onu yaralıyor, ailesinin yokluğu kendini kimsesiz hissetmesine neden oluyor. Görüyorum. Tutunacağı dal olayım istedim, huzur bulsun istedim, mutlu olsun istedim. Ben kimim? Neden değişti? Neden acımasızlaştı, neden bağırıyor bana?

Beni dinlemedin diyor, dinliyorum, aylardır dinliyorum. Aylardır yaptığım en iyi şey onu anlamaya ve dinlemeye çalışmak zaten. Bağırıyor bana. Sırf seçeceğimiz eşya konusunda anlaşamadık ve kafası karıştığı için bağırıyor, insanların içinde hem de. Kalabalıkta, tanımadığımız onlarca insanın içinde. Sus diyorum susmuyor, hızla yürüyüp uzaklaşmak istiyorum, nefes almak istiyorum, sussun istiyorum. Peşimden geliyor, susmuyor, nefes alamıyorum. Küçücük bir eşyayı seçememek neden bu kadar büyüyor?

Nasıl başladı?

Yorgun olduğunu biliyorum, şehir dışından geldiğini, dinlenemediğini, h.sonu çalışmaktan nefret ettiğini biliyorum. Gitme dedim ama mecburdu, gitmezse önümüzdeki yıl aynı şekilde çalışamayacak diye korkuyordu. Ek iş yapmak istiyordu. Gitti. İstersen çıkmayalım dedim, yorgunsun dinlen sonra bakarız daha zaman var dedim, çıkalım dedi. Çıktık, baktık, yoruldum kafam durdu dedi, tamam dedim gidelim sen dinlen ben de biraz daha internetten araştırırım sonra bakarız. Cevap vermedi, odanın ölçüleri iyice karıştı dedi, tamam dedim tekrar ölçer bakarız, sen dinlen. Sonra ne oldu? Hatırlayamıyorum, hatırlayamamaktan nefret ediyorum. Bağırdığını biliyorum, önce insanların içinde kendi kendine konuşmasıyla başladı, ne dediğini duymadım, yapma dedim ne söyleyeceksen söyle. Yorgunsan dinlen. Son 2 aydır beğenmediği ne yapsam, ne söylesem yüzü değişiyor, görüyorum. Kör değilim. Bişey var yüzünde, çözemiyorum.

Konuşmaya başladığımı hatırlıyorum, sus dedim insanların içinde konuşma sus. Önden yürüdüm, poşetleri yere attı kendi kendine konuşarak yürümeye devam etti. Sus dedim insanların içinde yapma, sus. Susmadı. Çıktım arkamdan seslendi, bağırmaya başladı. Dur konuşalım, bekle diyorum sana, ne yapmaya çalışıyosun. Uzaklaşmak istedim, nefes almak istedim, ağlamamak istedim. Ağladım. Nefret ettim kendimden, alışveriş merkezinde ağlamaktan nefret ettim. Kitap okumak istedim, istediğim kitabı almak istedim. Peşimdeydi, cevap vermedim. Eve gidiyorum ben dedi git dedim, giderse gitsin, kafamı dağıtmam lazım. Yalnız kalmam lazım. Yalnız kalmaya ihtiyacım var.

Kitap seçerken aradı, gelme dedim, geldi. Bazılarına göre bu yaptığım şımarıklık ama değil aslında. Gelmeseydi daha iyi olurdu. Kafamı toplamalıydım. Toplayamadım. Çıktık, konuşalım dedi oturduk, beni suçladı, anlamadığımı söyledi, iletişim kuramadığımızı söyledi, kendimi gerizekalı gibi hissettim o an. Orda olmak istemedim, seninle konuşmak istemiyorum dedim, kendini anlattın dedim, eve gitmeliyim dedim. Kalktım, elindeki kalemi açıp kapatarak peşimden gelmeye başladı. Huzursuz hissettim, istemedim orda olsun. O kalemle oynamayı kes diye bağırdım. Sinirlenince bağırıyorum. Bağırmalıydım yoksa patlayacaktım.

İstersen çocuk gibi tokatla dedi, tokatlasaydım keşke. Minibüste yanıma oturdu, yakın yerlerde yaşamaktan nefret ettim, aynı yolu paylaşmak zorunda kalmaktan nefret ettim. Kulaklığını taktı, müzik dinlemeye başladı. Şok oldum. Kırıldım...

Bugüne kadar hep kendim sardım yaralarımı, bir kere çiçek almadı bana, bir kere özür dilemedi, bir kere bile göremedim o diğer erkek arkadaşların yaptığı romantik hareketleri. Nikaha 50 gün kaldı.

50.

Ben kimim bilmiyorum, ne yapıyorum bilmiyorum, kendimi anlatamıyorum, onu anlıyorum ama o beni anlamıyor. Yapayalnızım. Artık onu tanıyamıyorum.
Erkekler bizler gibi degildir stres konularında tabi genelleme yapamam bu konuda ama benim cevremdeki erkekler en azindan kadinlar kadar stresle barisik olmuyo. Bu yasadiklariniz evlilik oncesi stres eger öyle olmasaydi nikâha 50 gun kala degilde o koca 10 ay icinde degisirdi sanirim. Bazi erkeklerde stres yan etki yapıyo. Sorumluluklarini dusunmek agir geliyo olabilir hangimiz o donemlerde stressizdik ki? Ya kaynana ya ya es ya gorumce bunlar olmasa bile kendi anne babamız stres yaptirirdi en kucuk seyden nem kapa kapa belkide biraz korka korka evliliğe gittik. Bizde esimle cok tartistik dugune gunler kala belkide soz nisan zamani hic tartismadigimiz günler kadar dugunumuze gunler kala tartismaya basladik. Çünkü ikimizde yeni sorumluluklara gidiyorduk. Ve bu stresler benden cok esimi etkilemisti daha sinirli daha fevri davranmaya baslamisti ama cok şükür kestirip atmak yerine kurtarmaya calistik. Simdi evliyiz cok sukur onlarin hepsi bi imza ötede kaldi. Sıkmayin canınızı bunlardan baska sorununuz yoksa bu sorun bile sayılmaz böyle bi dönemde en guzel gunlerinizi en guzel sekilde gecirimeye calisin.
 
Dünyanın en kararsız insanı ben olabilirim. Eşimle düğün hazırlığını tek başımıza yaptık. Kararsız kaldığımda ki bu sürekli olur geri çekilir bekler eğer uzun sürerse kızdığını anlarım ama elimde değil beni çıkarır neredeysek. Sonra ben kendim alırdım. Tuhaf bir şey var. Siz alttan aldıkça tepenize çıkmış.
 
Anlatim seklinizi biraz kendi anlatim seklime benzettim.. :) Olaylari dogrudan anlatmaktansa hisler dogrultusunda anlatarak insan bazen kendini daha iyi ifade ettigini düsenebiliyor.Edebiyati,kitap okumayi seven,duygusal,hassas,kirginken ice dönük bir insansiniz anladigim kadariyla..
Cogu zaman da anlasilamaz bu yapidaki insanlar..
Bir iliski bir cok noktada tamam gibi görülse de icten ice biseylerin eksik kaldigini dusunmeniz normal.Kisinin karakterine bagli olarak degisebiliyor tabiki.Romantik bir erkek arkadas/nisanli beklentiniz size ve sizin yapinizda olan kisiler icin olmazsa olmaz'dir..Bulunmus oldugunuz surecte kirginliklar,yorgunluklar oluyor ve gözden kacanlar.
Tecrube edinmis birisi olarak soyluyorum ki..Romantizm tabiki güzel ama en cok sevgisinde/askinda samimi olmasi sizin icin daha önemli olsun.Isterdim ki bazi duygularda azalma olmasin ama oluyor.Buna ister hayat sartlari diyin ister iki insanin birbirine alismasi..Romantizm iliskiyi besliyor; Sevgi,saygi ise ayakta tutuyor..
Isyerime her gün cicek,telefonuma her gün siirler gönderen bir "eski" ese sahip idim.Oyle bir noktada yalniz birakiliyorsunuz ki sorguluyorsunuz bir cok seyi..Ve zamanla da kayip gidiyor,yitiyor ömrünüzden..
Beklentinizi anliyorum..Ama zor zamaninizda(tepki gosterseniz bile) elinizi birakmayacagina emin oldugunuz,sevgisi,saygisi hayat sartlarina! göre degisimler göstermeyecek bir adamsa,böyle bir adam oldugunu hissediyorsaniz sayet,onunla bir ileri seviyeye tasiyin iliskinizi..
Keza,evlilikte her sey daha farkli isliyor.Dilerim yanilmazsiniz ve ikiniz icin dogru karari alirsiniz..
Mutluluklar dilerim..
 
Son düzenleme:
Siz çok naif bir insanız cevaplarınızdan bu anlaşılıyor. :)
Nişanlınız da bahsettiğiniz sıkıntılardan dolayı hiç yapmaması gereken hoş olmayan bir şey yapmış.
Yaptığının yanlışlığı ve bir daha olmayacağı konusunda emin olur umarım.

Teşekkür ederim :) Umarım emin olur, tek istediğim güzel giden ilişkimizin bir ömür birleştirecekken küçücük sorunlardan bozulmaması..

Erkekler bizler gibi degildir stres konularında tabi genelleme yapamam bu konuda ama benim cevremdeki erkekler en azindan kadinlar kadar stresle barisik olmuyo. Bu yasadiklariniz evlilik oncesi stres eger öyle olmasaydi nikâha 50 gun kala degilde o koca 10 ay icinde degisirdi sanirim. Bazi erkeklerde stres yan etki yapıyo. Sorumluluklarini dusunmek agir geliyo olabilir hangimiz o donemlerde stressizdik ki? Ya kaynana ya ya es ya gorumce bunlar olmasa bile kendi anne babamız stres yaptirirdi en kucuk seyden nem kapa kapa belkide biraz korka korka evliliğe gittik. Bizde esimle cok tartistik dugune gunler kala belkide soz nisan zamani hic tartismadigimiz günler kadar dugunumuze gunler kala tartismaya basladik. Çünkü ikimizde yeni sorumluluklara gidiyorduk. Ve bu stresler benden cok esimi etkilemisti daha sinirli daha fevri davranmaya baslamisti ama cok şükür kestirip atmak yerine kurtarmaya calistik. Simdi evliyiz cok sukur onlarin hepsi bi imza ötede kaldi. Sıkmayin canınızı bunlardan baska sorununuz yoksa bu sorun bile sayılmaz böyle bi dönemde en guzel gunlerinizi en guzel sekilde gecirimeye calisin.

Aslında stres yaratan çok fazla etken var nişanlımın hayatında, ailesinin sorunları, işi, ek iş, evlilik telaşı, tek başıma nasıl yetişeceğim, kimsem yok derdi, benim ailem ona destek oluyor ama o baskı hissediyor üzerinde, annemin yol göstermesinde bile (ki bizimkiler çok müdahil olmadı evimizin içine, nasıl isterseniz yapın dediler) annen hep koşturuyor, yoruluyor, nasıl yapalım yemeğe mi çıkarsak" gibi kendini biraz mahçup hissettiği anlar oldu. Erkek sonuçta bizim gibi değil, kafasından neler geçiyor bilemeyiz. Sadece evlilikle uğraşıyor olsak biraz daha az stres yaşardık sanırım, ama onda birçok etmen var. Yine de çok yakın arkadaşlarımdan duyduğum evinize bir girin her şey geçiyor fikrine tutunmak istiyorum. Umarım toparlarız bakalım :)

Dünyanın en kararsız insanı ben olabilirim. Eşimle düğün hazırlığını tek başımıza yaptık. Kararsız kaldığımda ki bu sürekli olur geri çekilir bekler eğer uzun sürerse kızdığını anlarım ama elimde değil beni çıkarır neredeysek. Sonra ben kendim alırdım. Tuhaf bir şey var. Siz alttan aldıkça tepenize çıkmış.

Alttan aldıkça tepeme çıkma durumunu nerden anladığınızı söyleyebilir misiniz? Eğer gözümden kaçan bir nokta olduysa yaşadığım duruma daha farklı bir gözün yorumuyla bakıp yeniden değerlendireyim. Bizde kararsızlık olmadı, yorgunluk ve birikmişlikti sanırım durum çünkü önceki alışverişlerimizi tatlı tatlı yaptık, kararsız kaldığımızda oturduk değerlendirdik, sonra döndük alınacaksa aldık alınmayacaksa listeden çıkardık. Dediğim gibi lütfen gözleminizi daha açık yazın ki ben de görebileyim :)


Anlatim seklinizi biraz kendi anlatim seklime benzettim.. :) Olaylari dogrudan anlatmaktansa hisler dogrultusunda anlatarak insan bazen kendini daha iyi ifade ettigini düsenebiliyor.Edebiyati,kitap okumayi seven,duygusal,hassas,kirginken ice dönük bir insansiniz anladigim kadariyla..
Cogu zaman da anlasilamaz bu yapidaki insanlar..
Bir iliski bir cok noktada tamam gibi görülse de icten ice biseylerin eksik kaldigini dusunmeniz normal.Kisinin karakterine bagli olarak degisebiliyor tabiki.Romantik bir erkek arkadas/nisanli beklentiniz size ve sizin yapinizda olan kisiler icin olmazsa olmaz'dir..Bulunmus oldugunuz surecte kirginliklar,yorgunluklar oluyor ve gözden kacanlar.
Tecrube edinmis birisi olarak soyluyorum ki..Romantizm tabiki güzel ama en cok sevgisinde/askinda samimi olmasi sizin icin daha önemli olsun.Isterdim ki bazi duygularda azalma olmasin ama oluyor.Buna ister hayat sartlari diyin ister iki insanin birbirine alismasi..Romantizm iliskiyi besliyor,Sevgi,saygi ise ayakta tutuyor..
Isyerime her gün cicek,telefonuma her sabileriler gönderen bir "eski" ese sahip idim.Oyle bir noktada yalniz birakiliyorsunuz ki sorguluyorsunuz bir cok seyi..Ve zamanla da kayip gidiyor,yitiyor ömrünüzden..
Beklentinizi anliyorum..Ama zor zamaninizda(tepki gosterseniz bile) elinizi birakmayacagina emin oldugunuz,sevgisi,saygisi hayat sartlarina! göre degisimler göstermeyecek bir adamsa,böyle bir adam oldugunu hissediyorsaniz sayet,onunla bir ileri seviyeye tasiyin iliskinizi..
Keza,evlilikte her sey daha farkli isliyor.Dilerim yanilmazsiniz ve ikiniz icin dogru karari alirsiniz..
Mutluluklar dilerim..

Merhaba, bana beni çok güzel anlatmışsınız, teşekkür ederim :)
Aslında nişanlımın öyle bildiğimiz romantik prenslerden olmasını hiç hayal etmedim, hatta bazı anlarda iyi ki öyle değil dedim. İş yerime çiçek yerine bilgisayar oyunu gönderdiği oldu, iyi ki dedim. İyi ki bu adam var, aynı kitabı okuduk, aynı diziyi ya da filmi izledik, aynı şarkıları dinledik ve saatlerce konuştuk bunlar hakkında, çoğu insanın gıpta ettiği bir durumu biz saatlerce yaşadık, kitaplar yüzünden tartıştığımız oldu, neden daha hızlı okudun, neden o karakteri sevmedin gibisinden. Romantik prensse benim kafamdaki adam zaten hayatımda, çiçeğe gerek yok aslında bunları yapabiliyorsam. Saygımız, sevgimiz çok yüksek hala. Aşk zamanla bitiyor bana göre, aşk kalmıyor, yerini sevgi ve saygıya bırakıyor. Biz de düne kadar kaybetmemiştik bu saygıyı, düne kadar bağırmamıştı hiç. Oldu bir kere, zamanı geri alamam.
Kendi açımdan bırakmayacağına eminim, sadece anlamaya çalışıyorum nedenleri. Umarım yanılmam, umarım dilediğiniz mutluluğu yaşarız..
 
Yıllardır buralardayım, yıllardır konu açmadan sessizce okuyorum forumu. En son açtığım konu terk edildiğimi yazdığım konuymuş. 6 yıllık ilişkinin bitişi, kendimi toparlayışım, kozamdan çıkmam, kelebeğe dönüşmem, mutlu hayatım, mutlu işim, hayallerim, başarılarım.

Ne değişti? Neden böyleyim? Neden aynada yüzüne baktığım kadını tanıyamıyorum artık?

Tanıyordum onu. 10 ay önce evet dedim, 10 ay boyunca çok mutluyduk. Çok mutluyduk, gerçekti bu mutluluk. Evet dedim, nişanlandık, gün aldık, evi tuttuk, eşyaları aldık. Her şeyi hazırladık. Nikaha 50 gün kaldı... Son 3 haftadır sürekli tartışıyoruz, herkes streslisiniz, bu süreç normal, evlenince düzeleceksiniz, alttan al, ses çıkarma, tamam de, sus diyor. Neden susmak zorundayım? Susmamalıyım, susmayacağım. İnsanların içinde bana bağırmasını yutmamalıyım, yutmayacağım. Onun istediğini yapmak zorunda değilim. Evlilik iki kişinin ortaklığı, iki kişinin anlaşması, iki kişinin tek olması. Bir kişinin baskı kurması olmamalı. Annemi ve babamı biliyorum, annemi ve babamı gördüm, bir evliliğin yıkılışına şahit oldum. Kendi hayatımın benzer olmasını kaldıramam. Yapamam. 2. kez olmaz.

Ne değişti? Ben kimim?

İşimin ne kadar zor olduğunun farkındayım. Onun da işinin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bir hayat kurmaya çalışmanın stresi çok ağır, eziliyoruz altında. Ailesinin destek vermeyişi canını sıkıyor, ailesinin yaptıkları onu yaralıyor, ailesinin yokluğu kendini kimsesiz hissetmesine neden oluyor. Görüyorum. Tutunacağı dal olayım istedim, huzur bulsun istedim, mutlu olsun istedim. Ben kimim? Neden değişti? Neden acımasızlaştı, neden bağırıyor bana?

Beni dinlemedin diyor, dinliyorum, aylardır dinliyorum. Aylardır yaptığım en iyi şey onu anlamaya ve dinlemeye çalışmak zaten. Bağırıyor bana. Sırf seçeceğimiz eşya konusunda anlaşamadık ve kafası karıştığı için bağırıyor, insanların içinde hem de. Kalabalıkta, tanımadığımız onlarca insanın içinde. Sus diyorum susmuyor, hızla yürüyüp uzaklaşmak istiyorum, nefes almak istiyorum, sussun istiyorum. Peşimden geliyor, susmuyor, nefes alamıyorum. Küçücük bir eşyayı seçememek neden bu kadar büyüyor?

Nasıl başladı?

Yorgun olduğunu biliyorum, şehir dışından geldiğini, dinlenemediğini, h.sonu çalışmaktan nefret ettiğini biliyorum. Gitme dedim ama mecburdu, gitmezse önümüzdeki yıl aynı şekilde çalışamayacak diye korkuyordu. Ek iş yapmak istiyordu. Gitti. İstersen çıkmayalım dedim, yorgunsun dinlen sonra bakarız daha zaman var dedim, çıkalım dedi. Çıktık, baktık, yoruldum kafam durdu dedi, tamam dedim gidelim sen dinlen ben de biraz daha internetten araştırırım sonra bakarız. Cevap vermedi, odanın ölçüleri iyice karıştı dedi, tamam dedim tekrar ölçer bakarız, sen dinlen. Sonra ne oldu? Hatırlayamıyorum, hatırlayamamaktan nefret ediyorum. Bağırdığını biliyorum, önce insanların içinde kendi kendine konuşmasıyla başladı, ne dediğini duymadım, yapma dedim ne söyleyeceksen söyle. Yorgunsan dinlen. Son 2 aydır beğenmediği ne yapsam, ne söylesem yüzü değişiyor, görüyorum. Kör değilim. Bişey var yüzünde, çözemiyorum.

Konuşmaya başladığımı hatırlıyorum, sus dedim insanların içinde konuşma sus. Önden yürüdüm, poşetleri yere attı kendi kendine konuşarak yürümeye devam etti. Sus dedim insanların içinde yapma, sus. Susmadı. Çıktım arkamdan seslendi, bağırmaya başladı. Dur konuşalım, bekle diyorum sana, ne yapmaya çalışıyosun. Uzaklaşmak istedim, nefes almak istedim, ağlamamak istedim. Ağladım. Nefret ettim kendimden, alışveriş merkezinde ağlamaktan nefret ettim. Kitap okumak istedim, istediğim kitabı almak istedim. Peşimdeydi, cevap vermedim. Eve gidiyorum ben dedi git dedim, giderse gitsin, kafamı dağıtmam lazım. Yalnız kalmam lazım. Yalnız kalmaya ihtiyacım var.

Kitap seçerken aradı, gelme dedim, geldi. Bazılarına göre bu yaptığım şımarıklık ama değil aslında. Gelmeseydi daha iyi olurdu. Kafamı toplamalıydım. Toplayamadım. Çıktık, konuşalım dedi oturduk, beni suçladı, anlamadığımı söyledi, iletişim kuramadığımızı söyledi, kendimi gerizekalı gibi hissettim o an. Orda olmak istemedim, seninle konuşmak istemiyorum dedim, kendini anlattın dedim, eve gitmeliyim dedim. Kalktım, elindeki kalemi açıp kapatarak peşimden gelmeye başladı. Huzursuz hissettim, istemedim orda olsun. O kalemle oynamayı kes diye bağırdım. Sinirlenince bağırıyorum. Bağırmalıydım yoksa patlayacaktım.

İstersen çocuk gibi tokatla dedi, tokatlasaydım keşke. Minibüste yanıma oturdu, yakın yerlerde yaşamaktan nefret ettim, aynı yolu paylaşmak zorunda kalmaktan nefret ettim. Kulaklığını taktı, müzik dinlemeye başladı. Şok oldum. Kırıldım...

Bugüne kadar hep kendim sardım yaralarımı, bir kere çiçek almadı bana, bir kere özür dilemedi, bir kere bile göremedim o diğer erkek arkadaşların yaptığı romantik hareketleri. Nikaha 50 gün kaldı.

50.

Ben kimim bilmiyorum, ne yapıyorum bilmiyorum, kendimi anlatamıyorum, onu anlıyorum ama o beni anlamıyor. Yapayalnızım. Artık onu tanıyamıyorum.
Ciddi bir sorumluluk altına giriyor olmanın gerginliği ve korkusu ile size sarıyor.
 
İnsanlar içinde bağırmasi çok üst perdeden tepki bana gore, ben empati kuramiyorum, 2.5 yıllik sevgililik doneminde de 8 yılı devirdigimiz evliliğimizde de bunu yaşamadım.

Evlilik stresi ile biz de gerildik tabiki, nişanlınızın geren başka nedenler de varmış.iyice gozlemleyin, insanların kriz anlarındaki tepkileri bence çok önemli, ya da öfke kontrolü var mı, tartışmayı biliyor mu? Bir bakin.Terapist fikri de güzel.

Zaten çok aklı başında duruyorsunuz, en doğru kararı verip çok mutlu olmanız dileğiyle
 
Back