Cin Ali serisini hatırladım şimdi, evet farkındayım çok eskilere gittim. Ama ilk okuduğum kitap serisi oydu. Sonrasında Atatürk'ün çocukluğunu anlatan Bir Önder Yetişiyor'u defalarca üst üste okuduğumu hatırlıyorum kitap okumaya nasıl başladığımı düşününce. Evde büyük kardeşimden kalma masal kitaplarını eskiden sadece resimlerine bakarak anlatan ben artık okuyabiliyordum! Hafta sonu gazetenin karikatürlerini artık ben de okuyabilecektim! Ambalajların üstünü. Yazılı olan her şeyi...
İlkokuldayken sınıf kütüphanesi, ardından okul kütüphanesi...
Bizim zamanımızda 5. sınıftan sonra girilen Anadolu Lisesi'nde ise arkadaşlarla aramızda kitap değiş-tokuşu yapmaya başlamıştık. Zevki inanılmazdı. Aynı kitabı okumuş arkadaşlar bir teneffüsü o kitap hakkında tartışmaya ayırır, sınıfa girdiğimizde hala birbirimize kendi düşüncemizi anlatmaya çalışırdık. Bazen o kadar kaptırırdık ki, dışarıdan bakanlar birileri hakkında tartıştığımızı sanırdı :roflol:
Üniversitede artık herkes az-çok para kazanmaya başladığından, doğum günlerinde hediyeler kitaplar olmuştu, değiş tokuşlar azalmış, artık herkes kendi arşivini oluşturmanın peşine düşmüştü.
Sonrasında uzun otobüs yolculuklarında (evden işe, işten eve, malum İstanbul trafiği) en kafa yol arkadaşım olmuştu onlar.
İlk mide bulantılarım başladığımda hayatım kararmıştı sanki. Artık yolculuklarda kitap okuyamıyordum. Sonra araştırmalarla kitabı havada tutmanın faydası olacağı yazıyordu. Bir süre iyi kötü idare ettik onlarla. Sonrasında elimdeki uyuşmalar baş gösterdiğinde, üzüntü-stres nedeniyle, onu da yapamaz oldum. Neyse ki artık eskisi kadar yolda zaman geçirmiyordum da bunu atlatmam kolay oldu.
Artık evde kitap okuyordum. Annem televizyon seyrederken ben ona dalıyordum.
Geçen yıl (KK'dan bazı arkadaşlar hatırlar) şiddetli baş ağrıları- MR'lar, beyin cerrahları koşuşturmasında onlardan da eskiye göre uzak kalmak zorunda kaldım. Evdeki tv, bilgisayar ekranı her şey karartıldı. Başımı öne eğmek bir yana, gözlüğümü bile iş için gerekmedikçe zar zor takıyordum. Bilgisayarda yazı karakterleri büyütüldü. Eğitimle, psikolojiyle ilgili bir şeyler okumazsam olamazdı zaten. Hem işim hem ilgi alanım gereği, kendimi bu yönde sürekli bir şeylerle beslemek zorunda hissediyorum. Yani zorunda değil de nasıl diyeyim. Açlık hissi gibi bir şey sanırım.
Son 3-4 aydır baş ağrılarım iyice azaldı
Artık kendime güvenim geldi. Yavaştan yarım kalanları kurcalamaya başlamıştım ki...
1,5 ay önce neredeyse 3 yıllık bir beraberliği noktaladığımız sevdiğim insan yaklaşık 3 hafta önce bana bir kitaptan bahsetti. İlk fırsatta aynı kitaptan edindim. Kadınlar ve erkeklerin farkları hakkında bir kitap. İlk sayfasından itibaren kendimi, bizim ilişkimizi buldum. O da bulmuş ve bana bu yüzden tavsiye etmiş zaten. Şimdi bu kitap sayesinde neleri yanlış anladığımızı görüyoruz. Karşımızdakini anlıyoruz yavaş yavaş, sayfa sayfa...
Yani belki de bu kitap :asigim: iki sevip sevilenin mutluluğuna yol açmış olacak.
Kitabınız bol olsun!