- 12 Temmuz 2006
- 35.026
- 30.401
- 60
Adam zengindi. Hem de birçoklarinin hayal edemeyecegi kadar.
Ülkenin en güzel sehirlerinin en güzide semtlerindeki dairelerinin
sayisini bile bilmiyordu. Ayrica, bir antika meraklisiydi.
Elindeki zengin koleksiyonun degeri de tahminleri zorluyordu.
Çiftlikleri ve arabalari da vardi tabii.
Islettigi magazalarda binlerce insan çalisiyordu.
Herkes,
'Keske onun yerinde ben olsam! ' diye düsünüyordu.
Gelin görün ki o, bulundugu yerden hiç memnun degildi.
Her seye sahip oldugu dogruydu. Ancak, içinde, bir yerde derin bir bosluk
vardi.
Kendisine 'Baba! ' diye sarilacak bir çocugu yoktu.
Yillardir
esiyle birlikte bu yalnizligi, bu eksikligi içten içe
hissetmislerdi.
Ama umutla dua etmeye, sabirla beklemeye devam ediyorlardi.
Esi, ressamdi.Kadin hayal ettigi bebekleri, çocuklari büyük bir
ustalikla yagli boya tablolara çiziyordu. Ancak resimleri sadece
sergiliyordu. Resmini yaptigi bebekleri, çocuklari kendi
çocuklari gibi
seviyordu. Haliyle, çocuklarini para karsiligi bir baskasina
satmak
aklinin ucundan geçmezdi.
Sonunda ihtiyarlik günleri gelip çatti. Artik çocuk sahibi olma
hayalleri bitmisti. Fakat beklenmedik bir sey geldi baslarina.
Agir bir
trafik kazasi geçirdiler. Adam hafif yarali olarak kurtuldu.Ancak
karisi ciddi bir beyin hasari ile yogun bakimda aylarca yatti.
Adam karisinin sagligi için servetinin önemli bir kismini
harcadi.
Derken, doktorlar karisinin kismen iyilestigini
söylediler.Kadin eve
döndü. Ama artik eskisi gibi degildi. Adeta bir çocuk gibi
yasiyordu.
Karisinin gündelik islerini yapabilmesi için bir bakici hanim
çalisiyordu yanlarinda. Kocasini savasta kaybetmis genç
hanimi, adam ve
esi çocuklari gibi sevdiler. Eve biraz olsun çocuk civiltisi
getiren
iki küçük çocugunu da torunlari bildiler. Bu arada evin hanimi
eskiden
oldugu gibi resimler yapmaya çalisti. Beklenecegi gibi tablolari
eskisi
kadar basarili degildi. Yine de kadinin eski günlerdeki gibi
mutlu
olmasina yardimci oluyordu.
Yillar hizla akti. Kadin bir gün beyin sorunlari nedeniyle
öldü.
Adam, bakici hanim ve iki yetimini degerli hediyelerle evlerine
gönderdi. Çok geçmeden adam da kalp krizi geçirerek hayata veda
etti.
Böylece hayalleri süsleyen o koca servet sahipsiz kaldi.
Ilk olarak paha biçilmez antikalar büyük bir müzayedede satisa
sunuldu. Ilk parça adamin esinin beyin özürlüyken yaptigi bir
tabloydu.
Bir özürlünün umutlarini döktügü, ruhunu ortaya koydugu bu
mütevazi
tabloya kimse dönüp bakmadi bile. Herkes az sonra önlerine gelecek paha
biçilmez antikalari bekliyordu. Saticinin 'Artiran var mi? '
diye bagirisina salondan tek yanit gelmiyordu.
Salondaki sessizligi, müzayedeye ilk defa gelen bakici kadinin
sesi bozdu. Annesi gibi sevdigi bir kadinin, çocuklari gibi
sevdigi
tablosuna müzayede salonunda pek alisik olunmayan bir teklifle
müsteri
oldu. 'Bes dolar! 'diye bagirdi acemice. Daha fazlasi yoktu
cebinde.
Umutla bir baskasinin kendi teklifini arttirmasini bekledi.
Sessizlik yine bozulmadi. Müzayede yöneticisinin 'Satiyorum,
satiyorum, saaaaat...tim.' demesiyle tablo sadece 5 dolara kadinin oldu.
Müzayede yöneticisi satilan tabloyu bir kenara koymak yerine çerçevenin
arka yüzünü herkesin görebilecegi biçimde yukari
kaldirdi.
Tablonun arkasinda katlanmis küçük bir kagit parçasi vardi.
Yine herkesin gözleri önünde kagidi aldi ve açti.
Özenli bir el yazisiyla yazilmis notlara göz gezdirdikten sonra
kalabaliga döndü.
'Bayanlar ve baylar; müzayede bitmistir! ' Sonra kagit üzerindeki
notu
seslice okudu.
'Kim esimin bu mütevazi emegine deger vererek bu tabloyu satin
almissa, esime verdigim degerden çok daha azini hak eden
servetim de
onundur.'
Ailemizde birbirimiz için yaptigimiz her isin ardinda böyle bir
not olmali mi dersiniz? ' Karimin benim için yaptigi her sey,
benim
deger verdiklerimden çok daha degerlidir ' gibi.
' Kocamin benim için yaptiklari, onun sahip olduklarindan çok
daha paha
biçilmezdir ' gibi. Ve çocuklarimizin bizim için sevgiyle
yaptiklari,
kendi ruhlarini tasirip da ortaya koyduklari güzel seylerin
ardinda
yazili bu notu okuyabiliyor muyuz?
Dünya belki de bir açik artirma salonudur.
Gördügümüz herseye
birileri paha biçer. Sirf baskalarinin biçtigi degerler
üzerine yeni
degerler eklemek için, ömrümüzü bizim için en degerli olanlari
unutarak, hatta bazen kirarak tüketiyor olabiliriz.
Sevimli bir çocugun babasi ve annesi olmanin degeri borsalarda
ölçülemiyor. Fedakar ve sadik bir esin bizim için yaptiklarini
hiçbir
insan kaynaklari uzmani hesaplayamiyor.
Oysa, hepsi antika.. Kimsenin görmedigi, kimsenin fark etmedigi
kadar özel ve güzel degerler.
'Müzayede' bitmeden birbirimize deger verelim
Ülkenin en güzel sehirlerinin en güzide semtlerindeki dairelerinin
sayisini bile bilmiyordu. Ayrica, bir antika meraklisiydi.
Elindeki zengin koleksiyonun degeri de tahminleri zorluyordu.
Çiftlikleri ve arabalari da vardi tabii.
Islettigi magazalarda binlerce insan çalisiyordu.
Herkes,
'Keske onun yerinde ben olsam! ' diye düsünüyordu.
Gelin görün ki o, bulundugu yerden hiç memnun degildi.
Her seye sahip oldugu dogruydu. Ancak, içinde, bir yerde derin bir bosluk
vardi.
Kendisine 'Baba! ' diye sarilacak bir çocugu yoktu.
Yillardir
esiyle birlikte bu yalnizligi, bu eksikligi içten içe
hissetmislerdi.
Ama umutla dua etmeye, sabirla beklemeye devam ediyorlardi.
Esi, ressamdi.Kadin hayal ettigi bebekleri, çocuklari büyük bir
ustalikla yagli boya tablolara çiziyordu. Ancak resimleri sadece
sergiliyordu. Resmini yaptigi bebekleri, çocuklari kendi
çocuklari gibi
seviyordu. Haliyle, çocuklarini para karsiligi bir baskasina
satmak
aklinin ucundan geçmezdi.
Sonunda ihtiyarlik günleri gelip çatti. Artik çocuk sahibi olma
hayalleri bitmisti. Fakat beklenmedik bir sey geldi baslarina.
Agir bir
trafik kazasi geçirdiler. Adam hafif yarali olarak kurtuldu.Ancak
karisi ciddi bir beyin hasari ile yogun bakimda aylarca yatti.
Adam karisinin sagligi için servetinin önemli bir kismini
harcadi.
Derken, doktorlar karisinin kismen iyilestigini
söylediler.Kadin eve
döndü. Ama artik eskisi gibi degildi. Adeta bir çocuk gibi
yasiyordu.
Karisinin gündelik islerini yapabilmesi için bir bakici hanim
çalisiyordu yanlarinda. Kocasini savasta kaybetmis genç
hanimi, adam ve
esi çocuklari gibi sevdiler. Eve biraz olsun çocuk civiltisi
getiren
iki küçük çocugunu da torunlari bildiler. Bu arada evin hanimi
eskiden
oldugu gibi resimler yapmaya çalisti. Beklenecegi gibi tablolari
eskisi
kadar basarili degildi. Yine de kadinin eski günlerdeki gibi
mutlu
olmasina yardimci oluyordu.
Yillar hizla akti. Kadin bir gün beyin sorunlari nedeniyle
öldü.
Adam, bakici hanim ve iki yetimini degerli hediyelerle evlerine
gönderdi. Çok geçmeden adam da kalp krizi geçirerek hayata veda
etti.
Böylece hayalleri süsleyen o koca servet sahipsiz kaldi.
Ilk olarak paha biçilmez antikalar büyük bir müzayedede satisa
sunuldu. Ilk parça adamin esinin beyin özürlüyken yaptigi bir
tabloydu.
Bir özürlünün umutlarini döktügü, ruhunu ortaya koydugu bu
mütevazi
tabloya kimse dönüp bakmadi bile. Herkes az sonra önlerine gelecek paha
biçilmez antikalari bekliyordu. Saticinin 'Artiran var mi? '
diye bagirisina salondan tek yanit gelmiyordu.
Salondaki sessizligi, müzayedeye ilk defa gelen bakici kadinin
sesi bozdu. Annesi gibi sevdigi bir kadinin, çocuklari gibi
sevdigi
tablosuna müzayede salonunda pek alisik olunmayan bir teklifle
müsteri
oldu. 'Bes dolar! 'diye bagirdi acemice. Daha fazlasi yoktu
cebinde.
Umutla bir baskasinin kendi teklifini arttirmasini bekledi.
Sessizlik yine bozulmadi. Müzayede yöneticisinin 'Satiyorum,
satiyorum, saaaaat...tim.' demesiyle tablo sadece 5 dolara kadinin oldu.
Müzayede yöneticisi satilan tabloyu bir kenara koymak yerine çerçevenin
arka yüzünü herkesin görebilecegi biçimde yukari
kaldirdi.
Tablonun arkasinda katlanmis küçük bir kagit parçasi vardi.
Yine herkesin gözleri önünde kagidi aldi ve açti.
Özenli bir el yazisiyla yazilmis notlara göz gezdirdikten sonra
kalabaliga döndü.
'Bayanlar ve baylar; müzayede bitmistir! ' Sonra kagit üzerindeki
notu
seslice okudu.
'Kim esimin bu mütevazi emegine deger vererek bu tabloyu satin
almissa, esime verdigim degerden çok daha azini hak eden
servetim de
onundur.'
Ailemizde birbirimiz için yaptigimiz her isin ardinda böyle bir
not olmali mi dersiniz? ' Karimin benim için yaptigi her sey,
benim
deger verdiklerimden çok daha degerlidir ' gibi.
' Kocamin benim için yaptiklari, onun sahip olduklarindan çok
daha paha
biçilmezdir ' gibi. Ve çocuklarimizin bizim için sevgiyle
yaptiklari,
kendi ruhlarini tasirip da ortaya koyduklari güzel seylerin
ardinda
yazili bu notu okuyabiliyor muyuz?
Dünya belki de bir açik artirma salonudur.
Gördügümüz herseye
birileri paha biçer. Sirf baskalarinin biçtigi degerler
üzerine yeni
degerler eklemek için, ömrümüzü bizim için en degerli olanlari
unutarak, hatta bazen kirarak tüketiyor olabiliriz.
Sevimli bir çocugun babasi ve annesi olmanin degeri borsalarda
ölçülemiyor. Fedakar ve sadik bir esin bizim için yaptiklarini
hiçbir
insan kaynaklari uzmani hesaplayamiyor.
Oysa, hepsi antika.. Kimsenin görmedigi, kimsenin fark etmedigi
kadar özel ve güzel degerler.
'Müzayede' bitmeden birbirimize deger verelim