- Konu Sahibi kissnookums
-
- #41
Çok üzüldüm böyle biriyle karşılaşmış olmana ve çok geçmeden kurtulman isabet olmuş.Pislik herifler gün geçtikçe erkeklere olan nefretim artıyor. Allah bugünleri unutturacak iyi biriyle karşılaşmanı nasip eder inşallah...
Teşekkür ederim geçti gitti çok şükür. Hepimiz insan olarak kıskançlık duygusunu yaşarız ama bariz ortada bir şey yokken sürekli yapılan kıskançlık sağlıklı değildir. 5 yıl gerçekten uzun bir süre ama evlilik apayrı bir durum. Bu durumda verdiğin emek duygusal bağlılık söz konusu olduğunda karar vermek daha zor oluyor. Sadece şunu düşün ben bu insanla bir ömür geçirebilir miyim ? Şimdi alttan aldığım herşeyi her gün her gün katlanabilir miyim? Gelecekte daha iyi olacağının bir garantisi var mı? Evet geride kalmış bir 5 yıl var peki geri kalan ömrüm daha uzun ve buna değer mi? Baştan başlamak tekrar birini tanıyıp sevmek korkutucu geldiği için çoğu zaman devam ediyoruz bizi üzen ilişkilere. Fedakarlık tek başına kadının göstereceği bir şey değil. Geleceği düşününce içine huzur mu doluyor yoksa hep içinde bir yer sızlıyor mu? Bu sorulara verdiğin cevaplarla doğru kararı vereceğine inanıyorum.
Merhaba, bende psıkopat ıle ılgılı yazıyı gorunce uye oldum ve cok canım yanıyor.butun bu ozellıklerı tasıan bırısı ıle tam 20 yıldır evlıyım ve he sefeerınde artık son kurtulucam dedıkce daha cok battım,en buyuk zaafım cocugum. her seferınde onunla tehdıt ettı.Ama sımdı buyudu ve unıversıteye gıdıyor ama ben nasıl kurtulacağımı bılemıyorum.cesaretımı toplayıp konuşayım dıyorum yazılanları okuyunca vazgecıyorum, ılerı derecede psıkopat. Burada yazılanlar hepsı bırebır yasadıklarım ama kurtulabilmek onunla mücadele edebilmek ıcın nasıl davranmamız gerektiğini bılemıyorum.Çünkü gerçekten beyınerı cok farklı çalışıyor.E kucucuk bır olay bıle sızın onemsemedıgınız,okadar cok onemseyıp ıntıkam alma arzusu uyandırıyor kı soylıycek kelıme bulamıyorsunuz.20 ılın kabus gıbı gectı ,gucluyum dıyorum ama artık gucum kalmadı,tukendım.Naıl basa cıkabılecegımı bılemıyorum.
Faydalı bir yazı olduguna inanıyorum. O sebepten alıntılıyorum. Etrafınızda böyle insanlar olabilir; aile bireylerinizden, arkadaslarınızdan, sevgililerinizden...Bir arkadasım tavsiye etmisti bunu okumamı. Bircok erkege uymuyor mu sizce de, burada okuduklarınızdan ve yasadıklarınızdan yola cıkın.
''Bize zarar veren, kötülük yapan insanların hepsi psikopat değildir. Çoğunlukla sağlıklı, diyebileceğimiz insanların da kötülükleri olur. Fakat mutlaka, sapkın da olsa, içsel bir ahlak anlayışı vardır ve karşı tarafın ona zarar verecek kadar “suçlu olduğu” ve “hak ettiği” inancına dayanır. Psikopatın sizin kötülüğü hak ettiğinizi düşünme nedeni basitçe onu yeterince sevecek ve güvenecek kadar “zayıf” olmanızdır. Verdiği zarardan keyif alır ve dahası ne yapmış olursa olsun ona minnettar ve hayran olmanızı bekler. Sizi dövdüyse bunun mutlaka bir faydası vardır değil mi? Neden teşekkür etmiyorsunuz?!
Nancy McWilliams ‘Psikanalitik Tanı’ adlı kitabında, psikopatların mustarip olduğu duygulanım bozukluğu, yani duygu tıkanıklıklarını kısa süreli hınç ve coşkuyla (mani) bir miktar açabildiklerini söylüyor.
“...olay OYUNDUR. Kazanılacak ödül dünya hakimiyetinden bedava bir öğle yemeğine kadar uzanabilir, ama her zaman aynı oyundur -kontrol etmek, başkalarını yerinden zıplatmak, ‘kazanmak’.” (Martha Stout, Yanı Başınızdaki Sosyopat)
Psikopat, dünyanın en çelişkili varlığıdır; tartışmasız bir insan düşmanıdır fakat kesinlikle yalnız kalamaz. Psikopatın ona sevgi, şefkat verecek, besleyecek, barındıracak insanlara ihtiyacı vardır. Peki neden kendine faydalı insanları yok etmek ister? Tam da gösterdiği çelişkiler yüzünden yaptıkları çoğu kez yanına kalır. Çünkü normal insan şöyle düşünür: “neden böyle bir şey yapsın?”. Psikopatın en büyük çelişkisi “kaybederek kazanmak”tır.
Neden zarar verir?
1- Bütün psikolojik yapılanması arzu ettiği şeyi hemen elde etmek üzerine kuruludur. Başkalarının duyguları ve hakları ona engel olamaz. “Başkalarının çektikleri acıları önemseme açısından çok rahatsız edici bir yetersizlik; kısaca, sevginin ön koşulu olan duygudaşlıktan tam bir yoksunluk.” (Robert Hare, Vicdansızlar).
Kişisel deneyimimde ve başka onlarca örnekte gördüğüm şu: Psikopatlar yaptıkları hata ne kadar korkunç olursa olsun derinliksiz ve tek bir cevap veriyorlar, “canım öyle istedi”… Psikopatların hak etme duyguları çok yüksektir ve canlarının istediği şeyi, ne pahasına olursa olsun, yapmayı kendilerine hak görürler.
“Psikanalist Robert Lindner ‘Psikopat bir asidir, genel geçer kurallara ve standartlara dindarca başkaldırır… isyanının nedeni olmayan bir asi, sloganı olmayan bir kışkırtıcı, programı olmayan bir devrimcidir; bir başka deyişle, isyanı yalnızca kendini tatmin edecek hedeflere ulaşmayı amaçlar; başkaları adına çaba göstermekten acizdir. Hangi kisve altında olursa olsun tüm çabaları, acil isteklerini ve arzularını doyurmak üzere tasarlanmış yatırımları temsil eder’.” (Robert Hare, Vicdansızlar)
2- Zarar vermekten zevk alır. “ (…) gizli saklı güç oyunu bir numaralı öncelik olduğundan, açgözlü sosyopatların bütün sahtekarlıkları ve riske toleransları buna adanmıştır. Oyunun uğruna, entrikalar düzenler ve bizim, zalim olduğu kadar pervasız ve kendine de zarar verici olduğunu düşündüğümüz eylemlere kalkışırlar.” (Martha Stout, Yanı Başınızdaki Sosyopat)
Psikopatın zarar verme ve bundan zevk alma (sadizm) güdülerini Nancy McWilliams, “ilkel haset” duygusu (kişinin en çok arzu ettiği şeyi yok etme isteği) olarak yorumluyor. Psikopatlar, hasetlerini asla itiraf etmezler ve yüzeyde böyle bir şeyi hissettiklerinin farkında da olmayabilirler. Ancak, başkalarının sahip olduğu ve keyfini çıkardığı duygulara ve özelliklere sahip olamadıkları için şiddetle haset ederler. Bunlara sahip olmasının imkanı yoktur, o halde yok etmesi gerekir. Sevgi temelli bütün duyguları küçümser, değersizleştirir ve alay eder. Söz gelimi, ne kadar sevme becerisine sahip, ne kadar empati gücü yüksek, ilkeli, gururlu, sadık, dürüst vb iseniz yok etme savaşı o kadar çetin geçer. Onun insanları kendine bağlaması için “oyun” oynaması gerekir; herhangi bir oyun oynamadığı halde seven ve sevilebilen insanların varlığına tahammül edemez.
3- Psikopati belirtilerindeki “üstünlük duygusu” çoğu insanın kafasını karıştırıyor. Pek çok insandan tanıdıkları psikopatik kişilerin hiç de özgüven sahibi olmadığını duydum. Benim deneyimim de böyleydi. Çok çelişkili görünüyor, oysa değil. Narsisistik büyüklenmecilik, özgüvenle sandığımız şekilde ilişkili değil.Narsisistiklerin ve psikopatların gerçeğe dayanmayan bir üstünlük duyguları vardır. Burada anahtar kelime “gerçeğe dayanmayan”… Psikopatlar kibirlidir, üstün varlıklar olduklarına inanırlar fakat bu gerçek olmadığı için kendilerini onaylatmaya ve başkaları üzerinde güç savaşı vermeye şiddetle ihtiyaçları vardır. Tanıdığınız biri psikopatsa sık sık başka insanların onun hakkında söylediklerine ne kadar önem verdiğine şahit olursunuz. “Kötü” tanınmaya ve onaylanmamaya tahammül edemezler. Histerik bir şekilde kendilerini sevdirmek, beğendirmek, onaylatmak için hamleler yaparlar. Oysa kendine gerçekten güvenen bir insan bunların hiçbirine ihtiyaç duymaz. Evet, bu yüzden psikopatlar gerçek özgüven sahibi değildir. Başka insanlardan onay almadıkça ya da başka insanları aşağılayarak üstlerine basmadıkça üstünlük duygularını besleyecek hiçbir özkaynakları yoktur; iç dünyaları tam tabiriyle çöldür. Fakat bu onay sadece bir oyuna dayandığı için (yani gerçek olmayan kişiliğe ait bir oyun) ya da başkalarına zarar vermek hayatın gerçekliğinde hiçbir üstünlüğe tekabül etmediği için sık sık hayal kırıklığına uğrarlar. Bir psikopat başkasının onurunu emerek ya da onu öldürerek “üstün” biri olmaz, sadece bir psikopat olur.
Nancy McWilliams’a göre psikopatlar özsaygılarını, kurdukları gerçek dışı dünyada kendilerine yönelik üstünlük inancıyla sağlarlar. Fakat hayatın içinde bu gerçek olmayan kurguyla yani sıradan bir insan olduğu gerçeğiyle yüzleştikçe hayal kırıklığına uğrarlar. Bu yüzden özsaygıyı sürekli başkaları üzerinde hasetle kontrol ve güç sağlayarak elde etmeye çalışırlar.
“ (…) psikotik yelpazede bulunan antisosyal kişiler, onları cezbeden şeyleri öldürmeleriyle bilinirler. Örneğin, Ted Bundy, çekici genç kadınları (…) yok etme ihtiyacını, bir tür onlara ‘sahip olma’ olarak betimlemiştir. Truman Capote’nin (1965) In Cold Blood adlı kitabında anlattığı katiller, mutlu bir aileyi, muhtemelen, mutlu bir aile olmaları dışında ‘hiçbir neden yok’ken öldürüp yok ederler; bu aile karşısında, katiller, içlerindeki onları yiyip bitiren haset duygularını hissetmeye tahammül edememiş olmalıdırlar.” (Nancy McWilliams, Psikanalitik Tanı)
“Öldürme açlığı” çoğu psikopatın sahip olduğu bir özelliktir; kimi gerçekten böyle bir eylemde bulunacak kadar ihtiraslı olmadığı için ya da yakalanmaktan korktuğu için hiçbir zaman öldürme teşebbüsünde bulunmaz. Fakat bütün psikopatlarda yok etme arzusu o kadar güçlüdür ki, kimi bunu silahla, kimi küçük-büyük entrikalar, sadistik akıl oyunlarıyla yapar. Psikopat, bedeninize zarar vermese de kişiliğinizi, ruhunuzu, sahip olduğunuz en değerli şeyleri tahrif etmek için size karşı acımasız bir savaş verir.
Bu okumaları yapmadan çok önce, kasıtlı ve planlı bir şekilde “yok edilmek” istendiğimi biliyordum. Bana kalırsa, Bundy gibi seri katil psikopatlar ile aramızda yaşayan sosyalleşmiş psikopatlar arasında, eylemin bir adım öncesi ya da sonrası dışında, hiçbir fark yok.
4- Hayatı “avcı ve av” arasındaki bir oyun olarak algılarlar. Herşey kazanmak, kontrol etmek ve üstünlük kurmak ile ilgilidir. Bunu sağlamak için zarar vermeleri gerekir. “Psikopatların belirleyici özelliği, dehşet verici bir vicdansızlık; oynadıkları oyun, diğer insan pahasına kendilerini yüceltmektir.” (Robert Hare, Vicdansızlar)
Psikopat, başlangıçta bütün sermayesini sizi tanımaya ve etkilemeye yatırır. Uzmanlar bunu, sadece tek bir noktayı aydınlatan kuvvetli bir ışına benzetirler. Hedefine odaklanmış bir psikopatın dikkatini dağıtabilecek hiçbir şey yoktur. Hedef, çoğunlukla çok basit, anlamsız, geçici zevklerden ibaret olabilir. Psikopat, küçük heyecanlar için büyük kazanımları bile feda ederek etrafını şaşkınlık içinde bırakabilir. İnsanların zayıflıklarını anlamada olağanüstü ve ürkütücü bir yetenekleri vardır. Kişisine göre, en büyük korkularınızı gerçek kılabilmek için oyunlar kurar (kendi adıma yaşadığım şeyi “kabusta bile bu kadarını göremezdim” diye nitelendiriyordum ve haklıydım). Mücadeleyi severler; dirençle karşılaştıklarında oyunun heyecanı artar.
“Bu gibi insanların onlara yön veren bir iç sesleri yoktur; kuralları bilirler ama başkaları açısından doğuracağı sonuçlar her ne olursa olsun, yalnızca uymayı seçtikleri kurallara uyarlar. Baştan çıkarılmaya karşı dirençleri çok azdır ve yaptıkları ihlaller onlarda suçluluk duygusu yaratmaz. Dırdırcı bir vicdanın engellemelerini hissetmeyen psikopatlar, gereksinimlerini karşılamakta ve isteklerini gerçekleştirmekte özgür olduklarını hissederler ve yanlarına kalabileceğini düşündükleri her şeyi yaparlar.” (Robert Hare, Vicdansızlar)
Martha Stout’un tanımladığı “açgözlü sosyopat (psikopat)” tipi, gururlu bir insanı aşağılamak ve kötü pozisyonlara sokmak; sevgi dolu bir insanı nefretle hayal kırıklığına uğratmak; yardımsever birinin iyiliğine onu dolandırarak karşılık vermek gibi kasıtlı kötülükler yapar.
“ (…) sosyopatların gıpta ettiği ve oyunun bir parçası olarak yok etmeye uğraştıkları, vicdanı olan bir insanın karakter yapısı altındaki şeydir ve genelde güçlü kişilikler hedef alınır.
Eğer hepiniz başka bir insana karşı “kazanmanın” soğuk isteğini hissediyor olsaydınız, sevginin, arkadaşlığın, önemsemenin anlamını nasıl anlardınız? Anlayamazdınız. Egemen olmaya, inkar etmeye ve üstün hissetmeye devam ederdiniz.” (Martha Stout, Yanı Başınızdaki Sosyopat)
Psikopat, giderilmesi mümkün olmayan muazzam bir “sıkıntı” lanetiyle yaşar; bu yüzden dramalara bağımlıdır. Sizi yıkabildiği zaman yüzünüzde beliren ifadelerden, perişanlığınızı görmekten hoşlanır. Bu yüzden sürekli “oyun” kurar ve sizde -mümkünse fazlasıyla- zaiyat yaratmak için elinden geleni yapar (sebepsiz yere tekrar eden ayrılıklar-barışmalar-kavgalar gibi…). Ona yeteri kadar drama imkanı vermeyen ya da yeteri kadar tüketilmiş bir kurbanı bırakıp, diğerlerine geçer ve zaten yeni kurban aramayı bıraktığı tek bir an olmamıştır.
Hiç kimse, yakınlık kurduğu birinin ona karşı savaş halinde olduğunu düşünemez.Kişi, dahil edildiği bu kötücül oyundan habersizdir ve oyun bitmeden ne olup bittiğini anlayamaz. Tam da bu yüzden, psikopati kurbanı kadınlar, yaygın olarak ilişkileri bittiğinde tecavüze uğramış hissettiklerini söylerler.
“Bir insanın (…) doğrudan tehlikeli ve kötü niyetle bir kan davası güttüğünü ummayız. Ummayız ve bu yüzden görmeyiz de, tanıdığımız birinin -hatta kendimizin- başına gelse bile. Açgözlü sosyopatların göze aldığı eylemler o kadar acayip ve sebepsiz yere o kadar alçaktır ki kasti olduklarına inanmayı ve hatta gerçekleştiklerine inanmayı reddederiz.” (Martha Stout, Yanı Başınızdaki Sosyopat)''
Kaynak=
http://www.gizlipsikopat.com/psikopatlari-nasil-taniriz/neden-zarar-veriyorlar/
Merhaba bende 25 yıllık evliydim ve asla seni bırakmaz ayrılmaz dedikleri ve benimde öyle düşündüğüm bir evlilikti.şiddet gördüysen zaten ayrılalım demeye bile korkuyor insan. Ben 3 yıl bağlantımı kestim yatağımı ayırdım mecbur olursam bir arads yattım sadece görevim gördüğüm şeyleri yaptım anlıycan kapı duvar oldum.hep tartıştık bazen iyi göründü sanki beni anlıyormuş degişmiş hibi ama ben geçici oldugunu biliyordum.tavrımı hiç değiştirmedim sanırum benden ümidi kesti ve tmm dedi. Fakat o sırada ağladı seni seviyorumlar duygusal travmalar herseyi denedi. 6-7 ay oldu hala benden vazgeçmiş degil bazen tehdit ediyor bazen iyi oluyor ve beni bunlar çok etkiliyor.onun için üzülüyorum hala psikopat oldugunu kabullenemiyorum. Onu bıraktığım için suçluluk duyuyorum ve geri dönmemek için psikolojik destek alıyorum.çoook zorlu bir süreç ve etrafınızdaki bir çok kişi bunu anlamıyor.sizi ve hastalığı anlayabilen insanlarla konuşun.yoksa kafanızı dahada karıştırıyorlar.pes etmeyin yavaşda olsa yol alın çocuklarıyla ilgilenebileceklerini sanmıyorum o yüzden sizden umudu kesince onlada ilgisi kalmayacaktırMerhaba, bende psıkopat ıle ılgılı yazıyı gorunce uye oldum ve cok canım yanıyor.butun bu ozellıklerı tasıan bırısı ıle tam 20 yıldır evlıyım ve he sefeerınde artık son kurtulucam dedıkce daha cok battım,en buyuk zaafım cocugum. her seferınde onunla tehdıt ettı.Ama sımdı buyudu ve unıversıteye gıdıyor ama ben nasıl kurtulacağımı bılemıyorum.cesaretımı toplayıp konuşayım dıyorum yazılanları okuyunca vazgecıyorum, ılerı derecede psıkopat. Burada yazılanlar hepsı bırebır yasadıklarım ama kurtulabilmek onunla mücadele edebilmek ıcın nasıl davranmamız gerektiğini bılemıyorum.Çünkü gerçekten beyınerı cok farklı çalışıyor.E kucucuk bır olay bıle sızın onemsemedıgınız,okadar cok onemseyıp ıntıkam alma arzusu uyandırıyor kı soylıycek kelıme bulamıyorsunuz.20 ılın kabus gıbı gectı ,gucluyum dıyorum ama artık gucum kalmadı,tukendım.Naıl basa cıkabılecegımı bılemıyorum.
Boşanmış olmanız büyük bir kazanım gerçekten.Ben o gunu gorebılmeyı gerçekten okadar cok ıstıyorum kı.Benı her anlamda engelliyor.Merhaba bende 25 yıllık evliydim ve asla seni bırakmaz ayrılmaz dedikleri ve benimde öyle düşündüğüm bir evlilikti.şiddet gördüysen zaten ayrılalım demeye bile korkuyor insan. Ben 3 yıl bağlantımı kestim yatağımı ayırdım mecbur olursam bir arads yattım sadece görevim gördüğüm şeyleri yaptım anlıycan kapı duvar oldum.hep tartıştık bazen iyi göründü sanki beni anlıyormuş degişmiş hibi ama ben geçici oldugunu biliyordum.tavrımı hiç değiştirmedim sanırum benden ümidi kesti ve tmm dedi. Fakat o sırada ağladı seni seviyorumlar duygusal travmalar herseyi denedi. 6-7 ay oldu hala benden vazgeçmiş degil bazen tehdit ediyor bazen iyi oluyor ve beni bunlar çok etkiliyor.onun için üzülüyorum hala psikopat oldugunu kabullenemiyorum. Onu bıraktığım için suçluluk duyuyorum ve geri dönmemek için psikolojik destek alıyorum.çoook zorlu bir süreç ve etrafınızdaki bir çok kişi bunu anlamıyor.sizi ve hastalığı anlayabilen insanlarla konuşun.yoksa kafanızı dahada karıştırıyorlar.pes etmeyin yavaşda olsa yol alın çocuklarıyla ilgilenebileceklerini sanmıyorum o yüzden sizden umudu kesince onlada ilgisi kalmayacaktır
Aslında okadar cok anlatacak konuşulacak sey varkı...daha oncelerı hep ıcımde yasardım.kendımı suçlu hıssederdım,oyle hıssetmemı sağlıyordu cunku.Sureklı su soruyu soruyordum kendıme.bır adam esıne ve çocuğuna nıye böyle yapar,?Merhaba bende 25 yıllık evliydim ve asla seni bırakmaz ayrılmaz dedikleri ve benimde öyle düşündüğüm bir evlilikti.şiddet gördüysen zaten ayrılalım demeye bile korkuyor insan. Ben 3 yıl bağlantımı kestim yatağımı ayırdım mecbur olursam bir arads yattım sadece görevim gördüğüm şeyleri yaptım anlıycan kapı duvar oldum.hep tartıştık bazen iyi göründü sanki beni anlıyormuş degişmiş hibi ama ben geçici oldugunu biliyordum.tavrımı hiç değiştirmedim sanırum benden ümidi kesti ve tmm dedi. Fakat o sırada ağladı seni seviyorumlar duygusal travmalar herseyi denedi. 6-7 ay oldu hala benden vazgeçmiş degil bazen tehdit ediyor bazen iyi oluyor ve beni bunlar çok etkiliyor.onun için üzülüyorum hala psikopat oldugunu kabullenemiyorum. Onu bıraktığım için suçluluk duyuyorum ve geri dönmemek için psikolojik destek alıyorum.çoook zorlu bir süreç ve etrafınızdaki bir çok kişi bunu anlamıyor.sizi ve hastalığı anlayabilen insanlarla konuşun.yoksa kafanızı dahada karıştırıyorlar.pes etmeyin yavaşda olsa2 yol alın çocuklarıyla ilgilenebileceklerini sanmıyorum o yüzden sizden umudu kesince onlada ilgisi kalmayacaktır
Merhaba, oncelıkle teşekkür ederım.onerdıgınız kıtabı aldım ve okudum.her satırını kendımle ozdestırdım.daha bılınclı ama daha karışık bır kafam var.Durduk yere sorun çıkarıp tartışma başlatıyor ama ben bazen nasıl davranacağımı bılemıyorum.sakın olmam gerektıgını sureklı ıcımden tekrarlıyorum ama sınırlerım cok yıpranmış bazen cok caresız ve ne yapacağını bılemeyen bırı gıbı hıssedıyorum.cok gelıp gecen duygu hallerı var.ve hala boşanmak ıstedıgımı soyleyememıs olmanın kızgınlığını yasıyorum.Daha doğru zaman degıl dıyorlar.kendısı boşanmak ıstedıgını soyluycek dıyorlar ama ben hıc sanmıyorum.onun sınırlarını zorlarken benım sınırlarım tukendı.Merhaba, sizin durumunuzda olan biri için kurtulmak daha zor sanırım yani demek istediğim uzun yıllar süren bir evlilik ve ortak bir çocuk sözkonusu ama imkansız değil sakın umudunuzu yitirmeyin. Size tavsiyem eğer imkanınız varsa psikopatiden anlayan uzman bir psikiyatrist yada psikologdan yardım almanız. Böyle bir imkanınız yoksa eğer size önereceğim kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Psikopatın Pençesinden Kurtulmak Yazar: Aud Dalsegg, Inger Wesche adlı kitapta sizin yaşadığınız tarzda vakalar var ve nasıl başa çıkacağınız konusunda bilgi verilmiş. Bu kitabı bulamazsanız özelden bana mesaj atın size gönderimini sağlarım. Kurtulmak için bunun bilincine varıp bir adım atmak büyük bir başarı tabiki dikkatli olmanızda fayda var.
anlattıklarınıza gerçekten çok üzüldüm ben evli değilim belki evli olan arkadaşlar sze daha çok yardım edebilirler. fakat bu konuda gerçekten yıpranmışa benziyorsunuz bence szin bir yardıma almaya ihtiyacınız var . bir kaç psikolog deneyin diyorum eşinizdeki sorunlar belki çok farklı bi hastalığa işarettir. yardım almadan bilemeyebilirsiniz. heleki arada çocuk varsa karar vermeniz kat kat zorlaşıyordur eminm.Aslında okadar cok anlatacak konuşulacak sey varkı...daha oncelerı hep ıcımde yasardım.kendımı suçlu hıssederdım,oyle hıssetmemı sağlıyordu cunku.Sureklı su soruyu soruyordum kendıme.bır adam esıne ve çocuğuna nıye böyle yapar,?
tum soruların cevaplarını sımdı buldum ama hala bırtarafım kabullenmek ıstemıyor,20 yılın yalan olduğunu düşünmek ıcımı acıtıyor,sorgulamadan yapamıyorum.hayatım hep calısıp borç ödemekle gectı.sureklı dolandırıldım bunu ıspat edemedim hıcbırzaman,hep kendımce önlemler aldım ama oyle yeteneklerı varkı ıcındeyken gerçekten anlayamıyorsunuz.sonra bır bakmışsınız hayatınız mahvolmuş.tam kendınızı toparlıyorsunuz, yenı bır oyunun ıcersıne gırmışsınız hıc anlamadan.En son 'senden ıntıkam aldım' demıs olmasa belkı hala bukadar rahatsız bırı ıle yıllarımı gecırdıgımı anlayamıycaktım.çocuğunun uzerınde bıle okadar baskı kuruyor kı benı çocuğumun gözünde 3.sahıs olarak gosterıyor.ve herkesın ona ıtaat etmesı gerektıgını soyluyor.o ızın vermedıgı müddetçe hıckımse hıcbırsey yapamazmış.sureklı bunları her tartışmada dıle getırıyor . şiddet olmadı ama psıkolojık baskı ve sıddet rahatsız edıcı derecede.ve yatağının yanında komıdınde kuru sıkı ve toplu sılah bulunduruyor,yatagın kenarında beyzbol sopası,cebınden hıc cıkarmadıgı sustalı bıçak.bana hıc bunları korkutmak ıcın doğrultmadı ,ama tehdıtkar cok konuştu.sureklı tehdıt ettı.'ben okadar aptal degılım,onu yapacak eleman beslıyorum ben 'deyıp duruyor.aslında hıc korkmuyorum.Benım korkum kendımden .sınırlarımı zorlarsa ben bır sey yaparım dıye korkuyorum.sonra adam yerıne geçecek.ve neyazıkkı calısmayı hıc sevmeyen ama etrafa oyle seneryolar yazıyor kı herkes onu cok zekı ve cok calısan bırı sanıyor.ailesıde dahıl.2 0yıldır hıc ara vermeden calıstım.hep borç odedım.ve yıne dünya kadar borçla kaldım.ama borç umrumda degıl,yeterkı kurtulayım,calısır yıne oderım.cok güçsüz hıssedıyorum kendımı ve sıze gerçekten ımrenıyorum kurtulmuş olmanız buyuk bır kazanım sızın ıcın.sızınde dedıgınız gıbı etrafınızdakı hıckımse sızı anlamıyor,belkıde delı olarak bızı goruyorlardır yada abarttığımızı falan sayıyorlardır.sıze bırsey sorucam,yatağınızı ayırdığınızda bır tepkı gordunuzmu yada b durumu nasıl astınız,bosanma aşamasına nasıl geldınız? bu tıp yazılara okadar cok ıhtıyac duyuyor kı ınsan.
Merhaba ,Aslında okadar cok anlatacak konuşulacak sey varkı...daha oncelerı hep ıcımde yasardım.kendımı suçlu hıssederdım,oyle hıssetmemı sağlıyordu cunku.Sureklı su soruyu soruyordum kendıme.bır adam esıne ve çocuğuna nıye böyle yapar,?
tum soruların cevaplarını sımdı buldum ama hala bırtarafım kabullenmek ıstemıyor,20 yılın yalan olduğunu düşünmek ıcımı acıtıyor,sorgulamadan yapamıyorum.hayatım hep calısıp borç ödemekle gectı.sureklı dolandırıldım bunu ıspat edemedim hıcbırzaman,hep kendımce önlemler aldım ama oyle yeteneklerı varkı ıcındeyken gerçekten anlayamıyorsunuz.sonra bır bakmışsınız hayatınız mahvolmuş.tam kendınızı toparlıyorsunuz, yenı bır oyunun ıcersıne gırmışsınız hıc anlamadan.En son 'senden ıntıkam aldım' demıs olmasa belkı hala bukadar rahatsız bırı ıle yıllarımı gecırdıgımı anlayamıycaktım.çocuğunun uzerınde bıle okadar baskı kuruyor kı benı çocuğumun gözünde 3.sahıs olarak gosterıyor.ve herkesın ona ıtaat etmesı gerektıgını soyluyor.o ızın vermedıgı müddetçe hıckımse hıcbırsey yapamazmış.sureklı bunları her tartışmada dıle getırıyor . şiddet olmadı ama psıkolojık baskı ve sıddet rahatsız edıcı derecede.ve yatağının yanında komıdınde kuru sıkı ve toplu sılah bulunduruyor,yatagın kenarında beyzbol sopası,cebınden hıc cıkarmadıgı sustalı bıçak.bana hıc bunları korkutmak ıcın doğrultmadı ,ama tehdıtkar cok konuştu.sureklı tehdıt ettı.'ben okadar aptal degılım,onu yapacak eleman beslıyorum ben 'deyıp duruyor.aslında hıc korkmuyorum.Benım korkum kendımden .sınırlarımı zorlarsa ben bır sey yaparım dıye korkuyorum.sonra adam yerıne geçecek.ve neyazıkkı calısmayı hıc sevmeyen ama etrafa oyle seneryolar yazıyor kı herkes onu cok zekı ve cok calısan bırı sanıyor.ailesıde dahıl.2 0yıldır hıc ara vermeden calıstım.hep borç odedım.ve yıne dünya kadar borçla kaldım.ama borç umrumda degıl,yeterkı kurtulayım,calısır yıne oderım.cok güçsüz hıssedıyorum kendımı ve sıze gerçekten ımrenıyorum kurtulmuş olmanız buyuk bır kazanım sızın ıcın.sızınde dedıgınız gıbı etrafınızdakı hıckımse sızı anlamıyor,belkıde delı olarak bızı goruyorlardır yada abarttığımızı falan sayıyorlardır.sıze bırsey sorucam,yatağınızı ayırdığınızda bır tepkı gordunuzmu yada b durumu nasıl astınız,bosanma aşamasına nasıl geldınız? bu tıp yazılara okadar cok ıhtıyac duyuyor kı ınsan.
Faydalı bir yazı olduguna inanıyorum. O sebepten alıntılıyorum. Etrafınızda böyle insanlar olabilir; aile bireylerinizden, arkadaslarınızdan, sevgililerinizden...Bir arkadasım tavsiye etmisti bunu okumamı. Bircok erkege uymuyor mu sizce de, burada okuduklarınızdan ve yasadıklarınızdan yola cıkın.
''Bize zarar veren, kötülük yapan insanların hepsi psikopat değildir. Çoğunlukla sağlıklı, diyebileceğimiz insanların da kötülükleri olur. Fakat mutlaka, sapkın da olsa, içsel bir ahlak anlayışı vardır ve karşı tarafın ona zarar verecek kadar “suçlu olduğu” ve “hak ettiği” inancına dayanır. Psikopatın sizin kötülüğü hak ettiğinizi düşünme nedeni basitçe onu yeterince sevecek ve güvenecek kadar “zayıf” olmanızdır. Verdiği zarardan keyif alır ve dahası ne yapmış olursa olsun ona minnettar ve hayran olmanızı bekler. Sizi dövdüyse bunun mutlaka bir faydası vardır değil mi? Neden teşekkür etmiyorsunuz?!
Nancy McWilliams ‘Psikanalitik Tanı’ adlı kitabında, psikopatların mustarip olduğu duygulanım bozukluğu, yani duygu tıkanıklıklarını kısa süreli hınç ve coşkuyla (mani) bir miktar açabildiklerini söylüyor.
“...olay OYUNDUR. Kazanılacak ödül dünya hakimiyetinden bedava bir öğle yemeğine kadar uzanabilir, ama her zaman aynı oyundur -kontrol etmek, başkalarını yerinden zıplatmak, ‘kazanmak’.” (Martha Stout, Yanı Başınızdaki Sosyopat)
Psikopat, dünyanın en çelişkili varlığıdır; tartışmasız bir insan düşmanıdır fakat kesinlikle yalnız kalamaz. Psikopatın ona sevgi, şefkat verecek, besleyecek, barındıracak insanlara ihtiyacı vardır. Peki neden kendine faydalı insanları yok etmek ister? Tam da gösterdiği çelişkiler yüzünden yaptıkları çoğu kez yanına kalır. Çünkü normal insan şöyle düşünür: “neden böyle bir şey yapsın?”. Psikopatın en büyük çelişkisi “kaybederek kazanmak”tır.
Neden zarar verir?
1- Bütün psikolojik yapılanması arzu ettiği şeyi hemen elde etmek üzerine kuruludur. Başkalarının duyguları ve hakları ona engel olamaz. “Başkalarının çektikleri acıları önemseme açısından çok rahatsız edici bir yetersizlik; kısaca, sevginin ön koşulu olan duygudaşlıktan tam bir yoksunluk.” (Robert Hare, Vicdansızlar).
Kişisel deneyimimde ve başka onlarca örnekte gördüğüm şu: Psikopatlar yaptıkları hata ne kadar korkunç olursa olsun derinliksiz ve tek bir cevap veriyorlar, “canım öyle istedi”… Psikopatların hak etme duyguları çok yüksektir ve canlarının istediği şeyi, ne pahasına olursa olsun, yapmayı kendilerine hak görürler.
“Psikanalist Robert Lindner ‘Psikopat bir asidir, genel geçer kurallara ve standartlara dindarca başkaldırır… isyanının nedeni olmayan bir asi, sloganı olmayan bir kışkırtıcı, programı olmayan bir devrimcidir; bir başka deyişle, isyanı yalnızca kendini tatmin edecek hedeflere ulaşmayı amaçlar; başkaları adına çaba göstermekten acizdir. Hangi kisve altında olursa olsun tüm çabaları, acil isteklerini ve arzularını doyurmak üzere tasarlanmış yatırımları temsil eder’.” (Robert Hare, Vicdansızlar)
2- Zarar vermekten zevk alır. “ (…) gizli saklı güç oyunu bir numaralı öncelik olduğundan, açgözlü sosyopatların bütün sahtekarlıkları ve riske toleransları buna adanmıştır. Oyunun uğruna, entrikalar düzenler ve bizim, zalim olduğu kadar pervasız ve kendine de zarar verici olduğunu düşündüğümüz eylemlere kalkışırlar.” (Martha Stout, Yanı Başınızdaki Sosyopat)
Psikopatın zarar verme ve bundan zevk alma (sadizm) güdülerini Nancy McWilliams, “ilkel haset” duygusu (kişinin en çok arzu ettiği şeyi yok etme isteği) olarak yorumluyor. Psikopatlar, hasetlerini asla itiraf etmezler ve yüzeyde böyle bir şeyi hissettiklerinin farkında da olmayabilirler. Ancak, başkalarının sahip olduğu ve keyfini çıkardığı duygulara ve özelliklere sahip olamadıkları için şiddetle haset ederler. Bunlara sahip olmasının imkanı yoktur, o halde yok etmesi gerekir. Sevgi temelli bütün duyguları küçümser, değersizleştirir ve alay eder. Söz gelimi, ne kadar sevme becerisine sahip, ne kadar empati gücü yüksek, ilkeli, gururlu, sadık, dürüst vb iseniz yok etme savaşı o kadar çetin geçer. Onun insanları kendine bağlaması için “oyun” oynaması gerekir; herhangi bir oyun oynamadığı halde seven ve sevilebilen insanların varlığına tahammül edemez.
3- Psikopati belirtilerindeki “üstünlük duygusu” çoğu insanın kafasını karıştırıyor. Pek çok insandan tanıdıkları psikopatik kişilerin hiç de özgüven sahibi olmadığını duydum. Benim deneyimim de böyleydi. Çok çelişkili görünüyor, oysa değil. Narsisistik büyüklenmecilik, özgüvenle sandığımız şekilde ilişkili değil.Narsisistiklerin ve psikopatların gerçeğe dayanmayan bir üstünlük duyguları vardır. Burada anahtar kelime “gerçeğe dayanmayan”… Psikopatlar kibirlidir, üstün varlıklar olduklarına inanırlar fakat bu gerçek olmadığı için kendilerini onaylatmaya ve başkaları üzerinde güç savaşı vermeye şiddetle ihtiyaçları vardır. Tanıdığınız biri psikopatsa sık sık başka insanların onun hakkında söylediklerine ne kadar önem verdiğine şahit olursunuz. “Kötü” tanınmaya ve onaylanmamaya tahammül edemezler. Histerik bir şekilde kendilerini sevdirmek, beğendirmek, onaylatmak için hamleler yaparlar. Oysa kendine gerçekten güvenen bir insan bunların hiçbirine ihtiyaç duymaz. Evet, bu yüzden psikopatlar gerçek özgüven sahibi değildir. Başka insanlardan onay almadıkça ya da başka insanları aşağılayarak üstlerine basmadıkça üstünlük duygularını besleyecek hiçbir özkaynakları yoktur; iç dünyaları tam tabiriyle çöldür. Fakat bu onay sadece bir oyuna dayandığı için (yani gerçek olmayan kişiliğe ait bir oyun) ya da başkalarına zarar vermek hayatın gerçekliğinde hiçbir üstünlüğe tekabül etmediği için sık sık hayal kırıklığına uğrarlar. Bir psikopat başkasının onurunu emerek ya da onu öldürerek “üstün” biri olmaz, sadece bir psikopat olur.
Nancy McWilliams’a göre psikopatlar özsaygılarını, kurdukları gerçek dışı dünyada kendilerine yönelik üstünlük inancıyla sağlarlar. Fakat hayatın içinde bu gerçek olmayan kurguyla yani sıradan bir insan olduğu gerçeğiyle yüzleştikçe hayal kırıklığına uğrarlar. Bu yüzden özsaygıyı sürekli başkaları üzerinde hasetle kontrol ve güç sağlayarak elde etmeye çalışırlar.
“ (…) psikotik yelpazede bulunan antisosyal kişiler, onları cezbeden şeyleri öldürmeleriyle bilinirler. Örneğin, Ted Bundy, çekici genç kadınları (…) yok etme ihtiyacını, bir tür onlara ‘sahip olma’ olarak betimlemiştir. Truman Capote’nin (1965) In Cold Blood adlı kitabında anlattığı katiller, mutlu bir aileyi, muhtemelen, mutlu bir aile olmaları dışında ‘hiçbir neden yok’ken öldürüp yok ederler; bu aile karşısında, katiller, içlerindeki onları yiyip bitiren haset duygularını hissetmeye tahammül edememiş olmalıdırlar.” (Nancy McWilliams, Psikanalitik Tanı)
“Öldürme açlığı” çoğu psikopatın sahip olduğu bir özelliktir; kimi gerçekten böyle bir eylemde bulunacak kadar ihtiraslı olmadığı için ya da yakalanmaktan korktuğu için hiçbir zaman öldürme teşebbüsünde bulunmaz. Fakat bütün psikopatlarda yok etme arzusu o kadar güçlüdür ki, kimi bunu silahla, kimi küçük-büyük entrikalar, sadistik akıl oyunlarıyla yapar. Psikopat, bedeninize zarar vermese de kişiliğinizi, ruhunuzu, sahip olduğunuz en değerli şeyleri tahrif etmek için size karşı acımasız bir savaş verir.
Bu okumaları yapmadan çok önce, kasıtlı ve planlı bir şekilde “yok edilmek” istendiğimi biliyordum. Bana kalırsa, Bundy gibi seri katil psikopatlar ile aramızda yaşayan sosyalleşmiş psikopatlar arasında, eylemin bir adım öncesi ya da sonrası dışında, hiçbir fark yok.
4- Hayatı “avcı ve av” arasındaki bir oyun olarak algılarlar. Herşey kazanmak, kontrol etmek ve üstünlük kurmak ile ilgilidir. Bunu sağlamak için zarar vermeleri gerekir. “Psikopatların belirleyici özelliği, dehşet verici bir vicdansızlık; oynadıkları oyun, diğer insan pahasına kendilerini yüceltmektir.” (Robert Hare, Vicdansızlar)
Psikopat, başlangıçta bütün sermayesini sizi tanımaya ve etkilemeye yatırır. Uzmanlar bunu, sadece tek bir noktayı aydınlatan kuvvetli bir ışına benzetirler. Hedefine odaklanmış bir psikopatın dikkatini dağıtabilecek hiçbir şey yoktur. Hedef, çoğunlukla çok basit, anlamsız, geçici zevklerden ibaret olabilir. Psikopat, küçük heyecanlar için büyük kazanımları bile feda ederek etrafını şaşkınlık içinde bırakabilir. İnsanların zayıflıklarını anlamada olağanüstü ve ürkütücü bir yetenekleri vardır. Kişisine göre, en büyük korkularınızı gerçek kılabilmek için oyunlar kurar (kendi adıma yaşadığım şeyi “kabusta bile bu kadarını göremezdim” diye nitelendiriyordum ve haklıydım). Mücadeleyi severler; dirençle karşılaştıklarında oyunun heyecanı artar.
“Bu gibi insanların onlara yön veren bir iç sesleri yoktur; kuralları bilirler ama başkaları açısından doğuracağı sonuçlar her ne olursa olsun, yalnızca uymayı seçtikleri kurallara uyarlar. Baştan çıkarılmaya karşı dirençleri çok azdır ve yaptıkları ihlaller onlarda suçluluk duygusu yaratmaz. Dırdırcı bir vicdanın engellemelerini hissetmeyen psikopatlar, gereksinimlerini karşılamakta ve isteklerini gerçekleştirmekte özgür olduklarını hissederler ve yanlarına kalabileceğini düşündükleri her şeyi yaparlar.” (Robert Hare, Vicdansızlar)
Martha Stout’un tanımladığı “açgözlü sosyopat (psikopat)” tipi, gururlu bir insanı aşağılamak ve kötü pozisyonlara sokmak; sevgi dolu bir insanı nefretle hayal kırıklığına uğratmak; yardımsever birinin iyiliğine onu dolandırarak karşılık vermek gibi kasıtlı kötülükler yapar.
“ (…) sosyopatların gıpta ettiği ve oyunun bir parçası olarak yok etmeye uğraştıkları, vicdanı olan bir insanın karakter yapısı altındaki şeydir ve genelde güçlü kişilikler hedef alınır.
Eğer hepiniz başka bir insana karşı “kazanmanın” soğuk isteğini hissediyor olsaydınız, sevginin, arkadaşlığın, önemsemenin anlamını nasıl anlardınız? Anlayamazdınız. Egemen olmaya, inkar etmeye ve üstün hissetmeye devam ederdiniz.” (Martha Stout, Yanı Başınızdaki Sosyopat)
Psikopat, giderilmesi mümkün olmayan muazzam bir “sıkıntı” lanetiyle yaşar; bu yüzden dramalara bağımlıdır. Sizi yıkabildiği zaman yüzünüzde beliren ifadelerden, perişanlığınızı görmekten hoşlanır. Bu yüzden sürekli “oyun” kurar ve sizde -mümkünse fazlasıyla- zaiyat yaratmak için elinden geleni yapar (sebepsiz yere tekrar eden ayrılıklar-barışmalar-kavgalar gibi…). Ona yeteri kadar drama imkanı vermeyen ya da yeteri kadar tüketilmiş bir kurbanı bırakıp, diğerlerine geçer ve zaten yeni kurban aramayı bıraktığı tek bir an olmamıştır.
Hiç kimse, yakınlık kurduğu birinin ona karşı savaş halinde olduğunu düşünemez.Kişi, dahil edildiği bu kötücül oyundan habersizdir ve oyun bitmeden ne olup bittiğini anlayamaz. Tam da bu yüzden, psikopati kurbanı kadınlar, yaygın olarak ilişkileri bittiğinde tecavüze uğramış hissettiklerini söylerler.
“Bir insanın (…) doğrudan tehlikeli ve kötü niyetle bir kan davası güttüğünü ummayız. Ummayız ve bu yüzden görmeyiz de, tanıdığımız birinin -hatta kendimizin- başına gelse bile. Açgözlü sosyopatların göze aldığı eylemler o kadar acayip ve sebepsiz yere o kadar alçaktır ki kasti olduklarına inanmayı ve hatta gerçekleştiklerine inanmayı reddederiz.” (Martha Stout, Yanı Başınızdaki Sosyopat)''
Kaynak=
http://www.gizlipsikopat.com/psikopatlari-nasil-taniriz/neden-zarar-veriyorlar/
Merhaba harika bir paylasim. Ben de kendi yanındaki kişiyle ilgli kendimi suçlayıp döverken bir kişilik bozukluğu olan biriyle olduğumu sonunda farkettim. Daha da okumak istiyorum ama Vicdansizlar adlı kitap ile psikopatın öncesinden kurtulmak kitaplarını bulamadım. Elinde olan var mı, en azından fotokopi ceksem...
Merhaba vicdansızlar kitabını maalesef bende bulamadım bende psikopatın pençesinden kurtulmak kitabı mevcut isterseniz size gönderebilirim. Sizin olabilir ben artık kurtulduğumu düşünüyorum çok şükür umarım sizde kurtulursunuz.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?