- 20 Mart 2008
- 140.600
- 210.775
- 60
Bugün dizi yokmuş
kizlari bide firuzə vardi.hiç onun yalanlari ortaya çikmadi..öyle kapadilar...
ben hala onu bekliyorum çünkü;firuze tahmaps'ın akrabası mı kızı mı öyle bir şeydi sanırım...şu an tahmapsın adı geçiyor şimdi olmasa bile beyazıd ölümüne yakın tahmaps'a sığınacak yani tarihte öyle olduğu söyleniyor o bölümlerde firuze ortaya çıkabilir ..cansu dere ile anlaşma yapılırsa...tabiii onunda yaşlanmış olması gerekir
mahiye bak herkesi gömmüş.Kanuni Sultan Süleyman (I.Süleyman) 1 Mayıs 1566'da, yaklaşık 13 yıl aradan sonra, 73 yaşında 13. seferine çıktı. 27 Haziran'da Belgrad'a varan ve burada Sigismund Zapolya'nın kuvvetlerinin de katıldığı Osmanlı Ordusu, 2 Ağustos'ta Zigetvar'a vardı. Süleyman ise kuşatma yerine 5 Ağustos'ta varmış ve kuşatmanın görülebileceği bir tepede yer alan çadırına yerleşmişti. 7 Eylül 1566 gecesi, Zigetvar'ın alınmasından bir gün önce, kaynaklara göre nikris, dizanteri, felç veya anjin sebebiyle 71 yaşında vefat etti. Cenazesi, 28 Kasım'da Şeyhülislam Mehmet Ebussuud Efendi'nin kıldırdığı namazın ardından Süleymaniye Camii'nde toprağa verildi.
HÜRREM SULTAN
Hürrem Sultan Oğullarını tahta varis yapmayı başaran Hürrem Sultan, 15 Nisan 1558 yılında İstanbulda 58 yaşında hayatını kaybetti. Hürrem Sultan'ın zehirlenerek ya da kadın hastalığı sonucu öldüğü düşünülür. Büyük bir cenaze töreninin ardından Süleymaniye Camiisi avlusuna gömüldü. Mezarı üzerine türbesi eşi I. Süleyman tarafından yaptırıldı
ŞEHZADE MUSTAFA
Şehzade Mustafa Kanuni Sultan Süleyman, 1553 yılında gerçekleştirdiği Nahçivan Seferi sırasında Konya civarında konaklandığı sırada babasının elini öpmeye gelen Şehzade Mustafayı ihanet suçundan dolayı 38 yaşında boğdurarak öldürtmüş, bununla da kalmayıp cesedini çadırın önüne astırmıştır. Cenazesi Bursaya gönderilerek II. Murat türbesi yakınına defnedilmiştir.
ŞEHZADE BAYEZİD
Şehzade Bayezid Kanuni hayattayken kardeşi II.Selim ile taht mücadelesine girmiş ve yenilmiştir.Yenilgiden sonra iran'a kaçmıştı. İran'da Tahmasb aracılığıyla babasından affını istedi bunun üzerine Kanuni 1.200.000 altın lira vererek Bayezidı İran'dan geri aldı ancak Kanuni onu affetmedi ve 25 Eylül 1561 tarihinde Kavzin'de boğdurttu. Cenazeleri Sivasda bulunan "Melik-i Acem Türbesi"'ne defnedilmiştir. Öldüğünde 36 yaşındaydı.
ŞEHZADE CİHANGİR
Şehzade Cihangir Ağabeyi Şehzade Mustafanın boğdurulduğu sırada, o da babasının çadırında olduğundan, olayı en yakından yaşamıştır. Bu, onun ruhunda öylesine bir hasar bırakmıştır ki, idam sonrası düştüğü büyük travmanın sonucuna daha fazla dayanamayıp, babasıyla Halepe vardıklarında (28.08.1553) orada melankoliden ölmüştür. Şehzade Cihangir'in mezarı İstanbul'daki Şehzadebaşı Camii'sinde ağabeyi Şehzade Mehmed'in yanı başında yer almaktadır. Şehzade Cihangir öldüğünde 22 yaşındaydı.
MİHRİMAH SULTAN
Mihrimah Sultan 1578'de 50 yaşındayken yeğeni III. Murat'ın saltanatı sırasında öldü ve babası I. Süleyman'ın Süleymaniye Camii'ndeki türbesinde babasının yanı başında gömüldü.
ŞEHZADE SELİM
Şehzade Selim (II. Selim) 1574'te 50 yaşındayken göğüs boşluğunda meydana gelen kanama yüzünden öldü. İddialara göre bir hamamda düşüp, yaralanmıştı. Ayasofya'daki türbesine gömülmüştür.
MAHİDEVRAN SULTAN
Mahidevran Sultan 3 Şubat 1581 tarihinde 81 yaşındayken Bursa'da vefat eden Mahidevran Sultan, oğlunun yanına gömül
DAMAT RÜSTEM PAŞA
Damat Rüstem Paşa 10 Temmuz 1561'de 61 yaşındayken eceliyle vefat eden Damat Rüstem Paşa'nın cenazesi Şehzade Camii bahçesindeki türbesinde gömülüdür.
BARBAROS HAYRETTİN PAŞA
Barbaros Hayrettin Paşa Nis (Nice) seferi Barbarosun denizde geçen uzun hayatının son seferi oldu. İstanbula dönen ve yaşı ilerlemiş olan Barbaros bir daha sefere çıkmadı. Cihan tarihinin en büyük amirallerinden ve şahsiyetli Türk büyüklerinden biri olan Barbaros 1546 yılında, şan ve şeref içinde istanbulda öldü. Cenazesi Beşiktaştaki türbesine defnedildi. Barbaros Hayrettin Paşa, öldüğünde 68 yaşındaydı
NURBANU HATUN
Nurbanu Hatun (Nurbanu Sultan) 7 Aralık 1583 tarihinde oğlu III. Murat'ın saltanatı döneminde vefât etti. Ayasofya Camii'nde bulunan II. Selim Türbesi'ne defnedildi. Nurbanu Sultan öldüğünde 58 yaşındaydı.
MATRAKÇI
Matrakçı Nasuh Ölümü hakkında çeşitli spekülasyonlar bulunmaktadır.
mahiye bak herkesi gömmüş.
bu arada hepsi de ne kadar genç ölmüş öyle
ehhh işte kalbi fazla fesat olanlar getmiş
Muhteşem Yüzyıl dizisinde 'Hürrem Sultan' rolünü üstlenen Vahide Perçin'in kızı Alize Gördüm de dizi kadrosuna dahil oldu.
Dizide Şehzade Mustafa'nın kızı Nergizşah Sultan'ı canlandıracak olan Alize Gördüm'ün babası Altan Gördüm, "Alize, diziye yeteneği ve deneme çekimlerinde sergilediği performansla girdi. Yolu açık olsun" dedi.
bu kıskançlık olayından bir tarihçi de bahsetmişti.dizide maşallah mihrimahın konuşmadığı erkek yok.mihrimah bir erkeğe ilgi duysa bile kabul ediyor rüstem.Keskin zekâsıyla daha Enderunda iken sivrilen Rüstem Paşa, Diyarbakıra Beylerbeyi olarak atandıktan sonra Sultan Süleymanın kızı Mihrimah Sultana da talip olur. Ancak Rüstem Paşanın bu evlilikle çok fazla yükseleceğini düşünüp buna taraftar olmayanlar paşa hakkında cüzzamlı olduğuna dair bir söylenti çıkarırlar. Bunu haber alan Sultan Süleyman hemen Hekim Mehmed Halifeyi Diyarbakıra Rüstem Paşayı muayene etmesi için gönderir. Muayene sırasında giysilerinde bite rastlanan Rüstem Paşa, cüzzamlılarda bit olmayacağı gerekçesiyle cüzzamlı değildir diye hakkında verilen hekim raporuyla Mihrimah Sultan ile evlenmeye ve Anadolu Beylerbeyi olarak da atanmaya hak kazanır.
Rüstem Paşanın kendisine atfedilen ancak yazarının muhtemelen Matrakçı Nasuh olduğu kabul gören bir Osmanlı Tarihi eseri vardır. Eser, Rüstem Paşa Tarihi olarak da bilinir.
Venedikliler ona II. Süleyman diyorlar
Venedikli soylu Nicolò Michiel yazdığı raporunda (relazione) Rüstem Paşanın sahip olduğu gücü tarif ederken ona 1. Vezir olan Rüstem Paşa o kadar güçlü ki ona gerçekten de ikinci Sultan Süleyman denilebilir diyor. Venediklilerin Rüstem Paşa hakkında üzerinde durdukları en önemli konu elbette Rüstem Paşanın sahip olduğu herkesin gözünü kamaştıran serveti oluyor. Yaptırdığı hanlar hamamlar, bini geçen köle sayısı ve bütün bunların üstesinden gelen becerikli hali paşanın Venediklilerin Senatoya sundukları önemli bilgiler arasında yer alıyor.
İbrahim Paşanın ölümüyle ilgili Rüstem Paşaya ibret olan ayrıntı:
Sultan Süleymanın çocukluk arkadaşı ve en yakın dostu olan, ancak bizzat Sultan Süleyman tarafından verilen emirle boğdurularak öldürülen Pargalı İbrahim Paşa o kadar kuvvetlidir ki sağır ve dilsiz cellâtların gücü kolay kolay yetmez paşanın canını almaya. Cellâtlar pargalının boğazına geçirdikleri yağlı ilmiği iyice sıkmak zorunda kalırlar ve bu nedenle ip paşanın boğazını keser. Pargalının boğazından akan kan, bulunduğu odanın duvarına sıçrar ve o kan lekesi ibret olsun diye bizzat Sultan Süleyman tarafından verilen emirle duvarda bırakılır. Sultan Süleyman, Pargalı İbrahimden sonra Osmanlı Devletinin vezir-i azamı olan her yeni paşaya o duvardaki kan izini gösterir ve ona göre adımlarına dikkat etmeleri gerektiğini bildirir. İbrahim Paşanın ölümüyle bir devir son bulur ve Sultan Süleymanın ondan sonraki hiçbir paşası onun sahip olduğu hakları elde edemez.
İbrahim Paşanın bütün mesafesizliğine rağmen Rüstem Paşa, her zaman belirli bir mesafede durur Sultan Süleymana karşı. Sultan Süleyman da damadına karşı bu mesafeyi korumak taraftarıdır. Rüstem Paşayı kızı Mihrimah Sultanla nişanladığında Mihrimah Sultanın nişanlılık sürecinde Rüstem Paşayı harem kısmında görmesine müsaade etmeyerek de mesafeli tavrını net bir şekilde ortaya koyar. Rüstem Paşa buna karşın Sultan Süleymanın biricik eşi Hürrem Sultanın sağ kolu olur. Kızı Mihrimah Sultanla evlenir ve eşini hep el üstünde tutar. Rüstem Paşanın bu evlilikten Ayşe adını verdiği bir kızı olur. Paşa hayatı boyunca da eşinin ve kızı Ayşe Sultanın üzerine titrer.
Rüstem Paşanın kıskançlığı
Rüstem Paşa biricik eşi Mihrimah Sultan hastalanınca çareyi eve doktor çağırmakta bulur. Ancak bulunan doktor esir bir İspanyoldur. Doktor erkek olduğu için Mihrimah Sultan muayene öncesi tamamen kara çarşaf giyer ve iyice örtünür. Hanım sultanın nabzını kontrol etmek isteyen doktor, sultanın elini tutmak isteyince Rüstem Paşa buna şiddetle karşı çıkar. Fakat İspanyol doktor muayenenin bu şekilde yapılmasının gerekli olduğunu söyleyince, paşa çaresiz doktora eşinin bileğini tutması için izin verir. Ancak doktor, Mihrimahın diğer elini de tutmak isteyince daha fazla dayanamayan Rüstem Paşa sinirlenip doktoru odadan çıkartır.
Rüstem Paşanın Mihrimah Sultana düşkünlüğü
Venedik belgeleri, Rüstem Paşa hakkında oldukça önemli belgeleri barındırmaktadır. Bunun da temel nedeni Venediklilerin Osmanlı sultanı ile temas kurabilmek için sadrazamlar ile iyi dostluk kurma çabasıdır. Rüstem Paşayı sık sık ziyaret eden bayloslar bir yandan da paşa hakkında edindikleri tüm bilgileri Venedik Senatosuna rapor etmeyi ihmal etmezler. Bugün Venedik Devlet Arşivinin nadide parçaları olan bu raporlarda Rüstem Paşanın sadece devlet yönetimi adına yaptıkları değil özel hayatı, kişiliği, dostları, ekonomik faaliyetleri hakkında da önemli bilgiler yer almaktadır.
Eşine olan düşkünlüğü ile bilinen Rüstem Paşanın onu sık sık kaplıcalara götürdüğü, eşiyle birlikte zaman geçirmekten hoşlandığı, onu el üstünde tuttuğu Venedik bayloslarının oldukça dikkatini çekmiştir. Serveti ile Osmanlı Devletinin en zengin yöneticisi unvanını elinde bulunduran Rüstem Paşa anlaşılan o ki eşini bu servetten mahrum etmemiştir. Mihrimah Sultanın mücevher tutkusu ve İstanbula gelen en kıymetli mücevherleri hemen satın aldığı bilgisi de Venedike iletilenler arasındadır.
Venedik baylosu, Senatoya Mihrimah Sultan hakkında edindiği bilgileri sunmaya özen gösteriyor. Bunda elbette Mihrimahın babası Sultan Süleymanın tek kızı olduğu için de ayrı bir ağırlığı olduğunu ve Rüstem Paşanın bu nedenle de üstüne titrediğini belirtiyor.
Rüstem Paşanın Mihrimah Sultanı veba salgınından kaçırışı
1551 Ekiminin son günlerinde dönemin en tehlikeli hastalığı olan veba İstanbulda yeniden baş gösterir. Hastalık öyle hızlı yayılmaya başlar ki kısa sürede yüzlerce insan hayatını kaybeder. Vebadan nasibini Rüstem Paşanın sarayı da alır. Çok kısa bir sürede sarayda 24 kişi hayatını kaybedince, Rüstem Paşa eşi Mihrimah Sultanı alır ve şehirden yaklaşık 12 km uzaklıkta bulunan kendisine ait bir yere (Bu yer mektupta bir bahçe diye belirtilmektedir.) yerleştirir. Gündüz İstanbulda devlet işleri için bulunan paşa, akşamları ise kendisine ait gemisiyle yola çıkar ve doğrudan eşinin yanında alır soluğu.
Rüstem Paşanın Venediklilerle İlişkileri ve Devlet Adamlığı
Osmanlı denizlerinin kaptanları Barbaros, Turgut ve Salih Reisler sık sık Venedik gemilerine saldırmaktadırlar. Barbarosun ölümüyle denizlerde rahat soluk alacaklarını uman Venediklilerin bu hayallerini, bizzat Barbaros,un yetiştirdiği adamları (Venedik belgelerinde figlioli di Barbarossa Barbarosun oğulları) yıkarlar.
Bilhassa Turgut Reisin Venediklileri sevmemesi ve onların gemilerini gördüğü anda saldırıya geçmesi Venedik tarafından büyük tepkilerle karşılanır. Belgelerde Turgut Reisin adını her hangi bir saygı ifadesi olmadan belirten Venedik baylosu Turgut Reisi[1] faaliyetlerinden dolayı Muhteşem Rüstem Paşaya[2] şikâyet eder. Rüstem Paşanın bu noktada Venediklilerin zararlarının karşılanmasında ilk başvurulan kişi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak Rüstem Paşa bu noktada her zaman Venediklilerin beklentilerini karşılamak niyetinde değildir. Venedik baylosu, Ekim 1550 tarihli mektubunda Venedike Rüstem Paşanın, Barbarosun adamlarından bir kaptanı huzuruna kabul ettiği bilgisini aldığını yazar. Bunun üzerine baylos hemen Rüstem Paşaya gidip bu kaptanın daha önce Venedike vermiş olduğu zararlardan bahseder. Baylosu dinleyen Rüstem Paşa yine de kaptanı huzuruna kabul eder ve Barbarosun adamlarından kendisine gönderilen hediyeleri bu kaptan aracılığı ile kabul eder. Barbarosun kaptanı Rüstem Paşadan 25-30 kadar geminin kendilerine tahsis edilmesini talep eder. Bütün bu gelişmeleri takip eden baylos ise kendilerini ciddiye almayan ve sözlerine kulak asmayan Rüstem Paşanın bu tavrının şokunu yaşar. Baylos cümlelerinde Rüstem Paşanın bu tavrına inanamadığını da ifade eder.
Rüstem Paşanın Ölümü
10 Temmuz 1662 yılında İstanbulda vefat eden Rüstem Paşa doğal nedenlerle ölen ender Osmanlı paşalarındandır. Ancak ölümü oldukça hüzünlü ve biraz da hakkında söylenenlere rağmen içinde iyi bir şeyler taşıdığını ispatlar gibidir. Mihrimah Sultan ile evliliğinden dünyaya gelen tek kızı Ayşe Sultan dönemin en tehlikeli hastalığı olan vebaya yakalanınca Rüstem Paşa üzüntüsünden kahrolur. Biricik kızının iyileşmesi için elinden gelen her şeyi yapan paşa bu süreç içerisinde çok yıpranır ve hastalanır. Günden güne durumu kötüleşen paşa tüm çabalara rağmen kurtarılamaz ve 10 Temmuz 1562de vefat eder. Aynı tarihli baylos raporunda Rüstem Paşanın nasıl öldüğü ve ölümünden sonraki gelişmeler ayrıntılarıyla yer bulmaktadır. Buna göre Rüstem Paşanın durumunun ağırlaşmasının ardından Mihrimah Sultan, hemen Ali Paşaya haber gönderir. Durumu öğrenen Ali Paşa yanına aldığı iki köle ile hemen Rüstem Paşanın evine gider.
Rüstem Paşanın kızı Ayşe Sultan iyileşir ve Sultan Süleyman tarafından evlendirilir
25 Temmuz 1562 tarihli raporda ise Rüstem Paşanın vefatının ardından önce durumu ağırlaşan kızının toparlandığı ve durumunun düzelmeye başladığı bildirilir. Rüstem Paşanın vefatının ardından torunu Ayşe Sultanın iyileşmesinin sevincinde olan Sultan Süleyman ise paşanın ölümünün hüznünü dağıtmak için Ayşe Sultanı Semiz Ali Paşa ile evlendirmeye karar verir. İkili adına yapılan düğün biraz olsun hüzünlü havayı dağıtır.
Rüstem Paşanın vefatının ardından dul kalan Mihrimah Sultan Yeniden Evlenmek İster
Rüstem Paşanın son anlarında Mihrimah Sultan yardım için çağırdığı Ali Paşanın kendisi için iyi bir eş adayı olduğunu düşünür ve onunla evlenmek ister; ancak bilinmeyen bir nedenden ötürü Ali Paşa, Mihrimah Sultanın evlenme isteğini reddeder.
Rüstem Paşanın ölümüyle ortaya çıkan serveti
Rüstem Paşanın yaşadığı dönemde dillere destan olan bir zenginliğin sahibi olduğu bilinmektedir. Bu zenginlikle çok önemli vakıflar kurup hayır işleri de yapan paşanın en bilinen özelliklerinden biri olan tutumlu olası sayesinde Osmanlı Devletinin hazinesinin hacmini de arttırdığı bilinmektedir.
Vefatıyla ortaya çıkan servetinde 8000 yazma Kuran, 130 murassa Kuran, 5000 yazma kitap, 170 köle, 2900 at, 1160 deve, 8000 dülbent, 780.000 altın, 5000 hilat, 1100 altın üsküf, 290 yük keçe, 2000 zırh, 600 gümüşlü eğer, 500 murassa altınlı eğer, 130 çift altın üzengi, 860 murassa kılıç, 1500 gümüşlü tolga, 1000 gümüşlü şeşper, 33 kıymetli taş, 1000 yük gümüş külçesi, Anadolu ve Rumelide 1000 çiftlik, 476 değirmen, 476 elişi örtüler bulunmaktaydı tüm bu mal varlığının tahmini kıymet 11.300. 000di.
bu kıskançlık olayından bir tarihçi de bahsetmişti.dizide maşallah mihrimahın konuşmadığı erkek yok.mihrimah bir erkeğe ilgi duysa bile kabul ediyor rüstem.
mihrimahın yeniden evlenmek istemesine şaşırmadım normaldir de malesef o adam da istememiş mihriyi