Şehzade Mustafa'nın şahsına dair önemli verilerden biri de Bernardo Navagero adlı İtalyan elçinin hakkında verdiği bilgilerdir. Yazdığı bir mektup aynen şu şekildedir:
"Şehzâde Mustafa, sultanın ilk oğlu. Annesi de Çerkes olan kadın.
Şu anda Amasya'da ikamet ediyor. İranlılar'ın sınırında, İstanbul'dan 26 gün uzaklıktaki bir mesafede.
Yıllık geliri 80 bin dükaya tekabül ediyor. Annesi de onunla birlikte yaşıyor ve oğlunun zehirlenmesini engellemek için her türlü önlemi alıyor. Onun için en tehlikeli şeyin zehir olduğunu, başka hiçbir şeyden korkmaması gerektiğini söylüyor.
Mustafa'nın annesini büyük ölçüde sevip saydığı söyleniyor.
Herkes onu çok seviyor ve herkes babasının yerine tahta çıkmasını istiyor.
Yeniçerilerin de onun hükümdar olmasını istedikleri çok açık.
Sultanın bütün kullarının arzusu da bu, çünkü ilk oğlu olmasından yanısıra çok dürüst, cömert ve cesur olması da herkesin onu istemesi için yeterli sebepler.
Topraklarına gelen her yeniçeriye, sultanın kullarına, sadece çok iyi davranmakla, onları misafir etmekle kalmıyor, aynı zamanda çok güzel hediyeler de sunuyor. İşte sahip olduğu nâmı da böyle kazanmış.
Her ihtiyaçları için yeniçeriler kendisine rahatça başvurabiliyorlar ve onun idaresinden bugüne kadar kimse sultana şikâyetçi olmamış.
Babasına sık sık armağan olarak güzel atlar, ayrıca birkaç bin düka da gönderiyor ve bunu seve seve yaptığı çok belli.
Şimdiye kadar babasına karşı hiçbir ters harekette bulunmamış. Hem de başka bir kadından olan diğer kardeşlerinin babasına yakın olduklarını bildiği, hatta biri sarayda yaşadığı halde. Bu konuda çok ılımlı.
Söylediğim gibi herkes babasının ardından Şehzâde Mustafa'nın hükümdar olmasını bekliyor ve istiyor.
Ancak değişik olaylardan dolayı şans Şehzâde Selim tarafına da düşebilir (Diğer ikisine çok fazla önem verilmemiş).
Sultanın çok sevdiği annesinin planları ve çok yetkili olan Rüstem'in planları da bu doğrultuda.
Yani sultanın ölümünden sonra Selim'in padişah olmasını desteklemek için şimdi planlar yapıyorlar.
Bu yüzden paşa en önemli mevkilere kendine yakın, onun emrinde olan kişileri yerleştiriyor.
Sancakların yanısıra, hem yeniçeri ağasını yerleştirdiği, hem de kardeşini kaptanıderya mevkilerine çıkardığı gibi.
Paşa kaptanıderya olan kardeşinin görevden alınmaması için büyük çaba gösteriyor.
Bu mevkiden kardeşini alsa bile yerine çok güvendiği başka birini koyacak.
Zira Mustafa'nın tahta çıkmasını engellemek için bir donanma ile onun yolunu kesmekten daha iyi bir şey yok.
Sultan Selim, İstanbul'a çok yakın.
Hayatta kalmayı başarırsa, annesi de ölmezse, paşa da hazinenin ve sultanın paralarının sahibi olarak, kaza eseri bir ölüm ile Sultan Selim'i tahta oturtmak onlar için pek de zor olmaz.
Herşeyi elde eden para aracılığı ile insanların kalbindeki Sultan Mustafa sevgisini kısa sürede silip atabilir.
Bu şekilde kendisi de tahtı elinde tutmaya devam etmiş olacaktır. Ancak Mustafa'nın öldürülememesi durumunda ise Mustafa, hakettiği tahta çıkmak ve çıktıktan sonra da kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır.
Sultandan sonra tahta çıkan kim olursa olsun, herkesin bir korkusu var.
Bunu Türkler de söylüyor: Bu taht meselesi oldukça kanlı olacağa benziyor ve bunun felaketlerin başı olduğunu düşünüyorlar.
Bu konu ile ilgili olarak sultanın taht için kimi tercih ettiğini anlamak kolay değil çünkü hepsi onun oğlu ama yanında her zaman Rus karısı var ve bu kadın kendi oğullarını hep ön plana çıkarıp, sürekli Mustafa'yı kötülüyor.
Ama Mustafa'nın tahta çıkması konusunda pek bir şey değiştiremeyeceğini de biliyor. Sultan da bu konuda bir şey yapamaz zira kendi ağzıyla Mustafa'nın tahta çıkacağını söyledi."
Bernardo Navagero[3]