SEVGİLİ ECESEM.
Yeni kolesterol: Homosistein
Bilim adamlarının 'yeni kolesterol' olarak adlandırdığı Homosistein, kolesterolden çok daha tehlikeli. Kalp-damar hastalıkları, beyin kanaması, depresyon, Alzheimer, erken doğum gibi pek çok sağlık sorununda onun adı geçiyor
Adı Homosistein! Uzmanlara göre, bu ismi bundan sonra daha sık duyacağız. Homosistein, vücutta üretilen bir aminoasit ve kırmızı etin son ürünü. Yani, kolesterol gibi kanda birikebilen ve özellikle kalp hastalığına yol açabilen bir tür protein. İnsan vücudunda doğal olarak belli bir miktar bulunuyor, çünkü vücudun gereksinim duyduğu maddelerden biri. Ama sağlıksız beslenmeden kaynaklanan sebeplerle miktarı yükseldiğinde ciddi risk faktörü oluşturuyor. Öyle ki, kalp hastalığı riskini artırması açısından kolesterolden sonra en önemli unsur haline gelmiş durumda. Zaten tıp camiasında da 'yeni kolesterol' olarak adlandırılıyor. Ancak kolesterolden daha tehlikeli! Çünkü 'suç' listesi kalp ve damar hastalıklarıyla sınırlı değil, bir hayli kabarık. Beyin damarlarının tıkanmasından depresyona, erken bunamadan hamilelikte düşük yapmaya kadar pek çok soruna yol açıyor. Aktüel dergisi, son sayısında Homosistein'ın suç dosyasını ortaya koydu. Homosistein ilk kez 1969'da doktor McCully tarafından keşfedildi. Damar sertliğine bağlı olarak ölenler üzerinde yaptığı otopsiler sonucunda, birçoğunun kanındaki kolesterol düzeyinin normalin altında olduğunu fark eder Dr. McCully. Ama ortada garip bir durum vardır: Ölen hastalardaki damar sertliği, o güne kadar bilinen sigara, şeker, yüksek tansiyon gibi faktörlerden de kaynaklanmamaktadır. Kükürt içeren bir aminoasit olan Homosistein adlı madde, ölümlerin baş zanlısı olarak çıkar doktorun karşısına.
DAMAR SERTLİĞİ RİSKİNİ ARTIRIYOR
Ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Birgün Sönmez, Homosistein'ın kalp ve damar hastalıklarındaki etkisinin 35 yıldır bilindiğini, ama özellikle Türkiye gibi ülkelerde önemsenmediğini söylüyor: "Çocuklarda bir enzim eksikliği sonucunda görülen Homosistein fazlalığının, erken damar sertliği yaparak genç yaşta ölümlere neden olduğu 1969'dan beri biliniyor. Fakat erişkinlerde erken damar sertliği yaptığı 1990'dan sonra fark edildi. Homosistein, damar sertliğini hızlandıran ve erken yaşta görülen enfarktüslerin en önemli nedeni olan kolesterol gibi, tehlikeli bir kan ürünü. Damar sertliği yaparak meydana getirdiği daralmanın yanında, pıhtılaşmayı da artırarak enfarktüsün gelişmesini hızlandırabiliyor." Bugün Homosistein, kalp ve damar hastalıklarında en çok dikkat edilmesi gereken risk faktörleri arasında. Kandaki düzeyinin yükselmesi, damar sertliği riskini büyük oranda artırıyor.
DÜŞÜĞE YOL AÇABİLİYOR
Homosistein'ın marifetleri bu kadarla sınırlı değil. Hollandalı jinekologlar, Homosistein'ın anne karnındaki bebeğe zarar verdiği ve düşüklere zemin hazırladığı bulgusuna ulaşmış. ABD'deki bazı araştırmalardaysa depresyonlu, Alzheimer'lı ve kanserli hastalarda yüksek Homosistein düzeyine rastlanmış. Jinekolog Dr. Kağan Kocatepe, Homosistein'e hamilelikte özellikle dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor: "Gebelik, kadın vücudunda bebeğe kan taşımakla görevli yeni damarların oluştuğu bir durum ve damarlara zarar verebilen her türlü madde, gelişmekte olan bebeği olumsuz etkileyebiliyor. Şu an için çalışmalarla ortaya konan verilere göre, kan Homosistein seviyesi yüksek olan anne adaylarında düşük yapma, erken doğum, bebeğin omurga kanalında açıklık oluşması nedeniyle sakatlık yaşaması, tansiyon yükselmesi, bebeğin rahimde yeterince kilo alamaması, anne adayında toplardamarların birinde tıkanıklık oluşma riski artıyor."
SEBZE YEMEYENDE RİSK FAZLA
Homosistein herkeste görülebiliyor ama eti fazla tüketip, sebzeye rağbet etmeyenlerde daha tehlikeli bir hal alıyor. Yani, sorun yine dönüp dolaşıp doğru beslenmeye geliyor. Yeterince folik asit, B6 ve B12 vitamini almayan kişilerde kan Homosistein seviyeleri yüksek çıkıyor. Zira, bu vitaminler Homosistein'ın kandan uzaklaştırılmasında temel rol oynuyor. Homosistein yüksekliğinin diğer sebepleriyse; genetik kalıtım,yaş, aktivite azlığı, sigara, alkol, bazı ilaçlar (özellikle sara ilaçları), aşırı çay kahve tüketimi, böbrek hastalıkları olarak sıralanıyor. Kandaki Homosistein'ın yükselmesi herhangi bir belirti vermiyor. Anlamanın tek yolu ise; laboratuvarda yapılacak kan ölçümleri. Kadınlarda 9, erkeklerde 10 milimol/litre normal kabul edilen sınır.
KIRMIZI ETTEN UZAK DURULMALI
Prof. Dr. Birgün Sönmez, Türk mutfağı gibi aşırı et, az sebze tüketen mutfakların Homosistein konusunda risk taşıdığını vurguluyor ve şunları söylüyor: "Türk toplumunun genetik açıdan LDL'si (kötü kolesterol) yüksek, HDL'si (iyi kolesterol) düşük olduğu için, Homosistein yüksekliği kalp damar sağlığı açısından ciddi bir tehlike oluşturuyor Türkiye'de. Egzersizsiz yaşam da Homosistein'ı yükseltiyor. Homosistein miktarını düşürmek için B12, B6 ve folik asit kullanmak gerekiyor. B6 vitamini meyve, kırmızı et, balık, muz, fındıkfıstık ve sebzede; folik asit, karaciğer, meyve ve fındıkta bulunuyor. Ama bu yiyeceklerden, kolesterol ihtiva eden karaciğer ve kırmızı etten uzak durmak gerek. B12 vitamini ise, sebzelerde bulunmadığı için, vejetaryenler B12 vitaminini mutlaka ilaç olarak almalı." Tıp dünyasınca kolesterolden daha tehlikeli kabul edilen Homosistein, halk nezdinde henüz yeterince ünlü değil. Ancak, yakın bir zamanda kolesterolle yarışacak kadar nam yapacağı kesin.