Karşıma çıkan mı doğruydu, yoksa hayatı zorlayarak karşıma çıkarttıklarım mı?
Zaten zor sorular hep beni bulurdu ve ben hep gülümsemeyle karşılardım olayları.
Nasıl oldu da güvendim sorusu eşliğinde üzüntüsüyle ağladığım zamanlar da oldu. Öğreneceklerim var herhalde bi görelim dedim.
Kimi nazar boncuğu, kimi uğur böceği, kimi de zehirli sarmaşık olduğumu düşündü.
Kim doğruydu, neye göre doğruydu? Mutsuz insanları mutlu görebilmek, onlardan gelen ışığı aynada onlara yansıtabilmek, sıkılanları umursamazları, yeteneklerine küsmüşleri canladırabilmek bazen o kadar zor oluyorduki...
Hayat bilemediğimiz uzunlukta ya da kısalıktaysa, başkalarının beni eğlendirmesini mi beklemeliydim, yoksa ben mi kendimi eğlendirmeliydim geçen zamanı kolay yaşanır hale getirmek için. Sonunda karar verdim tabii....
Mutlu olduğum işlerin peşinden koşmalı ve doğru bildiğimi herşeyi kendi değerlerimi ezmeden açıkça söylemeliydim! Bazıları mutsuz oldu. Çünkü onların mutlu olabilmesi için onları zorladım, hazır değildiler o kadar sahiplenilmeye ve düşünülmeye.
Alışmışlardı onları bir tek aileleri bu denli düşünebilirdi, inanamadılar. Rüyalar gördüm, anlattım gerçek oldular. Şaşırdılar korktular benden çok komikti. Madem vardım, çevremdeki herkes mutlu olmalıydı. Üzülen kimseyi görmek istemedim çünkü onların üzüntüleri içime akıyordu.
Fantaaaziii hayatlarına hiç beklemedikleri biryerlerden girip, ani çıkışlar yaptım.
Yazalım o zaman dedim...
Şarkı yapıp söyletelim ya da yönetmen olup seyrettirelim.
Rüya neyse görüp uyanalım.
Kurtulalım, kurtaralım dedim.
İnsanları giydirmek yerine o kıyafetleri insan yapalım dedim.
Oysa cesur olduğunu iddia edenler cesaretlerini çomak gibi gizlediler arkalarına.
Yanımda olur diye düşündüklerim pörtlediler ve hak ettiler bu yaşadıkları sonu ne yazık. Sonunda inim inim inlediler savaş yaralıları cephede.
Halbuki ben onları sırtımda taşımayı teklif etmiştim.