Allah kolaylık versin canım yazdıklarını okurken bile yoruldum. bunca şeye nasıl yetişiyorsun. evet yalnızlık bencede seçim değil. seçimle olacak olsaydı kimse yalnız kalmazdı.sanki bataklıktaymışım çırpındıkça dahada batıyormuşum gibi geliyor artık. aynı senin nefes alamaman gibi. dua ediyorum allahım bir el çekip alsın beni artık diye o kadar yoruldum. geceleri depresyon krizim tutuyor o sırada sarılmak istiyorum sanki birine sarılınca destek alıcam gibi geliyor.ama sarılacak kimsem yok bırak sarılmayı oturup konuşacak kimsem yok. sonra uyuyorum eski lise arkadaşlarımı görüyorum rüyamda. bana en yakın olan arkadaşlarıma sarılıyorum rüyamda. uyandığımda rahatlıyorum sanki.3 gün üst üste aynı şeyi yaşadım. ama bıktım artık bu durumdan. inşallah Allah bu durumda olanları tez zamanda kurtarır.
Canım kaç yaşındasın? Liseden yeni mi mezun oldun?
Ben de lise bitince yıllarca rüyamda okulumu arkadaşlarımı gördüm.
Çok özlerdim o sosyal hayatımı.
Çünkü hemen evlenmiştim ve eşim de ne gezmeyi bilirdi ne gezdirmeyi,
Evden çıkacak olsan bir sürü sıkıntı çıkarırdı ayrıca.
Zaten en ağır depresyonu o dönemde geçirdim.
Evliliğimin ilk yıllarında değildi ama sanırım 3.-4. yıllarındaydı.
Zaten hep birikerek ilerledi, yani evden çıkamama, gezememe, para sıkıntısı, kıskançlık....
Sürekli yargılanma, eleştirilme...
Zaten ya hata yapardın bu durumda ya da depresyona girerdin...
Ben ikisine de düştüm... Beni sanki eşim itti...
Aslında anlatamadığım o kadar çok şey var ki....
Bana yaşam alanı bırakılmayınca kendi yaşam alanımı aramaya başladım,
İnternet benim tek yaşam alanım oldu.
Çünkü insan etkileşimi olmayan ve yasaklarla dolu bir hayat yaşıyordum.
Olumsuzluklar yaşadım, tam açamıyorum...
Ve depresyon başladı, kilo verdim, hızla erimeye başladım.
57 kilodan 50ye düştüm,boyum uzun olduğu için çok çirkin duruyordu ve yanaklarım göçmüştü.
Annem ve babam da ayrılmıştı o dönem ve bazıları buna bağlıyordu, ben bilakis sevinmiştim.
Sonra hastanede sıra beklerken bayıldım, hayatımda ilk defa.
Durumumun vahim olduğunu kendimden başkası anlamıyordu.
Ne pisikolog ne arkadaş yüzü görüyordum.
Eşim sermayesine sermaye ekliyordu ama ben ölüyordum...
Tam o dönemden yeni kurtulduğum zamanlarda yazdığım günlük defterim geçti elime az önce.
Okudum okudum ağladım, dualarla ayakta kalmışım.
La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim, ile güç buldum o dönem
Nefesimden alev çıkıyormuş gibi canım yanıyordu...
Ne çok acı yaşamışım, ne çok sınav edilmişim...
Şimdi de ağlıyorum, içim yine aynı yanıyor sanki geçmişi hatırlayınca...
Mutfakta yarın öğrencilerim için yapacağımız partide yemek üzere pasta yapacaktım
Tarif defterimi kitaplıkta ararken günlük defterimi buldum. okudum ve
Ne kadar güzel kelimelerle dökmüşüm kağıtlara herşeyi...
Şimdi de ruh gibiyim, bazen hissedemiyorum duygularımı.
İnsan acı çekmekten de hissizleşiyor...
Çocukluğumda da benzer dönemler geçirdiğimi hatırlıyorum.
Belki çocukken de depresyona girmiştim çok kez.
Belki bu hüzünlü, sıkıntılı ruh halim o günlerden kaldı.
Yoksa kardeşim gibi bencil olmayı seçer üniversite okur, canımın istediğini yaşardım.
Bir sorun vardı baştan, belli, ama ben bencil insanlar dünyasındaydım, anlayamadılar.
Nasıl bir düzendir, nasıl bir dünyadır, Ya Rabbi...
İnsan insana acı çektiriyor.
Varlık içinde yokluk çekmek koyuyor en çok ta...
Yaa insan her şeyi düşünüyor, ayrılsam bu varlığın üstüne başkası konacak, senden sakınılan ona yedirilecek, diye düşünüp yapamıyorum. Aslında sevgi mi beni katlanmaya mecbur eden şartlar mı, belki şartlar daha baskın... Dünyada mutluluk yok, diye düşünüyorum ve elimdekilere sabrediyorum, her geçen gün eskisine nazaran maddi açıdan iyiye gidince insan dayanacak güç buluyor. Başkası olsa evini,yazlığını,arabasını, eşyasını 4, 4lük yapar gezer tozar, harcar yerdi, ama ben eve alınan taze sebzenin değil kuru baklagillerin pişirilmesi gerektiğinden sorumlu tutuluyorum.... Evime yardımcı çağıramıyorum, üstüme dilediğimi almak yok. Valla canım çok yandığından konuşuyorum kusura bakmayın...