- 20 Mart 2009
- 2.084
- 79
(Online bir dergiden alınmıştır...)
Kuzum;
Sana bakarken gözlerinin içi parlayan birisini tanıdın mı hiç? Avuçlarının içini öpen birisini? Bir yandan sana bakmaya doyamayan, diğer yandan, nazar değdiririm düşüncesiyle bakmaya kıyamayan birisini? Daha da çarpıcı olanı; seni, kendinden bile çok seven birisini.
İki gece önce bir rüya gördüm. Bahar anneymiş adı. Bana bir çocuk emanet etti, elime o küçük erkek çocuğunun elini verdi. Avucu sımsıkı kapalıydı, çocuğun. Elini ellerimin arasına aldım ve sordum o küçük çocuğa; “Avucunda ne var, Kuzum?” Gülümsedi önce, sonra avucunu açtı. İçi yeşil, dışı cam bir bilyeydi elindeki. Avucunun içi terlemişti. Bilyeyi alıp, avuç içini öptüm. Bana verdi, en değerli hazinesini, avucunu terletecek kadar özenle koruduğu bilyesini. Küçük elini avcumun ortasına koydu. Ben de ona bir söz verdim: “Sonsuza kadar seni, kendimden bile çok seveceğim, Kuzum.”
Kuzum;
Sana bakarken gözlerinin içi parlayan birisini tanıdın mı hiç? Avuçlarının içini öpen birisini? Bir yandan sana bakmaya doyamayan, diğer yandan, nazar değdiririm düşüncesiyle bakmaya kıyamayan birisini? Daha da çarpıcı olanı; seni, kendinden bile çok seven birisini.
İki gece önce bir rüya gördüm. Bahar anneymiş adı. Bana bir çocuk emanet etti, elime o küçük erkek çocuğunun elini verdi. Avucu sımsıkı kapalıydı, çocuğun. Elini ellerimin arasına aldım ve sordum o küçük çocuğa; “Avucunda ne var, Kuzum?” Gülümsedi önce, sonra avucunu açtı. İçi yeşil, dışı cam bir bilyeydi elindeki. Avucunun içi terlemişti. Bilyeyi alıp, avuç içini öptüm. Bana verdi, en değerli hazinesini, avucunu terletecek kadar özenle koruduğu bilyesini. Küçük elini avcumun ortasına koydu. Ben de ona bir söz verdim: “Sonsuza kadar seni, kendimden bile çok seveceğim, Kuzum.”
Son düzenleme: